Doç. Dr. Giritlioğlu'nun 'afet' tepkisi: Mesele yasalar değil doğayı reddeden bu zihniyet
İstanbul'daki selin nedenlerini anlatan Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Giritlioğlu bilime inat sınırsız yapılaşmayı öngören anlayışa tepki gösteriyor: "Bugün selle, yarın depremle, öbür gün başka bir sorunla bunları yaşamaya devam edeceğiz."

Esra ÇİFTÇİ
İSTANBUL - İstanbul'da önceki akşam bastıran yağmurun yol açtığı afet görüntüleri, iktidarın yapılaşma politikalarını yeniden gündeme taşıdı.
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, afet gerçeğini, buna karşı yapılan yanlışları Artı Gerçek'e anlattı. Giritlioğlu, mega projeler ve mega ulaşım projeleriyle doğanın giderek daha fazla tahrip edildiğine dikkat çekti.
'TÜRKİYE’NİN BİR AFET GERÇEĞİ VAR'
Sözlerine “Türkiye’nin bir afet gerçeği var” diyerek başlayan Giritlioğlu, İstanbul’un da bir afet gerçeği olduğunu ve bununla mücadele etmenin yolunun da planlamadan geçtiğini dile getirdi. Giritlioğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstanbul’un 2009 tarihli bir üst ölçekli planı var ama o tarihten itibaren birçok mega proje bu plana aykırı bir şekilde hayata geçirildi. Kamu elinde neler vardı? Üçüncü köprü projesi, üçüncü havalimanı projesi, Kanal İstanbul Projesi. Ayrıca bunların üzerine başka gelişmeler de oldu. 15 Temmuz bahane edilerek askeri alanlar boşaltıldı ki bunlar İstanbul’un yüzde 10'u gibi bir alanı kapsıyordu. Orman alanları hızla yapılaşmaya açıldı ve bu mega projeler, mega ulaşım projeleri el ele vererek doğayı giderek daha fazla tahribat etmeye başladı."
'İSTANBUL'DA ARTIK TOPRAK YOK'
Bu projelerle ormanların kaybolduğunu, özellikle Kuzey ormanlarının büyük ölçüde kaybedildiğinin altını çizen Giritlioğlu, bugün İstanbul’da yaşanan sel felaketinin bundan bağımsız olmadığını belirtti. “İstanbul’da artık toprak yok” diyen Giritlioğlu bunun nedenlerini şöyle anlattı:
“Afet toplanma alanları vardı. 99 depreminden sonra İstanbul deprem mastır planıyla tanımlanmış afet toplanma alanlarına, kent içindeki boşluklara, betonlaşmış rezidanslar yapıldı, alışveriş merkezleri yapıldı, özel sektörlere satıldı, devredildi ve kamunun elinden çıktı ve kentin nefes alacak, suyunu içecek, afet anında sığınacak hiçbir açıklıkta kalmadı. Bu süreç içerisinde kıyılarda dolgu alanları yaratarak yeşil alan standartları oluşturulmaya çalışıldı ama bunlar tabi erişebilir yerler değil, sadece kentlerin belli kısımları buralardan faydalanabilir ki onlarda deprem açısından risk taşıyoR."
'DEPREMDE İLK ZARAR GÖRECEK ALANLAR DOLGU ALANLARI'
Depremde ilk zarar görecek alanların dolgu alanları olduğunu söyleyen Giritlioğlu, dere yataklarının üzerine ticaret fonksiyonu getiren, karışık fonksiyonlar tanımlayan planlar yapıldığını önemle belirtiyor.
“Yüksek yoğunluklu konut alanları projeleri yapıldı ve dolayısıyla böyle böyle bugünkü afetlerin altyapısı oluşturuldu. Tamamen bilimi göz ardı eden, sadece ranta odaklanmış, meslek uzmanlarının katılımını, üniversitelerin katılımını reddeden bir anlayışla ve bu anlayışta ısrar eden bir politikayla karşı karşıyayız. Dolayısıyla işte bugün selle, yarın depremle, öbür gün başka bir sorunla bunları yaşamaya da devam edeceğiz."
'BU ANLAYIŞ BİZİ BUGÜNLERE TAŞIDI'
İklim krizlerinin giderek derinleştiğini, rant odaklı planlama politikalarıyla planlama yapıldığını söyleyen Giritlioğlu sözlerine şöyle devam ediyor.
"Geçenlerde Bakan İstanbul’da afetler nedeniyle özel bir kentsel dönüşüm yasası gündeme getirdi. Şunu sormak gerek, 20 küsur yılda elinizde bu kadar çok araç varken, bu kadar yasal araç varken, plan aracı varken, güç varken yapamadığınız neyi bir yasayla hayata geçirmeyi planlıyorlar. Mesele yasalar değil, mesele bu zihniyet, yani doğayı tamamen reddeden, doğayla inatlaşan, bilime inat sınırsız yapılaşmayı öngören bir anlayış ne yazık ki! Dolayısıyla bu anlayış bizi bugünlere taşıdı."
'BİLİMİ DİKKATE ALAN PLANLAMA ANLAYIŞINA İHTİYAÇ VAR'
"Ne yapmak gerek" sorusunu Giritlioğlu şöyle yanıtladı:
“Bir kere gerçekten bilimsel koşullarda hazırlanmış bir planlama anlayışına ihtiyacımız var. Gerçekten bilimsel planlamayı dikkate alan, katılımcı bir yaklaşımla mesleklerinde uzmanlaşmış kişilerle yol almak gerek. Bizim afet tahliye yollarımız yok ve altyapımı afete dirençli değil. Sadece güvenli bir yapı olarak değerlendiren bir anlayış var. Şimdi bu anlayışla mücadele edemiyoruz, afetle mücadele edemiyoruz. Siz güvenli bir yapıda otursanız bile, orada deprem olduğu anda, sel olduğu anda yani bir afet olduğu anda adımınızı dışarıya attığınızda sizi orada güvenli kılacak bir yolunuz yoksa, altyapınız yoksa, doğalgaz, elektrik, telekomünikasyon, su altyapınız yoksa siz zaten güvende değilsiniz anlamına geliyor."
'ÖNERİLERİMİZ DİKKATE ALINMIYOR'
Şehir planlamacıları olarak yapılması gerekenler konusunda proje ürettiklerini, tecrübelerine ve eğitimlerine dayanarak fikir sunduklarını ama bugünkü iktidar tarafından dikkate alınmadığının altını çizen Giritlioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Maalesef görüşlerimiz dikkate alınmıyor. Daha eski yıllarda planlar yapıldığında iletişim kanalları daha açıktı, belediyeler planlarını getirirlerdi onlar üzerinden görüşlerimizi dile getirirdik, değerlendirme imkânı bulurduk. Fakat bu anlayış zaman içerisinde tamamen önü kesilen bir duruma dönüştü. Meslek odaları, bilim insanları bu sürecin tamamen dışında tutuluyor ve tamamen kapalı kapılar ardından rant odaklı planlar hayata geçiriliyor ki bunun içinde doğa hiç yok. Hatırlayın üçüncü havalimanı yapıldığında, “işte kusura bakmasınlar kuşlar da artık buradan uçmaması gerektiğini öğrenecek” dediler. Yüz binlerce yıllık kuş göç yolu için bunu diyen anlayış bizim politikamızı belirliyor."
Uzmanlar uyarmıştı: Yağmur sırasında İstanbul Havalimanı'na yıldırım düştü, iki işçi yaralandı
İstanbul’da sel: Mobilyacılar sitesindeki hasar havadan görüntülendi
İstanbul'da sel ve su baskınları sonrası son durum: Ölenlerin isimleri açıklandı