Erdoğan'ın hedef aldığı Prof. Dr. Ayşe Buğra: Çok sarsıldım
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestolara ilişkin "Osman Kavala denilen, adeta Soros'un temsilcisi olan kişinin karısı da provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır" şeklinde cinsiyetçi ifadelerle Türkiye’nin en saygın bilim insanlarından olan Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra'yı hedef aldı. Erdoğan’ın bu sözleri pek çok kesimin tepkisi çekti.
İktisat ve sosyal politika alanında Türkçe ve İngilizce kaleme alınmış 5 kitabı ve 5 makale derlemesi olan ve Dünya Bilimler Akademisi Ödülü'ne layık görülen Prof. Dr. Buğra’nın akademiye adadığı ömrü Erdoğan cinsiyetçi bir dille "Kocasının karısı" denilerek çiğnenmeye çalışıldı.
Erdoğan’ın bu sözlerine ilişkin Sözcü yazarı İsmail Saymaz’a konuşan Prof. Dr. Ayşe Buğra "Çok sarsıldım" dedi.
Prof. Dr. Buğra, AKP ve MHP iktidarının provokasyon iddialarına ilişkin de "Provokasyon lafı o kadar kötü ki öğrenciye saygısızlık. Bizim öğrencilerimiz görüldü değil mi? Nasıl insanlar oldukları, nasıl kendilerini ifade edebildikleri… Hocalarının yönlendirmesi ile ortalığa dökülecek insanlar olmadığı herhalde görülüyor" şeklinde konuştu.
Saymaz’ın Erdoğan’ın hedef aldığı Osman Kavala’nın bilim insanı olan eşi Boğaziçi Üniversitesi hocalarından Prof. Dr. Ayşe Buğra ile yaptığı röportaj şöyle:
"AK Partili eşlere ihaleler yağarken, Buğra'nın payına ise şair Nazım Hikmet'in ifadesiyle ‘bir mahpusun karısı' olmak düştü. Ülkede ayaklar altına alınan her gelenek gibi, mahpusun ailesine ilişmemek adeti de çoktandır terk edildi. Osman Kavala, 79 şehirde en az 5 milyon insanın sokağa çıktığı, günlerce süren Gezi Parkı eylemlerinin lideri olmaktan beraat ettiği halde uçuk kaçık komplo teorilerinden bozma bir iddianameyle 15 Temmuz'a bağlanarak cezaevinde tutuldu. O iddianameyi yazanlardan biri şu an Adalet Bakan Yardımcısı… Diğeri Anayasa Mahkemesi üyesi yapıldı. Geçen gün, aralarında bağ olmadığı halde Gezi ile 15 Temmuz davaları birleştirilerek Kavala'nın kalan ömründen aylar daha çalındı. Aynı saatlerde Erdoğan, "Kavala'nın karısı" diyerek, Buğra'yı provokatör ilan etti. Bu saygın bilim insanı her şeyden evvel romancı Tarık Buğra'nın kızı…
Hani şu, ‘Düşman Kazanma Sanatı' adlı kitabın da yazarı.
1979'da yazılan kitap sanki bugünü anlatıyor.
Kavala terörist…
"Kavala'nın karısı" provokatör… Boğaziçi'ndeki protestocu sapkın… Muhalefet düşman… Böyle nereye?
■ Cumhurbaşkanı'nın sizi itham eden sözlerini işitince ne hissettiniz?
Tabii çok şaşırıyorsunuz. Bu olacak şey değil. Çok sarsıldım. Çok sarsıldım ama artık hiçbir şey için olmaz diyemiyoruz. Her şey oluyor.
■ Erdoğan sizi eylemleri provoke etmekle suçladı.
Ben 2017 yılında emekli oldum Boğaziçi'nden. 2000'lerin başından beri iktisat dersi vermiyorum küçük sınıflara. Master ve doktora öğrencilerine veriyorum. Sosyal medyayla ilişkim yoktur. Twitter da Facebook da kullanmam. Bir ders veriyorum. Onu da internetten veriyorum. Okula gitmiyorum. Direnişler sırasında bir iki kere gittim. Birine katıldım ama yani nasıl bir provokasyon yapıp da insanları… Provokasyon lafı o kadar kötü ki öğrenciye saygısızlık. Bizim öğrencilerimiz görüldü değil mi? Nasıl insanlar oldukları, nasıl kendilerini ifade edebildikleri… Hocalarının yönlendirmesi ile ortalığa dökülecek insanlar olmadığı herhalde görülüyor. Ne diyeyim?
■ Akademisyenler ve öğrenciler ne istiyor?
Üniversiteyi korumaya çalışıyorlar. Çok kolay girilen bir yer değil Boğaziçi. Bunlar hakikaten çok çalışkan, ne yaptığını bilen insanlar. Aileler yıllarca uğraşıyor çocukları hazırlamak için. Ve çok memnunlar orada olmaktan. Çok sahipleniyor. Çok seviyorlar. Çok iftihar ediyorlar okullarıyla. Dışarıdan etkilerle bozulmasını istemiyorlar. Bir koruma içgüdüsü bu.
■ Yetkililer öğrencilerin vandallık yaptığını savunuyor.
Hangi vandallık? Hepsinin talebi ortak: Bu üniversiteyi rahat bırakın.
■ İki fakülte açıldı.
Biz haberlerden duyuyoruz. Bizim üniversitede böyle olmaz bu işler. Kurumlar vardır. Kurumlar üniversite mensuplarıyla iletişim içinde hareket eder. Dışarıdan "Hukuk ve iletişim fakültesi açıldı" diye haber gelmesi çok tuhaf.
■Eşinizin davaları birleştirildi. Ne düşünüyorsunuz?
Duruşmada avukatlar çok güzel anlattı. Tarihi bir savunma… Ama en ufak etki yapmıyor. (Kararı) Çok hızlı okudu heyet başkanı. Herhalde rahat değildi. O kadar hızlı okudu ki, celseye ara veriyor, toplanacağız diye bekliyordum. Çok üzücü bir manzaraydı. Tanıklar dinleniyor, savunmalar yapılıyor ama sonunda yine bu oluyor. Benim girdiğim kaçıncı dava, kaçıncı duruşma… Hep böyle
■ Ümitvar mıydınız?
Hayır, çok gayret ediyorum ümitlenmemeye. Ne ümit, ne ümitsizlik. Öyle gidiyorum işte.
■ Ümitsiz misiniz?
Tabii yani. Bu ümitlenecek bir durum değil. Bir gün değişecek herhalde bu. Ne kadar sürdürülebilir, bilmiyorum. Herhalde bir noktada tahliye verecek birisi. Uzuyor, uzatılıyor. Gördüğüm o. Bizim için bir işkenceye döndü. Genç insanlar değiliz. Bir yaştan sonra 3.5 sene, insan hayatından alınan çok büyük bir zaman. Katlanılır olmaktan çıktı.