Depremde Kırıkhan’daki hastane yıkılmamıştı: Yoğun bakım hastaları boğularak öldü, ‘doğal ölüm’ belgesi düzenlendi
Artı Gerçek - T24 yazarı Gökçen Tahincioğlu, 6 Şubat Maraş merkezli depremlerde yıkılmayan Kırıkhan Devlet Hastanesi’nde yoğum bakımda yatan hastaların nasıl ölüme terk edildiği ve bunun nasıl ‘doğal ölüm’ olarak gösterildiğini köşesine taşıdı.
Tahincioğlu, yoğum bakımda olan İsmet Şafak’ın oğlu Murat Şafak’ın depremden üç gün sonra babasının öldüğü haberi üzerine hastaneye gittiği ve yoğum bakımda solunum cihazlarının devrildiği, yoğum bakımda yatan hastalarının tümünün öldüğünü anlattığını aktardı.
Üç gün boyunca yoğum bakıma kimsenin girmediğini belirten Tahincioğlu, “Şafak, babasının cenazesini 9 Şubat’ta almasına rağmen, ölüm belgesine ölüm tarihi olarak 6 Şubat yazıldı. Deprem günü. Ancak bir farkla. Ölüm saatine, deprem saati yazılmadı. Depremden sonra kaderine terk edildiği için ölmemiş, doğal yollardan yoğun bakımda hayatını kaybetmiş gibi bir belge düzenlendi ve ölüm saatine 19.30 yazıldı” dedi. Şafak’ın ölüm belgesine ise “deprem sonrası gelişen çoklu organ yetmezliği” gibi bir ifade eklendiği ve resmi defin belgesi ise aylar sonra 23 Haziran’da verildiği kaydedildi.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU
Tahincioğlu, Şafak’ın avukatının suç duyusunda bulunduğu kaydederek şunları yazdı:
“Ölüm günü belgede 6 Şubat olarak yazsa da defnedildiği tarihin 9 Şubat olduğu net. Belgeler, İsmet Şafak’ın ve diğer hayatını kaybedenlerin ancak üç gün sonra fark edildiğini, kimsenin akıllarına bile gelmediklerini açıkça gösteriyor. Sağlam kalan ve çalışan bir hastaneden söz ediyoruz. Bu insanlar enkaz altında ölmediler
Şafak’ın avukatı Bülent Akbay, savcılığa suç duyurusunda bulundu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Hatay Valisi Rahmi Doğan’ın, Hatay İl Sağlık Müdürü Mustafa Hambolat’ın, Kırıkhan İlçe Sağlık Müdürü Ahmet Yılmaz’ın, Kırıkhan Devlet Hastanesi Başhekimi İsmail Zeki Tekiş’in, Kırıkhan Devlet Hastanesi İdari ve Mali İşler Müdürleri ve uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre sorumlulukları bulunan her türlü teknik görevliler ile arama ve kurtarma çalışmalarının geç, eksik ya da hatalı başlaması neticesinde kayıpların artmasına sebep olan sorumluların cezalandırılmasını istedi.
Akbay’ın dilekçesi vahim tabloyu ortaya koyuyor. Ve Akbay, bu insanların bilinçli biçimde doğal yollardan ölmüş gibi gösterildiklerini de savunuyor. Zira depremde ölenlere yapılan yardımlardan bu insanların yakınları yararlandırılmadı. Akbay’ın dilekçesi tabloyu ortaya koyuyor:
‘BOĞULARAK ÖLDÜ’
“Müvekkilim Murat Şafak’ın babası İsmet Şafak 06 Şubat 2023 tarihinde Kırıkhan Devlet Hastanesinin yoğun bakımında tedavi görmekteydi. Depremler nedeniyle Kırıkhan Devlet Hastanesi yıkılmadığı halde depremin hemen ardından jeneratör devreye girmediği ve 3 gün boyunca yoğun bakımdaki hastalara herhangi bir müdahalede bulunmadığı için diğer yoğun bakım hastaları gibi müvekkilin babası da boğularak vefat etmiştir.
‘HEMŞİRE MESAJ ATTI, HASTA YATAĞINDA BULDU’
Müvekkilime depremin üçüncü günün sonunda bir hemşire mesaj atarak gelip babasının bedenini almasını istemiş ve müvekkil Kırıkhan Devlet Hastanesinin yoğun bakımına girdiğinde yoğun bakım ünitesindeki tüm hastaların ölü, tüm yoğun bakım aletlerinin devrilmiş olduğunu görmüş ve kendi imkanlarıyla babasını alarak hastaneden ayrılmıştır.
Müvekkile defin izni ve bildirim tarihi ancak 23.06.2023 tarihinde resmi olarak yapılmış ve ekli belgeden anlaşılacağı gibi 23.06.2023 tarihinde yapılmıştır.
‘DOĞAL ÖLÜM’ YAZILDI
Müvekkilin ölüm nedeni ise “Doğal Ölüm” olarak belirtilmiştir. Ölüm saati olarak 06.02.2023 tarihli depremin ardından aynı gün saat 19.30 olarak yazılmıştır. Ekli belgeden anlaşılacağı üzere müvekkil neye ve nasıl tespit edildiğini bilmediğimiz şekilde depremin ardından 15 saati aşkın süre yaşadığı ve ardından vefat ettiği kayıtlara geçmiştir. Müvekkil “neden deprem nedeniyle yazmadınız” şeklinde itiraz edince belgeyi veren doktor, “deprem sonrası gelişen çoklu organ yetmezliği nedeniyle vefat etmiştir” ibaresini eklemiştir.
JENERATÖR DEVREYE GİRMEMİŞ
Oysa anılan depremin ardından üç gün boyunca yoğun bakım hastaları kaderine terk edildiği gibi üçüncü günün sonunda dahi elektrikler olmadığı gibi jeneratörler de hiç devreye girmemişti. Müvekkil hem bu duruma hem de yoğun bakım ünitesindeki diğer hastaların ölüme terk edilmişlikleri sebebiyle vefatlarına tanık olmuştur. Söz konusu felaket sadece doğa kanunları veya takdir-i ilahi ile açıklanamaz. Deprem ve benzeri afetler karşısında hastanelerin hayat kurtarması beklenir. Hastaneler insanların ölümüne yol açamaz.
‘EVİNDE OLSA ÖLMEYECEKTİ’
Müvekkilin babası deprem günü hastanede değil de müvekkilin deprem bölgesindeki evinde olsaydı depremde ölmeyecekti. Demek ki Hastanenin deprem gibi afetlere karşı hazırlıkları olması en doğal beklentidir.”(HABER MERKEZİ)