Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren: Makul sürede yargılama hakkı ihlalinde iç hukuk yolu kalmadı
Artı Gerçek - Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Anayasa ile güvence altına alınan yargılamaların makul sürede tamamlanmasına dair ihlalleri incelememe kararı aldı. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, AYM’nin adil yargılanmanın bir parçası olan makul sürede yargılanma hakkı ihlalini incelememe kararını değerlendirerek, makul sürede yargılamanın tamamlanmamasının mağduriyetlere yol açtığını söyledi. Eren, kararla birlikte makul sürede yargılama hakkına dair iç hukuk yollarının kapandığını kaydetti.
‘İÇ HUKUK YOLLARI KAPANDI’
Kararın emsal olacağını vurgulayan Eren, alınan pilot karar sonrası AYM’nin hükümetten bu konuda düzenleme istediğini, ancak hükümetin sadece yapılan başvurulara ilişkin bir tazminat düzenlemesi yaptığını, sorunun ortadan kalkması için ise gerekli yasal düzenleme yapmadığını ifade etti.
Eren, yapısal bir düzenleme yapılmadığı için yeniden makul sürede yargılama hakkının ihlali nedeniyle başvurular yapıldığını ve bunun üzerine AYM’nin bu konudaki davaları düşürme kararı aldığını ifade etti. Tazminat düzenlemesinin yapıldığı 9 Mart 2023’ten sonraki başvuruların düşürülmesi kararının, hukuk ve bireysel başvurular açısından sorunlu bir karar olduğunu vurgulayan Eren, kararla birlikte makul sürede yargılama hakkına dair iç hukuk yollarının kapandığını dile getirdi.
‘YARGILAMANIN TAMAMLANAMIYOR OLMASI TÜRKİYE’DE ÖNEMLİ BİR SORUNDUR’
Türkiye’de sadece ceza davalarının değil hukuk, tapu davalarının da yıllarca sürdüğünü ifade eden Eren, makul sürede yargılamanın tamamlanmamasının mağduriyetlere yol açtığını aktardı. Eren, Bismil’deki arazi anlaşmazlığında 11 kişinin öldüğü olaydaki gibi makul sürede yargılamanın yapılmaması, yurttaşların kendi “hakkını arama” gibi yanlış bir yola yönelttiğini vurguladı. Yine ceza yargılamasında insanların haklarındaki yargılama bitmediği için yıllarca “hüküm özlü” ya da “tutuklu” olarak cezaevinde kaldığını dile getiren Eren, “Bunun temel sebebi, makul sürede yargılamanın tamamlanamıyor olmasıdır. Bu, Türkiye’de önemli bir sorundur” dedi.
‘MECLİS’İN ÇALIŞMA YAPMASI GEREKİYOR’
Adalet Bakanlığı’nın her eylem planında bu soruna dikkat çekerek, “makul sürede yargılanmanın tamamlanması” yönünde mesajlar verdiğinin altını çizen Eren, bu durumun yargının iş yükü ve yargısal sorunlardan kaynaklandığını belirtti. “Peki, bu mahkeme kararının yansıması nasıl olacak?” sorusunun da önemli olduğunun altını çizen Eren, “Daha önce makul süre yargılamalarında verilen ihlal kararları bir baskı unsuru oluşturuyordu. Ama bu durumda Türkiye’de artık başvurabileceğiniz, itiraz edebileceğiniz, hak ihlalinin giderimi konusunda başvuracağınız bir mekanizma artık yok. Bu hukuk sistemi içinde önemli bir sorun. Meclis’in buna yönelik derhal bir çalışma yapması gerekiyor” diye konuştu.
‘BEN İÇTİHADIMI ORTAYA KOYDUM. SİZ DE BÖYLE BİR YARGILAMA YAPIN’ DİYOR’
AYM’nin tazminat sorunun bireysel baz da ihlali giderdiğini ama ihlal sorununu ortadan kaldırmadığı yönündeki tespitini değerlendiren Eren, AİHM’in ihlal kararlarını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırılıktan dolayı olduğunu ve Avrupa Konseyi’nin hükümetlerden bunu giderecek, yasal düzenlemeler istediğinin altını çizdi. “Kararın salt o bireye ilişkin icra edilmesi değil, hukuk düzeninizdeki, yargı düzeninizdeki o aksaklıkları da gidermeniz gerekiyor” diyen Eren, şunları söyledi:
“Bu aynı zamanda AİHM’in varlık sebebi AYM’ye başvuru da aynı şey aslında. İhlal boyutunu tazminatlarla gideriyor, ama hükümete, Meclise şunu söylüyor; Yasal düzenleme yapmanız lazım. Adalet Bakanlığı’na ve yerel mahkemelere şunu söylüyor; Yargıladığınız kişiyi makul bir sürede, adalet duygusunu tatmin edin. Anayasa Mahkemesi, ‘Ben içtihadımı ortaya koydum. Siz de böyle bir yargılama yapın’ diyor.”
Türkiye’de yargıda yapısal sorunlar bulunduğu, bu konuda verdiği örneklerle anlatan Eren, adalet duygusunu tatmin edecek yargısal bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu kaydetti.
‘İKTİDARIN MAHKEMEYİ HİÇLEŞTİRMESİ TAMAMEN SİYASAL NİYETLE İLİNTİLİDİR’
AİHM’in bireysel başvuru kararlarına uyulmadığı gibi, Türkiye’de de AYM’nin kararlarına da uyulmadığının altını çizen Eren, şöyle devam etti:
“Anayasa da açık hüküm var; AYM kararları herkesi bağlar. Örneğin Cumartesi Anneleri kararı... AYM, çok açık bir şekilde ifade ve toplanma gösteri yürüyüşlerine yönelik ihlal kararı, bir kaymakam tarafından Türkiye’de işletilmiyor. Milletvekili dokunulmazlığına ilişkin Leyla Güven, Gergerlioğlu, Enis Berberoğlu kararlarına bakın. Tutuklamaya ilişkin verdiği bir karar var, ama geçen gün Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, AYM kararının hukukiliğini tartıştı ve böyle bir yetkisi olmadığını söyledi. En üst yargı merci olan AYM’nin verdiği kararların yerel mahkemeler tarafından tartışılıyor olması gerçekten kaygı verici bir durum.
Peki, yerel mahkemeler bu kararları verme cesaretini nerden alıyor? Tabii ki her mahkemenin kararları tartışılabilir, AYM’nin kararları da eleştirilebilir, bu konuda herhangi bir engel yok. Ama kararın uygulanmaması ve kararın hukuki olmadığını söyleme cüreti yargıya güvenin ne kadar azaldığını, iktidarın AYM, AİHM’nin kararlarını uygulamamasındaki istikrarlı söyleminin sebep olduğunu çok rahat söyleyebiliriz. İktidarın beğendiği ya da beğenmediği kararlar üzerinden o mahkemeyi hiçleştirmesi tamamen siyasal niyetle ilintilidir.”
‘YEREL MAHKEMELER, AYM KARARINI UYGULAMIYOR’
Hükümetin yargıya yönelik söylemlerinin rahatsız edici olduğunu söyleyen Eren, şunları kaydetti:
“Eğer iktidar AYM kararlarının meşruiyetini tartışma konusu ederse, yerel mahkemeler de maalesef bu siyasal iklimden aldığı cesaretle o kararları uygulamama ya da o kararların aksine hüküm kurabiliyor.
AYM, ‘örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ konusunda verdiği ve Meclis’ten düzenleme istediği Türk Ceza Kanunun 220/6 maddesinde bir yıldır bir düzenleme yapılmadı. İhlal kararına rağmen insanlara hala 220/6’dan dolayı ceza verilmeye devam ediliyor.
İnsanlar, yerel mahkemelerden yeniden yargılama talebinde bulunuyor. Yerel mahkemeler, AYM kararını uygulamıyor. Bu da hukuk adına, adalet adına, yargı adına kaygı verici bir durum.”
RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANDI
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, AYM Genel Kurulu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialı bir bireysel başvuruda düşme kararı verdi. Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, daha önce aynı konuda pilot karar verildiği belirtildi. Bu karara rağmen yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinden önce başvuru yapılabilecek sürekli bir mekanizma oluşturulmadığı ifade edilen gerekçede, yapısal sorun tespit edildiği halde bu konudaki bütün ihlal iddialarının Anayasa Mahkemesince ilk elden incelenmesine devam edilmesinin, bireysel başvurunun ikincillik ilkesi ile bağdaşmayacağı kaydedildi.
AYM'nin gerekçesinde, benzer konularda artan başvurular karşısında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), bu sorunun kökenine yönelik bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğine işaret ettiği belirtti. AİHM'e göre, pilot kararlar karşısında yapılanın tazminat vermekten öteye geçmediği, bunun da sorunu ortadan kaldırmadığı belirtilen kararda, "AİHM'e göre bütün bu hususlar, aynı sistematik ihlalden kaynaklı müteakip davalara yönelik yaklaşım şeklini değiştirmeyi gerektirmektedir. AİHM, yapılması gerekenin başvurulara tek tek cevap verilmesi değil, sorunun kökenindeki nedenlere yönelik kati bir yaklaşımın benimsenerek, kararların icrasına ilişkin sorunlara bir çözüm bulunması olduğunu açıklamıştır" denildi.
Benzer içerikli davalarda devamlı aynı kararların verilmesinin "işe yaramayacağı" vurgulanan gerekçede, AİHM'in içtihatları doğrultusunda benzeri davalara bakılmaması ve kayıttan düşürülmesine karar verilmesinin mümkün olduğu ifade edildi.(MA)