Depremin birinci yılında Adıyaman: Barınma sorunu sürüyor, 118 bin kişi konteyner kentlerde kalıyor

Depremin birinci yılında Adıyaman: Barınma sorunu sürüyor, 118 bin kişi konteyner kentlerde kalıyor
6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçti. 80 bine yakın binanın kullanılmaz hale geldiği Adıyaman'da 118 bin kişi halen konteynerde kalıyor. 3 bine yakın öğrenci ise prefabrik okullarda eğitimini sürdürüyor.

Sinan ŞAHİN


ADIYAMAN - Maraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinde en çok yıkım yaşanan kentlerden Adıyaman’da resmî rakamlara göre 8 bin 387 kişi öldü, 30 binden fazla bina da yerle bir oldu. Depremin birinci yılında kentte barınma sıkıntısı sürüyor.

Depremden günler sonra yardım ulaştırılabilen Adıyaman'da yüzbinlerce insan evsiz kaldı, on binlercesi de kenti terk etmek zorunda kaldı. Kentte kalanlar ise konteyner kentlerde yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldı. Adıyaman Valiliği'nin verdiği rakamlara göre, 80 bine yakın binanın kullanılmaz hale geldiği kentte 13 bini kırsalda, olmak üzere kent ve çevresinde kurulan 38 bin konteynerde 118 bin afetzede yaşıyor. 3 bine yakın öğrenci ise prefabrik okullarda eğitimini sürdürüyor.

'BİR KIŞI DAHA KONTEYNER KENTTE GEÇRİMEK İSTEMİYORUZ'

Artı Gerçek'e konuşan Adıyamanlılara göre depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala çözülmeyen barınma sorunu, kısa sürede çözülecek gibi görünmüyor. Verilen konut sözlerinin tutulmadığını söyleyen Adıyamanlı bir afetzede, "Şimdiye kadar bir şey görmedik. Verilen bütün sözler seçim yatırımıymış" dedi. Bir başkası afetzede ise, "50 bin konut yapılacak dediler. Ama ne zaman bitireceklerini söylemediler. Bir kışı daha konteynerde geçirmek istemiyoruz" dedi.

'ŞU ANA KADAR TESLİM EDİLEN KONUT YOK'

Adıyaman İnşaat Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Tuncay Kaya da, konut ve barınma konusunun kentin en elzem sorunu olduğunun altını çizerek şunları anlattı:

"Adıyaman'da toplam 79 bin 411 bağımsız bölüm depremde kullanılmaz hale geldi. Toki ve Emlak Konut’un 27 bin civarında konut ihalesi yapıldı. Adıyamanda TOKİ ve Emlak Konut dışında herhangi bir inşaat faaliyeti veya yatırımı da ne yazık ki yok. Rezerv alanla birlikte 41 bin konuttan söz edildi. Ancak şu ana kadar teslim edilen konut yok. 8 Şubat’ta Cumhurbaşkanı gelecek. 4 bin 500 konutun yakın zamanda teslim edileceği söyleniyor ancak bu sayı kentin barınma sorununu çözmek adına yeterli değil."

'KONUT YAPIMINDA ÇİFTE STANDART UYGULANIYOR'

Adıyaman kent merkezinin kurulduğu alanların tarım alanı olduğuna dikkat çeken Kaya, "Kentin imar planının kökten değişmesi gerekiyor. Devlet destekli yapılan binalarda (TOKİ) sınır 4-5 katlı iken yerel müteahhitlerin yaptığı binalarda neden 8-9 kata izin veriliyor. Adıyaman kent merkezinde inşa edilen yapılarda kat sayıları eşitlenmeli" dedi.

'BETON SANTRALLERİ MUTLAKA DENETLENMELİ'

Yaşanan büyük depremlerden ders alınmadığını vurgulayan Kaya, şöyle devam etti:

"Adıyaman özelinde beton kalitesi oldukça düşük, Kırma taş kullanılmıyor. Doğal dere çakılı kullanılıyor. Bu önemli bir parametre. Betonun bağlayıcı maddeleri, doğal dere çakılı ile kaynaşmıyor. Bu da deprem anında betonun kolayca ayrışmasına ve yıkıma neden oluyor. Adıyaman’da yeni yapılan binalarda kısmen dere çakılı kullanıldığını biliyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, beton santrallerini mutlaka denetlemeli."

Adıyaman İnşaat Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Tuncay Kaya

'DEPREMDEN DOLAYI KENTİN TÜM YOLLARI KAPANDI'

Adıyaman’ın mevcut yollarının da yetersiz olduğunu kaydeden Kaya, "Depremde neredeyse tüm yollarımız yıkılan binalardan dolayı kapandı. Alternatif geniş yollarımız maalesef yok, şehir merkezini transit geçen bir çevre yolu yok, bununla ilgili bir çalışma da yok ne yazık ki. Kent merkezinde Taşıt trafiği dışında alternatif ulaşım sistemleri de oluşturulmalıdır. Adıyaman gibi küçük bir kentte ulaşım sorunlarının olmaması gerekiyor" diye konuştu.

'YIKILAN VE AĞIR HASARLI OKUL SAYISI 56'

Eğitim-Sen Adıyaman Şube Başkanı Zeynal Polat da öğrencilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Deprem bölgelerinde öğrencilerin ciddi sorunlarla boğuştuğunu söyleyen Polat, şunları anlattı:

"Adıyaman merkez, yıkımın fazla olduğu ilçemiz Gölbaşı ve diğer ilçelerle birlikte yıkılan ve ağır hasarlı 56 okulumuz var. Bu okullardaki öğrencilerimizin bir kısmı konteyner yakınlarındaki okullara nakledildiler, bir kısmı da sağlam olan diğer okullarda ikili eğitim yöntemiyle eğitime devam ediyor. Yaz saati uygulaması, ulaşım, derslerin sıkışması vesaire bunların hepsi başlı başına büyük bir problemdir."

'BİN 500 ÖĞRENCİ, 180 EĞİTİMCİ KAYBETTİK'

Kentin depremde yaşadığı yıkımın öğrencilerde büyük bir travmaya neden olduğunu dile getiren Polat, "Depremde bin 500’e yakın öğrencimiz, 180 eğitimcimiz vefat etti. Sendika olarak yaptığımız bir ankete göre öğrencilerin büyük bir kısmı deprem travmasını atlatamadı. Şimdi depremin yıldönümü geldi. O travma yeniden tazelenecek. Bu sorunların atlatılması için birlikte mücadele etmemiz gerekiyor" diye konuştu.

Eğitim-Sen Adıyaman Şube Başkanı Zeynal Polat

'ACİLEN YENİ OKULLARIN YAPILMASI GEREKİYOR'

Polat, son olarak, "Şu an 3 bine yakın öğrenci prefabrik okullarda zorlu koşullarda eğitim görüyor. Okul yetersizliğinden dolayı günlük 5 kilometreden fazla yol giden öğrenciler var. Yıkılan ve hasarlı olan okulların yerine acilen yenilerinin yapılması gerekiyor" dedi.

‘GECİKMİŞ DESTEK, DESTEK OLMAKTAN ÇIKIYOR’

Depremin yıldönümümde Adıyaman’a gelen Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak da Artı Gerçek'e değerlendirmelerde bulundu. Adıyaman halkının depremin başından bu yana yalnız bırakıldığını anlatan Koçak, "Adıyaman'a depremin dördüncü günü gediğimizde burada hiç bir şey yapılmamıştı. Nasıl ki gecikmiş adalet adalet olmuyorsa, gecikmiş bir destek ve dayanışma da destek ve dayanışma olmaktan çıkıyor. Burada öyle bir gerçeklik var. Sadece burası için değil gittiğimiz 11 ilde de benzer durumlar olduğunu gördük" dedi.

KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak

'ÖRGÜTLÜ BİR TOPLUM OLMAYA İHTİYACIMIZ VAR'

Koçak, Adıyaman'ın geniş bir bölgeye yayıldığını ifade ederek, "Burada bu kadar yüksek binalara neden izin verilmiştir bunu sorgulamak lazım. Toplu olarak yaşanan ve toplu olarak hizmet üretilen yerler asla dikey mimari değil, yatay mimari olmalıdır. Özellikle deprem bölgelerinde. Burası da deprem bölgesidir. Bu bir zihniyet meselesi. Tüm kurumların içinin boşaltıldığı bir yerde geleceğimize sahip çıkmak için örgütlü bir toplum olmaya ihtiyacımız var" diye konuştu.

Öne Çıkanlar