Faruk Bildirici: Atilla Kart söyleşisi sonrası başlayan tartışma, gazetecilik sorunlarıyla sakatlandı

Faruk Bildirici: Atilla Kart söyleşisi sonrası başlayan tartışma, gazetecilik sorunlarıyla sakatlandı
Atilla Kart'ın Anayasa referandumunda mühürsüz oyların geçerli sayılması kararını AİHM'e götürmesinin engellendiğini iddia etmesinin adından başlayan tartışmaları, Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici inceledi. Bildirici, gazetecilere eleştirilerde bulundu.

Artı Gerçek - Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, eski CHP milletvekili Atilla Kart'ın, gazeteci Nevşin Mengü ile yaptığı söyleşideki "CHP, 2017 referandumunda mühürsüz oylar için parti adına AİHM'e gitmemi engelledi" açıklaması üzerine başlayan tartışamalarda gazetecilere eleştirilerde bulundu. Bildirici, "Nevşin Mengü'nün Atilla Kart ile söyleşisi sonrası başlayan tartışma gazetecilik sorunlarıyla sakatlandı. Bülent Tezcan'ın Cumhuriyet TV'deki söyleşisi ve Fatih Altaylı'nın Kart'a suçlamasında yanlışlıklar ile Kart'ın anlatımındaki eksiklikler vardı" yorumunu yaptı.

Nevşin Mengü'nün Kart ile yaptığı söyleşiyi, sosyal medyada “Başkanlık referandumunda oy verme işlemi sürerken YSK mühürsüz pusulaların da geçerli olacağı kararını almış, CHP’den anlamlı bir itiraz gelmemişti” diye duyurduğunu hatırlatan Bildirici, "Orada da referandum ile ilgili davalardan bahsedilmiyordu. Söyleşiyle ilgili medyada yer alan haberlerde de bu sürecin geçmişiyle ilgili bilgi eklenmemiş; sadece Kart’ın söylediklerinin aktarılmasıyla yetinilmişti." dedi.

Bildirici şöyle devam etti:

"Dolayısıyla sadece Kart’ın söyleşisini izleyen, söyleşiyle ilgili haberleri okuyan kişilerin CHP’nin o dönem AİHM’de dava açmadığı izlenimine kapılması mümkün. Nitekim Tezcan da Cumhuriyet TV’deki söyleşisine Kart’ın açıklamasından sonra böyle bir izlenim doğduğunu ve bunun yanlış olduğunu vurgulayarak başlıyordu: 'Gerçek değil. Dinleyen herkes şunu zannediyor; CHP mühürsüz oylarla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmedi, bunu takip etmedi! Hatta bunu takip etmek isteyen Atilla Kart’a da engel oldu diye bir algı yaratılıyor. Biz AİHM’e dava açtık.'

Kart’ın suçlamasının ne anlama geldiğini, CHP’nin o dönem ne yapıp yapmadığını anlamak ayrıntılara inmeyi, geçmişi de araştırmayı gerektiriyordu."

Fatih Altaylı'nın yazısı üzerinden incelemesine devam eden Bildirici şuınları söyledi:

"Kısaca belirteyim, 2017’deki referandum sonrasında CHP de AİHM’de dava açmış, Atilla Kart da. İkisi arasındaki fark, CHP’nin davasının mühürsüz oylar da dahil olmak üzere tüm usulsüzlükleri içeren gerekçelerle “referandumun iptali”ne dönük olmasıydı. Kart’ın açtığı dava ise YSK’nın referandumda kullanılan mühürsüz oyları geçerli saymasıyla ilgili “idari işleminin iptali” hakkındaydı. AİHM, CHP’nin açtığı davayı yasama organı seçimi dışındaki oylamaların görev alanına girmediği, Kart’ın kendi adına açtığı davayı da yetki yönünden reddetmiş.

Tezcan da Cumhuriyet TV’deki söyleşide, Kart’ın AİHM’de açmak istediği dava ile CHP adına açılan davanın farklı olduğunu açıkça anlatıyordu:

“Açmadın derken, biz AİHM’e dava açtık; biz Sayın Atilla Kart’ın davasını açmadık. İdari dava yolunu denemek istedi, bizim hukuk ekibi çok sıcak bakmadı. Yerelde takip olmak üzere yetki verdik, orada takip için yetki vermedik, çünkü burada takip için bir ekibimiz vardı.”

Aynı şekilde Kart da Altaylı’yı yanıtladığı paylaşımında Tezcan’ın bu sözlerini doğruluyor; “CHP adına benim açtığım dava ile CHP Genel Merkezinin kendi uhdesinde açtığı davanın ‘konusu ve sebebi’ farklıdır. Ben, ‘CHP dava açmadı’ demedim. Tüm aşamalarda, ‘Benim CHP adına açtığım dava engellendi’ dedim” diyordu.

Ancak Kart, her ne kadar “CHP dava açmadı” dememiş olsa da -parti adına dava açmasının engellendiğini aktarırken- Nevşin Mengü ile söyleşide CHP’nin açtığı davadan söz etmemiş olması eksiklik. Fakat Altaylı’nın gazeteci olarak araştırmadan, söylenen sözlerin geçmişini incelemeden yorum yapması da yanlış. Kısa bir araştırma dava sürecinin tüm boyutlarını öğrenmesine yeterdi.

“Yalancılık” suçlaması da çok ağır. Yalan değil eksik anlatım söz konusu. Bir siyasetçiye yönelik böyle sıfatlar olur olmaz şekilde kullanılmamalı. Ayrıca Altaylı’nın yazısına Kart’ın açıklamasını da eklemesi, okurunu bilgilendirmek açısından yararlı olurdu.

Yeri gelmişken belirteyim, CHP’nin 2017 referandumu sonrasındaki tutumunun tartışılması yararlı. CHP’nin o süreçteki eksiklikleri, geniş çaplı protesto hareketlerine girişilmemesi, apayrı ve geniş oylumlu bir araştırmacı gazetecilik çabasını hak ediyor." (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar