Gazeteci Sedat Yılmaz 142 gündür tutuklu: 44 sayfalık iddianamenin 41 sayfası gizli tanık ifadesi

Gazeteci Sedat Yılmaz 142 gündür tutuklu: 44 sayfalık iddianamenin 41 sayfası gizli tanık ifadesi
Tutuklu gazeteci Sedat Yılmaz’ın iddianamesinin 41 sayfası “KCK ve gizli tanık” ifadelerinden oluştu. Yılmaz’ın konaklamaları, telefon görüşmeleri, haber sayfalarını takip etmesi, hesabına para yatırması ve hesabına para yatırılmaması suç sayıldı.

Artı Gerçek - Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Sedat Yılmaz’ın da aralarında olduğu beşi tutuklu 49 kişi hakkında başlatılan soruşturmanın tamamlanması üzerine 18 Temmuz’da hazırlanan ve Ankara 28’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianame, mahkeme tarafından kabul edilmeyerek, 27 Temmuz’da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade edildi.

Mahkeme, iade gerekçesinde soruşturma bağlamında gözaltına alınan veya tutuklananların arasında hukuki ve fiili bir bağlantının olmadığı halde soruşturmanın toplu olarak açıldığı ve yürütüldüğü, bu durumun kovuşturma sürecinde birçok zorluğa neden olacağını belirterek, toplu olarak hazırlanan iddianamenin kişi ve iddiaya göre hazırlanması istedi.

Savcılık bu duruma itiraz etmesine rağmen mahkeme itirazı reddetti. Savcılık, bunun üzerine gazeteci Sedat Yılmaz hakkında 6 Eylül’de “Örgüte üye olmak” ve “Örgüt kurma ve yönetmek” iddiasıyla ayrı iddianame düzenledi.

YETKİSİZLİK KARARI VERİLDİ

Hazırlanan iddianame, aynı mahkemeye sunuldu. Ancak 28’inci Ağır Ceza Mahkemesi, iddianamede yer alan söz konusu iddiaların Diyarbakır'da geçtiği, bu nedenle iddianamenin Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiğini belirterek, yetkisizlik kararı verip iddianameyi 21 Eylül’de Diyarbakır’a gönderdi.

TANIKLAR AYNI

Yılmaz hakkında hazırlanan 44 sayfalık iddianamenin 41 sayfası, PKK’nin ve KCK’nin yapılanmasına, gizli ve açık tanıkların kapsamdaki ifadelerine yer verildi. Bu tanıklar arasında kamuoyunun Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatma ve Kobanê Davasında yer alan Kerem Gökalp, Sami Baran ve Ulaş gibi isimler yer aldı. Bunun yanı sıra Ankara’da gözaltına alınıp tutuklanan MA, JİNNEWS ve Yeni Yaşam muhabiri ve çalışanı 10 kişi hakkında beyanlarda bulunan, “K8Ç4B3L1T5” adlı gizli tanık ifadeleri de yer aldı. Söz konusu bu tanığın beyanları üzerinden Yılmaz’ın MA’da haber müdürü olması suçlama konusu haline getirilmeye çalışıldı.

GAZETECİNİN GAZETECİ İLE KONUŞMASI SUÇ SAYILDI

İddianamede, Yılmaz’ın telefon numarasına ait HTS kayıtlarına da yer verildi. Yılmaz’ın kardeşi Filiz Yılmaz, birlikte çalıştığı gazeteciler Dicle Müftüoğlu, gazeteci Mehmet Ali Ertaş, MA editörü Özgür Paksoy ve pek çok siyasetçi ile yaptığı görüşmeler suçlama konusu haline getirilmeye çalışıldı. İddianamede, görüşmelerin içeriğine yer verilmezken, Yılmaz’ın 2 bin 176 arama-arandı bilgisinin bulunduğuna yer verildi. İddianamede yer alan tüm isimlerin Diyarbakır'da yaşıyor olmasına rağmen tümünün telefonlarının ortak bazdan sinyal verdiği iddiası ortaya atılarak, bu durum da suçlama konusu yapıldı.

Bu baz birlikteliklerine ilişkin hiçbir detaya yer verilmezken, “bu irtibatların ülkemiz sınırları içerisinde KCK Alan Merkezlerinin ve İdeolojik Alan Merkezi içindeki örgütsel faaliyetlerin dizayn edilmesi adına gerçekleştirildiği, örgütsel faaliyetlerin düzenlenmesi, terör örgütü güdümünde düzenlenen eylemlerin tertip edilmesi ve müzahir kitlenin diri tutulması adına örgüt mensuplarının sahiplenilmesi ve gerçekleştirilen eylem ve faaliyetlere katılım yapılması adına bu görüşmelerin yapıldığı” şeklindeki ifadelere yer verildi.

KALDIĞI OTEL DE KİŞİLER ÜZERİNDEN DE SUÇLANDI

İddianamede, Yılmaz’ın telefonun sinyalinin 20 Eylül 2014’te Urfa'nın Suruç ilçesinde sinyal vermesi de suç olarak lanse edilmeye çalışılması dikkat çekti. Yılmaz’ın buraya gitmesi PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın IŞİD'e karşı Kürt halkına yaptığı seferberlik çağrısı ve sonrasındaki çağrılara bağlandı. Yılmaz’ın bu çağrılar ve YPG’ye destek olmak için sınıra gittiği iddia edildi. Ancak Yılmaz’ın katıldığı herhangi bir eylem ve etkinliğe ise yer verilmedi. Yılmaz’ın konakladığı oteller de suç olarak değerlendirildi. Yılmaz’ın kaldığı otellerde “örgütten” kayıtları bulunan kişilerin de aynı tarihlerde otelde kaldığı ileri sürülmesine rağmen bu kişilerin kim olduğuna dair isim ve soy isimlerine örgüt ile ne tür bir ilişkilerinin olduğuna dair bir veriye yer verilmedi. Bunun yanı sıra Yılmaz’ın kaldığı oda ve kriminal hale getirilmeye çalışılan bu kişilerin odalarının yan yana veya yakın olması da suçlama konusu haline getirilmeye çalışıldı. Ancak buna rağmen Yılmaz’ın oda numarası ve diğerlerinin oda numarası veya birbirleri ile bir temasta bulunup bulunmadığına dair bir veriye de yer verilmemesi dikkat çekti.

MASAK RAPORU, İDDİANAMEDE

İddianamede, Yılmaz’a dair MASAK raporuna da yer verildi. Yılmaz’ın az sayıda bankacılık faaliyetinde bulunması ve bulunmaması da suç olarak gösterildi. İddianamede, Yılmaz’ın çok az sayıda bankacılık işlemi bulunduğu, eylül 2016 yılından sonra SGK kaydının bulunmadığı fakat hesabına yüksek miktarda nakit para girişi bulunduğu, 2017 yılı mart ayından sonra herhangi bir havale/eft işlemi gerçekleştirmediği, ayrıca 2018 yılından sonra nakit çekme/yatırma işlemi gerçekleştirmediği belirtilerek, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve Yılmaz’ın örgütsel gizliliğe riayet ettiği ileri sürüldü.

İddianamede dikkat çeken bir diğer husus ise Yılmaz’ın sosyal medya platformu Facebook’a dair suçlama oldu. Hiçbir sanal medya paylaşımına yer verilmeyen iddianamede, Yılmaz’ın Facebook hesabındaki paylaşımlarla PKK/KCK ve PYD/YPG’nin görüş ve ideolojilerini benimsediği, örgüt faaliyetlerini destekleyen paylaşımlar yaptığı, örgüt güdümünde haber yapan sayfaları takip ettiği ve bu paylaşımları sosyal medya platformlarından paylaştığı ileri sürüldü. İddianamede, paylaşımlara ilişkin şu değerlendirme yapıldı: “Bu faaliyetlerinin terör örgütünün propagandasını yapmak gibi anlaşılsa da şüphelinin PKK/KCK silahlı terör örgütünün KCK sistematiği içerisinde İdeolojik Alan içerisinde faaliyet yürütmesinden dolayı sosyal medya platformu üzerinden bilinçli ve ideolojik olarak örgüt ideolojisini daha fazla kitlelere yaymak amacıyla yapıldığı ve bu faaliyetleri terör örgütü üyeliği kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.” (MA)

Öne Çıkanlar