Faruk Bildirici: Tutuklu Kürt gazetecilere çifte standart

Faruk Bildirici: Tutuklu Kürt gazetecilere çifte standart
Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, tutuklu gazeteciler Sedat Yılmaz ve Dicle Müftüoğlu’ndan aldığı mektubu yazdı. Bildirici gazetecinin medyanın ve meslektaşlarının kendilerine karşı ilgisizliğinden yakındıklarını belirtti.

Artı Gerçek - Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, bu hafta tutuklu Kürt gazetecileri yazdı.

3 Mayıs’tan bu yana tutuklu olan Mezopotamya Ajansı editörü Sedat Yılmaz ile Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu’ndan aldığı mektubu gündeme getiren Bildirici, "Uluslararası gazetecilik örgütleri ilgiyle izlese de ulusal ve yerel meslek örgütlerimiz, gözaltına alınan ve tutuklanan Kürt gazetecilere çifte standart içinde. Bırakın tepkiyi, yaygın medyada haberleri bile yayımlanmıyor" dedi.

"Mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılanan hiçbir gazeteciyi yalnız bırakmamalıyız" diyen Bildirici'nin ANKA'da yayımlanan yazısındaki ilgili bölüm şöyle:

'MEDYANIN VE MESLEKTAŞLARININ KENDİLERİNE KARŞI İLGİSİZLİĞİNDEN YAKINIYORLAR'

"Sincan Cezaevi’nden iki mektup aldım. Yedi aydır tutuklu olan gazeteciler Dicle Müftüoğlu ve Sedat Yılmaz, medyanın ve meslektaşlarının kendilerine karşı ilgisizliğinden yakınıyorlar.

Dicle Müftüoğlu, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı. 3 Mayıs’tan bu yana tutuklu ve ilk duruşması 7 Aralık’ta. “Tüm meslektaşlarımızın bizim kimliğimize bakmadan bu mesleği savunmasını bekliyoruz” diyerek noktaladığı mektubundan kısa bir bölüm:

'2016 yılında Şırnak’ta sokağa çıkma yasağı devam ederken çadırlarda kalan insanların haberlerini yaparken gözaltına alınmıştım. Beni gözaltına alan polis, ‘Siz burada devleti kötüleyen insanlarla görüşüyorsunuz. Size haber yaptırmayacağım’ demişti. Aslında hakkımda hazırlanan iddianame de o gün polis amirinin söylediklerinin kağıda dökülmesidir.

Bu tutuklama hali Kürt gazeteciler olarak sık karşılaştığımız bir durum. Bu nedenle şaşırmıyoruz. Tabii buna karşı tepkinin ortaklaşmadığı, tekil kaldığı, tutuklanan Kürt olunca sessiz kalındığı bir ortamda basın özgürlüğü darbe almaya devam edecek. Yargılandığımız davalarda bizler gazeteciliği savunmaya çalışıyoruz.'

Sedat Yılmaz da Dicle Müftüoğlu gibi Mezopotamya Haber Ajansı editörü. O da 3 Mayıs’ta tutuklandı ve ilk duruşması 12 Aralık’ta. Yılmaz, mektubuna “Kürt gazeteci olmam (nedeniyle) birçok meslektaşımın kafasında ‘vardır bir durum’ gibi düşünceler geçiyordur. Belki de bu benim mahpus alınganlığımdır” diye başlamış. Yedi aydır tecritte olduğunu belirterek, özetle şöyle devam ediyor mektubuna:

'Tüm bunlar maalesef ne meslek örgütlerinin ne de basın ve ifade özgürlüğü konusunda duyarlı olan meslektaşlarımın ilgi alanına giriyor. Zaman zaman farklı kimlik ve mecralarda gözaltı, tutuklama olmasa tutuklu gazeteciler kimsenin aklına gelmeyecek.

Bu belki bir sitem olarak görülür ama öyle değil. Bize olan önyargılı bakışın sonucu. Peki iddianamemde ne var? Temin ederim tek kanıt yok. Yoruma dayalı bir dünya hikaye. 23 yıllık gazeteciyim. Haberlerim ödül aldı, yüzlerce gencin eğitimine katılıp deneyimlerimi paylaştım.

Medya ombudsmanı sevgili üstadım, deprem bölgelerinde yaptığım 15 haberi incelemeye davet ediyorum. Şayet bahsi geçen suçlamalardan birini tespit ederseniz kamuoyundan özür dileyeceğim. Ben ve arkadaşlarım tehlikeli birileri değiliz. Bize dokunmakla yanlış bir şey yapmış olmuyorsunuz. Suç işlemiyorsunuz.'

'HABERLERİ BİLE YAYIMLANMIYOR'

Bu mektupları, onlarla empati kurabilmek için özetledim. Dicle Müftüoğlu ve Sedat Yılmaz haksız sayılmaz. Uluslararası gazetecilik örgütleri ilgiyle izlese de ulusal ve yerel meslek örgütlerimiz, gözaltına alınan ve tutuklanan Kürt gazetecilere çifte standart içinde. Bırakın tepkiyi, yaygın medyada haberleri bile yayımlanmıyor. Örneğin, Diyarbakır merkezli medya operasyonunda gözaltına alınan 18 gazetecinin, 13 ay tutukluluktan sonra tahliye edilmeleri ve 9 Kasım’daki ikinci duruşmaları sadece üç beş yerde haber olabildi.

Kürt gazetecilerin yargılanmalarına karşı ilgisizlik ve sahiplenmemek, onlara yöneltilen “Örgüt üyeliği ve yöneticiliği” suçlamalarını da peşinen kabullenmek olur. Oysa ülkenin batısında tutuklanan gazetecilere de çoğunlukla gazetecilik dışı suçlamalar yöneltiliyor.

O nedenle nesnelliği elden bırakmadan yaklaşmalı, mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılanan hiçbir gazeteciyi yalnız bırakmamalıyız. Elbette tüm eleştiri ve itiraz hakkımızı saklı tutarak…" (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar