Deprem davaları: Süreç bilinçli olarak uzatılıyor
Deprem yargılamalarında 2 yıldır bilirkişi raporlarının hazırlanmadığını aktaran avukat Eren Can, "Raporların gecikmesi, bilirkişi raporlarının bir türlü teslim edilmemesi, bize sürecin bilinçli bir şekilde uzatıldığı hissini veriyor" dedi.
Artı Gerçek- Maraş'ta 6 Şubat 2023'te meydana gelen, 11 ilde yıkım ve ölümlere neden olan depremin üzerinden 2 yıl geçti. Aradan geçen 2 yılla rağmen depremzedeler ve deprem bölgeleri için hayat hâlâ normale dönmezken, depremzedelerin barınma sorunları da çözülmüş değil. Ölümlerin yaşanmasında ihmalleri olan müteahhitlerin yargılanması ise sürüncemede bırakılırken, ihmali bulunan kamu yetkilileri yargılamanın dışında tutuldu. Depremde yakınlarını kaybedenler ise hem bireysel hem de oluşturdukları örgütlü yapılarla adalet mücadelesin vermeye devam ediyor.
Sorumluların yargılanması için mücadele eden platformlardan biri de Antakya'da kurulan Adalet Peşinde Aileleri Platformu. Antakya'da yıkılan Rana Apartmanı'nda annesi avukat Hatice Can ve babası İHD yöneticisi Mithat Can'ı kaybeden platform üyelerinden avukat Eren Can, uluslararası sözleşmeler gereği devletin insanların yaşam hakkı bağlamında yükümlülük sahibi olduğunun altını çizdi. Bolu'da 78 insanın öldüğü yangını hatırlatan Eren Can, "Hem depremde hem de Bolu'daki yangında, insan hayatını hiçe sayan, en basit yangın önlemlerini almak yerine ahbap-çavuş ilişkileriyle, siyasal iktidarla olan ilişkiler ile bu önlemler alınmadan usulsüzce ruhsat alınması gibi durumlarla karşılaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
'TAMAMEN KADERİMİZE TERK EDİLDİK'
Yaşanan yeni katliamların, depremin ardından geçen iki sene içerisinde gereken dersin çıkarılmadığı ve insan hayatının hiçe sayıldığını gösterdiğini vurgulayan Can, gereken önlemlerin alınmadığını ve tüm süreçte ihmaller yaşandığını belirtti. Depremdeki yıkımın büyüklüğü ile denetim sürecinin birbiriyle bağlantısına dikkati çeken Can, "Bütün bir şehir yıkıldı. Kamu görevlileri ve topyekûn sistem, hem deprem öncesi imar planlarının yapım, denetim sürecinde, yapı denetim şirketleriyle inşaat şirketlerinin çalışması sürecinde nasıl ki görevini yerine getirmediyse aynısını arama kurtarma faaliyetlerinde yaşadık, tamamen kaderimize terk edildik" diye konuştu.
'BİLİRKİŞİ RAPORLARININ GECİKMESİ SÜRECİN BİLİNÇLİ UZATILDIĞI HİSSİNİ VERİYOR'
Deprem yargılamalarında aradan geçen 2 yıla karşın çok bir yol kat edilmediğini belirten Can, deprem suçlularının yargılanması için hukuki mücadele vermeye devam ettiklerini ifade etti. Soruşturma ve yargılama süreçlerinde birçok sorunla karşılaştıklarını belirten Can, "Adana'da Hasan Alpargün Apartmanı davasında müteahhit binada hayatını yitiren kişi sayısı kadar 'olası kastla öldürmeden' müebbet hapis cezası aldı. Bu en olumlu örnek ama ne yazık ki diğer süreçlerde bu yönde kararlar çıkmıyor. Gaziantep Nizip'te yıkılan tek apartman Furkan Apartmanı. Kolon kesilmesi de söz konusuydu, ancak orada beraat kararları çıktı. Raporların gecikmesi, bilirkişi raporlarının bir türlü teslim edilmemesi, bize sürecin bilinçli bir şekilde uzatıldığı hissini veriyor" dedi
'DEPREM SUÇLARINDA 'OLASI KASTLA ÖLDÜRME'DEN CEZA VERİLMELİ'
Deprem davalarında 'bilinçli taksirle öldürme' suçundan iddianame hazırlandığına dikkat çeken Can, "Benim takip ettiğim MCG Tower dosyasında, 2024 yılının Mart ayında, dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edilmesine karar verilmesine rağmen 11 ay geçti hâlâ bilirkişi raporu temin edilmedi. Yine benim yakınlarımı kaybettiğim Rana Apartmanı davasında, Karadeniz Teknik Üniversitesi 2 sene geçmesine rağmen hâlâ bilirkişi raporu hazırlamış değil. Deprem yargılamalarında 'bilinçli taksirle öldürmeden' iddianameler düzenleniyor. Taksir bilindiği üzere bir kazayı tarif eder, yani hiç öngörmediğiniz bir trafik kazası yaptığınızda bile taksirle öldürmeden yargılanırsınız. Ama biz, deprem suçlularının bir kazayla ya da basit bir ihmalle insan öldürdüğünü düşünmüyoruz. Gayet bilinçli, birinci derece deprem bölgesinde yönetmeliklere aykırı uygunsuz projeler, uygunsuz malzemelerle inşaat yaptıkları için 'olası kastla öldürmeden' cezalandırılmalarını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
'KALICI KONUTLAR TESLİM EDİLMEDİ, HÂLÂ KONTEYNERLERDE YAŞAM DEVAM EDİYOR'
Can, devleti yönetenlerin 'Hayat normale döndü' sözlerinin aksine deprem bölgesinde yaşayan insanların hâlâ birçok mağduriyet yaşadığını ve en temel haklarından faydalanamadıklarını belirtti. Deprem bölgesinde yaşayanların tamamen kaderine terk edilmiş durumda olduğuna vurgu yapan Can, "Sağlık hakkına erişim çok sıkıntılı, temiz içme suyuna erişim çok sıkıntılı, hâlâ konteyner kentlerde yaşamlar devam ediyor, kalıcı konut teslimleri bitmedi. Nefes alamıyorsunuz, tamamen bir toz bulutu içindesiniz, kentte altyapı sorunu, yol sorunu var" dedi.
'REZERV ALAN İLANLARI CİDDİ MAĞDURİYETLER YARATIYOR'
Tarım arazilerinin, zeytinliklerin rezerv alan ilan edildiğini ve hasarsız raporu olan binaların rezerv alan içinde olduğu gerekçesiyle tahliye edilmesinin var olan barınma sorununu daha da derinleştirdiğinİ dile getiren Can, "Burada kenti yeniden yapılandırırken birinci kuşak deprem bölgesi olan bir şehrin niteliği düşünülmüyor, piyasacı bir mantıkla hareket ediliyor. O yüzden rezerv alan tespitleri ve ilanları da ciddi mağduriyetler yaratıyor" diye kaydetti.
'UNUTMADIK, AFFETMEDİK, HESAP SORACAĞIZ'
Yakınlarını kaybeden aileler olarak bir araya gelerek Adalet Peşinde Aileleri Platformu'nu kurduklarını belirten Can, şunları söyledi:
"Sadece hukuksal mücadele vermek değil, yasımızı yaşamak, dayanışmak, bir arada olmak, birbirimizin problemleriyle ilgilenmek de bize iyi geliyor. Depremin 2'nci yıl dönümünde de anma etkinlikleri gerçekleştireceğiz. Hem İstanbul'da, hem Maraş'ta, hem Antakya'da. 2 sene geçti ama hâlâ duygularımız ve düşüncelerimiz değişmedi. Unutmadık, affetmedik, hesap soracağız demeye devam ediyoruz."