Demokrasi Konferansı Bileşenleri: Sesleri birleştirerek demokrasi mücadelesini öreceğiz

Demokrasi İçin Birlik öncülüğünde, 'Türkiye'nin geleceğinde bizim de sözümüz var' sloganıyla gerçekleşecek Demokrasi Konferansı öncesi konferans bileşenleri bir açıklama gerçekleştirdi.

Demokrasi Konferansı Bileşenleri: Sesleri birleştirerek demokrasi mücadelesini öreceğiz

Yağmur KAYA

ARTI GERÇEK- Demokrasi Konferansı Bileşenleri, Demokrasi İçin Birlik (DİB) öncülüğünde "Türkiye’nin geleceğinde bizim de sözümüz var!" şiarıyla Haziran ayında gerçekleşecek konferans öncesi Şişli'de bulunan Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi Abidin Dino Salonu'nda açıklama yaptı.

Demokrasi Konferansı Bileşenleri, kuruluş deklarasyonunda, seslerini birleştirerek demokrasi mücadelesini öreceklerini ve "Kadın, emek, ekoloji, çocuk, LGBTİ+ hakları, eşit yurttaşlık ve barış, başta eğitim olmak üzere anadilinde yaşam, inançlarını özgürce yaşayabilmek için mücadele verenler, on binlerce KHK’lının yaşam ve çalışma hakları, göçmenlerin var olma mücadelesi, özerk ve özgür üniversite, özgür bilim, hukukun üstünlüğü, adalet, laiklik, engellilerin hayata katılımı, kültür ve sanat emekçilerinin sesi, kaynağını insan olmakta bulan başta eğitim, sağlık, barınma, tanınma olmak üzere temel haklar için seslerini birbirine katıştırılarak hak ve adalet mücadelesi için ortak emek ve heyecanla sürdürülen Demokrasi Konferansı çalışmalarını paylaşacaklar. Gelin karanlığa karşı umudu birlikte büyütelim!" ifadelerine yer verdi.

KADINLAR KEYFİ YÖNETİME RIZA GÖSTERMEYECEK

Kadın çalışma alanından Cemile Baklacı, erkek şiddetinin erkek devlet söylemi ve politikasıyla meşrulaştırıldığını ifade ederek, İstanbul Sözleşmesi örneğinde olduğu gibi kadınların yaşamlarının ve haklarının saldırı altında olduğunu belirtti. Kadınlarının, eşitlik haklarına yönelik saldırı ile kuşaklar boyunca kötü yaşam şartlarına mahkum edilmek istendiğine dikkat çeken Baklacı, kadınlar olarak tek adam rejimine ve keyfi yönetime rıza göstermediklerini, tüm mücadele alanlarında kadınların en önde olduğunu dile getirdi.

HER ŞEY SALDIRI ALTINDA

Hukuk ve Adalet Çalışma Alanından Avukat Kemal Aytaç, insanların temel hak ve özgürlüklerine karşı yürütülen baskı ve sindirmeler ile hukuk devletinin son kırıntılarının da yok edilmek istendiğini kaydetti. Kadınların, farklı inanç ve kimliklerin haklarına yönelik saldırıların artarak sürdüğünün altını çizen Aytaç, yarının bağımsızlığının ortadan kaldırıldığını ve yargının muhaliflere karşı bir sopa olarak kullanıldığını ifade etti.

GENÇLER GELECEKLERİ İÇİN DİRENECEK

Gençlik çalışma alanından Kevser Turan, okurken açlık ile okul bittikten sonra da işsizlik ile karşı karşıya olduklarının altını çizerek, buna rağmen gelecekleri için direndiklerini söyledi. Boğaziçi Üniversitesi direnişinde yaklaşık bin öğrencinin gözaltına alındığını 11 öğrencinin de tutuklandığını hatırlatan Turan, direnişi sokak sokak örmeye devam ettiklerini kaydetti. Turan, söz, yetki ve kararın kendilerinde olduğunu dile getirerek, öğrencileri direnişe davet etti.

KHK’LİLER AÇLIK VE ÖLÜME MAHKUM EDİLDİ

KHK çalışma alanından Yurdagül Şahin, sadece düşünce ve inançları farklı olduğu için binlerce insanın KHK ile işlerinden çıkarıldığını, soruşturmalara ve tutuklamalara maruz kaldığını belirtti ve "KHK OHAL’in kalıcılaştırılması, uluslararası sözleşmelerin devre dışı bırakılması, savunma hakkının, adil ve evrensel yargılanma hakkının elimizden alınmasıdır. Binlerce insan ölüme, açlığa mahkum edildi" diye ekledi.

İŞÇİ VE EMEKÇİLER ZOR ŞARTLAR ALTINDA

Emek Çalışma Alanında söz alan Kamber Saygılı, işçilerin, artan yoksulluk, ekolojik yıkım, savaş, şiddet, ayrımcılık gibi sorunlarla karşı karşıya olduklarını söyledi. İşçilerin ve emekçilerin çok zor şartlarla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Saygılı, işsizliğin kitlesel hale geldiğini, işçilerin ise köleye yaşam mahkum edilmek istendiğini belirten Saygılı, işverenlerin ise giderek zenginleştiğini vurgulayarak savaşa ve şiddete ayrılan paranın yoksulluğun artışından önemli bir etkisi olduğunu vurguladı.

YAŞAM HAKKINDAN TASARRUF OLMAZ

Sağlık çalışma alanından Samet Mengüç, Kovid-19 sürecinde uygulanan acımasız neo-liberal politikaların çok ciddi yıkımlara neden olduğunu ve bu yıkımın da devam ettiğini vurgulayarak, yaşam hakkının kutsal olduğunu dile getirdi. Mengüç, yaşam hakkından ve sağlık hakkından asla vazgeçilmemesi gerektiğini söyleyerek, "Bu haklardan hiçbir şekilde tasarruf olmaz. Yaşam hakkından tasarruf ölümü, özgürlüklerden tasarruf köleliği getirir" dedi.

Demokrasi Konferansı Bileşenleri: Sesleri birleştirerek demokrasi mücadelesini öreceğiz - Resim : 1

TÜRKİYE'Yİ EKOLOJİK YIKIM BEKLİYOR

Ekoloji çalışma grubundan Harun Toptan, iktidarının sermaye sahipleri eliyle doğaya yönelik katliamlarını sürdürdüğüne dikkat çekti.Doğanın metaya dönüştürüp sermayeye akıtıldığını söyleyen Toptan, gelecekte Türkiye’yi çok kötü ekolojik yıkımın beklediğini belirtti. Toptan, kapitalizmin yarattığı talan politikalarına karşı ortak mücadelenin önemine işaret etti.

‘BASKICI VE SÖMÜRÜCÜ DÜZENDE AYAKTA KALAMIYORUZ'

Engelliler alanını temsilen konuşan Turhan İçli, toplumun en çok kenara itilen kesiminin engelliler olduğunu dile getirdi. İçli, engelliler olarak yaşadıkları zorlukları sıraladı. "Biz engellilerin bir hak öznesi olmasını istiyoruz. Bilgiye, çevreye, hizmetlere, programlara erişimin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Baskıcı, sömürücü sermaye düzeninde ayakta kalamıyoruz. Yalıtılmış bir biçimde yalnızlığımızla başbaşayız. Merhamet değil haklarımızı istiyoruz" dedi.

'HALKLAR OLARAK 'BİZ VARIZ' DEDİK'

Halklar ve inançlar çalışma grubu adına söz alan Yaşar Güven ve Cemre Can Aşmacı ise, insanca ve onurlu bir yaşam için tüm halklar ve kültürler olarak beraber var olmak istediklerini söyledi. Can ve Aşmacı, "Resmi ideoloji ve iktidarlar tarafından yok sayılmanın, asimilasyon, aşağılama, inkâr ve imha politikalarının karşısında bugüne kadar halklar olarak 'Biz varız' dedik; kültürümüzü, dillerimizi ve inançlarımızı bugüne kadar kendimizi savunduk. Halklar ve inançlar olarak bir araya geldikçe birbirimizden öğrendik ve her birimiz kendi kimliklerimiz kadar yanı başımızdaki halkların ve inançların da taleplerinin savunucusu olmaya önem verdik. Biliyoruz ki, halkların, inançların, kültürlerin haklarıyla; emeğin, doğanın, kadınların hakları ortaktır. Biz halklar ve inançlar olarak, eşit, özgür, kardeşçe ve barış içinde bir yaşamın yolunu, bu toprakların hak mücadelesi veren tüm toplumsal kesimleriyle birlikte arıyoruz."

MÜLTECİLER HER YERDE SÖMÜRÜLÜYOR

Mülteci ve göçmen çalışma gurunda Özgür Aktütün, mülteci ve göçmenlerin her yerde aşağılanmalara, hakaretlere ve sömürüye maruz kaldıklarını söyleyerek, kapitalist sistemin yarattığı yıkımın binlerce mala can olduğunu söyledi. Binlerce mültecinin ülkelerin sınırlarını aşmaya çalışırken yaşamlarını yitirdiklerini belirten Aktütün, hedefledikleri ülkelere gidenlerin ise sınırsız ayrımcılık ve sömürü dolu bir yaşama mahkum bırakıldıklarını söyledi.

TÜRKİYE'DE 4 MİLYON ÇOCUK İŞÇİ VAR

Çocuk hakları çalışma alanından Hatice Göz, Türkiye’de 4 milyona yakın çocuk işçinin bulunduğunu ve bunun dünyanın en yüksek rakamlarından biri olduğunu dile getirerek, aynı zamanda Avrupa ülkeleri demokrasinin sadece yetişkinlerin birlikte yaşamak için kurdukları bir mekanizma olmadığını vurguladı. Göz, çocukların doğrudan özne olduğu, toplumda birey oldukları, kendi sözlerini özgürce söyleyebildikleri bir ülkede demokrasinin olabileceğini kaydetti.

TÜTÜNCÜ: SANAT VE SANATÇI ÖTELENİYOR

Kültür-sanat çalışma alanından Ayşe Tütüncü, modern dünyada sanatın da sanatçının da ötelendiğinin altını çizdi. Çok renkli ve direngen bir geleneğin devam ettiğini belirten Tütüncü, gelinen aşamada tek tek bireysel adımların sonuç alamayacağının ortaya çıktığına vurgu yaptı.

ŞİMŞEK: 4 MİLYON ÇOCUK EĞİTİME ULAŞAMADI

Eğitim çalışma alanından Arzu Şimşek, çocuklar ve gençler için yüz yüze eğitimin vazgeçilmez bir şey olduğunu belirterek, pandemi sürecinde EBA sisteminde 4 milyon civarında öğrencinin eğitim dışında kaldığını söyledi. Şimşek, süreci en olumsuz bir şekilde yaşayanların ana dili farkı olanlar, göçmenler ve çalışan çocuklar olduğuna vurgu yaparak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir eğitim programı olmamasının bu sonuçları doğurduğunu ifade etti.

EREN: TÜRKİYE'DE GAZETECİLER ÖRGÜTSÜZ

Basın çalışma alanından söz alan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (Basın-İş) Genel Başkanı Faruk Eren, AKP’nin iktidara geldiği günden itibaren basını kontrol altına almaya çalıştığını bu kapsamda gerçekleştirilen operasyonlarda 3 bine yakın gazetecinin işlerinden ve özgürlüklerinden olduklarını belirtti. Gazetecilere yönelik devam eden tutuklama furyalarını hatırlatan Eren, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün neredeyse yok düzeyinde olduğunu kaydetti. Türkiye’de gazetecilerin büyük bölümünün örgütsüz olduğunun altını çizen Eren, tüm gazetecilerin örgütlenmelerinin sağlanması gerektiğine işaret etti.

Demokrasi Konferansı Bileşenleri: Sesleri birleştirerek demokrasi mücadelesini öreceğiz - Resim : 2

demokrasi için birlik disk KESK tmmob ttb