Faili asker-polis olan davaların değişmeyen sonucu: Cezasızlık

Faili asker-polis olan davaların değişmeyen sonucu: Cezasızlık
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi davasında sanık polislerin beraat etmesi, yakın tarihteki Kemal Kurkut, Ceylan Önkol ve Recep Hantaş davalarını hatırlattı. Failin asker-polis olduğu davalar da 'cezasızlıkla' sonuçlanmıştı.

Artı Gerçek - Diyarbakır'ın Sur ilçesinde bulunan tarihi Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015’te yaptığı basın açıklaması sırasında suikasta uğrayan Tahir Elçi'nin 12 Haziran'da görülen duruşmasında 3 sanık polis hakkında beraat kararı verildi.

Soruşturmada, delillerin toplanmaması, davanın 4 yıl boyunca soruşturma aşamasında kalması, olay yeri kamera görüntülerinin kayıp olması ve polis kamerasında Elçi'nin tam da vurulduğu ana ait olan 12 saniyelik kayıp görüntü, mahkemenin dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesi kararından gelir dönmesi, davanın cezasızlıkla sonuçlanacağı kanılarını güçlendirdi.

CEZASIZLIK POLİTİKASI

Failin kamu görevlisi olduğu olaylarda, faillerin cezasız bırakılmalarını tarif eden 'cezasızlık politikası'nın tüm unsurlarının Elçi davasında devreye girdiğine dikkat çeken hukukçular ve insan hakları savunucuları, hem duruşma salonlarında hem de kamuoyuna defalarca açıkladı. Elçi davasının cezasızlıkla sonuçlanması bir kez daha gözleri yakın zamanda cezasızlıkla sonuçlanan davalara çevirdi.

UĞUR KAYMAZ

Polis kurşunuyla öldürülen çocukların sembol isimlerinden biri olan 12 yaşındaki Uğur Kaymaz, babası Ahmet Kaymaz ile birlikte Mardin'in Kızıltepe ilçesinde 21 Kasım 2004’te katledildi. Evlerinin önünde yaylım ateşine tutulan Kaymaz'ın bedeninden 13 kurşun çıkarıldı. Baba Ahmet Kaymaz’ın bedeninden ise 8 kurşun çıkarıldı. Baba ve oğulun öldürülmesinin ardından tıpkı 1995 yılında öldürüldükten sonra yanına Kalaşnikof marka silah bırakıldı.

Katledilenlerin Uğur ve babasının failler hakkında soruşturma açıldı. Türkiye’de beraatla sonuçlanan davada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2014 yılında Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm etti. Ancak AİHM’nin kararına rağmen yeniden yargılama yapılmadı. Anayasa Mahkemesi (AYM) de AİHM kararının “takdiri bir karar” olduğunu savunarak yeniden yargılama talebini reddetti.

BARAN TURSUN

Henüz 20'sine giren Baran Tursun, 25 Kasım 2007 tarihinde İzmir Karşıyaka’da polisler tarafından öldürüldü. Emniyet, Tursun'un "dur ihtarına" uymadığını iddia etti. Olayla ilgili tutuklanan sanık polis O. A. Tursun'un aracına kasıtlı olarak ateş etmediğini, kayıp düştüğünü, elindeki silahın kazayla patladığını iddia etti. O. A., ayrıca tek el ateş ettiğini kaydetti. Ancak üçü arabada, biri Tursun'un kafatasında olmak üzere toplam dört kurşun bulundu. Telsiz kayıtlarında da uyarı atışının olmadığı ortaya çıktı. Yapılan yargılama sonucu hakkındaki “delil karartmak” suçundan beraat kararı verilen polise, cinayeti "Görev başında kasıt olmaksızın sınır aşarak işlediği" gerekçesiyle 2 yıl 1 ay ceza verildi. Yargıtay cezayı onadı.

ŞAHİN ÖNER

Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesi Şehitlik semtinde 10 Şubat 2013’te düzenlenen protesto gösterisine müdahale eden polis, 19 yaşındaki lise öğrencisi Şahin Öner'i ezerek ölümüne neden oldu. Öner’i zırhlı araçla ezerek ölümüne sebep olan polis Sebahattin Korkmaz'a Diyarbakır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası verildi. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından karar bozuldu. "Eksik" incelemeden bozulan dava yeniden Diyarbakır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.

NİHAT KAZANHAN

Şırnak'ın Cizre ilçesinde 14 Ocak 2015 tarihinde çıkan olaylar sırasında 12 yaşındaki Nihat Kazanhan, başından silahla vurularak öldürüldü. Görüntülerde polisin eylemci gruba gaz bombası atarken, çocukların taşla karşılık verdiği, bu sırada Nihat Kazanhan'ın silah sesiyle birlikte yere düştüğü görülüyordu. Kazanhan’ın katleden fail polis hakkında kırmızı bültenle arama kararı çıkartıldı, ancak bulunamadı.

MAZLUM TURAN

Mardin'in Kızıltepe ilçesinde 28 Ağustos 2015 tarihinde 16 yaşındaki Mazlum Turan, polisin açtığı ateş sonucu ensesine isabet eden kurşun ile öldürüldü. Olayla ilgili polis memuru Süleyman Esenboğa hakkında "Kasten öldürme" suçlamasıyla dava açıldı. Ancak Mardin 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada Turan'ın "seken kurşun" ile öldürüldüğü iddia edildi. Turan'ın ölümünü "kaçınılmaz hata" olarak gören mahkeme sanık polisi beraat ettirdi.

KEMAL KURKUT

Diyarbakır'da 2017 yılındaki Newroz kutlaması sırasında polis, üniversite öğrencisi Kemal Kurkut'u öldürdü. Valilik tarafından Kurkut'un ölümü "canlı bomba" diye kamuoyuna sunuldu. Ancak ortaya çıkan görüntüler valiliği yalanlayınca, polisler hakkında soruşturma başlatıldı. Başlatılan soruşturma kapsamında, polis Yakup Şenocak hakkında dava açıldı. Diyarbakır 7'inci Ağır Ceza Mahkemesi, sanık polis hakkında beraat kararı verdi.

İstinaf Mahkemesi ise kararı bozarak, sanık polisin "görevini yaptığını ve silah kullanma yetkisini kullandığını" savunarak "ceza vermeye yer yok" şeklinde hüküm kurulmasını istedi. Dosyanın gönderildiği mahkeme, İstinaf'ın bozma kararı doğrultusunda hüküm kurdu. Dava, Yargıtay incelemesinde bulunuyor.

Kurkut'un öldürülmesini fotoğraflayan gazeteci Abdurrahman Gök ise defalarca gözaltına alındı, tutuklandı, 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı. Gök, hakkında devam eden yargı tacizi devam etti. Gizli ve açık tanık ifadelerine dayanılarak Gök hakkında "terör örgütü üyesi olmak" ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla açılan dava ise sürüyor.

RECEP HANTAŞ

Diyarbakır'da 14 Nisan 2019 tarihinde Yenişehir ilçesine bağlı Şehitlik mahallesinde bulunan Sümer Park'ta katı atık toplayan 20 yaşındaki Recep Hantaş, polis kurşunuyla öldü. Kasten öldürmeden yargılanan polis Kazım Bozkurt'a hakkında mahkeme beraat kararı verdi. Ancak İstinaf Mahkemesi kararı bozarak, "ceza verilmesine yer olmadığı" yönünde karar kurulmasını isteyerek dosyayı Diyarbakır 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Mahkeme, yaptığı yargılamada, İstinaf Mahkemesi'nin bozma kararını dikkate alarak, "sanık polise ceza verilmesine yer olmadığı" hükmünü kurdu. Dosyaya yönelik itiraz süreçleri devam ediyor.

EFE TEKTEKİN

Diyarbakır'da 2019 yılında caddenin karşısına geçmeye çalışırken 5 yaşındaki Efe Tektekin'e kullandığı zırhlı araçla çarparak ölümüne neden olan polis İdris Aksoy'un "taksirle ölüme neden olmak"tan yargılandı. Mahkeme, yapılan yargılama sonucunda müspet suçun işlenmesinde kast veya taksirinin bulunmadığı gerekçesiyle sanık polis İdris Aksoy’un beraatine karar verdi.

MİRAÇ MİROĞLU

Şırnak'ın İdil ilçesinde 3 Eylül 2021 tarihinde evinin önünde bisiklet sürerken zırhlı aracın çarpması sonucu ölen 7 yaşındaki Miraç Miroğlu'nun ölümüne dair açılan davada da 16 Ocak’ta karar çıktı. Sanık polis Metin Kiraz hakkında “taksirle öldürme” suçundan açılan davada beraat kararı verildi.

MIZRAK VE ATA DAVASI

Muş’un Şenyayla kırsalında 24 Kasım 2006’daölen 14 PKK’linin cenazesinin Diyarbakır'a getirilmesi sonrası 28 Mart 2006’da başlayan eylemlerde, katledilen Mahsun Mızrak (14) ve Enes Ata’nın failleri de aklandı. Dosya Yargıtay’da karar çıkmayı bekleniyor. 26 Nisan 2018’de sonuçlanan davada, Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi sanık polisler hakkında delil yetersizliğinden ayrı ayrı beraat kararı verdi.

HELİN HASRET ŞEN

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 12 Ekim 2015 tarihinde zırhlı araçtan açılan ateşle ölen 12 yaşındaki Helin Hasret Şen'in ölümüyle ilgili yargılanan polis Abdullah Ercan'ın "bilinçli taksirle ölüme neden olmak" suçundan yargılandığı dava da sonuç değişmedi. Sanık polis hakkında “iyi hal” indirimi de uygulanarak, 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Dava İstinaf Mahkemesi tarafından inceleniyor.

CEYLAN ÖNKOL

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yaşayan 12 yaşındaki Ceylan Önkol, 28 Eylül 2009 tarihinde karakoldan atıldığı belirtilen havan mermisiyle öldürüldü. Ceylan'ın cenazesi 6 saat olay yerinde bırakıldı ve savcı "can güvenliği" gerekçesiyle olay yerine üç gün sonra gitti. Önkol'un annesi Saliha Önkol, kızının parçalanan bedenini eteğinde topladı, olay yerindeki bütün delilleri, Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim etti.

Önkol ailesinin avukatları, 2010 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Avukatlar, Mayıs 2012'de de soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmemesi, soruşturmanın derinleştirilmesine yönelik taleplerin reddedilmesi, aradan geçen süreye rağmen dava açılmaması ve şüphelilerin bulunmaması nedeniyle tekrar AİHM'e başvuru yaptı. AİHM, 17 Ocak 2017’de Önkol ailesinin başvurusunu sonuçlandırdı ve “etkin soruşturma ve yaşam hakkı açısından ihlal olmadığına” karar verdi.

Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, 30 Nisan 2014’te Önkol'un ölümüyle ilgili başlattığı soruşturma dosyasında "daimi arama kararı" verdi. Söz konusu karara, "dosyadaki kanıt ve raporların faillerin tespiti için yetersiz olduğu" gerekçe gösterildi. (MA)

Öne Çıkanlar