Fon kullanan medya kuruluşları tartışması: Kamu bankaları da hükümete yakın medyayı fonluyor
ARTI GERÇEK- Başta Medyascope.tv olmak üzere, bazı kuruluşları "yurt dışından fon aldığı" gerekçesiyle hedef gösteren haberler yapılmasının ardından, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun "Merkezi ABD'de bulunan bir vakfın Türkiye'de bazı medya kuruluşlarını fonladığına dair iddiaları yakından takip ettiklerini" belirterek "Yabancı devletlerin veya kuruluşların fonlarıyla ülkemizde faaliyet gösteren medya kuruluşlarına yönelik bir düzenleme ihtiyacı olduğu açıktır" ifadelerini kullanmıştı.
Bu durum, hali hazırda üzerinde büyük siyasi ve ekonomik baskıların olduğu bağımsız medya kuruluşları için daha zor günlerin olabileceğinin sinyalini verdi.
Sosyal medyada "fon aldığı" için iktidar yanlıları hedef gösterilirken, kamu banklarının Türkiye medyasının yüzde 90'ınını oluşturan ancak buna rağmen reyting ve tirajlarda rağbet görmeyen yayın organlarını milyonlarca lira "fonladığı" görmezden gelindi.
ARTI TV'de ekrana gelen "Haber Aktüel" kuşağında fon kullanan basın kuruluşları ve gazetecilere yönelen baskıyı Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı, araştırmacı gazeteci Kenan Şener ve DİSK-Basın-İş Başkanı Faruk Eren yorumladı.
'KÜÇÜCÜK BİR TV KANALI KAMU İLANLARININ YÜZDDE 20'SİNİ ALABİLİYOR'
Yusuf Kanlı, "Bir kere gazetecilik pahalı bir iştir. Yani habere ulşamka öyle sanıldığı gibi masa başında oturup yazmak değildir. Dolayısıyla bu pahalı işi insanlar desteklerle veya yaptıkları işin karşılığında tirajlarla ve reklam anlaşmarıyla yapabilirler. Eğer kamu ilanları belli bir kanala akmaya başlarsa bunun sonucunda özel haber yapmak isteyenlere imkan kalmıyor. Küçücük bir televizyon kanalı kamu ilanlarının neredeyse yüzde 20'sini alabiliyorsa bu ükede, burada ciddi bir sıkıntı var" dedi.
"Habercilik yapmak isteyenlerin destek bulmaları keşke eşit imkanlarda olsa" diyen Kanlı, yurt içinden veya dışından "cevap verilebilirlik, şeffaflık, denetim olduğu sürece" kaynak bulmanın bir sakıncası olmadığını söyleyerek "Nitekim sayın İletişim Başkanı 'denetim getireceğiz' diye söylemiş; hoş gelmiş, sefa gelmiş. Bu zaten yapılıyor şu anda. Ama şu an sanki bu arkadaşlarımız (fon alan gazeteciler) çok ciddi bir yanlış içerisindeymiş, sanki ülkeyi satmışlar gibi hava yaratılması, 'karakter katliamı' dediğimiz olay esasında" diye konuştu.
'FONLAR, YASALAR ÇERÇEVESİNDE VİLAYETLERE BİLDİRİLİR VE MALİ İZİN ALINIR'
Kanlı, "Medyascope ya da benzer kurumlar yasa dışı veya yanlış bir iş mi yaptı?" sorusuna "Medyascope ya da benzer yayınların yaptıkları, yasalar çerçevesinde vilayetlere bildirilerek, mali izin alınarak yapılacak işlerdir. Yani 'Dışarıdan para geldi, kasaya koyar istediğimiz gibi harcarız' diye bir olay yok. Zaten bunun öncesinde projesi vardır; ne yapılacağı, nasıl yapılacağı, nereye gideceği gibi. Bunlar finansal desteklerdir, bağış değildir ve desteklerin amacına uygun kullanılıp kullanılmadığı tekrar kontrolden geçer" yanıtını verdi.
'BUNLAR SUSTURMA, YILDIRMA, BEZDİRME OPERASYONLARI'
Kanlı, "iktidar yanlıları ve Fahrettin Altun'u neyin rahatsız ettiği" konusunda ise "Rahatsızlık eden konu, gırtlağı sıkılmış vaziyette olan medya sektöründe, tamamen bağımlı hareket etmesi istenen medeya sektöründe aykırı ses çıkmasını engellemektir. Bunlar susturma, yıldırma, bezdirme operasyonları. Gazeteci kime yarayacağına bakmasızın haberi yazmak zorundadır; bugün X'e yarayan, yarın Z'ye yarayabilir" dedi.
'VERGİLERİMİZ NEDEN İKTİDAR YANLISI BASIN ORGANLARINI AYAKTA TUTMAYA YARIYOR?'
Gazeteci Kenan Şener, 2020 yılında gazete ve televizyonlara kamu bankalarının ve kamu ortaklı şirketlerin verdiği reklamları incelediğini söyleyerek, "Elbette bütün basın kuruluşlarının kamu kaynaklarıyla desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz ama başta Ziraat Bankası, Haklbank ve Vakıfbank gibi üç dev kamu bankasının reklam dağılımlarına baktık. Bunların bazı gazetelere hiç verilmediğini gördük. Örneğin; Korkusuz, Birgün, Evrensel, Karar, Cumhuriyet, Milli Gazete, Sözcü, Yeni Asya, Yeni Mesaj gibi ideolojik olarak aynı safta yer almayan birçok gazeteye tek bir santim reklam verilmediğini gördük. Bu sadece ilk sonuçtu" diyerek şöyle devam etti:
"Örneğin, ziraat Bankası Sabah gazetesine 2020 yılında 20 bin 696 sütun santim reklam verdi. İkinci en çok reklam verdiği gazete ise yaklaşık 15 bin santimle Akşam gazetesi. Üç bankanın toplamına baktığımızda Sabah'a 42 bin sütun santim yapıyor. Aynı yıl 12 özel bankanın bu gazeteye verdiği toplam reklam miktarı ise 9 bin 300 sütun santimetre. Benzer şekilde Takvim, 23 bin sütun santim, Yeni Asır 14 bin sütun santim reklam almış.
Büyük kamu reklam verenleri de var Türkiye'de. Bunlar televizyon ve gazetelerin ayakta kalmasını sağlıyor. Ama bazılarına hiç reklam vermiyor. Örneğin; Fox TV, Halk TV, Tele 1, KRT, TV5, ARTI TV.
2020 yılında Hazine'nin başında bulunan bakan Berat Albayrak'ın kardeşinin yönettiği Turkuvaz Medya grubunun kamu bankalarından en çok reklamı alıyor olması başlı başına bir soru işaretidir. 1960 darbesinden sonra kurulan Basın İlan Kurumu, Türk basınını desteklemeye yönelik bir kuruluş. Aslında temel felsefe doğru, basının kamu kaynaklarından desteklenmesi lazım.
Biz hepimizin vergilerinden oluşan bu kaynağın nasıl harcandığını sorgulamak zorundayız. Vergilerimiz neden iktidar yanlısı basın organlarını ayakta tutmaya yarıyor?"
'GENEL TABLO ORTAYA BİR 'SOYGUN DÜZENİ' KOYSA DA KİMSEYE 'HIRSIZ' DEMİYORUZ'
Şener, Basın İlan Kurumu'nun gaazetelerin tirajlarına göre reklam vermesi gerektiğini ancak tiraj rakamları açıklanmadığı için burada da iktidar yanlısı gazetelere olması gerekenden çok daha fazla ilan verildiğini belirterek, "Örneğin, en yüksek tirajlı gazetelerden Sözcü, Basın İlan Kurumu gelirlerinde 6. sırada yer alıyor. Ondan daha az tirajlı gazetelere daha çok ilan veriliyor" dedi.
Şener, "Reklam verenleri, reklamdan ne kadar gelir elde etitklerini sorgulamıyoruz. Genel tablo ortaya bir 'soygun düzeni' koysa da kimseye 'hırsız' filan demiyoruz. Eğer gelirlerinin yüzde 50'den fazlası kamu kaynaklı reklam ve ilanlarsa, şeffaflık talebini dile geitiryoruz" ifadelerini kullandı.
'ALTUN'UN BAHSETTİĞİ DÜZENLEME ALTERNATİF YAYINLARI BOĞMAK İÇİN YAPILACAK'
DİSK-Basın-İş başkanı Faruk Eren "Erk Acarer'e yapılan saldırı, Celal Başlangıç'a yönelik tehdir ve Suruç anmasında gazetecilere yapılan saldırının ardından Oda TV'nin yaptığı haber ve en son da Fahrettin Altun'un açıklamaları geldi. Bunların tümü tesadüf değil" diyerek "Kendi kanalları ve gazetelerinin toplumda bir karşılığı yok. Gazeteleri okunmuyor, televizyonları izlenmiyor. Yurttaşlar da alternatif kanallardan haber alma, yorum dinlemeyi seçiyor. Dolayısıyla Fahrettin Altun'un bahsettiği yeni düzenleme alternatif yayınları boğmak, sesini kısmak için yapılacaktır" dedi.
'AB FONLARINDAN EN ÇOK AKP'LİLER YARARLANIYOR'
"Önemli olan ne fon aldığınız değil, aldığınız fonla ne iş yaptığınız. Örneğin, Medyascope aldığı fonla manipülasyon yapmıyor, gerçek bir habercilik yapmaya çalışıyor. Ancak kamu kaynaklarından desteklenen yayın kuruluşlarının toplumu nasıl kandırdıklarını görebiliyoruz" diyen Eren, AB fonlarından en çok AKP'lilerin yararlandığının altını çizerek "Ayrıca şunu da unutmamak gerekiyor: AKP'li birçok belediye, hükümete yakın sendikalar, STK'lar herkesten daha fazla AB fonlarından yararlanıyor" dedi.
Eren, "Habercilik gerçekten pahalı. Bu fonlar da olması gazeteci arkadaşlarımız ne yiyecek, içecek, nasıl geçinecek? Bu fonların kesilmesi demek birçok arkadaşımızın işsiz kalması veya aç kalması anlamına gelecek, bununla uğraşıyorlar. Ama yine de başarılı olamayacaklar. Bu insanlar bir şekide haberlerini ulaştıracakalr. Onun için de Erdoğan'ın söylediği gibi sosyal medyayı düzenlemeye çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.