CHP'li Tanrıkulu: Bugün burada bizden çok polis var
Diyarbakır’da HDP ve CHP'li vekillerin de katıldığı 'Sur ve Hasankeyf Küresel Eylem Günü' eylemi polis ablukasında gerçekleştirildi.
Remzi BUDANCİR
GÜNCEL- 28 Nisan Dünya Sur ve Hasankeyf Küresel Eylem Günü etkinlikleri kapsamında 20 ülkede ve Türkiye’de bir çok kentte eş zamanlı bir dizi eylem ve etkinlikler düzenlendi. Diyarbakır’da eylemlerin adresi tarihi Sur ilçesi, Ulucami önüydü. Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Sur’un Yıkımına Hayır Platformu, Sur’la Dayanışma Platformu ve Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi tarafından organize edilen etkinliğe CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekilleri Sibel Yiğitalp, Hüda Kaya, Garo Paylan, Feleknaz Uca, Ali Atalan, DTK Eş Başkanı Bedran Öztürk, Sanatçı Ferhat Tunç, KESK, DİSK, Amed Spor Direniş Taraftar Gurubu, meslek odaları temsilcileri ile CHP ve HDP il yönetimi katıldı.
Basın açıklamasının yapılacağı Ulucami önünde polis yoğun önlem aldı. OHAL gerekçesi ile açık alanda basın açıklamasına izin verilmeyeceğini söyleyen polis yetkilileri ile HDP Milletvekili Sibel Yiğitalp arasında gerginlik yaşandı. Bir süre bekleyiş devam etti. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun da polisle görüşmesinin ardından ortak basın açıklaması yapıldı.
"BU COĞRAFYA BU KADAR YIKIMI HİÇBİR ZAMAN YAŞAMADI"
İlk açıklamayı yapan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, eş zamanlı 20 ülkede Hasankeyf ve Sur için ortak bir duyarlılık çağrısı yapılacağını hatırlatarak, "Bu topraklar, bu coğrafya binlerce yıllardır çok savaş gördü, çok yıkım gördü, ama son 2-3 yılda yaşadığı yıkımı ve savaşı hiçbir zaman yaşamadı. Dünyanın gözü önünde tarihimiz yok edilmeye çalışıldı. Biz yıkım yapanların sonunun ne olduğunu biliyoruz. Tarih onları kendi sayfalarına her zaman gömmüştür. Bu yıkımı yapanlar da öyle anılacaktır. Bugün ne olursa olsun, hangi baskı olursa olsun biz Sur’a ve Hasankeyf’e sahip çıkmaya devam edeceğiz" dedi.
TANRIKULU’DAN POLİSE TEPKİ
Sur ve Hasankeyf için duyarlılık çağrısı yapan Tanrıkulu, çevreyi ablukaya alan ve çok sayıda kamera ile açıklamayı kayıt altına alan polislere tepki gösterdi. "Bugün burada bizden çok polis var. Bizden daha fazla kamera kayıtları var" diyen Tanrıkulu, "Biz milletvekiliyiz. Barışçıl bir açıklama yapmaya çalışıyoruz. Bizim söz ve ifade özgürlüğümüz var. Burada barışçıl bir açılama yapmak bile neredeyse imkansız hale geldi. Ve bu koşullarda seçim yapacağız. Bu koşullarda… Görüşlerimizi hiçbir yerde ifade etme imkanı olmadan, çevremiz tamamen kuşatılmış bir biçimde görüşlerimizi aktarmaya çalışıyoruz. Bu ortam demokratik bir ortam değil. Bu ortamı değiştireceğiz. Sizi de kendi işlerinize göndereceğiz. O çektiğiniz kayıtları da kendimizin demokrasi kayıtları olarak ta tarihe geçireceğiz. O kayıtları çok iyi saklayın lütfen" diye konuştu.
"SUR BAZI ZÜMRELERE PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR"
Tanrıkulu’nun ardından konuşan HDP Milletvekili Sibel Yiğitalp, Sur’un 6 mahallesinde yasağın hala devam ettiğini söyledi. 30 metre ileride yasağın neredeyse 3 yıldır devam ettiğini belirten Yiğitalp, "Yerle bir edilen tarihin ranta dönüştüğünü, bir takım zümrelere peşkeş çekildiğini iyi biliyoruz. Orası (Sur’un yasaklı mahalleleri) en az 7 bin yıllık tarihe sahip. Burası birçok kültürün yaşadığı dönemlerden geçti. Hiçbir zaman bu kadar yıkılmadı. AKP arkasında birçok enkaz bıraktı. Ama hiçbir enkaz Sur kadar büyük olmadı. Bu enkazlarla anılacaktır. Hasankeyf’te de aynı politika uygulanıyor. 12 bin yıllık tarih sular altına kalıyor. Ya kendi iş makineleri ile yıkıyorlar, ya F-16’larla yıkıyorlar, yada ağır iş makinaları ile yıkıyorlar. Her koşulda yıkıyorlar. Yıkım için varlar" dedi. Hasankeyf ve Sur için duyarlılık çağrısı yapan Yiğitalp, yakın tarihte bir seçim yapılacağını hatırlatarak, kendi kentlerinde yoğun baskı altına olduklarını söyledi.
"SUR VE HASANKEYF YOK OLMA TEHLİKESİ İLE KARŞI KARŞIYA"
Açıklamaların ardında grup Dengbêj Evi’ne geçti. Polis Dengbêj Evi’nin etrafında yoğun önlem aldı. Dengbêj Evi’ndeki açıklamaya çok sayıda kişi katıldı. Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Sur’un Yıkımına Hayır Platformu, Sur’la Dayanışma Platformu ve Hasankeyf’i Yaşatma Girişiminin ortak hazırladığı basın açıklamasını Sur'un Yıkımına Hayır Platformu üyesi Büşra Cizrelioğulları tarafından okundu.
Bir çok ülkede iki antik kent üzerinde devam eden yıkım ve taşınmanın durdurulması için eş zamanlı olarak eylemler yapıldığını ifade eden Cizrelioğulları, "Sur’dan Sur’un sesini duyurmak için buradayız. Dicle ve Hasankeyf için buradayız. Bugün bu kentler ile ilgili tarihe bir not düşmek için buradayız, Bu doğal ve tarihsel alanların çığlığını dünyaya duyurmak için buradayız. Sur ve Hasankeyf’ yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bu yıkımlar karşısında yüksek siyasetin ilgisizliğini eleştiriyor ve bu sessizliğin kırılmasını istiyoruz artık. Neoliberal, rantçı, baskıcı ve savaşçı politikalara yıkımı ve yapımı ile malzeme haline getirilmek istenen bu ortak miras alanlarımız için yapabileceğimiz çok şey var" dedi.
"SUR, KÜLTÜREL, EKOLOJİK VE POLİTİK BİR YIKIMDIR"
Çatışmaların ardından Sur’un gerçek sahiplerine teslim etme yerine yıkım yapıldığını belirten Cizrelioğulları, yasağın olmadığı mahallelerde de yıkımın yapıldığını söyledi. İnsanların "kentsel dönüşüm" bahanesiyle zorla evlerinden çıkarıldığını hatırlatan Cizrelioğlulları, taleplerini meddeler halinde sıraladı:
*6 mahallede uygulanan sokağa çıkma yasağı kaldırılmalı, mahalleler uluslararası uzman heyetlere ve ilgili kent dinamiklerinin incelemesine açılmalıdır.
* Acele Kamulaştırma kararı kaldırılmalı, bu kararlara şu ana kadar yapılan uygulamalara itirazın hukuk yolu açık tutulmalıdır.
* Sur’da kentsel dönüşüm, kentin tarihsel, kültürel, ekolojik ve politik yıkımıdır. Kentsel dönüşüm bir an önce durmalıdır. Yıkım süreci ile birlikte revize edilen KAİP yeniden düzenlenmeli veya eski haline getirilmeli. Yeniden yapılacak yapılarda bu duruma göre KAİP referans alınmalı
* Bu mahallelerde yapılan yeni evlerin yapımı ve satışı durdurulmalı, yeni yapılan evler KAİP –Koruma Amaçlı İmar Planı – restore edilmeli ve mahallede oturan hak sahiplerine herhangi bir sözleşme ve borçlanma talep edilmeden teslim edilmelidir.
* Mülkiyet devri iptal edilmeli, yurttaşların mülklerine el konulmasından vazgeçilmeli, evrensel hukuk normları ile güvence altına alınmış olan ‘Barınma ve Mülkiyet Hakkı’ derhal sağlanmalıdır. Surlular evine dönmelidir.
* Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde yapılan evlerin tümü mülk sahiplerine teslim edilmeli, bu evler hiçbir koşulda şirketlere verilmemeli, ticari faaliyetler için değil yurttaşların barınma ihtiyacı için kullanılmalıdır.
* Sur halkının kültüründen uzaklaştırılıp asimile edilmesine, ekonomik olarak yoksullaştırılmasına, toplumu tek tipleştirme aracı olarak kullanılan TOKİ konutlarına borçlandırma ve takas yoluyla mahkûm edilmesine son verilmelidir. Surlular evlerine ve mahallelerine geri dönmeden, Sur kenti asıl sahiplerine teslim edilmeden buradaki sorunlar çözülmeyecektir.