Eski rektör TBMM’yi uyarmış: Üniversiteyi bölmeyin

İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Yunus Söylet, daha önce gündeme gelen ‘bölünme’ yasa tasarısına karşı çıktığını belirten bir mektubu TBMM’ye yollamış.

Eski rektör TBMM’yi uyarmış: Üniversiteyi bölmeyin

Rıfat DOĞAN

GÜNCEL - İstanbul Üniversitesi gibi köklü eğitim kurumlarının bölünmesi ve 15 yeni üniversitenin kurulmasını öngören yasa tasarısı TBMM Eğitim Komisyonu’nda kabul edildi. Öğrenci ve öğretim üyeleri günlerdir tasarının geri çekilmesi için kitlesel eylemler yapıyor.

Tasarının TBMM'de kabul edilmesi durumunda başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere Gazi Üniversitesi, Sakarya ve Selçuk Üniversitesi’ne bağlı fakülteler yeni kurulacak üniversitelere bağlanacak.

Ortaya çıkan yeni bir yazışma ise tasarının ilk kez gündeme gelmediğini gösteriyor. İstanbul Üniversitesi’nin bir önceki rektörü olan Yunus Söylet’e ait mektup, üniversitenin bölünmesiyle ilgili tartışmaları da gün yüzüne çıkarıyor.

TBMM’ye mektup gönderen Söylet, bölünmeye karşı olduğunu "Bu bölünmede böyle bir yarar gözetilmiş olmasını düşünmek mümkün değil" sözleriyle dile getiriyor. Söylet mektubun devamında Tıp (Çapa) Fakültesi’nin İstanbul Üniversitesi’nden koparılıp, başka bir isimle anılacak olmasına "tarih yok edilmiş" sözleriyle tepki gösteriyor.

Söylet’in mektubu "Allah sonumuzu hayretsin" ifadeleriyle son buluyor.

Söylet’in Meclis’e gönderdiği mektubun tamamı şu şekilde:

‘PAYDAŞLARLA SÜREÇ PAYLAŞILMADI’

"İstanbul Üniversitesi' nin bölünmesi ile ilgili YÖK Genel Kurulu kararı, başkaları ile birlikte onaylanmak için Meclise sevkedilmiş.

Dünyada üniversitelerin bölünmesi de, tam tersine birleştirilmesi de bugüne kadar uygulanmış tedbirler. Siyasi erk, makul bir süre devam eden tartışmaların ardından akademik kamuoyunu da etraflı bir şekilde bilgilendirdikten sonra, hukuki meşruiyeti sağlayarak bu türden kararlar alabilir. Siyasi erk, diğer bir deyimle böylesine ciddi kararlarda yapılması gerektiği gibi önce toplumsal meşruiyeti, sonra hukuki meşruiyeti sağlar. Her karar elbette herkes tarafından benimsenmez, içine sinmeyenler demokratik tepkilerini gösterir, yeterince tartışıldıktan ve çoğunluk bilgi sahibi olduktan sonra bir karara varılır. Tüm ilgilenen paydaşlar bilirler ki, kabullenmeseler de, alınan kararlar, açıklanan sebepleri olan, üzerinde düşünülmüş, tüm ilgili kesimlerin kaş göz yararak da olsa tartışmış oldukları bir sürecin sonucudur. Gerekçeler paydaşlarca bilinir.

‘SESSİZ BİR SÜREÇ GELDİ’

Bu süreç böyle yaşanmadı. İki yıl kadar önce YÖK Genel Kurulunda böyle bir karar alındığını bir dedikodu olarak duyduk. Kimse net bir şey bilmedi, konuşulmadı. Sonra sessiz bir süreç geldi. Şimdi sanki YÖK kararı geçmişte alınmamış gibi aniden siyasetin kucağında bu tasarı belirdi.

Karar taslağına baktım. Fiziksel bir neden göremedim. Yani bir ucu Avcılar, bir ucu Bahçeköy' de olan yeni bir üni doğmuş. Diyeceksiniz ki, Rusya büyük ve zor yönetilir diye bölmek gerekir mi, doğru söylüyorsunuz, elbette gerekmez ama tartışılacak bir neden olabilir. Bu bölünmede böyle bir yarar gözetilmiş olmasını düşünmek mümkün değil.

‘İÇİME SİNMEYECEK’

Ekonomik neden de ortada görünmüyor.

Ülke geleceğimiz için stratejik bir adım olduğunu iddia edemiyoruz.

Tarihi yeniden ihya etme amacı var desek, ülkemizdeki Tıp tarihinin başlangıçlarında yer alan ve İstanbul Üniversitesinin 2. fakültesi olan İstanbul Tıp Fakültesi' nin ismi de değiştirilerek İÜ' den koparılıp yeni Üni' ye bağlanmış. Tarih yok edilmiş.

Meclis tartışmalarında hangi gerekçeler savunulacak çok merak ediyorum, ama süreç böyle yönetildiği için içime hiçbir şekilde sinmeyecek olan bu karardan dolayı çok üzgün olduğumu ifade etmek zorundayım.

Allah sonumuzu hayretsin." (ARTI GERÇEK)

istanbul üniversitesi Rıfat Doğan