Doğanşehir'in neredeyse tümü yıkılmış: Eksi 15 derecede çadırdalar

Depremin vurduğu Doğanşehir yerle bir olmuş durumda. Yıkımın yaşandığı alan ise imar izni verilen dere yatağı ve tarım alanı. Depremzedeler bir ağır hasarlı evlerinden eşyalarını çıkarmaya çalışıyor.

Remzi BUDANCİR

MALATYA - Depremin etkilediği kentlerden biri Malatya’nın bir çok ilçesinde de yıkımlar yaşandı. Bu ilçelerden biri de Doğanşehir. İlçenin neredeyse tümü yıkılmış durumda. Ayakta kalan yapılar ise ağır hasarlı. İlçeye girildiğinde göze çarpan ilk manzara yüksek katlı yapılardan oluşan tahribat. Sadece birkaç yıllık olduğu belli olan bu binalarda oluşan dev çatlaklar, yıkılmış duvarlar, patlamış kolunlar göze çarpıyor.

HASARLI EVLERDEN TAŞINMAYA ÇALIŞIYORLAR

Binalar hasarlı olmasına rağmen depremzedeler can havli ile içerde kalan eşyalarını kurtarmaya çalışıyor. Sıralı bir şekilde binaların önüne yanaştırılan asansörlü vinçlerle eşyalar indiriliyor. Yapılan işlemin tehlikeli olduğunu hatırlattığımız bir depremzede, “Evet tehlikeli olduğunu biliyoruz. Ama ne yapalım. Varımız yoğumuz bu eşyalar. Yarın başka yere yerleşsek bile bunları alamayız. Evimizi kaybettik, bari eşyalarımızı kurtaralım” sözleri ile başka çarelerinin olmadığını anlatıyor.

'DOĞANŞEHİR VİRAN OLDU'

Malatya caddesi üzerinde bulunan evlerini boşatmaya çalışanlardan biri Sibel Karakış. Karakış’a yardıma gelen yakını Mehmet Akbaş, asıl yıkımın ikinci depremde olduğunu söyledi. Doğanşehir’in ikinci depremde viran olduğunu anlatan Akbaş, “Köyden tutun şehre kadar hiçbir şey kalmadı. Hayvanlarımızı çıkarmaya çalıştık, eşyalarımızı çıkarmaya çalıştık. Devletimiz gerekli çadırlar, sobalar kurdu. Devletimizden el atmasını istediğimiz barınma. Bu eşyayı ömrümüzle kazandık.27 yaşındayım. Şu ana kadar aldığımız ne varsa bu. Mecburuz. Ev yıkık halde ama bu eşyaları çıkarmaya mecbur kaldık” diyerek risk alarak eve girdiklerini anlattı.

'ÇADIRLARDA YAŞANILMIYOR'

Evini taşımaya çalışan Sibel Karakış da temel sorunlarının barınma olduğunu söyledi. Çadırlarda yaşanmadığını söyleyen Karakış, “Eksi 15 derece hava soğuk. Sabaha kadar oturuyoruz. Hasta olsak hiçbir şeyimiz yok. Acil konteynıra ihtiyacımız var. Eşyalarımızı depo gibi bir yere koyacağım. Başka bir şey yapamıyorum” dedi.

ACİL KONTEYNIRA İHTİYAÇ VAR

Kendisinin ilçeyi terk edemeyeceğini, burada kalmak zorunda olduğunu anlatan Karakış, şunları söyledi: “Burayla irtibatımı kesemem, destek yardımlarından yararlanmak zorundayım. Gideceğimiz yerde devletin bana vereceği destek sadece bir yıl kira olur. Ama benim her şeyim burada. Burayı bırakıp gidemem. Konteynır olursa ben de eşyalarımızı depoya kaldırıp orada yaşarım. Ama çadırlar eksi 15 derece kadar soğuk oluyor. Durulmuyor, yaşanılmıyor. Mecburiyetten. Banyo ihtiyaçlarımızı gideremiyoruz. Özel hiçbir ihtiyacımızı karşılayamıyoruz. Bundan sonra yine salgın hastalık başlarsa daha kötü olacak. Böyle bir yerde korunabilmek için dezenfekte gerekiyor. Oda ancak konteynırda olabilir. Şu anda bize yapılabilecek en iyi destek konteynır olur.”

AĞIR HASARLI 2020 TARİHLİ SİTELER

Doğanşehir’de konuştuğumuz herkes bölgenin deprem bölgesi olduğunun bilindiğini anlatıyor. Ancak buna rağmen dere yatağı, tarım alanı olan yerlere yüksek katlı yapılara izin verilmiş durumda. İlçenin girişinde, Malatya caddesinde sağlı sollu dikilen 7-8 katlı yapılar tam bu bölgelere dikilmiş. Malatya Caddesinin alt kısımda bulunan sitelerin yapım tarihi ise 2020. Bu yapıların tümü kullanılamaz durumda. İlçe sakinleri o bölgenin dere yatağı olduğunu, altının ise kum olduğunu anlatarak “Buraya yapı yapılmamalıydı. Ancak torpille, adamcılıkla yaptılar bunu. Evinin bir katına izin alamayanların olduğu ilçede 7 kata izinler çıkıyor. Kimsenin halkı düşündüğü yok” diyerek ilçedeki durumu anlattı.

DERE YATAĞINA 8 KATLI BİNALAR

2020 tarihli sitelerin neredeyse tümü hasarlı. Hafif bir sarsıntıda hepsi yıkılabilir. Eşyaları hala evde olanlar ise taşınmaya çalışıyor. Yakınına taşınma için yardıma gelenlerden biri Hüseyin Keleş’ti. Depremde hasar gören evden yakınlarının eşyalarını köye taşıyacaklarını anlatan Keleş, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Bunların eskisi 5-6 yıllıktır. Yapı denetimi yeni girdi buraya. Burası hep dere yatağı. Ona rağmen hepsi 7 yada 8 katlı. Mesela şehrin dağa doğru kalan tarafı hep kayalık. Orada hiç yıkılan bina yada ev yok. Oraya 3 kat imar izni veriliyor. Bu ana yoldan, Malatya anayolundan Malatya-Adıyaman yoluna kadar hep dere yatağı. Hepsi 7 yada 8 kat. Hepsi dere yatağı, yada tarım arazisi. Burası ev yapılmayacak yerler. Belediyeden yağı denetimine kadar hepsinin ihmali var.”

'ARAZİLERİN DEĞERLENMESİ İÇİN YENİ HASTANE YAPTILAR'

İlçenin girişinde yıkılmak üzere olan yeni yapılar varken, ilçe merkezi yerle bir olmuş durumda. Ayakta kalan yapıların neredeyse tümü ağır hasarlı. İlçede sağlam bir yapı kalmamış durumda. İlçede konuştuğumuz herkes özellikle imar konusunda yaşanan sorunları aktarıyor. Yıkımın yaşandığı yerde bir yurttaş, iktidarın, sermayenin bu yapılaşmada nasıl bir katkısı olduğunu şu sözlerle anlattı: “Bakın Doğanşehir’de üç devlet hastanesi var. Evet üç tane var. Peki neden üç hastane var. Karşıda, kısmen kayalık yerde bir devlet hastanesi vardı. O hasarlı diye az ilerisine yenisini yaptılar. O iki hastane hasarlı olduğu iddiasıyla İlçenin Adıyaman yolu tarafına bir tane daha yaptılar. Şehri o tarafa kaydırmak için yaptılar. Oradaki araziler değerlensin diye. Hepsi dere yatağına, tarım alanına yapıldı. Şimdi ne oldu? Hasarlı dedikleri hastane ayakta, en son yaptıkları yerle bir oldu. Hep rant, hem çıkar için bu ilçeyi bu hale soktular.”

SORUMLULAR HAKKINDA İŞLEM YAPILACAĞINA KİMSE İNANMIYOR

Doğanşehir’de konuştuğumuz herkes asıl sorunun tarım alanlarının imara açılması olduğu konusunda hemfikir. Zeminin yerleşime uygun olmadığını dile getiren depremzedeler sorumlular hakkında hukuki işlem yapılacağı konusunda da şüpheli. Bazı müteahhitlerin gözaltına alındığını hatırlattığımız bir depremzede, “Ben bir şey olacağını sanmıyorum. Bir şey olmayacağını defalarca gördük. Ben şahsen inanmıyorum” diyerek umutsuz olduğunu söyledi.

İlçenin neredeyse tümünde aynı manzara var. Evi yıkılan zaten eşyasını kurtaramadı ancak hala ayakta kalan yapılardan eşyalar çıkarılmaya çalışıyor. Ne bir önlem, ne de bir tedbir alınmış durumda. Ana cadde üzerinde yığılan eşyalar, toplanan kalabalıklar bir göç fotoğrafı veriyor.