Çiğli OSB işçisi: Korkuyoruz ama ekmek parası

Çiğli OSB işçisi:  Korkuyoruz ama ekmek parası
İşçiler önlemleri yeterli bulmazken, salgın kaygısı ile iş ve ekmek korkusu birbirine karışmış durumda.

İzmir Çiğli Organize Sanayi Bölgesinde bulunan yaklaşık bin 800 işçinin çalıştığı Akar Tekstil'de 60 işçide koronavirüs çıkmış. Çalışmaktan kaçınma hakkını kullanmak isteyen işçiler, güvenlik görevlileri ve kimliği belirsiz kişilerce sopalarla saldırıya uğramıştı. Fabrikadaki işçilerin çoğunluğu iyileşmiş olsa da OSB'de salgın kaygısı devam ediyor.

Deri, Dokuma ve Tekstil İşçileri Sendikası (DERİTEKS) Örgütlenme Uzmanı Cihan İşçi, ‘evde kal’manın işçiler için hayal olduğunu, salgın sürecinde işçilerin yalnız bırakıldığını belirterek: "Başta, tüm kamu otoriteleri tarafından ‘hayat eve sığar’ ve ‘evde kal’ sloganı eşliğinde halka kendi OHAL’ini ilan etme ve evde kalma çağrısı yapıldı. Bu çağrı tüm medya kanalları kullanılarak, tanınmış ve medyatik kişiler üzerinden kampanyaya dönüştürüldü. Ancak tüm topluma yapılan çağrıya rağmen milyonlarca işçi ‘istisna’ oldu. İşçiler bu çağrıya uyamadı. Tam tersine uymamak zorunda bırakıldı. İşe gitmemesi, evde kalması halinde ciddi geçim sıkıntıları ile karşılaşacak, beş parasız, tazminatsız kapının önüne konulacağını bilen işçi ve emekçiler için ‘evde kalmak’, ne yazık ki bir hayalden öteye gitmiyor. Bu süreçte işçiler yalnız bırakıldı. İşçiler, 15-20 gün ücretli izne çıkartılsaydı bugün ölümler olmayacaktı" sözleriyle ifade etti durumu.

BirGün'den Aycan Karadağ'a konuşan Çiğli OSB'de çalışan bir işçi, "Ben tekstil fabrikasında çalışmaya devam ediyorum. Bölgede vaka çıkmasının ardından fabrikada önlemler arttı ama korkuyoruz. Korksak ne olacak ki ekmek parası. Ya virüsten öleceğiz ya da açlıktan. O yüzden sesimizi çıkartamıyoruz. İçeride sosyal mesafede büyük sıkıntı var. İş yaparken dip dibeyiz. Maske bir işe yaramıyor. Eşim ve çocuklarım var. Her gün korkarak eve gidiyorum. Çoğu arkadaşımız rapor alıyor. Ya da ücretsiz izne çıkartılıyor. Yetkililerin bize destek olması gerekiyor. 3-4 günlük sokağa çıkma yasağında bile işçiler hariç deniyor. Virüs işçiyi öldürmüyor galiba" dedi.

İŞÇİYİ DÜŞÜNEN YOK

Diğer bir işçi de, "Ben rapor alacaktım ama bu dönemde çalışmaya devam eden işçilere prim verileceği söylendi. O yüzden çalışmak durumundayım. Borçlarım çok fazla" diye konuşuyor. Birçok arkadaşının ya rapor aldığını ya da mecburen yıllık iznini kullandığını belirten işçi, "Bölgede başka fabrikalarda virüs çıktı. Bizim fabrikada yok deniyor. Son dönemde önlemler arttı. Yemekler fast-food oldu. Ortak alanlar kapatıldı. Servislerde az sayıda gidiyoruz. Yeterli değil bence. Bir maske veriyorlar, akşama kadar onu kullanıyoruz. İçeride çalışanlar olarak sürekli iç içeyiz. Nasıl temas etmeyelim ki… İşçiyi düşünen yok. Biz de artık saldık. Zaten şans eseri yaşıyoruz. Yapacağımız bir şey yok" ifadelerini kullanıyor.

NE OLACAK BİZİM HALİMİZ?

Ücretsiz izne çıkarılan bir işçi ise şunları söylüyor: "Ne yapacağımı bilmiyorum. Borçlarım var. Kimse umursamıyor. Bilgi alamıyoruz. Virüsten ölmeyeceksek bile açlıktan öleceğiz. Kimse bizimle ilgilenmiyor. Ne olacak bizim halimiz? Yazık değil mi bize? Fabrika yetkilileri bize haber etmiyorlar."

Öne Çıkanlar