Haber takibi sırasında engellenen gazeteciler anlattı: Cezasızlık cesaretlendiriyor
Farklı gerekçelerle yasaklanan eylem ve etkinlikler kolluk tarafından engellenirken alanda gazetecilere yönelik artan baskı da dikkat çekiyor. Kolluğun gazetecilere yönelik engelleme ve şiddetinini gazeteciler anlattı.
Ezgi YILDIZ
İSTANBUL - Yaptıkları haberler öne sürülerek haklarında dava açılan gazetecilerin hapis cezaları almaları yanında kolluğun farklı gerekçelerle engellenen eylemlerde haber takibi yapan basın çalışanlarına yönelik engelleme ve şiddeti de dikkat çekiyor.
Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), toplumsal bir olaya müdahale sırasında basın mensubu olduğu hususunda tereddüt bulunmayan gazetecilerin gazetecilik faaliyetine engel olacak şekilde kötü muameleye uğramasını ve gözaltına alınmasını, ayrıca ifade ve basın özgürlüğüne yönelik bir müdahale olarak değerlendiriyor. Anayasa Mahkemesi, sahada yer alan gazetecilerin görevlerini yaptıkları sırada şiddete uğramaktan korunmaları meselesine odaklanılması gerektiğine de dikkat çekerek mesleki faaliyetlerinin icrası sırasında kamu görevlileri tarafından yapılacak kötü muamelelerin gazetecilerin bilgi alma ve bilgi verme kabiliyetini ciddi şekilde engelleyeceğini de vurguluyor.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel Ok, Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanı olduğu dönemde basın çalışanlarının; toplantı, gösteri ve yürüyüşleri takip ettiği sırada görüntü almasını engelleyen genelgenin Danıştay kararıyla yasalara aykırı olması nedeniyle iptal edildiğini hatırlattı.
Alanda şiddete varan engellemelerle karşılaşan gazeteciler kolluk tarafından maruz bırakıldıkları müdahaleleri ve artan baskıyı anlattı.
‘KAMUSAL GÖREVİ YERİNE GETİRMEME SUÇU’
Avukat Veysel Ok, geçtiğimiz hafta gazetecilerin eylemi takip ettiği sırada polisin elleriyle kameraları kapatmaya çalışmasının Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade etti. Veysel Ok, “Bu uygulama tamamen suçtur. Polisin oradaki görevi ile gazetecinin görevi kamusal anlamda ortaktır. Nasıl ki polis kamunun güvenliğini sağlamakla mükellefse gazeteci de kamuoyunu bilgilendirmekle görevlidir. Bu yüzden polisin herhangi bir gazetecinin iş gereçlerine el koymaya çalışması itmesi kamu görevini yerine getirilmesini engellemek suçtur TCK’de kamu görevini yerine getirmeme suçu var” dedi.
Türk Ceza Kurulu (TCK) basın çalışanını kamu görevini tanımlar anayasada gazetecinin haberi kamu faydasına yaptığı yer alır.
‘YAPTIKLARI HAK İHLALLERİNİN KAYDA ALINMASINI ENGELLEMEK İSTİYORLAR’
MLSA Eş Direktörü Ok son zamanlarda yapılmak istenen eylemlerin idari güçler tarafından engellenmesini ise “Son zamanlarda idari güçlerin herhangi bir muhalif grubun toplantı, gösteri ve yürüyüşü yapmasına tahammülü yok. Engellerken hak ihlalleri yapıyorlar. Gözaltına alırken göstericilere şiddet uyguluyorlar. Buradaki temel amaç yaptıkları hak ihlallerinin kayda alınıp topluma ulaşmasını engellemek. Hukuksal hiçbir zemini yok” ifadeleriyle değerlendirdi. Ok, gazetecilerin maruz bırakıldıkları ve kendilerini çalışamaz hale getiren engellemelere yönelik “Fiilen bu hukuksuzlukla mücadele etmek lazım” dedi.
ŞİMŞEK: GAZETECİLERE KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA HUKUKİ SÜREÇ İYİ İŞLEMİYOR
Pir Haber Ajansı’ndan Muhabir Dilan Şimşek bir yıla yakın süredir alanda çalıştığını ifade ederek, haber takibi yaptığı sırada alandan ilk olarak gazetecilerin uzaklaştırıldığına şahit olduğunu söyledi. Şimşek, “Kolluk kuvvetlerinin gazetecilere karşı uyguladığı şiddet ve alanda işini yaptırmama tutumu kişisel bir tavrın da ötesinde gazetecilere karşı işlenen suçlarda hukuki süreçlerin iyi işletilmemesinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum” dedi.,
‘İŞKENCEYİ GÖRÜNTÜLERKEN İŞKENCEYLE GÖZALTINA ALINDIM’
Dilan Şimşek, haber takibi yaptığı sırada özellikle sivil polislerin ısrarlı takip ve gözetimine maruz bırakıldığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Elbette bununla da sınırlı kalmıyor. Ekip amirlerinin alanda beni ve bazı meslektaşlarımı hedef gösterdiğine de kasıtlı olarak görüntü almamın engellendiğine de şahit oldum. Uzun süredir Cumartesi Anneleri’nin eylemini takip ediyorum. Haftalar boyu diğer arkadaşlarım gibi tartaklandım, hakarete maruz kaldım. 955. Haftada polis işkencesini görüntülerken ben de işkenceyle gözaltına alındım. Bu polis şiddeti sadece alandaki gazetecilerin tepkileriyle ortadan kalkacak, çözüme ulaşacak gibi durmuyor.”
Şimşek, bu sorunun çözümü için basın meslek örgütlerinin ısrarlı tutumu ve toplumsal muhalefetin desteğine ihtiyaç olduğunu ifade etti. Dilan Şimşek, gazetecilerin maruz bırakıldığı bu engellemelerin sadece mesleki zararlarının olmadığına dikkat çekerek, “Bu davranışlar toplumunun haber alma, doğru bilgiye erişme özgürlüğünü kısıtlıyor. Bu nedenle polis şiddetine ve gazetecilere iş yaptırmama tutumuna karşı ortak mücadelenin gerekliliğine inanıyorum” dedi.
KAZIM KIZIL: ARTAN ŞİDDETLERİNE CEZASIZLIK DAYANAĞI
Geçtiğimiz aylarda jandarma Akbelen Ormanı’na açılmak istenen maden sahasına karşı direnen köylüleri görüntüleyen video haberci Kazım Kızıl'ı da engelleyip doğrudan gözünü hedef alarak biber gazı sıkması da medyada geniş bir yer tutmuştu. Kızıl yaklaşık 10 yıldır özellikle Ege Bölgesi’ndeki çevre direnişlerine kolluk yaşadıklarını ve kolluğun müdahalesini değerlendirdi.
Kızıl, geçen 10 yıl boyunca değişen tek şeyin kolluğun tutumu olduğunu ifade etti. Kızıl diğer gazetecilerin de şiddet gördüğüne “Benim görüntümü o sırada kayıtta olan başka bir başka gazeteci çekebildi diye görünür oldu” sözleriyle vurguladı. Video haberci Kızıl sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben daha önceden kolluğun görüntü almamıza engellemesini ‘orada hukuksuz bir işlem olduğundan belgelenmesini istemiyorlar’ şeklinde yorumluyordum fakat bence artık öyle değil. Çünkü onların artan şiddetleri için hukuki olarak da bir cezasızlık sistemi var. Kısacası kolluğa uyguladıkları şiddetten kaynaklı hiçbir bir şey olmuyor. Doğalında onlar da uygulaması gereken prosedürden bağımsız davranıyorlar. Kolluk görev aldığı yerde emri kimden alıyorsa kendini orada konumlandırıyor. Kendilerinin karşısında olan kişilere de düşmanlaştırma yapıyor. Üstelik kimseyi de ayırt etmiyorlar; Milletvekili, aktivist, gazeteci her kim varsa aynı düzeyde uygulamayı sürdürüyorlar.”
Musa Anter 31 yıl önce katledildi: Direnen gazetecilik geleneği hep sürecek
Gazeteci Sinan Aygül’e saldıran biri polis iki korumaya tahliye