Antakyalı depremzedeler anlatıyor: 'Bir gün mutlaka döneceğiz...'

Mersin'de yaşayan Antakyalı depremzedeler Suzan Aslan ve Necla Dağoğlu, o geceyi ve sonrasını Artı Gerçek'e anlattı: Orada insanlar iki gün sonra, üç gün sonra donarak, çığlık çığlığa vefat ettiler Çok acı şeyler yaşadık.

Abidin YAĞMUR


MERSİN - Maraş'ta 6 Şubat 2023'te meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden bir yıl geçti. Depremin ardından 400 bine yakın depremzede Mersin’e göç etmek zorunda kaldı. Mersin'e en çok göç veren illerin başında ise en fazla ölümün ve büyük yıkımın yaşandığı Hatay geldi.

Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen on binlerce Hataylı depremzede Mersin’de yaşamayı sürdürüyor.

YARALARINI EDEBİYATLA VE DAYANIŞMAYLA SARIYORLAR

Suzan Aslan ve Necla Dağoğlu da Mersin'de yaşayan Hataylı iki depremzede. Aslan ve Dağoğlu, bir yandan Hatay Dayanışması çatısı altında depremzedelerle dayanışma örüyor, bir yandan da Sözyüzü adlı edebiyat dergisi için şiirler, öyküler yazarak acılarını dindirmeye çalışıyor.

'O ÇIĞLIKLARI ÖLENE KADAR UNUTMAYACAĞIM'

Aslen Samandağlı olan ancak 30 yıldır Antakya’da yaşayan Suzan Aslan, depreme kadar şehirde esnaflık yapmış. Depremde hem evini hem işyerini kaybeden Suzan Aslan yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Ne ev ne iş ne yaşanacak dünyamız kaldı maalesef. Asrın felaketi diyoruz ya gerçekten biz felaket yaşadık. Sadece büyük bir sarsıntıyla uyandığımı hatırlıyorum. Çocuğumun üzerine dolap düşmüştü. Yaralı halde onu alıp dışarı çıktık. Gök delinmiş gibi yağmur yağıyordu. Uğur Mumcu Meydanı'nda insanlar çığlık çığlığaydı. Yarım saat içinde herkes bir yakınını kaybetmişti. Ölene kadar o çığlıkları unutmayacağım. Orada benim bedenimden çok ruhum üşüdü. Bir çaresizlik. Bir umutsuzlukla, şu anda anlatamayacağım duygular içindeydim. Kimse yok mu diyen insanlarla beraberdik. Ama ne yardım vardı ne gelen vardı ne giden vardı. Oradaki insanlar iki gün sonra, üç gün sonra donarak, çığlık çığlığa vefat ettiler. Çok acı şeyler yaşadık."

'ANTAKYA KÜLLERİNDEN DOĞACAK'

Depremin ardından önce Kocaeli’de iki ay kaldığını, ardından Mersin’e geldiğini anlatan Suzan Aslan, "Oradaki hayatımı burada yaşamaya çalıştım. Mutluyum. Mersin çok güzel şehir. Ama mutlaka memleket diyoruz. Antakya, Samandağ diyoruz. Bir gün mutlaka kendi memleketime döneceğim. Antakya bir gün küllerinden doğacak, buna inanıyorum. Ama uzun bir zaman lazım. Şu an iyi değil" dedi.

'HAYALLERİN ÖTESİNDE BİR GERÇEK YAŞADIK'

Depremin ardından Mersin’deki kızının yanına gelen ve burada kalan Necla Dağoğlu, deprem sürecinde yaşadıklarını şöyle özetledi:

“Hayal kurarsınız, kitap yazarsınız. Hayal kurarsınız roman yazarsınız, film çekersiniz. Biz hayallerin çok ötesinde bir gerçek yaşadık. Bu gerçek öyle bir gerçekti ki hâlâ anlatılmaz."

'BEŞ ÇOCUĞUNU BİRDEN KAYBEDEN BİR İNSAN BARINMA KAYGISI TAŞIMAMALI'

Antakya’nın tarihte yedi kez yerle bir olduğunu hatırlatan Dağoğlu, 2023 yılında yaşanan yıkımın çok büyük olduğunu, Antakya’nın toparlanmasının zor olduğunu söyledi. Yedi gün göçük altında kalan, beş çocuğunu kaybeden bir insanın başını sokabileceği bir ev bulup bulamayacağı kaygısına düşmemesi gerektiğini dile getiren Dağoğlu, “Ben devletten, büyüklerimizden, sayın cumhurbaşkanımızdan, siyasi güçlerden rica ediyorum. Sen, ben yok biz varız. Biz yardıma muhtacız. Biz bir dünya felaketi yaşadık. Beş çocuğunu birden kaybeden babadan söz ediyoruz” dedi.

'BELKİ BİR ŞEHİR OLUR AMA ESKİ ANTAKYA OLMAZ'

"İnanın şu an belki yaşadığımızı zannediyoruz ama ölenler öldü, yaşayanlar yaşayarak öldü" diyen Dağoğlu, şöyle devam etti:

"Soruyorlar niye bu kadar gülüyorsun. Diyorum ki acılarımı ağıt kesmiyor artık. Çok derin acıların içindeyiz. Her sabah uyanıyorum, başımın ucundaki bardak benim değil. Penceredeki perde benim değil. Biz sadece insanlarımızı kaybetmedik, biz bir tarihi kaybettik. Belki bir şehir olur ama eski Antakya olmaz. Bir gün mutlaka döneceğim. Antakya için orada olacağım."

'GÖÇÜĞE GİRENLERİ DE RUHUMUZU ÇALANLARI DA GÖRDÜM'

Depremde hem iyi insanları hem kötü insanları gördüklerini anlatan Dağoğlu, "Bir kol, bir ayak çıkarmak için o göçüğün altına giren kahramanlar gördüm. Bunun yanında evlerimizi soyan, suyumuzu çalan insanlar gördüm. Her şeyimizi çaldılar. Ruhumuzu da çaldılar, yüreğimizi de çaldılar. Daha ne anlatılır bilmiyorum" diye konuştu. (ARTI GERÇEK)

Öne Çıkanlar