Doğan: Bu çığlık yalnızca sağlık çalışanlarından gelmiyor, emeği ile çalışan tüm kesimlerinden geliyor

'Hastalığın reçetesindeki ilaçlar bellidir; idari yapılanmada, yargıda, yasama organında, temel hak ve özgürlüklerde, ekonomide çok acil zorunlu değişiklikler yapılmayı bekler…'

Doğan: Bu çığlık yalnızca sağlık çalışanlarından gelmiyor, emeği ile çalışan tüm kesimlerinden geliyor

Erdal Doğan, "Tedavi ve reçete" başlığıyla kaleme aldığı yazısında sağlık çalışanlarının iş bırakma eylemini gündeme getirdi. Doğan yazısında "Bu çığlık yalnızca sağlık çalışanlarından gelmiyor tüm emeği ile çalışan kesimlerinden geliyor. Öyle ki Cumhurbaşkanlığı tek kişilik hükümet sistemi olarak adlandırılan bu garabet sisteme halkın her kesimi durumunu anlatmaya ve düzeltilmesine çalışmakta, çabalamakta! Bu sistemde yer alan bakanlar ise ya yetkisiz ya da yetkisi olsa da yetki kullanmaya çekinen birer emir kulular. Siyasi ve hukuki özerklikleri yok. Kendi parti programlarına dahi bağlı kalamıyorlar" ifadelerini kullandı.

Erdal Doğan'ın Gazete Karınca'da yayınlanan yazısı şöyle:

Daha bir kaç gün öncesiydi. Kanal Dünya isimli YouTube kanalının İstanbul Bakırköy caddelerin birinde ekonomi hakkında yapılan bir sokak röportajı önce sosyal medya sonra da haber siteleri ve kanalarına gündem oldu. Öğrenci çocuklarla yapılan röportajda, öğrenciler LGS hazırlık kitaplarının pahalılığından şikayet ediyor ve gelecek kaygısı yaşadıklarını vurguluyorlardı. 13 yaşında olduğunu belirten ortaokul öğrencisi, "Ben bu yaşta siyaset düşünüyorsam bu ülkede hiçbir şey yoktur" demesinin arkasından söz alan bir diğer öğrenci, "ben geçinemiyorum abi, üzerimdeki hiçbir şey bana ait değil hepsini yardımdan aldım neden ben istediğim bir şeyi giyemiyorum" derken devamında okulda teneffüslerde akıllı tahta üzerinden dolar takip ettiklerini söylüyorlar.

Hal böyle ne yazık ki! Ve öte yandan neredeyse gün içinde elindeki emtianın satış fiyatını değiştiren tacirler, yine mevcudundaki malı satıp satmama arasında ikilem yaşayan esnaf ve her geçen gün alım gücü düşen sabit gelirlerinin durumu… Milyonlarca sabit gelir sahipleri, TL dünya para birimleri karşısında değer kaybettikçe fakirleşmede eşik atlıyorlar.

Ekonomi, artık çok ciddi bir halk sağlık sorunu olmaya başladı. Öyle ki günde onlarca can alan pandemi bile bu kadar can yakmıyor… Çünkü işsizlik ve geçinememekten yaşanan intiharları psikolojik ve fiziksel sağlık sorunları takip ediyor. Her alandaki ahlaki erozyonun derinleşen şiddetini ise belirtmeye gerek bile görmüyoruz. Herkesin malumu zaten.

Bu malûmatı hal içinde sağlığımızla ilgilenen doktorların da hali hal olmaktan çoktan çıktı. Yıllardır seslerini duyurmaya çalışıyor sağlık emekçileri. Bu çabaları, pandemide sarf ettikleri fedakarlıklarıyla birlikte sessiz çığlıklara dönüştü ama yine seslerini duyan olmadı…

Ve sağlık çalışanları 15 Aralık 2021’de acil servisler dışında iş bırakma eylemine gidiyorlar.

Geçtiğimiz günlerde sağlık emekçileriyle ilgili yasa tasarısı TBMM’ye getirildi ve fakat hızla geri çekildi. Sağlık çalışanlarının defalarca kez de sağlık bakanı ile görüşme çabaları ise neticesiz kaldı.

İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip, 14 Aralık’ta yaptığı basın açıklamasında: "Uyarıyoruz; oyalama değil hakkımız olanı istiyoruz. İktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sistemi artık toplum sağlığı için önemli bir risk halini almış, bu sistemin yürütülmesini olanaksızlaştırmıştır. Bu görüşme taleplerini karşılamak Bakan’ın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir? Artık hayatlarımıza mal olan bunca sorunumuzu görmezden, duymazdan gelen iktidar, aslında her şeyi görmektedir, duymaktadır. Yapılan düzenleme ile hekim ücretleri yoksulluk sınırına bile ulaşamamaktadır. İktidara belirtmek isteriz ki emekli hekimlere vereceğiniz ücret yüksek değildir, çalışanlara verdiğiniz ücret düşüktür. (…) Salgın döneminde yaşamımızı da ortaya koyup verdiğimiz emeğin böyle/daha fazla değersizleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Toplum sağlık hakkı, emeğimiz ve geleceğimiz için artık g(ö)rev zamanıdır." Bakalım iktidar sağlık çalışanlarının ve yoksullukla pusulası şaşmış milyonların çığlığına olumlu cevap verebilecek mi?

Çünkü bu çığlık yalnızca sağlık çalışanlarından gelmiyor tüm emeği ile çalışan kesimlerinden geliyor. Öyle ki Cumhurbaşkanlığı tek kişilik hükümet sistemi olarak adlandırılan bu garabet sisteme halkın her kesimi durumunu anlatmaya ve düzeltilmesine çalışmakta, çabalamakta! Bu sistemde yer alan bakanlar ise ya yetkisiz ya da yetkisi olsa da yetki kullanmaya çekinen birer emir kulular. Siyasi ve hukuki özerklikleri yok. Kendi parti programlarına dahi bağlı kalamıyorlar.

Gelinen aşamada bu hastalığın tek tedavisi daha önce çokça vurgulandığı üzere ülkenin acilen gerilimsiz bir atmosferde demokratik ve şeffaf bir seçim sürecine sokulmasıdır. Çünkü hastalığın reçetesindeki ilaçlar da bellidir; idari yapılanmada, yargıda, yasama organında, temel hak ve özgürlüklerde, ekonomide çok acil zorunlu değişiklikler yapılmayı bekler… Ve her geçen gün bu acil değişim zorunluluğunu ertelemek, ötelemek herkese zarar, ziyan…

sağlık İstanbul Tabip Odası Pınar Saip