Dört hasta mahpus kadının hikayesi: Ölüme terk ediliyorlar

Dört hasta mahpus kadının hikayesi: Ölüme terk ediliyorlar
Fatma Özbay kanser hastası, tedavisi yapılmıyor, Gülistan Abdo yürüyemiyor, Ayfer Ayçiçek bipolar bozukluk ilaçlarına düzenli ulaşamıyor, Özge Özbek’in ise beynindeki tümör nedeniyle hayati riski var. Türkiye'de en az 590 ağır hasta mahpus var.

Esra ÇİFTÇİ


Artı Gerçek - Türkiye gündeminden uzun süredir düşmeyen hasta mahpuslar konusunda hiçbir iyileşme yok. Pek çok mahpus, tahliye olmadan vefat ediyor ya da tahliye olduktan hemen sonra son nefeslerini veriyor. Hapishanede kadın ve hasta mahpus olmak daha katmerli bir sorun.

İnsan hakları savunucuları, 2005 yılında yürürlüğe giren '5275 Sayılı Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un insani olmayan bir yaklaşım üzerine kurulduğunu, otoriteyi ve kuralları dayatan, yaşama hakkını ve özgürlükleri değil, güvenliği öne çıkaran bir anlayışla hazırlandığını vurguluyor. Uygulamada yaşanan sıkıntılar sorunları daha da artırıyor. Uluslararası mevzuat özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkı konusunda devlete pozitif yükümlülükler yüklüyor ancak Türkiye'nin bu konudaki karnesi çok kötü.

İnsan hakları örgütlerinin verilerine göre, Türkiye hapishanelerinde halen 590’ı ağır hasta olmak üzere toplam 1564 hasta mahpus bulunuyor ve bu hasta mahpusların kaçının kadın olduğu bilinmiyor. Cezaevinde hasta olmak özellikle hasta kadın olmak başka da ihlallerin yoğun yaşanmasına neden oluyor. İşte dört hasta mahpus kadının yaşadıkları...

FATMA ÖZBAY: KANSER HASTASI AMA BİYOPSİ YAPILMIYOR

Hasta kadın mahpuslardan Fatma Özbay, 1964 doğumlu, Şakran Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuluyor.

Özbay, 2018 yılında Erzurum E Tipi Cezaevi'nde kalırken memesinden sarı bir sıvı geldiğini fark ediyor ve hastaneye sevkinin yapılmasını istiyor. İkinci dilekçesinden sonra ancak sevki yapılan Özbay’a, Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 3 ay süren tetkiklerden sonra kanser teşhisi konuluyor. Özbay sekiz seans kemoterapinin ardından 25 seans da radyoterapi alıyor, sol memesi ve lenfleri burada alınıyor.

Şakran Kadın Cezaevi'nde pandemi döneminde 7 ay boyunca doktora sevk edilmeyen Özbay’a, bu nedenle kanser tedavisinde kullandığı ilaçları için reçeteler de yazılmıyor. Gördüğü tedavinin sonucunda bağışıklık sistemi zayıflamış olan Özbay’ın ayrıca kalp, tansiyon, astım, kadın hastalıkları gibi rahatsızlıkları sonucunda risk altında bulunması nedeniyle tahliye edilmesi gerekirken, Adalet Bakanlığı’na, İl Sağlık Müdürlüklerine ve Meclise yazılan mektup ve dilekçeler de cevaplanmıyor.

Özbay, pandemi sürecinde geçen 7 ayın ardından İzmir Kâtip Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sağ memesindeki ağrının tespiti için muayene edilmek üzere götürüldüğünde, ultrason ve mamografi çekimleri istenmesine rağmen “hastanede bilgisayar sisteminin çöktüğü” gerekçesiyle biyopsi işlemleri yapılmıyor.

GÜLİSTAN ABDO: İŞKENCE SONRASI BACAĞI KESİLDİ

Bir diğer kadın hasta mahpus 1974 doğumlu Gülistan Abdo. Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde kalıyor ve 28 yıldır cezaevinde.

Abdo, 20 yaşındayken Mardin’in Ömerli ilçesinde gözaltına alınıyor ve üç gün boyunca yoğun işkence görüyor. Abdo’nun vücudunda ve özellikle bacağında yaralar oluşmasına ve yarı baygın olmasına rağmen işkence sürüyor. Abdo, üç günlük gözaltı sonrası Mardin Devlet Hastanesinde gözünü açıyor. Abdo’nun durumunun ağırlığı nedeniyle müdahale edilmek istenmiyor ve Diyarbakır Devlet Hastanesine sevk ediliyor ancak orada da 20 gün boyunca müdahale edilmiyor. Abdo’nun parmaklarında başlayan kangren hızla ilerliyor ve bacağı kesiliyor.

Bacağı kesildikten sonra tekrar gözaltına alınan Abdo yeniden işkenceye maruz kalıyor ve kesilen bacağına yapılması gereken pansuman ve bakım yapılmadığı için bacaklarındaki kaslar tamamen işlevsiz hale geliyor. Abdo şu an bu durumuyla hapishanenin fiziki koşulları nedeniyle de ihtiyaçlarını tek başına karşılayamıyor.

3 ay önce gittiği hastanede doktorun bacağının sadece kemik ve deriden ibaret kaldığını ve yeniden ameliyat olması gerektiğini söylediği Abdo, hapishane koşullarında böyle bir ameliyata dayanamayacağını düşünerek kabul etmiyor. Zaten kısıtlı olan hapishane ortamında oturmaya mahkûm bir hayat sürmek zorunda kalan Abdo, aynı zamanda tansiyon hastası, böbreklerinde taş, rahminde kistler var ve şeker değerleri de de sınırda.

AYFER AYÇİÇEK: BİPOLAR HASTASI OLMASINA RAĞMEN BIRAKILMIYOR

Ayfer Ayçiçek ise 1980 doğumlu. Ayçiçek, 2007 yılında Adana’da tutuklandı ve emniyette çıplak aramaya maruz kaldı.

Tutuklanıp Adana Kürkçüler E Tipi Cezaevine götürülen Ayçiçek orada da çıplak aramaya tabi tutuldu. Kürkçüler’de siyasi koğuş bulunmasına rağmen Mersin Silifke Cezaevi'ne gönderilen Ayçiçek, Mersin’de siyasi koğuş olmadığı gerekçesiyle 8 ay hücrede tek başına tutuldu. Bu süre içerisinde yanına 15 gün kalmak üzere, zor süreçlerden geçip, psikolojik olarak yıpranmış, ruhsal sorunları olan yaşlı bir kadın konulan Ayçiçek, 2012 yılında olumsuz uygulamaları ile ünlü olan İzmir Şakran Cezaevi'ne sürgün edildi. Burada da çıplak arama ve fiziksel şiddete maruz kaldı. Bunun ardından revire çıktığında doktorun darp izlerini görmesine rağmen rapor vermediği Ayçiçek, 2013 yılında Antalya Alanya L Tipi Cezaevi'ne sevk edildi. Burada 1 yıl kaldıktan sonra psikolojik rahatsızlıklar yaşamaya başlayan Ayçiçek, ardından Gebze Cezaevi'ne sürgün edildi, orada yaşadığı krizler sonucu 2014 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırıldı.

Ayçiçek, burada yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor: "Benimle aynı fikirde olmayan bir hasta bana hakaretlerde bulundu ve bu kadın yanında kesici aletler taşıyordu üstelik. Kaldığım hastanede sağlık durumum dışında, yaşam güvenliğim bile tehlikedeydi. Hatta bu durum için hastanenin idaresine “güvenliğim yok” gerekçesi ile dilekçe yazdım ve kadın bir süre sonra götürüldü. Eğer kadın götürülmeseydi ne olurdu bilemem."

Bakırköy’de kendisine bipolar bozukluk teşhisi konulan Ayçiçek, oradan Gebze Cezaevine götürüldüğünde hücre cezası olduğu gerekçesiyle dört gün hücrede tutuldu. 2019’da 50 kiloyken üç yıl içinde ilaçlar ve ilaçların sebep olduğu uyku hali yüzünden 80 kiloya çıkan Ayçiçek, hastalığı sebebiyle bütün günü uyuyarak geçiriyor bu durum da psikolojisini daha da olumsuz etkiliyor.

ÖZGE ÖZBEK: ÖLÜME TERK EDİLDİ

Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011 yılında “örgüt üyeliği” iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verdiği Özge Özbek ise, beyninde oluşan tümör nedeniyle 27 Ekim 2020 tarihinde İstanbul Acıbadem Hastanesi’nde açık beyin ameliyatı geçirdi, ameliyat sonrası cezası Yargıtay tarafından onandı ve ameliyattan üç gün sonra hastanede tedavisi sürerken tutuklandı.

Yapılan infaz erteleme başvurusu sonucu, Sağlık Bakanlığı Darıca Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu 24 Aralık 2021 tarihli raporunda Özbek’in cezaevi şartlarında kalmasının uygun olmadığına kanaat getirdi. Ancak Sağlık Kurulu raporuna rağmen İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) Özbek hakkında “cezaevinde kalabilir” raporu düzenledi.

Cezaevinde kaldığı süre içerisinde hastalığı hızlı bir şekilde ilerleyen Özbek’in, beynindeki tümörler çoğalıp büyüdü. Cezaevi koşullarında epilepsi, vertigo gibi dengesizlik belirtileri olan hastalıkları da nükseden Özbek’in beynindeki tümörlerin kalıcı bir tedavisi de bulunmuyor ve farklı sorunlara sebep oluyor. Halen tümör sebebiyle sol kulağında yüzde 70 işitme kaybı olan Özbek’e, heyet cezaevi şartlarında kalamaz görüşlü bir rapor verdi ancak Adli Tıp Kurumu’nun onaylamaması nedeniyle cezaevinde kalmaya devam ediyor.

Ocak ayında Gebze Ceza İnfaz Kurumu aracılığı ile yeniden heyet işlemlerinin başlatılmasıyla, Özbek’in bir önceki beyin MR’ı ile karşılaştırıldığında beynindeki tümörlerde ciddi boyutta büyüme ve çoğalma olduğu, tümörlerin hayati risk oluşturabileceği söylenmesi üzerine Özbek acil bir şekilde Ankara’ya sevk edildi.

Özbek’e, Gazi Üniversite’sinde mahkûm koğuşu olmadığından ameliyat olamayacağı, Gamma Knife tedavisi için de daha önce ışın alan tümörler olumlu yanıt vermediğinden tek çözüm olarak bir yıl sonra tekrar kontrol edilebileceği ifade edildi. Özbek Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda kalmaya devam etti.

10 Temmuz 2023 tarihinde sabah uyandığında başını çok sert bir şekilde ranzaya ve ardından yaşadığı dengesizlik nedeniyle duvara çarpan Özbek, önce cezaevi kampüsü içinde bulunan hastaneye, çekilen tomografi sonrası beyinde kanama olduğu ve üç saat sonra tekrar tomografi çekildiğinde kanamanın devam etmesi sebebiyle Ankara Etlik Şehir hastanesine götürüldü. Özbek’e orada bir kez daha tomografi çekildi, tümörlerin hayati risk oluşturduğu saptandı. Özbek’e yapılabilecek tek müdahalenin cerrahi operasyon olduğu bildirildi. Bu operasyonun yüksek ihtimalle koma veya ölümle sonuçlanabileceği bilgisi verildi ve kendisinden ameliyata dair bir dilekçe yazması istendi. Özge Özbek, koma veya ölümle sonuçlanabilecek bir ameliyatı talep etmediğini ifade etti ve taburcu olarak cezaevine geri götürüldü.


* Çizimler Arzu Filiz Güngör

Öne Çıkanlar