Erdoğan'dan Biden'a: Biliyorsun ben de çevreciyim

Erdoğan'dan Biden'a: Biliyorsun ben de çevreciyim
ABD Başkanı Biden'a kitaplarını hediye ettiğini söyleyen Erdoğan, "Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi kitabında takdim yazım var. Biliyorsun ben de çevreciyim dedim" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Roma'daki G20 zirvesi üzerine konuştu. 

Uçakta gazetecilerin sorularının yanıtlayan Erdoğan, ABD Başkanı Biden ile gerçekleşen görüşmeyi "samimi ve yapıcı" olarak nitelendirdi. Görüşmede F-35 sorununun gündeme geldiğini söyleyen Erdoğan,  Biden 'Çok kısa zamanda netice alamayabiliriz. Biliyorsunuz iki farklı bölümden, Temsilciler Meclisi ve Senato’dan geçiyor. Malum, durum 50-50 ama ben elimden geleni yapacağım' dedi. Ben de kendisine 'Bunu başarabileceğinize inanıyorum ve bu konuda şu anda ağırlığın sizde olduğunu görüyorum' dedim" diye konuştu.

 "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" ve "Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi" isimli kitaplarını Biden’a hediye ettiğini belirten Erdoğan, Biden'a "Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi kitabında takdim yazım var. Biliyorsun ben de çevreciyim" dediğini söyledi.

G20 Roma Zirvesi dönüşü Erdoğan'a uçakta sorulan sorular ve cevaplar şöyle oldu:

'F-16 TEDARİKİ KONUSUNDA OLMUŞSUZ BİR YAKLAŞIM GÖRMEDİM'

Nur Ökan Erbay: ABD Başkanı Sayın Biden ile görüşmenizin genel hatlarını neler oluşturdu? Görüşmelerden önce Amerikan tarafının Reuters kanalıyla bir mesajı vardı, Biden cenahlarından Türkiye’ye bir şekilde tansiyonun düşürülmesi konusunda telkinlerde bulunulacağı şeklinde. Ancak daha sonra her iki taraftan da görüşmenin çok olumlu geçtiği yönünde açıklamalar oldu. Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine dair değerlendirmeleriniz nelerdir?

Sayın Biden ile samimi ve yapıcı havada bir toplantı yaptık. Toplantıda Mevlüt Bey, İbrahim Bey ve Hakan Bey benimle birlikteydiler. Kendisinin yanında da Dışişleri Bakanı ile güvenlik ve istihbarattan sorumlu isimler vardı. Toplantıyı gayet olumlu bir havada devam ettirdik. Afganistan, Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz konularında iş birliğimizi güçlendirmenin yanı sıra özellikle de ekonomik ilişkilerimizi çok daha yoğun bir şekilde devam ettirme kararı aldık. Bunun için de arkadaşlarımıza gerekli talimatları verdik. Hemen Hazine ve Maliye Bakanlarımıza muhataplarıyla çok daha sık görüşmelerini söyledik. Böylece inşallah ekonomide ikili ticaret hacminde 100 milyar dolar hedefimize ulaşırız ve bu yolda yürürüz. Tabii NATO ittifakı ve stratejik ortaklık bağlamında atılacak adımları da istişare etme fırsatını bulduk.

Hepsinden öte tabii bizim bu F-35 konumuz var. Malum bizim 1 milyar 400 milyon dolarlık yaptığımız bir ödeme var. Bununla ilgili olarak da F-16 tedarikini müzakere ettik. Bu konuda da kendilerinden olumsuz bir yaklaşım görmedim. Tam aksine yine bununla ilgili de Savunma Bakanlarımız birbiriyle görüşecekleri gibi Dışişleri Bakanlarımız da muhataplarıyla görüşerek inşallah iki ülke ilişkilerini ilgilendiren bu hassas konuyu da neticelendirmeyi umuyoruz. Biden "Çok kısa zamanda netice alamayabiliriz. Biliyorsunuz iki farklı bölümden, Temsilciler Meclisi ve Senato’dan geçiyor. Malum, durum 50-50 ama ben elimden geleni yapacağım" dedi. Ben de kendisine "Bunu başarabileceğinize inanıyorum ve bu konuda şu anda ağırlığın sizde olduğunu görüyorum" dedim. İnşallah Savunma Bakanlarımız da birbirleriyle görüşmeleri devam ettirecekler. Bugünkü toplantıya katılan arkadaşlarımızın bu işi yakın markajda tutmasıyla inşallah bunu nihayetlendirirsek, burada iki tane önemli başlığımız olacak; biri tedarik, biri de elimizdeki F-16’ların modernizasyonu. Bunların da o arada inşallah yapılma durumu söz konusu olacak.

Erbay: Bir de kendisine Daha Adil Bir Dünya Mümkün kitabınızı takdim ettiniz bildiğimiz kadarıyla. Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi çalışması da vardı. Bu ikisiyle ilgili geri dönüşleri neler oldu?

Gerek benim "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabımı gerekse "Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi" kitabını Sayın Biden’a hediye ettim. "Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi" kitabında benim bir takdim yazım bulunuyor. Biden’a "Biliyorsun ben de çevreciyim" dedim. Biz bu kitapları verince o da "Ben de size kendi kitabımı takdim edeceğim" dedi. Onun da vefat eden oğlu hakkında yazdığı bir kitabı var.

'20 DAKİKA DEDİLER, 1 SAAT 10 DAKİKA GÖRÜŞTÜK, PROTOKOLDEN KAŞ GÖZ YAPTILAR'

Belkıs Kılıçkaya: BM Zirvesi sonrası selefleriyle mukayese edip Biden için "Kendisiyle iyi başladık diyemem" demiştiniz. Bu sefer bu görüşmeden sonra bu kanaatiniz değişti mi?

Tabii şartlar atmosfere göre değişiyor. BM sırasında farklı beklentilerimiz vardı. O farklı beklentiler olmayınca olay biraz daha farklı bir duruma doğru gitti. O gelişme farklıydı. Bu görüşme için medya da "20 dakikalık bir görüşme olacak" diyordu. Bizim görüşme 1 saat 10 dakika sürdü. Medyanın bizimle nasıl uğraştığını anlayın. Yani kendilerince "kabul etmeyecek, görüşmeyecek" de derler, 20 dakikaya da indirirler! Ama bizim görüşme 1 saat 10 dakika sürdü. O sürede de protokol sürekli geldi gitti, geldi gitti, onlara bir iki kez kaş göz yaptı. En sonunda da bir yerde artık görüşmeler vardı, bir taraftan da toplantı başlamıştı, hemen onlara gitmek zorunda olduğumuz için diğer programlara geçmek durumunda kaldık. Onun için BM Genel Kurulunun olduğu dönemden bu yana farklı bir sürecimiz oldu. Şimdi tabii bizim Türkevi tam BM’nin çapraz karşısında. İnşallah gün ola harman ola. Misafir ederiz, orada da görüşmemizi yapabiliriz, o da olur. Niye olmasın. Ayrıca güvenlik, savunma, ticaret, terörle mücadele ve bölgesel konular başta olmak üzere aramızdaki bütün konularla ilgili ortak bir mekanizma kurulması konusunda mutabık kaldık, anlaştık. İnşallah bu konuları da ilgili arkadaşlarımız bizzat yürütecekler.

Özay Şendir: Dünyada tek S-400’ü olan ülke biz değiliz. Hindistan da aldı. Aralık ayında da teslim alacaklar. Fakat Amerika’nın bütün etkili dergileri, Amerikan senatosundan üyeler, "Aman Hindistan’a S-400 yaptırımı uygulamayalım" diyorlar. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı da "Dışişleri ile Başkan Biden karar verir, yaptırım uygulanmayabilir Hindistan’a" diyor. Bir de F-16’nın en üst modelinin bir benzeri F-21 diye bir fabrika kurdu Lockheed Martin Hindistan’da. S-400 yüzünden Türkiye’ye F-16’yı verip vermemeyi kongrede tartışırken, Hindistan’a yaklaşımları bu şekilde. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben Roma’daki görüşmemizden sonra böyle bir şeyin olmadığını görüyorum. Şu anda gerek Dışişleri Bakanımız gerek Savunma Bakanımız muhataplarıyla yapacakları görüşmelerle bu işi neticelendirirler ve biz de kendisiyle ayrıca yapacağımız görüşmelerle işi yakın takibe alırız. Tabi Hindistan meselesi önemli. Çünkü Hindistan NATO’da değil ama Türkiye NATO’da, senin ortağın. Dolayısıyla NATO’daki ortağınla böyle bir şeye girmiyorsun, NATO’da olmayan Hindistan’la böyle bir adım atmaya kalkıyorsun. Bu tabii bizi üzer.

NUR ÖZKAN ERBAY: Bir de kendisine Daha Adil Bir Dünya Mümkün kitabınızı takdim ettiniz bildiğimiz kadarıyla. Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi çalışması da vardı. Bu ikisiyle ilgili geri dönüşleri neler oldu?

Gerek benim "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabımı gerekse "Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi" kitabını Sayın Biden’a hediye ettim. "Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi" kitabında benim bir takdim yazım bulunuyor. Biden’a "Biliyorsun ben de çevreciyim" dedim. Biz bu kitapları verince o da "Ben de size kendi kitabımı takdim edeceğim" dedi. Onun da vefat eden oğlu hakkında yazdığı bir kitabı var.

MACRON'LA GÖRÜŞME

Mehmet Acet: Fransa Cumhurbaşkanı Macron’la görüşmenizin detaylarını da merak ediyoruz. Nasıl bir atmosferde geçti, hangi konular üzerinde duruldu? Görüşmenizin ikili ilişkilere etkisiyle ilgili değerlendirmeleriniz neler olur?

Macron ile olan görüşmemizde 5-6 ana başlık vardı. Bunların merkezinde tabii Libya vardı. Libya ile ilgili Berlin Konferansının bir benzerini Paris’te yapmak istiyor. Bu bir yerde durumdan vazife çıkarmak gibi oluyor. Bizim oraya ısrarla eş başkan olarak gelmemizi istiyor. Dedim ki "Berlin’de zaten biz bu konferansı yaptık. Kaldı ki buraya bazı davetleriniz var; mesela Yunanistan, mesela İsrail, mesela Kıbrıs Rum kesimi… Bunların katılacağı bir Paris Konferansına biz katılamayız." Durdu ve "Bir çalışma yaptırsak bunun üzerinde, özel temsilciler belirlesek" dedi. Ben de "Şartımız bu, bir defa bunlar olmayacak. Eğer Yunanistan buraya gelecekse özel temsilci falan da göndermeye gerek yok. Burada çok ısrarcı durumundaysanız özel temsilcileriniz kim, bunları da görelim ama burada Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs Rum kesimi olacak olursa bunu zaten yapamayız" dedim. Birincisi bu. Şimdi o da isimler verecek, biz de isimler vereceğiz, arkadaşlar aralarında görüşme yapacaklar. Fakat tabi bu şartlarımız yerine gelmedikten sonra olmaz.

Bir diğer konu Afganistan meselesi. Afganistan ile ilgili de malum, askerimizi çektik, askerimiz artık orada yok. Tabi bunların sıkıntıları var; orada zaman zaman Fransızlar olabilir, bunların oradan alınması gibi… Dedik ki biz şu anda Katar’la çalışıyoruz, bir gayretimiz var ve bizim Afganistan’da Afganistan halkını yalnız bırakmak gibi bir düşüncemiz yok.

Ondan sonra güney Kafkasları gündeme getirdi. Dedik ki biz geçen hafta oradaydık ve güney Kafkaslar’da da şu anda atılan olumlu adımlar var ve bu olumlu adımları da Sayın İlham Aliyev kardeşimiz kararlı bir şekilde sürdürmek istiyor. Hatta Paşinyan’la da görüşmesi oldu. Bu görüşmede de bölgede 6’lı bir platform oluşturalım konusu gündeme geldi. Rusya, Azerbaycan, Türkiye, İran, Gürcistan ve bunun yanında bir de Ermenistan, eğer hepsi de kabul ederse burada bir barış platformu oluşturmuş oluruz. Bizim derdimiz, bu da olursa isabetli olur.

Macron’la görüşmemizde Libya ile ilgili konuda bizim askerlerimizin eğitmen olarak ve Libya’nın milli hükümeti ile anlaşmalı şekilde orada bulunduğunu da bir kez daha ifade ettim.

Özay Şendir: Müstakbel Almanya Başbakanı’nı nasıl buldunuz? Türkiye’nin önemi konusunda bilgilendirilmiş mi? SPD Yeşiller’le ortak olması söz konusu, oradan Türkiye’ye yönelik bazen garip mesajlar gelebiliyordu. Nasıl buldunuz Başbakan adayını?

Sayın Scholz, bana göre sempatik biri. Şunu da unutmayalım ki Alman yönetiminde bakanlık yaptı. Yani dışarıdan gelen birisi değil. Aslında bize de yabancı değil. Yani SPD’nin içinde olan birisi ve ortak dostlarımız var. Zannediyorum biz çok fazla yabancılık çekmeyeceğiz. O da yabancılık çekmeyecek. İnşallah Kasım-Aralık gibi de hükümeti kuracaklarını söylüyor. Ben güveniyorum.

İsmail Kapan: Son zamanlarda Balkanlar’da endişe verici bir gerilim tırmanıyor. Özellikle Sırp lider Dodik’in açıklamaları korkutucu. Bu hususta değerlendirmeleriniz nelerdir?

Balkanlarda, Bosna-Hersek’te zorluklarla tesis edilen barış ve huzur ortamını muhafaza etmek çok önemli. Türk halkının gönlünde de ikili ilişkilerimizde de burasının ayrı bir yeri vardır. Biz her zaman buradaki kardeş ülkelerin yanındayız. Temenni ederiz ki bundan sonra da barış, huzur ve güven ortamının devamı istikametinde hareket edilir. Biz bundan sonra da bu sürece destek olmayı sürdüreceğiz.

Melih Altınok: İskoçya’ya neden gitmediniz?

Glasgow’da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konulu Liderler Zirvesi için talep ettiğimiz güvenlik protokolü standartları vardı. Bunlar uluslararası bütün ziyaretlerimizde bize ve diğer bütün liderlere her zaman uygulanan protokoldeki standartlardı. Ancak bize bunların son anda karşılanamayacağı söylendi. Daha sonra bizim geri çevrilen talebimizdeki standartların başka bir ülke için istisnai olarak sağlanabildiğini öğrendik. Bu diplomatik teamüllere de uymuyordu. Bunu kabul edemezdik. İlgili birimlerimiz net bir duruşla görüşmelerini sürdürdü. Sağ olsun Boris Johnson da süreçle ilgilendi. İlk başta sorununun çözüldüğünü ifade etti. Fakat son anda bize geri dönüp İskoçya tarafının zorluk çıkardığını söyledi Taleplerimiz yerine getirilmeyince biz de Glasgow’a gitmekten vazgeçtik. Nihayetinde bu sadece kendi güvenliğimizle ilgili değil, ülkemizin itibarıyla da ilgili bir meseleydi. Biz milletimizin itibarını korumakla mükellefiz. Hiçbir yerde ülkemizin saygınlığına, izzetine halel gelmesine müsaade etmeyiz. Daha adil bir dünyayı ancak eşitlikçi bir yaklaşımla kurabileceğimizi de böylece bir kez daha göstermiş olduk.

Öne Çıkanlar