Diyarbakır Baro Başkanı Güleç: Çözüm olacaksa kayyımlar son bulmalı
Kürt meselesinin çözümüne dair görüşmeler sürerken kayyım atamaları, gözaltı ve tutuklamaları da sürüyor. Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, kayyım atmalarının süreçle bağdaşmadığını ve sürecin siyasi çıkarlardan üstün tutulması gerektiğini söyledi.

Rojhat ABİ
DİYARBAKIR - Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışında MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve parti yöneticileriyle tokalaşmasının ardından başlayan ve adı halen konulmayan süreç tartışmalarının üzerinden beş ay geçti. İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile ilk görüşme 23 Ekim 2024’te DEM Parti Milletvekili yeğeni Ömer Öcalan ile gerçekleştirildi. Öcalan, 43 ay sonra yapılan bu ilk görüşmede "Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" mesajını kamuoyu ile paylaştı.
Ardından PKK Lideri Abdullah Öcalan ile DEM Parti tarafından oluşturulan İmralı Heyeti, iki farklı görüşme gerçekleştirdi. İmralı Heyeti, ikinci görüşmenin ardından Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKYB) üst düzey temaslarda bulundu. Heyetin önümüzdeki günlerde bu ziyaret ile ilgili tekrar İmralı’ya gitmesi ve bu ay içerisinde PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından sürece dair mesajların kamuoyu ile paylaşılması bekleniyor.
KAYYIM ATAMALARI, GÖZLATILAR VE TUTUKLAMALAR SÜRÜYOR
İmralı’dan gelecek mesaj beklenirken 15 Şubat tarihinde Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan, İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırılarak yerine kayyım atandı. Kayyım atanmasına karşı başlayan protestolarda ise polisler halka ve siyasetçilere şiddet uyguladı. 400 kişi gözaltına alınırken, 40 kişi tutuklandı. Kayyım atamalarının yanı sıra birçok kentte gözaltı ve tutuklamalar da tüm hızıyla sürüyor. İstanbul merkezli düzenlenen bir operasyonda HDK, DBP, EMEP, SKYP, ESP ve Yeşil Sol Parti üyesi en az 52 kişi gözaltına alındı. Aralarında siyasetçi, sanatçı ve gazetecilerin de bulunduğu 30 kişi tutuklandı.
Devam eden süreci Artı Gerçek’e değerlendiren Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, sürecin tüm siyasi partilerin çıkarlarından üstün tutulması gerektiğini vurgulayarak, kayyım uygulamalarına son verilmesi için iktidara çağrıda bulundu.
'OTORİTER UYGULAMALAR SÜREÇLE BAĞDAŞMIYOR'
Türkiye’de cumhurbaşkanlığı sisteminin yürürlüğe girmesinin ardından otoriterleşmenin giderek arttığını vurgulayan Güleç, otoriter müdahalelerin devam eden süreç ile bağdaşmadığının altını çizdi. Güleç, şu tespitlerde bulundu:
“Bu konu uzun süredir tartışılıyor. Birçok yetki tek merkezde toplandı. En basit örneği yakın zamanda cumhurbaşkanlığına bağlı olan Devlet Denetleme Kurulu'na sivil toplum örgütleriyle, vakıf dernekleriyle, kamu kurumlarıyla ilgili görevden alma yetkisi verildi. Yasama, yürütme, yargı, bağımsız olmadığı müddetçe, tek merkezde toplandığı müddetçe bu ülkeye demokrasinin geleceğini düşünmüyorum. Kuşkusuz bu otoriter uygulamalar süreçle de bağdaş uygulamalar değil. Demokrasinin temel ilkeleriyle çelişen bir tutumdur. Bu uygulamalarla Türkiye'nin Avrupa Birliği hedefinden uzaklaştıracağını, Türkiye'nin demokratik seçilmesinin önünde engel olduğunu söylemek istiyorum."
'ÇÖZÜM OLACAKSA KAYYIM UYGULAMALARI SON BULMALI'
"Eğer bir çözüm olacaksa kayyım uygulamaları son bulmalıdır" diyen Güleç, hukuk vurgusu yaptı ve şunları söyledi:
“Demokratik yol yöntemlerle bütün toplumsal sorunların çözülmesi gerekir. Kayyım uygulamalarına son verilmelidir. Bugüne kadar haksız kararlarla içeride tutulan demokrasi ve insan hakları mücadelesinde yer alan hukukçular, siyasetçiler ve diğer sivil toplum örgütü aktivistlerin cezaevinde olmaları da sürece zarar verir. Bunların da bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Demokrasinin ve hukukun gereği olarak tahliye edilmeleri lazım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarının uygulanması lazım. Eğer zaten bu kararlar uygulamış olsaydı muhtemelen bu uygulamalarla da karşı karşıya gelmeyecektik. Ve bir yandan hükümet, hukukun üstünlüğünden söz ederken bir anlamda idari tasarruflarda bulunuyor. Bunlar kabul edilecek şeyler değildir.”
'SÜREÇ TÜM SİYASİ PARTİLERDEN ÜSTÜN TUTULMALI'
Sivil toplum örgütleri olarak ülkenin gidişatı hakkında fikir ürettiklerini ifade eden Güleç, Diyarbakır’daki siyasi parti ve STK’ler ile sürece dair etraflı bir çalışma yapmayı planladıklarını da duyurdu:
“Biz siyasetçi değiliz. Ama sivil toplum örgütleri olarak ülkede demokrasiye dair, insan haklarına dair, hukuk üstünlüğüne dair sıkıntılar varsa buna dair düşüncelerimizi zaman zaman paylaşıyor ve dile getiriyoruz. Bu bağlamda Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu olarak Ankara'da siyasi parti genel başkanlarıyla görüşmeler gerçekleştirdik. Siyasi partilere ‘bu sürecin demokratik yol ve yöntemlerle ve sonuç alıcı bir şekilde barışa kavuşturulsun. Bu süreç akamete uğramasın, sabote edilmesin. Süreç tüm siyasi partilerin çıkarlarından üstün tutulsun. Siyaset üstü görünsün’ dedik. Bundan sonra da Diyarbakır'da bulunan siyasi partilerle görüşmeler gerçekleştireceğiz. Akabinde de bölgedeki sivil toplum örgütleriyle bu süreci etraflı bir şekilde tartışmak üzere çalışma yapmayı planlıyoruz.”
'BARIŞ İÇİN SORUMLULUK ALMAYA HAZIRIZ'
Güleç, son olarak iktidara seslenerek şu çağrılarda bulundu:
“Çağrımız siyasal iktidaradır. Süreci zehirleyen bu kayyım uygulamalarına son verilsin. Sayın Cumhurbaşkanından, Sayın İçişleri Bakanı'ndan ve yetkililerden bölge halkının talebi bu yöndedir. Lütfen kayyım uygulamaları son bulsun. Bu süreç barışla taçlansın. Hepimiz bu sürecin barışçıl yöntemlerle çözüme kavuşması için bütün sivil toplum örgütleri olarak sorumluluk almaya hazırız. Yeter ki akan kan dursun, çatışmalar sonlansın. Bütün talepler, demokratik yol ve yöntemlerle ifade edilsin ve çözüm de bu eksende gelişsin, sonuç alsın diyoruz.”