Demirtaş: Tek adam rejiminde herkes tehdit ve tehlike altında
Libya tezkeresi, asgari ücret, erken seçim ve Kanal İstanbul gibi bir çok konuda değerlendirmelerinde bulunan Selahattin Demirtaş, 'Herkes görüyor ki AKP daha şimdiden kaybetti' dedi.
Yeni yılın ilk röportajında bir çok öngörüde ve değerlendirmelerde bulunan HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP iktidarının politikaları nedeniyle Türkiye'nin bir çöküşle karşı karşıya olduğu uyarısı yaparken, Türkiye'nin 2023'ten önce erken seçime gideceği öngörüsünde bulundu.
"Seçim erken olacak ama önemli olan makul, güçlü bir demokratik hükümet alternatifinin ortaya çıkmasıdır" diyen Selahattin Demirtaş, "Herkes görüyor ki AKP daha şimdiden kaybetmiş durumdadır" dedi.
A3haber’den Uğraş Vatandaş'ın sorularını yanıtlayan Demirtaş, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın inşa ettiği tek adam rejiminde herkesin tehdit ve tehlike altında olduğu uyarısında bulundu.
Selahattin Demirtaş röportajının bir kısmı şöyle:
Siz tahliye talep etmiyorsunuz ama İHD geçtiğimiz günlerde hazırladığı raporla sizin hayatınızın risk altında olduğunu belirterek tahliye talep etti.
Cezaevlerinde yüzlerce ölümcül hasta tutsak var, zaman zaman bu konuyu gündem getirmeye çalışan duyarlı çevreler olsa da çok yetersiz kalıyor maalesef. Tüm kamuoyunun bu konuda en yüksek desteği vermesi insanı bir görevdir. Ben İHD’ye çok teşekkür ediyorum ama asıl, sesi duyulamayan hasta tutsakların durumu için kamuoyunu harekete geçirmeliyiz.
'TEK ADAM REJİMİNİN TOPLUMUN TÜM KESİMLERİNİ HEDEF ALMASINA ŞAŞIRMAMAK LAZIM'
Bölgede birçok HDP’li belediyeye atanan kayyumlara CHP’li İzmir Urla belediyesi de eklendi.
Anayasasız bir tek adam rejiminin, toplumun tüm kesimlerini hedef almasına şaşırmamak lazım. Tek adama biat etmeyen herhangi bir kişi ya da kurum, AKP’li bile olsa ona hukuksuzca saldırmaktan çekinmeyeceklerdir. Mevcut ucube ve baskıcı rejim değiştirilip yerine demokratik bir düzen kurulmadığı sürece istisnasız herkes tehdit ve tehlike altında olacaktır. Ortada hukuk, yargı, kanun adına hiçbir şey kalmamışken kim nereden adalet bekleyecek ki? Seçilmiş halk iradesini tanımayan AKP rejimini halk da tanımayacak ve günü geldiğinde en ağır yaptırımı sandıkta uygulayacaktır.
KANAL İSTANBUL: HALK İSTEMİYORSA KİMSE YAPAMAZ
Bir süredir siyaset gündeminin tepesinde Kanal İstanbul bulunuyor. "İçeri"den Kanal İstanbul tartışmalarını nasıl yorumlarsınız?
Tamamıyla yandaşlara rant sağlama amacı taşıyan bu projeyi birçok şeyde olduğu gibi yerli-milli ilan ederek toplumu kamplaştırmanın, bölmenin aracı haline getirmeye çalışıyorlar. Halk istemiyorsa kimse yapamaz ancak halkın da bunu görünür kılması gerekir. İstanbul’u tümüyle bitirecek bu projenin halka rağmen yapılabileceğine inanmıyorum.
LİBYA TEZKERESİ: İÇ POLİTİKADA MİLLİYETÇİ ŞÖVEN DUYGULARA YASLANABİLMEK İÇİN ÜLKEYİ SAVAŞTAN SAVAŞA SOKUYORLAR
Yine son dönemde AKP hükümetinin Libya’daki merkezi hükümetle yaptığı anlaşma ve asker gönderme planları tartışılıyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz neler?
AKP’nin dış politikasının tamamı askerileşmiştir. Sivil bir dış politika yürütme kapasitesi ve saygınlığını yitirdikleri için sürekli savaş, çatışma ve gerilim üzerinden, operasyonel politikalara sığınıyorlar. Türkiye dış politikada, özellikle Akdeniz’deki enerji yataklarında hak iddia edebilir, bunu yapması normaldir. Ama bir düşünelim bakalım, neden hiç kimseyle masaya oturamıyor hükümet? Neden herkes Türkiye’yi dışarıda tutmaya çalışıyor? Bunu "Türk düşmanlığı" ile açıklamaya çalışan hükümet yalan söylüyor. AKP’nin içeride ve dışarıda uyguladığı politikalar Türkiye’yi yalnızlaştırmıştır. O nedenle tam bir çaresizlik içindeler. Hatalarının neden olduğu açığı kapatmak için de askeri seçeneklere başvuruyorlar.
Bir diğer neden ise iç politikada sürekli milliyetçi, şoven duygulara yaslanabilmek için ülkeyi savaştan savaşa sürükleme politikalarıdır.
Bir başka nedense oradaki İhvancı hükümeti kurtarmaktır.
Doğru olan, Libya’ya veya başka yerlere askeri müdahale değil, güçlü diplomatik ilişkilerle sorunları çözmeye çalışmaktır. AKP’nin bunu başarma ihtimali sıfırdır. Libya’ya asker gönderilmesi ülkenin yararına olmayacaktır. Umarım parlamento tezkereyi reddeder.
ASGARİ ÜCRET: EMEKÇİLERİN SESLERİNİ YÜKSELTİP HAKLARINI ALMASI GEREKİR
2020 asgari ücreti sendikaların beklentisinin çok altında açıklandı. Kamuoyunda büyük bir tepki oluştu. Belirlenen 2020 asgari ücreti için neler söylersiniz?
Asgari ücretin miktarı insan onuruna ve haysiyetine hakarettir resmen. Bunda sendikaların vebali büyüktür. Üretimden gelen güçlerini kullanarak grev kartlarını ve haklarını kullanmadıkları sürece emekçiler ezilmeye devam edecektir.
Talan düzeninin, yolsuzluğun, hırsızlığın ve rüşvetin tüm faturası, savaş harcamalarının tüm yükü çalışan yoksulların sırtına yükleniyor. Emekçilerin, seslerini yükseltip haklarını alması gerekir.
"Demokratik hükümet alternatifi ortaya çıkmalı"
Türkiye’nin Suriye’deki sorunu, İdlib’ten yeni sığınmacı akını, Kürt sorununda yaşanan çözümsüzlük, kayyumlar, Kanal İstanbul tartışmaları ve Libya’ya asker gönderme planları düşünüldüğünde, HDP’nin de çağrısını yaptığı erken seçim ihtimali sizce yakın mıdır?
Seçim 2023’ten önce yapılacaktır. Çünkü bu haliyle sürüp gidemez. Ekonomi battı, adalet çöktü, işsizlik tavan yaptı, zulüm sokaklara kadar indi ve Türkiye bir çöküşle karşı karşıya. Seçim erken olacak ama önemli olan makul, güçlü bir demokratik hükümet alternatifinin ortaya çıkmasıdır. Büyük bir demokrasi ittifakı oluşursa AKP seçime gitmek zorunda kalır. Çünkü böyle bir ittifak hem mücadeleyi büyütür hem de halkın umudunu. Yoksa herkes görüyor ki AKP daha şimdiden kaybetmiş durumdadır.
DEMİRTAŞ'IN KARİKATÜRLERİ: HEM BANA MORAL OLUYOR HEM DE İYİ BİR DAYANIŞMA SERGİLENİYOR
LeMan’da çizmeye başladınız, hayırlı olsun. Karikatür üretimi nasıl? Zorlanıyor musunuz?
Aslında bir süredir hobi olarak karikatür çizip Başak Demirtaş’a gönderiyordum. Yayınlasın diye değil de hatıra olsun ve zamanım biraz da çizerek geçsin diye. Ama bir hayli birikince, dışarıdaki arkadaşlar "LeMan’da yayımlansa iyi olur" dediler. Ben de "Olabilir, sevinirim" dedim. Sağ olsunlar, LeMan’ın değerli ekibi de ilgilendi ve yayımlanmaya başladı. Hem bana moral oluyor hem de iyi bir dayanışma sergileniyor.
Çizimlerim ve esprilerim eleştirilmiş diye duydum. Buna saygı duyuyorum. Destek verenler de, eleştirenler de sağ olsunlar. Fırsat buldukça çizmeye devam ediyorum. Burası küçük bir hücre ve biz bu duvarları her türlü yol ve yöntemle aşmaya, yıkmaya çalışıyoruz. Yoksa karikatür sanatçılarına nazire yapmak değil amacım. Hepsine selam olsun.
Ben sadece hayatı, mahpusluğu, mücadeleyi verimli kılmaya, dolu dolu yaşamaya çalışıyorum. Elimden ne geliyorsa da yapmaya devam edeceğim.