Musa Anter 31 yıl önce katledildi: Direnen gazetecilik geleneği hep sürecek

Musa Anter 31 yıl önce katledildi: Direnen gazetecilik geleneği hep sürecek
Diyarbakır’da 20 Eylül 1992 tarihinde katledilen Kürt aydın Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, adalet arayışlarına zaman aşımıyla yanıt verildiğini söyledi. Anter “Babamın kimler tarafından nasıl öldürüldüğü ortada olmasına rağmen zaman aşımından düştü” dedi

Artı Gerçek - Kültür festivaline katılmak için geldiği Diyarbakır’da 20 Eylül 1992 tarihinde katledilen gazeteci, aydın ve yazar Musa Anter’in (Apê Musa) katledilmesinin üzerinden 31 yıl geçti. Failler bulunmadığı gibi katliama dair dava geçen yıl zaman aşımından düşürüldü. Toplumda derin izler bırakan davaların bir bir zaman aşımından düşürüldüğünü söyleyen Anter’in oğlu Dicle Anter, bunun en son örneğinin 33 aydının yakıldığı Madımak Oteli davası olduğuna işaret etti.

Babasının katledildiği günden bu yana adalet talebinde bulunduklarını, ancak taleplerinin 30 yıl sonra zaman aşımı ile karşı karşıya kaldığının altını çizen Anter, şunları söyledi:

“Babam halk tarafından çok sevilen biri. Yazım şekli halkın anlayacağı bir dil oldu. Gazeteciliğinde bunu işledi. Ve çok sevildi. Kürt tarihini, direnişini çok iyi anlatan, bu çerçevede Kürt halkına bilgi veren biriydi. Bunları dile getirdikleri için sürekli hedefti. Devlet tuzak kurarak onu katletti. Katledilmesinin ardından adalet arayışı içine girdik. Bir yaprak ile başladığımız bu süreçte büyük bir yankı gelişti, ancak zaman aşımı ile sonlandı.”

Zaman aşımı ile biten davayı AYM’ye taşıdıklarını kaydeden Anter, buradan sonuç alınmaması durumunda AİHM’e başvuracaklarını söyledi.

‘BABAMIN KİMLER TARAFINDAN NASIL ÖLDÜRÜLDÜĞÜ ORTADA’

Toplumun kanayan yarası olana davaların zaman aşımı ile aklanmaya çalışıldığını kaydeden Anter, “Babamın kimler tarafından nasıl öldürüldüğü ortada olmasına rağmen zaman aşımından düştü. Aynı durum Sivas Katliamı’nda da yaşandı. İnsanları yakan kişiler serbest bırakılıyor, katiler serbest bırakılıyor. Toplumun kanayan yarası oldu bu durum, Katliamcı zihniyet aramızda dolaşıyor. Adalet taleplerine hep bu şekilde cevap veriliyor” dedi.

‘KÜÇÜK GENERALLERİ KALEMİNİ YERDE BIRAKMADILAR’

Babasının gazeteciliğini “direniş gazeteciliği” olarak tanımlayan Anter, “Musa Anter gazeteciliği önemli bir gazetecilik, Musa Anter’in tabiri ile küçük generalleri kalemini yerde bırakmadılar. Direnen gazetecilere dönük saldırılar ortada. Abdurrahman Gök daha birçok gazeteci, Demokles’in kılıcı ile karşı karşıya kaldılar. Ve şu an gazeteciler sırf haber yaptıkları için cezaevinde. Ancak geri adım atmıyorlar. Musa Anter geleneği hep sürecek” diye konuştu.

Musa Anter adına 30 yıldır “Musa Anter Gazetecilik Yarışması”nın düzenlendiğini hatırlatan Anter, bunun Kürt halkı için çok büyük önem taşıdığını söyledi.

MUSA ANTER DAVASI

Musa Anter’in katledilmesinin ardından 2000 yılına kadar raflarda bekletilen dosya, Anter’in ailesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurusuna dair 2007 yılında “yaşam hakkının hem maddi hem de usul açısından ihlal edildiğine” karar verildi. AİHM, olayın ardından ortaya çıkan ve Anter'in öldürülmesiyle doğrudan ilgisi olan, Meclis’in 1998 tarihli “Susurluk raporu” gibi bazı önemli delillerin de yetkililer tarafından kullanılmadığını tespit etti.

AYGAN, ANTER KATLİAMININ JİTEM' TARAFINDAN PLANLANDIĞINI SÖYLEDİ

AİHM kararının ardından 2009 yılında Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı, JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan’ın 2004 yılında Özgür Gündem Gazetesi’nde yayımlanan itiraflarını “ihbar” kabul ederek, katliamdan 17 yıl sonra soruşturmayı yeniden başlattı. Aygan, Anter katliamının JİTEM'in önde gelen kadrosu tarafından planlandığını itiraf etti. Bunun üzerine JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan ile birlikte PKK itirafçıları Cemil Işık, Ali Ozansoy, Hamit Yıldırım ve Yeşil kod adıyla tanınan Mahmut Yıldırım hakkında tutuklama kararı verildi. Soruşturmada 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasına çok kısa bir süre kala Hamit Yıldırım 29 Haziran 2012'de tutuklandı. 2013 yılında Hamit Yıldırım ile Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Abdülkadir Aygan ve emekli Albay Savaş Gevrekçi hakkında, “kasten insan öldürmek ve halkı silahlı isyana teşvik etmek” suçlarından yargılanmak üzere dava açıldı.

DAVA ANKARA’YA NAKLEDİLDİ

Dava açılmasından kısa bir süre sonra 2015 yılında “güvenlik” gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi. Dava, 1990’lı yıllarda Kürt illerinde JİTEM tarafından işlenen zorla kaybetme ve hukuk dışı infazlarla ilgili yürüyen ve JİTEM Ana Davası olarak anılan dava ile birleştirildi. 1993 yılında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk cinayetiyle 2019 yılında açılan dava da Musa Anter ile JİTEM Ana Davası’yla birleştirildi. Anter ailesini avukatı Selim Okçuoğlu, Musa Anter Davası’nın diğer davalardan tefrik edilmesi için defalarca talepte bulundu ancak her defasında Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “davanın sanıkları Abdülkadir Aygan ve Cemil Işık’ın henüz savunmalarının alınamamış olması” gerekçesiyle reddedildi.

HAMİT YILDIRIM TAHLİYE EDİLDİ

Haziran 2017’deki duruşmada sanık Hamit Yıldırım, “tutukluluk süresi dolduğu” gerekçesiyle tahliye edildi. Davanın zaman aşımına uğramasına aylar kalmasına rağmen kovuşturma aşamasında eksik kalan birçok husus tüm ısrarlara rağmen giderilmedi. İsveç’te bulunan sanıklardan JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan’ın 2018 yılında yazılı savunması alınması talebiyle mahkemece müzekkere oluşturulmasına karşın Adalet Bakanlığı kayıtsız kaldı, yanıt vermedi. JİTEM Ana Davası ile 1993 yılında “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk davasıyla birleştirilen davanın karar duruşması, 21 Eylül 2022’de Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Anter Davası, JİTEM Ana Davası’nda tefrik edilerek, zamanaşımından düşürülmesine karar verildi. Mahkeme heyeti, Anter ailesi ve avukatlarının karar duruşması öncesi talep ettiği tefrik edilme talebini kabul etmezken, zamanaşımından bir gün sonraya duruşma günü vererek, davayı alelacele kapattı.

AYM’YE TAŞINDI

Anter ailesi ve avukatları mahkeme heyetinin verdiği karar ardından Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne başvuruda bulunarak, gerekçeli karar ardından esasa dair itirazlarını sunacaklarını belirtti. İstinaf’a yapılan başvuruda 15 gün içinde gerekçeli karar yazma zorunluluğu yerine getirilmemesi nedeniyle verilen “zamanaşımı” kararı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı. Anayasa Mahkemesi, henüz başvuruyu sonuca bağlamadı.(MA)

Öne Çıkanlar