'Hayata Dönüş' katliamının 21'inci yılı: Failler korunuyor

'Hayata Dönüş' katliamının 21'inci yılı: Failler korunuyor
19 Aralık Katliamı’nın 21’inci yıldönümünde cezaevlerinde tecrit uygulamalarının devam ettiğini dile getiren Nuray Çevirmen, 'Cezasızlık politikalarına son verilmelidir' dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, 19 Aralık Katliamı’nın 21’inci yıldönümüne ilişkin basın toplantısı düzenledi. Şube binasında yapılan toplantıda İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen, Türkiye cezaevlerinde F tipine geçiş ve tecrit koşullarını protesto amacıyla açlık grevi yapan tutuklulara karşı 19 Aralık 2000 tarihinde Türkiye genelinde 20 cezaevine eş zamanlı bir operasyon yapıldığını hatırlattı.

'FAİLLER KORUNUYOR'

Operasyonda 30 tutuklunun ve 2 güvenlik görevlisinin yaşamını yitirdiğini anımsatan Çevirmen, "İnsanlık suçunun işlendiği, insanların katledildiği operasyona ‘Hayata Dönüş’ adı verilmişti. İnsan yaşamının önceliğinin gözetilmediği bu katliama dair aradan geçen 21 yıllık süre zarfında sorumlular yargılanmamış, failler cezasızlık politikası çerçevesinde korunmaya devam edilmektedir" dedi.

Türkiye cezaevlerinde tecrit uygulamalarının devam ettiğine dikkat çeken Çevirmen, "Hem insani hem de hukuki açıdan yaşama hakkı en temel insan hakkıdır ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre ‘yaşama hakkı’ dokunulmaz başat hak olarak kabul edilmektedir. Ancak devlet pratiğinde bu iki yükümlülük yerine getirilmemekte; yaşam hakkı ihlal edilmektedir. İnsan Hakları Derneği, 16-17 Kasım 2002 yılındaki Olağan Genel Kurulu’nda 19 Aralık gününü ‘Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü’ olarak ilan etmiştir. Cezaevleri; hak ihlallerinin en fazla yaşandığı kapalı mekanlardır" ifadelerini kullandı.

HAK İHLALLERİNİ SIRALADI

Çevirmen, cezaevlerinde hala sağlığa erişim, insanlık onuruna aykırı olarak tek kişilik ring araçlarında kelepçeli olarak uzun saatler ve günler süren sevkler, çıplak arama, ayakta sayım, fiziksel ve psikolojik işkence, mahpusların başka mahpuslarca şiddet görmesine göz yumulması, sosyal hakların ortadan kaldırılması, iletişim, bilgi edinme ve kültürel hakların yok sayılması ve daha yüzlerce hak ihlalinin sayılabileceğini belirtti.

YAŞAM HAKKI İHLALLERİ 

Cezaevlerinde hastalıklardan ve intihar vakalarından kaynaklı her yıl onlarca ölümler meydana geldiğini söyleyen Çevirmen, "2020 yılından bu yana tespit edebildiğimiz kadarıyla 94 mahpus hapishanelerde veya hapishanelerden hastalıkları nedeniyle tahliye edildikten kısa bir süre sonra yaşamını yitirmiştir. Son olarak Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde, işkence ve cinsel saldırıya uğrayan Garibe Gezer, İskenderun T Tipi Kapalı Hapishanesinde Bangin Muhammed, Şakran T Tipi Kapalı Hapishanesinde Abdurrazak Suyur, Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde Halil Güneş, Bolu T Tipi Kapalı Hapishanesinde İlyas Demir ve uzun süre hapishanede kaldıktan sonra hastalıkları nedeniyle infazı ertelenen Salih Toğrul isimli mahpuslar yaşamını yitirmişlerdir. Tüm bu ölümler önlenebilir ölümlerdir. Devlet tarafından ruhsal ve bedensel bütünlüklerinin korunması gereken mahpusların ölümleri araştırılmamakta, sorumlular hakkında hiçbir işlem yapılmamakta ve bu da yaşam hakkının ihlal edilmesini sürekli hale getirmektedir" diye konuştu.

‘FAİLLER YARGILANMALI’

19 Aralık Katliamı’nın yaşanmasında sorumluluğu olan faillerin yargılanması ve zamanaşımı usulü ile uygulanan cezasızlık politikalarına son verilmesi çağrısında bulunan Çevirmen, "Cezaevleri sivil denetim mekanizmalarına açılmalıdır. Tutuklu ve hükümlülere kötü muamele uygulayan görevliler hakkında etkin soruşturmalar yürütülmelidir. Adil yargılanma, sağlık hizmetlerine erişim, yeterli beslenme, hijyen koşullarına, kültürel ve sosyal haklara, avukatları ve aileleriyle görüşebilme hakları sağlanmalıdır. İnsan hakları savunucuları olarak yaşanan katliamların peşini bırakmayacağımızı ve yaşanan tüm hak ihlaline karşı mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi. (MA)

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar