Danıştay, basın kartı yönetmeliğini hukuka aykırı buldu, yürütmeyi durdurma kararı verdi

Danıştay, basın kartı yönetmeliğini hukuka aykırı buldu, yürütmeyi durdurma kararı verdi
Danıştay'ın kararının ardından Twitter hesabından açıklama yapan İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise yeni bir düzenleme yapacaklarını söyledi.

Basın Kartı Yönetmeliği’nde AKP tarafından yapılan değişiklikler ‘basın özgürlüğüne aykırı’ bulunarak yürütmesi durduruldu. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, ‘milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırılık’, ‘gazetecilik meslek onurunu zedeleme gibi gerekçelerle basın kartının iptal edilemeyeceğine karar verdi. Kararda mevcut yönetmeliğin gazetecileri baskı altında ve endişe içinde tutacağına da dikkat çekildi. Ayrıca basın kartı verilecek kişilerde aranacak şartları içeren temel ilkelerin, bu hakka keyfi bir şekilde müdahale edilmesini önleyici biçimde düzenlenmesi istendi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın (CİB) getirdiği değişiklikler Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) tarafından yargıya taşınmıştı. ÇGD avukatı Onur Can Keskin’in açtığı davada Danıştay 10. Daire, yönetmeliğin sadece bir maddesinin yürütmesini durdurmuştu. Avukat Keskin ÇGD adına karara itiraz ederek konuyu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na taşımıştı.

KARAR BELLİ OLDU

Danıştay’ın en üst organı İdari Dava Daireleri Kurulu’nun (DİDDK) kararı belli oldu. Kurul, yüzlerce gazeteciyi mağdur eden tartışmalı yönetmeliğin en önemli düzenlemelerinin yürütmesini durdurdu. Böylece CİB’nin ‘basın meslek onurunu zedeleyecek işler yaptığı/yapması’, ‘milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması’, ‘bunları alışkanlık edindiği/edinmesi’ gibi gerekçelerle bir gazetecinin basın kartını iptali engellendi. Bağlayıcı nitelikteki kararda "basın kartı" üzerinden iktidara "hukuk devleti"  hatırlatıldı.

Danıştay'ın kararının ardından Twitter hesabından açıklama yapan İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise yeni bir düzenleme yapacaklarının işaretini verdi ve şu ifadeleri kullandı: "Basın Kartı yönetmenliğimizin bazı maddeleri Danıştay tarafından iptal edilmiş. Daha iyisini yapmak için derhal çalışmaya başladık. Görevde olduğumuz müddetçe "gazetecilik" adı altında "terörizm propagandası" yapanlarla mücadele edeceğiz. Terör seviciler boşuna sevinmesinler!

Danıştay'ın karardan satırbaşları şöyle:

"Anayasa’nın 2. Maddesi’ne göre hukuk devleti hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğunun bilincine sahip devlettir.
‘Öngörülebilirlik’ ilkesi, hukukun temel ilkelerindendir. Bu ilkeye göre, kanunî ve idari düzenlemelerin açık ve net olması gerekir. Buradaki amaç, ilgili kişilerin davranışlarını belirleyebilmesi ve belirli eylemlerin yol açabileceği sonuçları önceden öngörebilmesidir.

'BASIN KAMUYA KARŞI DA KORUNMALIDIR'

(Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına atıfla ‘belirlilik’ vurgusu yapılarak) Düzenlemenin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde, yani idare tarafından takdir yetkisine dayanılarak keyfi uygulamalara imkân verilmeyecek şekilde yapılması gerekmektedir.

Basın, kamu güçlerine olduğu kadar özel güçlere karşı da korunmalıdır. Bağımsız ve tarafsız yayıncılığın sürdürülebilmesi için alınacak önlemler de bu ödev kapsamındadır. İfade özgürlüğünün sözü edilen toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için AİHM’in de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi, sadece toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü ‘haber’ ve ‘düşünceler’in değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekmektedir.

'BASIN KARTI GAZETECİ İÇİN ÖNEMLİDİR'

İfade özgürlüğü çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temelidir. Bu özgürlük olmaksızın ‘demokratik toplum’dan bahsedilemez. Basın kartı, gazetecilerin mesleki faaliyetlerini yürütürken etkin çalışması, sektörün her türlü zorlukları karşısında kendilerini savunabilmesi için önemlidir.

Basın kartı ayrıca her türlü kamusal faaliyete katılma konusunda akreditasyon vazifesi görür. Basın kartı sadece bir meslek kartı olmayıp aynı zamanda basın kartı sahibi olan kişiye habere, bilgiye, olaya erişebilme imkanında kolaylık sağlayan ve bu doğrultuda toplumun doğru bilgilendirilmesine araç olan bir karttır.

Bu nedenle, basın kartının niteliği ve ne şekilde verileceği konusunda, bu kartın verileceği kişilerde aranacak şartları içeren temel ilkeler, anılan hakka keyfi bir şekilde müdahale edilmesini önleyecek şekilde düzenlenmelidir.

'BASIN KARTININ NASIL İPTAL EDİLECEĞİ YÖNETMELİKTE BELİRTİLMEMİŞ'

Basın kartının verilip verilmeyeceği yetkisi komisyona bırakılırken nasıl ve kim tarafından iptal edileceğinin yönetmelikte belirtilmemiştir. Yönetmelik düzenlemeleri, muğlak ifadeler içermesi, net ve açık olmaması, sınırlarının tayin edilmemesi nedeniyle hukuki öngörülebilirlik ve belirlilik ilkesine aykırıdır.

Diğer taraftan, anılan düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilen fiillere ilişkin tespitin hangi usulle ne şekilde yapılacağı soruları açıkta kalmakta olup bu sürece ilişkin soruşturma ya da inceleme yapılıp yapılmayacağı, ilgililerin savunmalarının alınıp alınmayacağı da belirsizdir. Kaldı ki, ‘savunma hakkı’nın, bireyin en temel haklarından olduğu ve Anayasa’mızda da bu durumun hüküm altına alındığı, bu hakkın ihlal edilmesinin hukuka aykırılık oluşturacağı açıktır.

İdare tarafından, bu düzenlemelerin içeriğinin geniş tutulması, muğlak ifadeler kullanılarak, sınırlarının tam olarak belirtilmemesi nedeniyle basın kartının iptali konusunda tanınan yetkinin keyfi olarak kullanılabileceği ve idareyle bireyin bu anlamda karşı karşıya gelebileceği de göz önünde bulundurularak, düzenlemenin çerçevesinin açık ve net şekilde belirlenmesi gerekmektedir.

DURDURULAN MADDELER: 

Danıştay İDDK öncelikle Basın Kartı Yönetmeliği’nin sürekli basın kartı ve basın kartı iptallerine dayanak yapılan maddelerinin yürütmesini durdurdu.

Tartışmalı düzenlemelerden bazıları 25, 29 ve 30. maddelerde yer alıyor. Gazetecinin "basın meslek onurunu zedeleyecek işler yapması, davranışlarda bulunduğu veya alışkanlıklar edindiği", "milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması veya bu tür davranışları alışkanlık edinmesi" halinde basın kartının iptal edilebileceği belirtiliyor.

Kararda bu ifadelerin tanımının yönetmelikte olmadığı vurgulanarak şöyle dendi: "Muğlak ifadeler içeren bu düzenlemeler, yukarıda açıklamasına yer verilen, ‘hukuki öngörülebilirlik’ ve ‘hukuki belirlilik’ ilkelerine aykırı olduğu gibi bu ibarelerin yer aldığı düzenlemeler basın kartı sahibi ilgilileri, mesleğini baskı altında, endişe içinde yerine getirmek zorunda bırakabilir; bu nedenle de, anılan ibareler basının görevini tam olarak yerine getirmesine engel olabilir."

CİB’ye basın kartı düzenleme yetkisi verilmiş, ancak kartın kamu görevlilerine verilmesine ilişkin düzenleme yapma yetkisi tanınmamıştır. Ayrıca yönetmelikte, basın kartı verilmesine ilişkin değerlendirmelerin komisyon tarafından yapılacağı belirtilmesine rağmen dava konusu düzenlemelerde sadece en üst düzey yöneticinin, bakanın ya da başkanın uygun görmesinin yeterli sayılmıştır.

Basın kartı verilecek personel konusunda da yönetmelikte sınırlama yoktur. Oysa basın kartı verilecek kişilere ilişkin hangi ölçütlerin esas alınacağının somut olarak ortaya konulması; nesnel ölçütlerin dava konusu yönetmelikle belirlenmesi gerekmektedir.

KİMLERE BASIN KARTI VERİLMEYECEK?

Bu nedenle, söz konusu düzenlemeler hukuki belirlilik ilkesine aykırılık teşkil emektedir. Yönetmeliğin 6. maddesinde basın kartı verilecek kişiler için belirli şartlar aranırken dava konusu düzenlemelerde herhangi bir şart aranmadan, kısacası bu kartın sınırlama getirilmeden her konumdaki personele verilebilir olması Yönetmeliğin kendi içerisinde çelişkili hükümler barındırmasına yol açmıştır. Bu itibarla, hukuki belirlilik ilkesine aykırı şekilde düzenlenen anılan hükümlerin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır."

Aşağıdaki kişilere basın kartı verilmesini sağlayan düzenlemelerin de yürütmesi durduruldu:

-Cumhurbaşkanlığı merkez teşkilatında basın-yayın faaliyeti yürüten ve cumhurbaşkanlığına bağlı kurum ve kuruluşlarda basın-yayın biriminde çalışan personelden en üst yönetici tarafından belirlenecek kişiler,

-Bakanlıklarda, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği birimi amiri ve basın-yayın faaliyeti yürüten personelden bakan tarafından belirlenecek iki kişi,

– CİB’de başkan ve başkan yardımcılarına, 1. hukuk müşaviri, daire başkanları, taşra teşkilatı müdürleri, basın müşavirleri, basın ataşelerine ve başkanlık birimlerinde fiilen görev yapan hukuk müşavirlerine, iletişim uzmanlarına ve uzman yardımcılarına, merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatı birimlerinde fiilen görev yapan personelden başkanlıkça uygun görülen kişiler.

ÖNCEKİ KARARLAR HUKUKİ DASYANAKTAN YOKSUN HALE GELDİ

CİB, basın kartı başvurusu yapan gazetecilere yanıt vermeyerek dosyalarını incelemede tutuyor ya da işleme koymuyordu. Kesin ve bağlayıcı DİDDK kararıyla CİB’nin şekli şartların dışına taşan ve yorum yoluyla ulaşılabilecek ‘makbullük’ incelemesini mümkün kılan yasal dayanağı ortadan kalktı.

Karara uyarınca CİB bu yolu izlemeksizin başvuruları komisyona iletmek zorunda. Ayrıca yürütmenin durdurulması kararı derhal uygulanması davanın bitmesinin beklenmemesi gerekiyor.

DİDDK kararıyla CİB’nin bugüne kadar verdiği basın kartı ve sürekli basın kartı iptal kararları, basın kartı yenilememe ve basın kartı vermeme kararları hukuki dayanaktan yoksun hale geldi. Dosya bu karar üzerine Danıştay 10. Dairesi’ne geri gönderildi. Şimdi, başvurudaki iptal istemleri esastan görülerek karara bağlanacak. (HABER MERKEZİ/DİKEN)

Öne Çıkanlar