Cumartesi Anneleri 882’nci haftada Murat Yıldız'ın akıbetini sordu
Cumartesi Anneleri, bu hafta düzenledikleri açıklamada 23 Şubat 1995 yılında İzmir’de gözaltında kaybedilen 19 yaşındaki Murat Yıldız’ın akıbetini sordu.
Cumartesi Anneleri bu hafta online olarak düzenlenen eylemde, 23 Şubat 1995 yılında İzmir’de gözaltında kaybedilen 19 yaşındaki Murat Yıldız’ın akıbetini sordu. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerinin ortaya çıkarılması ve faili meçhul cinayete kurban giden kişilerin faillerinin bulunması talebiyle 680'inci kez Koşuyolu Parkı'nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin bulunup cezalandırılması talebiyle başlattıkları eylemin 882’nci haftasında da bir araya geldi. İlk olarak söz alan Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, "Beni buraya rüzgar atmadı. Beni buraya adaletsizlik attı. Ben 19 yaşındaki oğlumu canlı olarak teslim ettim. Beni bir parça kemiğe mecbur ettiler" dedi. Cumhuriyet savcılarına seslenen anne Yıldız, "Benim oğlumu kaybedenler belli. Benim oğlumun yaşam ve mezar hakkını elinden aldılar. Bu vicdansızlıktır. Meydanımıza karakol kurdular. Bu pandemi biterse biz o meydanda yine onların karşısında olacağız. Oğlumun hesabını sormaya devam edeceğim" diye konuştu.
POLİSLERE PARA CEZASI
Yıldız’ın aile avukatı ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri de Murat Yıldız’ın 1995 yılında annesi ve avukatıyla birlikte ifade için karakola gittiğini hatırlattı. Yoleri, "Murat’ın İstanbul’a götürülürken feribottan atlayarak kaçtığı" söylendiğini anımsattı. Anne Yıldız’ın Cumhuriyet Savcılığına başvurarak oğlunun bulunmasını istediğini söyleyen Yoleri, "Yıllarca savcılık tarafından dava dosyasının açıldığını sandı fakat sadece 2 polis memuru hakkında bir dava açılmıştı. O dava da 'görevi ihmal' suçlamasıyla açılmış para cezası verilerek kapatılmıştı" diye belirtti.
TAKİPSİZLİK
2015 yılında savcılık dosyasındaki gelişmeleri öğrenebilmek için anne Yıldız’ın başvuru yaptığını belirten Yoleri, "Ancak etkili ve etkin bir soruşturma yürütülmedi. 2 yıl sonra dosyaya takipsizlik kararı verildi. Karara itiraz ve Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurularda sonuç alınamadı" dedi. "Murat 27 yıldır hala kayıp" diyen Yoleri, "Murat’ı aramaktan, onun akıbetini öğrenme çabasından annesi vazgeçmedi. Murat’ı bulana kadar bu mücadele devam edecek" ifadelerini kullandı.
CUMARTESİ ANNELERİ'NE KATILDI
Basın metnini Murat Yıldız’ın kuzeni Ezgi Yıldız okudu. "Yaşama hakkının varlık nedeni, insanı doğal olmayan ölüme karşı korumaktır" diyen Yıldız, devletin doğal olmayan her ölüm olayını araştırmakla yükümlü olduğunu vurguladı. Yıldız, 882’inci haftada 27 yıldır hukukun uygulanmadığı Murat Yıldız dosyasında adaletin sağlanması taleplerini haykırdıklarını ifade etti. Yıldız’ın annesi ve avukatıyla İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne giderek Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi’ye teslim olduğunu anımsatan kuzen Yıldız, "Murat’tan bir daha haber alınamadı. Hanife Yıldız İstanbul’a gelerek Cumartesi Anneleri’ne katıldı" dedi.
DEVLETİN GÖREVİ
"Kamu görevlilerinin sorumlulukları altında meydana gelen ölümler veya kaybetmelerde suça karışanların hesap vermelerini sağlamak devletin görevidir" diyen Yıldız, Murat Yıldız’ın gözaltında kaybettirilmesi olayında yürütülen adli sürecin maddi gerçeğinin açığa çıkmadığına vurgu yaptı. Yıldız, son olarak mahkemenin verdiği karara da değinerek, şöyle konuştu: "Mahkemenin verdiği karar yaşam hakkını koruyan ulusal ve uluslararası hukukun ihlali suretiyle verildi. Bu yüzden Anayasa Mahkemesi dosyada devam eden ihlali ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yolunu açmalıdır."
32 KURŞUNLA KATLEDİLEN BARUT'UN FAİLLERİ 28 YILDIR BULUNMADI
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerinin ortaya çıkarılması ve faili meçhul cinayete kurban giden kişilerin faillerinin bulunması talebiyle 680'inci kez Koşuyolu Parkı'nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle bir araya gelen aileler, yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik de bu haftaki eyleme katıldı. Bu haftaki eylemde, 6 Mayıs 1994'te Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Gomag (Ağıllı) köyünde faili meçhul cinayete giden Hamet Barut'un hikayesi okundu.
İHD'YE BASKILARA TEPKİ
İHD Bölge Temsilcisi Mehmet Tahir Saçaklıdır, geçtiğimiz hafta derneğe yapılan polis baskınına dikkate çekerek, derneğin Eş Genel Başkanlar Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan hakkında devam eden yargılamalara değindi. İnsan hakları savunucuların birçok zorlukla mücadele verdiğini belirten Saçaklıdır, dernek başkanlarının insan haklarına dair yaptıkları açıklamalar üzerinden yargılandıklarını ifade etti. Saçaklıdır, "İnsan hakları mücadelesi 36 yıldır soluksuz bir şekilde devam ediyor. Bundan vazgeçmeyeceğiz. İnsan hakları savunucularının baskı altına alınması ve engellenmesi kabul edilebilir değil" dedi. Ailelerin 30 yıldır dillendirdiği adalet taleplerinin karşılık bulmasını isteyen Saçaklıdır, faili meçhul cinayetler ve failler hakkında etkin soruşturma başlatılmasını çağrısı yaptı.
BOZGEYİK: SÖZLER TUTULSUN
KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik ise, kayıp yakınlarının verdiği mücadelenin çok uzun süreli olduğunu ve yorucu olduğunu dile getirdi. 90'lı yıllarda faili meçhul cinayetler gerçekleşenlerin yargılanması yönündeki taleplerin karşılanmadığını anımsatan Bozgeyik, "90'dan bu yana kayıplarını arayan annelerimiz, babalarımızı ve kardeşlerimizi yitirdik. Ancak onlardan aldığımız bu bayrağı ve bu mirası yürüteceğiz. Faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitiren insan hakları savunucuları, gazeteci, aydın, demokratik siyaset yürütürken kaybolan ve halan failleri bulunamayan arkadaşlarımızın faillerinin bulunmasıyla ilgili bu mücadeleyi yürüteceğiz. Bugün Amed'de, İstanbul'da bu mücadele devam ediyor. Buradan taleplerimizi ifade ediyoruz. Özellik Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülememesinden kaynaklı yaşamız olduğumuz güvenlikçi, antidemokratik ve hukuk dışı uygulamalardan kaynaklı bu durumun sonlandırılmasını talep eidyoruz. Ülkemizde insan hakları ve özgürlükleri savunucularına yönelik gözaltı ve tutuklamalara son verilmesini ifade ediyorum" şeklinde konuştu.
AKP'nin iş başına geldiğinde kayıp yakınlarına faillerin bulunması yönünde sözler verdiğini ancak sözlerin yerine getirilmeğine dikkati çeken Bozgeyik, verilen sözlerin tutulması çağrısı yaptı.
KÖYLÜLER TANIKLIK ETTİ
Ardından Hamet Barut'un hikayesini okuyan İHD yöneticilerinden Derya Yıldırım, Kulp Alaca Katliamı yargılamasıyla bilinen Bolu Tugay Komutanı General Yavuz Ertürk'ün 1993 yılında Kulp ilçesinde çok sayıda operasyon gerçekleştirdiği ve birçok kişinin öldürülmesi ve kaybedilmesinden sorumlu olduğunu kaydetti. Faili meçhul cinayetlerin 1990'lı yıllarda korkunç bir boyutta olduğunu söyleyen Yıldırım, "Onun komutasında birçok köy, o sene yakılarak boşaltılır. Bu köylerden biri de Ağıllı Köyü olur. 6 Mayıs 1994 günü Bolu Tugayı'na bağlı askeri birlikler tarafından Ağıllı köyüne baskın yapılır. Baskında tüm köy halkı meydanda toplatılır ve köylülere ağır işkenceler yapılır. İşkenceye uğrayanlardan biride Hamet Barut olur. Baskın ve işkencenin ardından köyden ayrılan askerler Hamet Barut’u da yanlarına alarak götürürler. Bu duruma tüm köy halkı tanık olur" dedi.
YOL KENARINDA BULUNDU
12 Mayıs 1994'te Barut’un yakınlarının köyün 5 kilometre uzağında yol kenarında yarı gömülü bir ceset gördüklerini ifade eden Yıldırım, "Gömülü kişinin üstündeki toprağın atılmasıyla cesedin Hamet Barut’a ait olduğu tespit edilir. Daha sonra yakınları cesedi, Diyarbakır Devlet Hastanesine götürür. Hastanede yapılan otopsi sonucunda Hamet Barut’un bedenine sıkılan 32 kurşunla katledildiği ortaya çıkar. Otopsi sonrası Hamet Barut’un cenazesi ailesi tarafından köye getirilip defnedilir. Ancak aile devam eden baskı ve tehditlerden dolayı olayın peşine düşemezler" diye kaydetti.
Kayıp yakınları daha sonra bir dakikalık oturma eylemi yaptı.
Batman’da da kayıp yakınları ve İHD yöneticileri, benzer taleplerle eylemlerinin 517’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama yapmak istedi. Ancak valiliği yasak kararı gerekçesiyle açıklamaya izin verilmedi. Aileler, bunun üzerine İHD binasında açıklama yaptı. Valilik kararına tepki gösteren İHD Şube Eşbaşkanı Devran Yıldız, alınan kararın hukuksuz olduğunu belirtti.
Derneğin Kayıp Komisyonu üyesi Mehmet Akif Akın, gözaltında kayıplara işaret ederek, "Bu suçları işleyen hiçbiri, kendilerinin suç işlediğine inanmadı ve halen inanmış değiller. İnsan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak, gerçeklerin üzerini örtmeye çalışanlara izin vermeyeceğiz, açıklamalarımız ve haykırışlarımızla tarihe not düşmeye devam edeceğiz. Gerçeklerin gün yüzüne çıkması ve sorumlulardan hesap sorulmasındaki ısrarımızı sürdüreceğiz" dedi. (MA)