Diyanet’ten cuma hutbesi: ‘Çocuk istismarı vakalarının yüce dinimiz İslam ile anılması kabul edilemez’

Diyanet’ten cuma hutbesi: ‘Çocuk istismarı vakalarının yüce dinimiz İslam ile anılması kabul edilemez’
Diyanet İşleri Başkanlığı, yarın camilerde okunacak cuma hutbesini yayınladı. Diyanet'in yayınladığı hutbede, "evlilik için sadece ergen olmak yeterli değildir. Ergenlik biyolojik bir süreçtir. Evlilik ise reşit olmayı gerektirir" denildi.

Artı Gerçek- Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ve yarın Diyanet’e bağlı tüm camilerde okunacak olan ‘Çocuk: Rabbimizin Kıymetli Emaneti’ adlı cuma hutbesinde; “Çocukların küçük yaşta evlendirilmesi ve çocuk istismarı vakalarının yüce dinimiz İslam ile anılması ve Müslüman kimliğinin zedelendiği bir sürece dönüştürülmesi asla kabul edilemez” denildi.

Evlilik için sadece ergen olmanın yeterli olmadığı belirtilen hutbede, "Ergenlik biyolojik bir süreçtir. Evlilik ise reşit olmayı gerektirir. Nitekim ülkemizde evlilik yaşının asgari sınırı on sekiz olarak kanunlarla belirlenmiştir. Başta anne-babalar olmak üzere herkesin evlilik yaşı ile ilgili sınırlara riayet etmesi hem dini bakımdan gerekli bir davranış" ifadelerine yer verildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ‘Çocuk: Rabbimizin Kıymetli Emaneti’ adlı hutbe şöyle:

'BU MAĞDURİYETLERDEN BİRİ DE ‘KÜÇÜK YAŞTA EVLİLİKLER’, ‘ÇOCUK EVLİLİKLERİ’, ‘ÇOCUK GELİNLER’ GİBİ İFADELERLE GÜNDEME GELEN AŞIRILIKLARDIR'

“Çocuklarımız, Cenâb-ı Hakk’ın bizlere bahşettiği kıymetli bir emanettir. Onlar, hayatımızın neşesi, yuvamızın bereketidir. Ailemizin umudu, geleceğimizin teminatıdır. Onun içindir ki çocuklarımızı sağlıklı bir aile ortamında, sevgi ve güzel ahlakla yetiştirmek öncelikli görevimizdir. Onları her türlü ihmal ve istismardan korumak, dini, ahlaki, hukuki ve insani sorumluluğumuzdur. Maalesef çocuklarımızla ilgili vicdanlarımızı derinden yaralayan haberlerin öne çıktığı bir gündemin içerisindeyiz. Ne acıdır ki, yozlaşmanın, ahlakı ve hukuku kaybetmenin, vicdansızlığın bedelini en fazla çocuklar ödüyor. Bir yanda yaşanan savaşların ve trajedilerin, mülteci kamplarının ve yoksulluğun; diğer yanda ihmal, istismar ve insanlık dışı davranışların en büyük mağduru çocuklar oluyor. Bu mağduriyetlerden biri de ‘küçük yaşta evlilikler’, ‘çocuk evlilikleri’, ‘çocuk gelinler’ gibi ifadelerle gündeme gelen aşırılıklardır.

'KIZ ÇOCUKLARINI, AİLE KURMA SORUMLULUĞUNA SAHİP OLMADAN EVLİLİĞE ZORLAMAK VE BUNU İSLAM DİNİNDEN HAREKETLE MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞMAK, BÜYÜK BİR GÜNAH, AĞIR BİR VEBALDİR'

Kız çocuklarını, aile kurma sorumluluğuna sahip olmadan evliliğe zorlamak ve bunu İslam dininden hareketle meşrulaştırmaya çalışmak, büyük bir günah, ağır bir vebaldir. Bu yanlış tutum ve söylemin İslam’ın evlilik anlayışıyla hiçbir ilgisi yoktur. Çocukların emeğinin, bedeninin, geleceğinin istismar edilmesi, insanlığın iflas ettiğinin bir göstergesidir. Nerede, nasıl, ne zaman olursa olsun ve kim tarafından yapılırsa yapılsın, çocukların ihmal ve istismarı, akılla, vicdanla ve ahlakla bağdaşmayan, insanlık dışı bir eylemdir. Çocukları mağdur eden, onların geleceklerini karartan hiçbir söz ve davranışın mazereti ve meşruiyeti olamaz. Bir çocuğun hayatını karartmak, insanlığa ve vicdana karşı işlenebilecek en büyük cürümdür. Hem Yüce Allah hem de insanlık önünde hesabı verilemeyecek ağır bir suçtur.

'ÇOCUKLARIN KÜÇÜK YAŞTA EVLENDİRİLMESİ VE ÇOCUK İSTİSMARI VAKALARININ YÜCE DİNİMİZ İSLAM İLE ANILMASI VE MÜSLÜMAN KİMLİĞİNİN ZEDELENDİĞİ BİR SÜRECE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ ASLA KABUL EDİLEMEZ'

Çocukların küçük yaşta evlendirilmesi ve çocuk istismarı vakalarının yüce dinimiz İslam ile anılması ve Müslüman kimliğinin zedelendiği bir sürece dönüştürülmesi asla kabul edilemez. İslam’a göre kadın ve erkek hem duygusal ve fiziksel, hem de ruhsal ve zihinsel olgunluğa erişmeden, aile kurmanın anlam ve sorumluluğunu idrak edecek rüşt yaşına gelmeden evlendirilemez. Zira evlilik için sadece ergen olmak yeterli değildir. Ergenlik biyolojik bir süreçtir. Evlilik ise reşit olmayı gerektirir. Nitekim ülkemizde evlilik yaşının asgari sınırı on sekiz olarak kanunlarla belirlenmiştir. Başta anne-babalar olmak üzere herkesin evlilik yaşı ile ilgili sınırlara riayet etmesi hem dini bakımdan gerekli bir davranış hem de ailede kalıcı huzur ve mutluluğu sağlamanın en temel şartıdır.

'ÇOCUK İSTİSMARI GİBİ SON DERECE HASSAS BİR KONUYU BİLİNÇALTI MESAJLARLA İSLAM VE MÜSLÜMANLARLA İLİŞKİLENDİRMEYE ÇALIŞANLARA KARŞI DA UYANIK OLALIM'

Allah’ın emaneti olan yavrularımız, vicdan ve merhamet konusunda insanın ve toplumun en hassas terazileridir. O halde, yarınlarımızın ümidi olan çocuklarımıza karşı sorumluluklarımızın idrakinde olalım. Onların eğitimlerine, psikolojik, sosyal, kültürel gelişimlerine, dini ve ahlaki terbiyelerine özen gösterelim. Çocuklarımıza yönelik her türlü ihmal ve istismara karşı hep birlikte mücadele edelim. Çocuk istismarı gibi son derece hassas bir konuyu bilinçaltı mesajlarla İslam ve Müslümanlarla ilişkilendirmeye çalışanlara karşı da uyanık olalım. Unutmayalım ki insanlık, çocukların güven ve huzurunu temin etmedikçe asla iyiliğe erişemeyecektir.” (ANKA)

Öne Çıkanlar