Dört ayda dört gencini iş cinayetinde kaybeden köy

Dört ayda dört gencini iş cinayetinde kaybeden köy
Batman'ın Hathatke köyüne son dört ayda iş cinayetinde ölen dört gencin naaşı geldi. Köylüler, öfkelerini ve köyün hikayesini Artı Gerçek'e anlattı.

Metin YOKSU


BATMAN - Geçtiğimiz hafta Türkiye'deki en büyük şantiyelerden biri olan İstanbul-Ümraniye’de yapımı devam eden 'Finans Merkezi'nin Gür Yapı ve Yapı & Yapı’nın işçilerin kaldığı kampta çıkan yangında, taşeron firma RK Mühendislik çalışanı 1992 doğumlu Umut Oydaş öldü. Otopsinin ardından naaşı Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı Doğankavak (Hathatke) köyünde doğru yola çıkarıldı.

Bu iş cinayetini diğer pek çoğundan ayıran bir detay bulunuyor. Umut Oydaş, son dört ay içerisinde iş cinayeti nedeniyle ölen Hathatke köyünden dördüncü kişi oldu. Haziran ayında Bursa'daki kereste fabrikasında meydana gelen iş cinayetinde Bünyamin Hiçyılmaz, Yılmaz Aydın ve Ömer Coşgun öldü.

YÜKSELEN AĞITLAR İÇİNDE BİRİKEN ÖFKE

Artı Gerçek olarak dört ay içerisinde Hathatke köyünde defnedilen dördüncü işçinin cenazesini takip ettik.

İstanbul'dan getirilen Umut'un naaşını karşılayan arkadaşları, akrabaları ve köylüler ağıtlar eşliğinde önce camiye ardından da köyün 500 metre ilerisinde bulunan mezarlığa götürüyor. Üç gün sürecek taziye için Umut'a son görevlerini yerine getiren yakınlarına, camiye davet edilerek aile büyükleri yapılan dayanışmaya şükranlarını sunuyor.

Çamurlu yoldan gerisin geri camiye giderken köylüler ile konuşmaya başlıyorum. 1990'lı yıllarda yaşananlar herkesin halen hafızasında olduğunu önce vurguluyorlar. Çevreden de köyün göç alması ile 2000'lerin başında köyün nüfusu yavaş yavaş artmış. Bir dönem bereketli topraklarda üretilen tütün, pamuk ve kuru tarım ürünlerinin gelirleri ise zamanla ne köylüye ne de büyüyen ailelere yetmeye başlamış. Bu nedenle köy bir yandan büyürken diğer yandan da hem Batman Merkez'e hem de büyükşehirlere göç vermeye başlamış. Ve iş cinayetlerine, iş kazalarına ve meslek hastalıklarına kapı böylece açılmış olduğunu köylüler anlatıyor. Köylülerin toprağı 10 ile 50 dönüm arasında değişiyor. Bu da yetmediği için köylüler şehir dışına yoğunlukta çalışmaya gitmiş. Büyük çoğunluğu da inşaat sektöründe çalışıyor.

İŞ GÜVENLİĞİNİ ELEŞTİRDİĞİ İÇİN İŞTEN ÇIKARILAN İŞÇİ

Çamurlu yoldan geçtikten sonra taziye yerinde köyün gençleri ile görüşüyorum. Geçtiğimiz yıl İstanbul'da bulunan Galata Port Şantiyesi'nde çalışırken iş ve işçi güvenliği önlemlerinin alınmadığını eleştirdiği için işten çıkarılan ve direniş ile alacaklarını alabilen işçilerden Ömer Çelik ile konuşuyorum. Ömer ile İstanbul'da görüşmüş ve daha önce de haber yapmıştık. Daha o dönemde köylerinde pek çok kişinin inşaatta çalıştığını, büyükşehirlere geldiklerini bu yüzden de ölmeden eve dönmek istediği için mücadele ettiğini söylemişti. Bu sözleri kendisine hatırlattığımda Ömer, "Bizim köyün büyük çoğunluğu özellikle de gençler inşaatta çalışmak zorunda. Toprak yok, olan da yetmiyor. Batman'da iş yok, olsa çalışırız. Tekstil büyüyor diye sürekli haber yapıyorlar. Çalışmak için şehre gitmemiz lazım. Batman'da kira fiyatları olmuş 4 bin, 5 bin TL aldığımız ücret ise asgari ücret veya biraz üstü. Nasıl geçineceğiz. Köye de servis gelmiyor. Kimse burada ailesini bırakıp gitmek istemiyor ama mecburuz" diyerek sadece kendi köyünün akıbetini değil tüm coğrafyanın akıbetini özetliyor.

YATAĞINI UMUT'A VERDİ

Köyde gençler arasında dolaşırken Umut'un İstanbul'da şantiyede birlikte çalıştığı arkadaşı Kadir Çelik ile konuşuyorum. Finans Merkezi'nde birlikte yaklaşık beş ay kadar çalıştığını söyleyen Kadir, hem Umut'le birlikte yaşadıklarını hem de çalışma koşullarını anlatıyor:

"Ben ailevi sebeplerden dolayı gurbette daha fazla kalamadım ve oradan ayrıldım. Gurbet zor, Umut bekar olduğu için orada çalışmaya devam etti. Kaldığımız yerler temiz değildi. Yediğimiz yemekler hijyenik tarafını bırakın doyurucu dahi değildi. İş güvenliği yeterli değildi. Yeterli olsa Umut bugün yaşıyor olurdu, siz de bizimle konuşmazdınız. Umut kapı girişinde bir yerde uyuyordu. Kaldığımız yerler kalabalıktı. Bu yüzden de Umut, kapı ağzında rahat uyuyamadığını bana söylemişti. Ben ayrılınca kendi yatağımı ona verdim. Benim olduğum yerde rahat yatacağını söylemişti. Ama orası onun canını aldı"

Umut Oydaş'ın arkadaşı Kadir Çelik

Arka kısımdaki pencerenin açılması durumunda veya yangın söndürücülerin devreye girmesi ile Umut'un yaşayacağını söyleyen Kadir, köyde yaşananlar nedeni ile de herkesin tedirgin olduğunu söylüyor. Köyde görüştüğüm gençler son üç ay içinde köylerine iş cinayetinden dört kişinin gelmesinden dolayı tedirgin.

'GÖZLERİMİN ÖNÜNDE BİR KİŞİ DÜŞÜP, AĞIR YARALANDI'

Aileler bir yandan çocuklarını büyükşehre göndermek istemiyor ama gençler geçinebilmek için buna mecbur olduklarını dile getiriyor. Bu ikilemde yaşayan gençlerden biri de ağabeyinin Finans Merkezi şantiyesinde çalıştığını söyleyen Nurullah Bozyil. Ağabeyi Bayram'ın orada olmasından endişe duyduklarını dile getiren Nurullah büyük ağabeyi Sedat Bozyil'in de farklı bir şantiyede çalıştığı sırada yüksekten düşerek kolunu kırdığını, bu yüzden de inşaatta babasının artık çalışmasına izin vermediğini anlatıyor. Babasının da kendisinin de tedirgin olduğunu ifade eden Nurullah kendi şahit olduğu bir olayı da anlatıyor:

"Gözlerimin önünde Ümraniye'de bir şantiyede çalışırken bir kişi düşüp ağır yaralandı. Babam da artık bu tedirginliğe dayanamayıp gözümün önünde olun gerekirse işsiz kalın deyip köye gelmemi istedi"

Gençler tedirginliklere rağmen çalışmak zorunda olduğunu söylüyor diğer yandan da Batman'da tekstilde çalışmak istediklerini belirtiyor. Tekstilde çalışmanın da zorlukları olduğunu anlatan Uğur Mikyaz "Ben gurbete gitmek zorunda kaldım. Batman'da nasıl çalışayım. Tekstilde asgari ücret ödemesi var. Bu parayla nasıl geçineceksiniz. Benim yeğenlerim var Kozluk'ta çalışıyor. Aldıkları ücret sözde asgari ücret ama patronları İŞKUR’dan onlar üzerinden maaşı alıp asgari ücretin altında çalıştırıyor. Bu da işin gerçekliği gurbete gitmeyip ne yapalım siz söyleyin" diyerek yaşadıkları çıkmazı anlatıyor.

YEĞENİN TOPRAĞINI ŞİRKET YETKİLİSİNİN ELİNE SIKIŞTIRDI

Taziyenin son günü olmasına rağmen taziyenin ilk günü gibi bir kalabalık var. Umut'un amcası Yusuf Oydaş ile birlikte taziye yerinden biraz uzaklaşıyoruz. Sessizliğe şirketten kimse geldi mi diyerek son veriyorum. Yusuf tam bu sırada acıyı öteleyip öfkesini getiriyor ön plana. Yangının çıktığı ilk gün aileye hiç kimsenin haber vermediğini, üstüne üstlük olay ile ilgili kimsenin kendileri ile irtibat kurmadığını dile getiriyor. Bir olay sonrası acıya saygıdan dahi olsa sanki Umut hiç yaşamamış, çalışmamış gibi davrandıklarını anlatıyor. Daha sonra şirket koordinatörlerinden birinin cenazeye geldiğini söyleyen Yusuf sonrasında yaşananları anlatıyor:

"Kardeşimin toprağını sıkıp eline tutuşturdum. Kalk git buradan dedim eğer sessiz duruyorsam abilerimin hatırına Umut'un acısının hatırınadır dedim ona... Gitti. Gitsin de ama acımızı yasımızı tuttuktan sonra bu işin peşini bırakmayacağız. Yeğenimin ölümünden kim sorumlu ise ortaya çıkmalı ve cezasız kalmamalı"

Umut Oydaş'ın amcası Yusuf Oydaş

Bölgede çoğu zaman benzer olaylarda kan parasının devreye girdiğini hatırlattığım Yusuf, "Biz kan parası, tazminat peşinde değiliz. Acımız büyük. Yeğenimin canı gitmiş. Bu köyde herkes inşaatta çalışıyor. Bu köye gelen dördüncü cenaze oldu. Dilim varmıyor yarın başkası olsa, olmaması için herkes hak ettiği cezayı çekmeli. Ben de yıllardır inşaatta çalışıyorum. Bu köyde çevrede iş olsa kimse gurbete gitmek istemez. Biz bu olayın peşini bırakmayacağız siz de, kamuoyu da bırakmasın" diyor.

Bu haberin hazırlanmasından sonra iş cinayeti haberleri gelmeye devam etti. Batman'da tartışmalara rağmen yeşil alan yok edilerek yapılan cami ve külliye inşaatında iskele çökmesi sonucu iki işçi öldü, 20 Bingöl'ün bir köyüne Yusuf Çelik ile Veysi Kaydul'un naaşları götürüldü, kendi hikayeleri ile birlikte.

Öne Çıkanlar