Cumartesi Anneleri Maksut Tepeli’nin akıbetini sordu: Sonsuz bir mezarlık ızdırabıyla baş başa bırakıldık

Cumartesi Anneleri 984’üncü haftalarında gözaltında kaybedilen Maksut Tepeli’nin akıbetini sordu. Tepeli’nin eşi Şehriban Tepeli söz alarak, “Bize mezar yerini göstermeyenler, bizi sonsuz mezarlık ızdırabı ile baş başa bıraktılar” dedi.

Ezgi YILDIZ


İSTANBUL - Cumartesi Anneleri/İnsanları ve insan hakları savunucuları, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması talebiyle bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yapmak ve karanfillerini bırakmak için buluştu.

984’üncü hafta buluşmalarında kayıp yakınları adına ortak basın metnini İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri okudu. Açıklamaya Maksut Tepeli’nin eşi Şehriban Tepeli katıldı.

Gülseren Yoleri okuduğu açıklamayla, 40 yıl önce İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Maksut Tepeli’nin akıbetini sordu.

Eşit yurttaşlık vurgusu yapan Yoleri, “Türkiye’de devlet adına yetki kullananlar, kendilerinden farklı gördükleri kişileri temel haklara sahip bir ‘yurttaş’ olarak görmeyip onları temel haklarından mahrum bırakıyorlar” dedi. Gülseren Yoleri, Tepeli’nin kaybedilme öyküsünü ve dosyasını kamuoyuyla şu sözlerle paylaştı.

‘POLİSİN AÇTIĞI ATEŞLE YARALANDI’

“28 yaşındaki öğretmen Maksut Tepeli, Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) üyesiydi. 04 Şubat 1980 tarihinde görev yaptığı Erzincan'da tutuklandı. Dört ay hapiste kaldıktan sonra hapisten çıktı ve eşi ile birlikte İstanbul'a taşındı.
2 Şubat 1984 tarihinde bir arkadaşının İstanbul/Küçükbakkalköy’deki evine giden Maksut, eve yaklaştığında kapının kırık olduğunu fark etti. Oradan uzaklaşmaya çalışırken içeride karakol kuran polisler tarafından açılan ateş sonucu yaralandı. Yoğun kan kaybına rağmen, hastane yerine bir battaniye içinde Gayrettepe Siyasi Şube’ye götürüldü.

‘AĞIR İŞKENCE GÖRDÜ, HASTANEYE KALDIRILDI’

Aynı dönemde gözaltında tutulan üç tanığın beyanlarına göre Tepeli; 5 Şubat 1984 tarihinde Gayrettepe Siyasi Şube’de gördüğü ağır işkence sonucu koma halinde hastaneye kaldırıldı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

‘RESMÎ MAKAMLAR KİMSESİZLER MEZARLIĞI’NA DEFNEDİLĞİNİ KABUL ETTİ’

Resmi kurumlar tarafından gözaltına alındığı inkâr edilen Maksut’un izini süren ailesi ve avukatları, olaydan 22 yıl sonra onun 6 Şubat 1984 tarihinde Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde öldüğüne dair belgelere ulaştı. Üç yıllık ısrarlı girişimler sonucunda da resmi makamlar, Maksut Tepeli’nin Helvacıdede Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiğini kabul etti. Ancak defin yeri bilgisi açıklanmadığı için Maksut Tepeli’nin mezar yeri hala bulunamadı.

‘ETKİN SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ’

Maksut Tepeli’nin gözaltında kaybedilmesiyle ilgili etkin bir soruşturma yürütülmedi. Tanıklara rağmen, belgelere rağmen ailenin şikâyeti üzerine açılan dört soruşturma da takipsizlikle sonuçlandı. Maksut Tepeli’nin yaralanması ve işkence ile sorgulanmasında görevli polislerin kimlikleri tespit edildi, ancak haklarında takipsizlik kararı verildi.
Ailenin 2015 yılında AYM’ye başvurması üzerine AYM, 2017 yılında başvurunun zaman bakımından kabul edilemez olduğuna karar verdi. İç hukuktan sonuç alamayan aile, AİHM’e başvurdu.”

CUMARTESİ ANNELERİ YETKİLİLERİ GÖREVE ÇAĞIRDI

Bir kez daha söylüyoruz, ‘Zamanaşımı kurallarını devreye sokarak adaleti engellemek, uluslararası insan hakları hukukuna aykırıdır.’ 40 yıl önce Gayrettepe Siyasi Şube’de kaybedilen Maksut Tepeli’nin akıbetini açığa çıkarmak ve tespit edilen faillerini yargılamak adli makamların sorumluluğundadır.
Kaç yıl geçerse geçsin Maksut Tepeli için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.

‘DEMİR BARİYERLERİN ARDINDAN BAKIYORUM ACILARIMIZI BÖLÜŞTÜĞÜMÜZ MEYDANA’

Maksut Tepeli’nin eşi Şehriban Tepeli açıklamanın ardından söz aldı. Tepeli “Tam 40 yıl oldu” diyerek sözlerine şöyle devam etti:

“40 yılda ben yaşlandım. Maksut’la gözümüz gibi baktığımız kızımız büyüdü. Maksut’un ‘Kızımızın yürüdüğünü, büyüdüğünü ve evlendiğini göreceğiz’ dediğimiz kızımız büyüdü. Torunlarımız oldu ama ne yazık ki, ben kızımızın her doğum gününde ben gözyaşları içinde ‘Maksut sen neredesin?’ dedim. 40 yıldır seni atamadığım yer kalmadı. 34 yıl sonra sadece bizden habersiz gömdükleri mezarın adını öğrendim. Bize mezar yerini göstermeyenler bizi sonsuz bir mezarlık ızdırabıyla baş başa bıraktılar. Her kayıp yakını gibi ben de Galatasaray’ı mezar yerim bildim. Sekiz yıldan sonra Galatasaray’dayım ama demir bariyerler arkasından bakıyorum acılarımızı bölüştüğümüz meydanımıza."

Öne Çıkanlar