'Cumhurbaşkanını Kanal İstanbul'la ilgili ikna ederim'
İBB Başkanı İmamoğlu, Kanal İstanbul, Üçüncü Havaalanı ve Atatürk Havaalanı'nın yeniden kullanıma açılması gibi konularda soruları cevapladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Habertürk TV'de Kanal İstanbul, Üçüncü Havaalanı ve Atatürk Havaalanı'nın yeniden kullanıma açılması başta olmak üzere çok sayda gündem başlığına dair soruları cevapladı.
Üçüncü Havalimanı için ek projelerin bedelinin 4 milyar euro olacağı açıklayan İmamoğlu, bu bedelin karşılığında İGA'ya Atatürk Havaalanı'nı işletme hakkı verilebileğini söyledi. Bu önerisinin tartışılmasını isteyen İmamoğlu, devletin böyleece yaklaşık 40 katrilyon bir kayıptan kurtulacağını söyledi. İGA firması ile Üçüncü Havaalanı'nın kalan 2 pisti ve eklentilerini yapmak üzere sözleşme imzalanmış durumda.
CELAL ŞENGÖR: DEPREMİ TETİKLEMEZ
İBB Başkanı İmamoğlu, "Kanal İstanbul depremi tetikler mi" tartışmasını yürüttüğü sırada yayına bağlanan deprem uzmanı Prof. Dr. Celal Şengör kanalın depremi tetiklemeyeceğini belirterek, "Kanal depreme neden olur demem. Ama deprem olursa kanalın cidarı kırılabilir. Tsunami olursa kanalı su basabilir. Kanal yapılırsa oluşacak büyümeyi bu şehir kaldıramaz. Cinayet olur." diye konuştu.
Kanal İstanbul projesine neden karşı çıktığını verilerle tek tek anlatan İmamoğlu özetle şunları söyledi:
"Gerçekten ya kanal ya İstanbul diyecek noktayız. Cuma günü Kanal İstanbul'la ilgili çalıştayımız var. Yüzlerce bilim insanının katılacağı, her kurumu ve kişiyi davet ettiğimiz bir çalıştay. Elbette gelip, gelmeme eğilimini göreceğiz. Bugün bir bilim adamı, su konusunda uzman, çok güzel bir tarif yaptı, 'Kanal İstanbul demeyi, İstanbul'a hakaret sayıyorum dedi. Dense dense kanal denir' dedi.
Bu konu benim şahsi meselem değil. Kanal İstanbul meselesi bizim için asla siyasi bir mesele değil. Bizim için hayati bir mesele. Dolayısıyla İstanbul için bu hususta tümüyle hukuka dayalı bir şekilde en son noktasına kadar mücadelemizi vereceğimizi, halkımızın da yoğun şekilde eşlik edeceğini, itirazlar, mahkemeler, hukukçuların önderliğinde yapacağımızı söylüyoruz. 16 milyon insanın seçtiği bir belediye başkanı var. Dolayısıyla bu çoğunluklu yapının karşılığı olarak halkımıza olarak sorumluluğumuzu yerine getireceğiz.
'BANA FIRSAT VERİLSİN'
2016'da açılacak denilen Melen Barajı, 2020'de açılmadı. Buraya ek bir ihale yapılmak zorunda. Bu uyarıyı yaptıktan sonra ödeneği çıkmadı. Biz tekrar televizyondan uyarı yaptık. İktidara yakın gazetede haber çıktı, sayın Cumhurbaşkanı ödeneğin çıkması konusunda talimat verdi diye. Ben ikna ettim. Aynı şekilde ikna ederim, bana fırsatı versin. Eğer size oradan yaklaşım, cevap hatta bazen küçümseyerek cevaplar verilince, çok afedersinzi ben de gayet saygılı, teknik, bilimsel cevaplar veriyorum. Ben dedim diye İstanbul'un hayati meselesine karşı çıkılır mı? Sayın Cumhurbaşkanı dedi diye 'evet' de denilemez.
'İSTANBUL'UN BÖYLE BİR PROJEYE İHTİYACI YOKTUR'
İstanbul'un böyle bir projeye ihtiyacı yoktur. Evet gerek yok, niye, bu ülkenin, bu şehrin ekonomik sorunları var. Milyonlarca işsizi var. Asgari ücretten toplumun geçim sorununu çözememesine kadar ekonomik sorunlarımız var. Bu maliyetle Türkiye'nin her yerine yapacağınız yatırımlarla muazzam işler başarırsınız. Dünyada betona yapılan yatırım dönemi bitti. Bol sermayenin, bol paranın olduğu döneme ülke olarak tümüyle betona, üretime değil şatafata yatırım yaptık, şehirlerimizi de çirkinleştirdik. Dünyadaki bu değişime hala böyle bir proje dayatması yaparsak evet cevabım net, İstanbul'un böyle bir şeye ihtiyacı yok. Ama bu hafif savunma. Telafisi, geri dönüşümü mümkün olmayan projeden bahsediyoruz. Zaman içerisinde köprüler tartışıldı doğru. Sayın Cumhurbaşkanı '3. köprünün tartışmasını da CHP yaptı' dedi. Halbuki o tartışmayı açan ilk kendisiydi. İstemezük, karşıyız diye bir tutum yoktu. Ulaşım tartışılıyordu. İkinci köprü yapılacağına raylı sisteme gidilmeli diye tartışmalar var. Her şeye rağmen köprü gibi bir projenin telafisi, dönüşümü mümkün. Orada elde edilen bir fayda bir başka bölümde fayda ile eşleştiğimizde entegre sisteme ulaşabilir bir sistemi var. Kanal öyle değil, kanal bir facia. Kanalın suyla ilişkisi konusunda bunu savunacak bilim insanı bulamadı arkadaşlar. Hukuksal mücadele edeceğiz. Büyükşehire ait alanı vermeyeceğiz. Ben İBB Başkanı olarak Sazlıdere Barajı'nın havzasının en ucunda arsam olsa ev yapamam kendime. İki çatı altına bir kulube yapamam.
'DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE ŞEHİR YÖNETİMİNİN İZNİ OLAMADAN PROJE OLMAZ'
Dünyanın hiçbir yerinde şehir yönetiminin hiçbir demokratik ülkesinde izni olmaksızın böyle bir projenin p'sini dahi ağzınıza alamazsınız.
Benim de söz etme hakkım var. 'Otur işine bak' konusunda şunu söyleyeceğim. Oturup işine bakanlar gitti. Vatandaş bizi seçti ve göreve getirdi. İstanbul'u koruyacaksınız, 16 milyon insandan talimat bize. İhamet etmeyeceksiniz, ettirmeyeceksiniz. Sorunlarını çözeceksiniz. 6 milyona yakın nüfusunun çocuk olduğu, 5 milyon insanın genç olduğu bir kent. Bu ülkenin DPT diye teşkilatı vardı. 2011'de bu açıklanmıştı. Ne biliyorduk? Şimdi öğrendik. Toplum şimdi öğrendi. Oturup işine bakanlardan olmadığımız için. Bu kritik meseledir. Bu kentte oturan herkesten istirham ediyorum. Çocuklarının gözüne baka baka 'Bu çocuk benden kanal mı, gelecek mi, çevre mi, üreten şehir mi, huzurlu güvenli bir yapı mı ister" diye düşünsün istiyorum.
'DEPREM OLSA KANALI FALAN UNUTURUZ'
Sayın Cumhurbaşkanının buna harcayacağı vakti yok, çünkü çok büyük meseleleri var. Ben kendisine anlattığımda kendisini İstanbul aşığı olarak tanımlayan sayın Cumhurbaşkanını ikna etmemek için sıfır tereddütüm var.
(Siz ikna olabilir misiniz? Sorusu üzerine) Ben hiç çelişmiyorum. Bir gün 70 kat bina gösterip yarın yatay mimari demek zorunda kalmıyorum. Ben sıfır arz hareketi deyip, 30 milyon metrekare arsa hareketi var dediğimde yalanlanmıyorum.
'REFERANDUMDA EVET ÇIKACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM'
(Referandumda İstanbullular evet derse ne olur?) Biz yine mücadelemizi veririz. Referandum tek başına işi çözmez. Davamı açarım. Evet çıkacağını düşünmüyorum. Referandum halkın fikrini ölçmektir. Bilgilendirirsiniz. İBB'nin elemanının ÇED toplantısına katılım imzasını bile karara katılmıştır diye açıklayan anlayış tümüyle toplumu yanlış bilgilendiriyor." (HABER MERKEZİ)