Devletin Alevi gençlik kampında bozkurt işareti ... Alevi temsilcileri tepkili: O işareti yapmak katliamları onaylamaktır
Mehmet MENEKŞE
AMASYA - Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı işbirliğinde dokuz ilden elli bir genç için Hacıbektaş’ta 'Hacı Bektaş Gençlik Kampı' düzenlendi. Gençlere Dede Garkın Ocağından Hüseyin Dedekargınoğlu ile Bektaşi Halife babası Dursun Gümüşoğlu 'Alevi-Bektaşi İnancı ve Kültürü Üzerine Söyleşi' gerçekleştirildi. Etkinliğin ikinci gününde elli bir genç Kapadokya bölgesinde geziye götürülürken burada çekilen fotoğrafta bir gencin bozkurt işareti yaptığı görüldü. Bu fotoğraf önce Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın resmi sosyal medyasından da yayınlandı. Daha sonra sosyal medyada Alevi kurumları ve yurttaşların tepki göstermesi sonunda fotoğraf silindi.
'BOZKURT İŞARETİ YAPMAK KATLİAMLARI ONAYLAMAKTIR'
Artı Gerçek'e konuşan Alevi toplumu temsilcileri hem çekilen fotoğrafa hem de kampa tepki gösterdi. Cumhurbaşkanının bir kararnamesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın yok hükmünde olduğunu defalarca dile getirdiklerini belirten Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan “Bozkurt işareti yapmak katliamları onaylamaktır” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Irkçılık ve asimilasyon merkezi olan bu kurum derhal kapatılmalıdır. Gençlerimizin yola olan inanç ve duyguları üzerinden ırkçılık propagandası yapanlar unutmasın ki Aleviliğin kodları sizi ve sizin gibileri de yoldan atacaktır. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyadan paylaşılan bir fotoğraf ile amaçlananın ne olduğunu somut olarak gördük. Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile ortaklaşa yaptıkları icraattan ırkçılık propagandası çıktı. Aleviler Maraş’ta katliama uğrarken, Çorum’da canlarına kastedilirken ve Madımak otelinde ateşe verilirken hep bu işaret yapıldı. Evet bozkurt işareti yapmak tüm katliamları onaylamaktır. Biz Aleviler ülkemizde ve Dünya’da herhangi bir kimliğin, inancın diğerinden üstün olduğu iddiasını kesin olarak reddederiz. Zira 72 millete bir nazar ile bakmayan bizden değildir. Zorunlu din derslerinden söz etmeyip, Madımak otelinin utanç müzesi olması ile ilgili ses çıkarmayıp katliamların sembolü olmuş bozkurt işaretini meşrulaştırmaya çalışanlar, suçlusunuz. Kalender Çelebiden Pir Sultan Abdal’a, Koray Kaya’dan, Ali İsmail Korkmaz’ın yüzüne bakamayacak kadar suçlusunuz.”
'ASİMİLASYON MERKEZİNE HİZMET ETMEYİN'
Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile iş birliği yapanların Alevi asimilasyonuna katkı sağladığının altını çizen Mutafa Aslan şunları söyledi:
“Bu vesile ile inkarcılık, ırkçılık ve asimilasyon merkezi olan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın herhangi bir etkinliğine destek olan pir, dede, baba, ana ya da akademisyen, her kim olursa olsun, Kerbela’dan bu güne kadar inancımızı yok sayan inkar eden anlayışa hizmet ettiğini unutmamalıdır. Gün Hüseyni duruşu gösterme günüdür.”
'BİZİM İÇİN YOK HÜKMÜNDEDİR'
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe de tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“Alevi Kurumlarının bütün itirazlarına rağmen Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile kurulan Alevi Bektaşi Kültür Cemevi Başkanlığı, bizim için yok hükmündedir. Bu başkanlık, bu güne kadar Alevileri katleden, sürgünlere yollayan, zindanlarda çürüten, asimilasyon yolu ile ve hatta kılıç zoru ile başka inançlara evrilten bir zihniyetin emrinde, Aleviliği katletmeye çalışıyor. Alevi Diyaneti rolüne bürünmüş bu gerici ve ırkçı yapı, devletin bütün gücünü arkasına alarak, Alevilerin nice bedeller ödeyerek bu güne taşıdığı örgütlü yapıyı, bölüp parçalayıp dağıtmak istiyor.”
'BAŞKANLIK ASİMİLASYON ÜSSÜ HALİNE GETİRİLDİ'
Cemevi Başkanlığının 'asimilasyon üssüne' çevrildiğini söyleyen Cuma Erçe şu şekilde konuştu
"Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Hızır Paşalar ve işbirlikçi, gerici, faşist bir zihniyetin uzantısı olan kadroları eliyle adeta bir asimilasyon üssü haline gelmiştir. Bu üs, Alevileri ve Aleviliği kökünden yok etmeyi hedefleyen bir karargah olarak kullanılıyor. Bu başkanlığın son icraatı olan gençlik kampından çekilmiş ve kendi sitelerinde yayınlanmış fotoğraflarına bir göz atın lütfen. Bu fotoğraf her şeyi anlatıyor. Alevi gençleri ırkçı ve gerici bir ideoloji ile zehirleniyor. 72 millete aynı nazarla bakmayanı kendinden saymayan bir inancın gençlerine ırkçılık iksiri içiriliyor. Kadın erkek sorulmaz muhabbetin dilinde düsturu ile binlerce yıldır cem olan bir inancın çocukları haremlik selamlık ayrıştırılıyor."
'İŞBİRLİKÇİ KADROLAR DÜŞKÜNDÜR'
Erçe, iktidarla iş birliği yapan Alevi temsilcilerine de tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“Sonuç olarak bu başkanlık, Aleviliği yeni ve uydurma bir tanım ile özünden, felsefesinden uzaklaştırıp Türk-İslam anlayışına indirgemeye çalışıyor. En önemli görevi budur. Bu nedenle bizim açımızdan kabul edilebilir bir tek olumlu yanları yoktur. İşbirlikçi kadroları düşkündür. Bu kadrolar Alevi inancının asla kabul etmediği ve etmeyeceği ırkçı ve gerici bir anlayışa sahip olmakla kalmayıp, katliamcı ve inkarcı bir zihniyetin emrinde çalışan birer asker konumundadırlar. Cemimizi tanımayan, Cemevlerimizi ibadethane olarak görmeyen, dergahlarımızı teslim etmeyip camiye, mescite çeviren, Madımak Katliamı katilerini serbest bırakan, davayı zaman aşımına uğratan, halkımızı her türlü ayrımcılığa tabi tutan, bu toprakların kadim inançlarını, kadim dillerini, kültürlerini reddeden, yasaklayan, kendinden olmayana yaşam hakkı tanımayan, çocuklarımıza bilim ve akıl dışı bir eğitim sistemi dayatan bir siyasi anlayışın ve iktidarın emrinde çalışanlar bizim için birer Hızır Paşadır ve düşkündür. Bu gerçeği çok iyi bildikleri halde, bu başkanlık ile yol yürüyen, bunlarla işbirliği yürüten, birlikte iş tutan, kurumlar, sanatçılar, dedeler, babalar, analar inancımıza ve yolumuza ihanet etmektedirler. Bu ihanetin sonuçları da bedeli de bellidir ve ağırdır. Tarihte bu rolü üstlenmiş olanların bugün nasıl anıldıklarını bilmeyen yoktur. Bu başkanlık ile işbirliği içinde olan başta Alevi kurumlarına ve dede olduklarını söyleyen yol düşkünlerine, bunların sahnelerine çıkıp üç beş kuruş karşılığında deyişlerimizi dillendirilen sözde sanatçılara sesleniyoruz. Bu tutumunuzdan vazgeçin. Bu ihaneti sonlandırın. Özünüzü dara çekin ve bu halka özeleştiri verin. Aksi takdirde tarih önünde yargılanırsınız. Karar verin, ya Pir Sultan Abdal'ın yanı ya da Hızır Paşa yeri, Ya Yavuz Sultan Selimin zulmü, ya da Hakikat yolu, ya zalimin şakşakçısı ya mazlumun yanı, ya Yezit'in safı, ya da Hüseyin'in duruşu, karar verin ve bir an önce yanlıştan dönün.”
TTB'den, 'bozkurt' işareti yapan doktorlar hakkında açıklama: Güven zedeleyici nitelikte