Cengiz Çandar: Dışişleri Bakanlığı, tüm çalışanlarına potansiyel casus muamelesi yapıyor

Cengiz Çandar: Dışişleri Bakanlığı, tüm çalışanlarına potansiyel casus muamelesi yapıyor
Dışişleri Bakanlığı, 'ticarethaneye dönüşme' eleştirilerine yol açan "Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı" yasası ile gündemde. DEM Parti Diyarbakır vekili Cengiz Çandar, bakanlığın tüm çalışanların yazışmalarını kontrol ettiğini savundu.

Artı Gerçek - DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, eski MİT Başkanı Hakan Fidan'ın yönetimindeki Dışişleri Bakanlığı'nın, "mensuplarına potansiyel casus muamelesi yapan bir teşkilat haline geldiğini" söyledi. Çandar, bakanlıkta bylock uygulamasına benzer bir sistem kullanıldığını söyledi; Bakan Fidan ve birkaç kişi dışında tüm Dışişleri çalışanlarının bütün iletişiminin kontrol altında tutulduğunu belirtti.

Çandar, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Dışişleri'nde "Chat-In" isimli yazışma programı üzerinden bir kontrol mekanizması kurulduğunu belirterek "Bu uygulamaya göre, Bakan ve birkaç kişi hariç tüm Dışişleri mensuplarının bütün yazışma, bütün iletişimi, silinen mesajlar da dâhil olmak üzere kontrol altında; yurt dışında çalışanlar da buna dâhil” dedi.

'ÖZEL SEKTÖRE GEÇMEYİ DÜŞÜNEN ÇOK SAYIDA MEMUR VAR'

Çandar, "Dışişleri meslek memurları, olan bitenden büyük infial duyuyor, birçoğu Bakanlık’tan ayrılmayı düşünüyor. Özel sektöre geçmeyi düşünen çok sayıda Dışişleri meslek memuru var. Bilgi kaynaklarımız da Dışişleri Bakanlığı’nın namuslu unsurları. Bütün bu bilgiler, Dışişleri mensupları üzerinde kurulan akıl almaz kontrol mekanizmalarına rağmen bizlere akıyor" diyerek şöyle devam etti:

'GÖRÜLMEMİŞ BİR GÜVENLİK UYGULAMASI'

"Nedir o mekanizmalar? Eminim bu söyleyeceğimi bir çoğunuz bilmiyorsunuzdur: Dışişleri Bakanı ve birkaç kişi hariç; tüm Dışişleri mensupları, genel müdürler, daire başkanları, büyükelçi, konsoloslar ve tüm personelin bir tür Whatsapp uygulaması yüklemesi zorunluluğu var. Bu uygulama, bu uygulamayı bulan kişinin adıyla Chat-In diye biliniyor. Tıpkı bir cemaatin bir dönem byLock kullanılması gibi. Bu uygulamaya göre, Bakan ve birkaç kişi hariç tüm Dışişleri mensuplarının bütün yazışma, bütün iletişimi, silinen mesajlar da dâhil olmak üzere kontrol altında; yurt dışında çalışanlar da buna dâhil.

Mensuplarına potansiyel casus muamelesi yapan bir teşkilat hâline gelmiş bir Dışişleri’nden bahsediyoruz. Diyeceksiniz ki 'Güvenlik uygulaması.' Güvensizlik gerekçesiyle muazzam, görülmemiş bir güvenlik uygulaması var."

Çandar, Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı yasasını da eleştirerek, "E, hâl böyle olunca, 'Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı' adı altında koca ve köklü bir devlet kuruluşunu ticarethaneye çevirme gayretinizi de anlamak gayet mümkün. Devleti ortadan kaldırıyorsunuz zaten. Pekâlâ, böyle bir Dışişleri, ticarethaneye de dönüşebilir. Adaletsizliğin, hukuksuzluğun haddi hesabı yok, bunlara bir tane daha eklemeyin diyorum. Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu'nu bir an önce geri çekin" diye konuştu.

'DIŞİŞLERİ VAKFI KANUNU ANAYASA MAHKEMESİ'NDEN DÖNER'

Dün gece yasalaşan teklifin hukuka aykırı bir biçimde, TBMM İç Tüzüğü’nün 23. ve 38. maddeleri göz ardı edilerek Genel Kurul’a getirildiğini söyleyen Çandar, “Bu kanun, bu haliyle iktidar grubunun parmak kaldırmasıyla geçse bile çok muhtemeldir ki Anayasa Mahkemesi’nden geri dönecektir” dedi.

'BİR DİPLOMATIN VİZE ŞİRKETLERİ İLE İLİŞKİSİ VAR'

“Dışişleri’nde dönen dolaplardan, kimin kim olduğundan ve hangi işleri çevirdiğinden haberimiz var” diyen Çandar, kariyer diplomatı olmayan Dışişleri Bakan Yardımcılarından birinin vize şirketleri ile ilişkisi olduğunu ve teklifin 6. maddesinin bu açıdan, bu teklifin “püf noktası” olduğunu ifade etti.

'BURASI BU KANUN TEKLİFİNİN PÜF NOKTASI'

Çandar, bakanlığa yönelik şu iddiaları öne sürdü:

“Teklifin 6. maddesini okumak, Dışişleri’nin nasıl bir ticarethaneye çevrilmek istendiğini ortaya koyuyor. 6. maddenin (ğ) bendini okuyorum: 'Vize aracılık hizmet gelirlerinden genel bütçeye aktarılacak pay düşüldükten sonra kalan kısımdan Vakfa aktarılacak tutarlar' diye bir ibare var. Burası, bu kanun teklifinin püf noktası.

“BAKAN YARDIMCILARINDAN BİRİNİN VİZE ŞİRKETLERİ İLE İLİŞKİSİ BİLİNİYOR”

Son günlerde Dışişleri Bakan Yardımcısı sayısı 5’e çıkarıldı. Bunların 3’ü kariyer diplomatı değil. Kariyer diplomatı olmayan bu dışişleri bakan yardımcılarından birinin vize şirketleri ile ilişkisi biliniyor. Bütün Dışişleri Bakanlığı mensupları bunu biliyor. Biz nereden biliyoruz? Dışişleri mensupları bunu bize bildirdiği için biliyoruz. Bize bunu aktaranlar, bizzat Dışişleri Bakanlığı mensupları. Yani Dışişleri’nde dönen dolaplardan, kimin kim olduğundan ve hangi işleri çevirdiğinden haberimiz var. Bunları yakında isim isim, olay olay ortaya koyacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın."

‘GEZİ VE KOBANÊ KUMPAS DAVASI TUTUKLULARINI, BU KÜRSÜDEN SAYGIYLA SELAMLIYORUM’

Çandar, Meclis kürsüsünden Gezi ve Kobanê davaları nedeniyle cezaevinde tutulmaya devam edilen isimlere de selam yolladı:

Bugünler Gezi'nin 11'inci yıl dönümü. Bu vesileyle, Gezi'de hukuk ayaklar altına alınarak hayatından yıllar çalınan bütün arkadaşlarımızı; Osman Kavala'yı, Çiğdem Mater'i, Mine Özerden'i, Tayfun Kahraman'ı, bir gün bu sıralarda yerini alacak olan Can Atalay'ı ve elbette ki başta Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Nazmi Gür ve diğer bütün Kobani Kumpas Davası tutuklularını da Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden saygıyla selamlıyorum. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar