Hayvanları Koruma Günü’ne ‘katliam yasası’ gölgesi: 63 günde 60 ölüm tespit edildi

Hayvanları Koruma Günü’ne ‘katliam yasası’ gölgesi: 63 günde 60 ölüm tespit edildi
Türkiye, 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’nü 63 gün önce yürürlüğe giren 'katliam yasası'nın gölgesinde girdi. Hayvan hakları savunucuları ve hukukçulara göre bu yasa şiddet eğilimli kişileri cesaretlendirdi, 63 günde 60 hayvan ölümü tespit edildi.

Müzeyyen YÜCE


İSTANBUL - Sokak hayvanlarının toplatılarak barınaklara gönderilmesinin ve öldürülmesinin önünü açan Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişikliğin üzerinden 63 gün geçti.

Hayvan hakları savunucuları başta olmak üzere muhalefetin ‘yaşam hakkına’ ve ‘kamu yararına’ aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz ettiği düzenleme Meclis’ten geçerek 2 Ağustos’ta yürürlüğe girse de ‘yasanın geri çekilmesi’ne ilişkin protestolar sürüyor.

Söz konusu kanunda yapılan değişikliğin üzerinden geçen iki ayda ‘katliam yasasına hayır’ sloganıyla geniş katılımlı iki miting düzenlenirken, bu süreçte Ankara’nın Altındağ ilçesi ve Niğde başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli kentlerinden hayvana şiddet görüntüleri kamuoyuna yansıdı.

Yaşam hakkı savunucularına göre bu düzenleme hayvanlara yönelik şiddeti artırırken, hukukçular da söz konusu yasanın şiddet eğilimli kişileri cesaretlendirdiği görüşünde.

‘BU YASAYLA ÜLKEDE ‘AV TÖRENİ’ BAŞLADI’

Daha önce defalarca yasanın kabulünün hayvanları korumaktan çok öldürmeye teşvik edeceğine ilişkin uyarılarda bulunduklarını belirten Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP), Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat, günün sonunda ülkede deyim yerindeyse bir ‘av töreni’ başlatıldığını ifade etti.

avukat.jpg

Hayvanların yaşam haklarına yönelik tehditlerin ciddi boyutlara ulaştığına ve bu tehditlerin yapılan son yasal düzenlemeyle desteklendiğine vurgu yapan Şenpolat, her yıl 4 Ekim’de kutlanan Hayvanları Koruma Günü’nün, bu yıl söz konusu yasanın gölgesinde kaldığına dikkat çekti.

4 Ekim’in 1822 yılından bu yana hayvan haklarını korumak, iyileştirmek ve farkındalık oluşturmak için bir mücadele günü olduğunu ifade eden Şenpolat, "Bu ülkede dağ keçilerinin vurulması için ihale açılıyor, her gün birçok kentten sokak hayvanlarına şiddet ve katliam haberleri, görüntüleri geliyor. Merdiven altı üreticilerden can satın alınıp, satılıyor. Her şeyden önce söz konusu yasa yürürlüğe girdiğinden bu yana hayvana şiddet vakaları da artı. Dolayısıyla hayvan haklarına bakış açısının değişmesi gerekiyor. Böyle bir gün kutlanmaz” dedi.

‘AYM’NİN YASAYI İPTAL ETMESİ GEREKİR’

Tüm itirazlara rağmen kabul edilen yasanın yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararının önemli olacağının altını çizen Şenpolat, yasanın durdurulmasına gerekçe olarak da şunları söyledi:

“Yasada yerel yönetimlere bakımevi yapmak için 2028 yılına kadar süre veriliyor. Ancak bu madde fiilen ‘uygulanamaz.” Çünkü belediyelerin içinde bulunduğu maddi borç bataklarına bakacak olursak böyle bir imkanlarının olmadığını görürüz. Ayrıca yasal düzenlemeler idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net ve uygulanabilir olmalı. Aynı zamanda bu yasa yerleşmiş hukuk devleti ilkesine de aykırı. Zira Anayasa, insanların ve tüm ekosistemin yaşamasını teşvik eder. Bilimsel çözümler varken öldürme yoluna teşvik edici yasaların uygulamaya konması hak olarak görülemez. Dolayısıyla AYM’nin bu yasayı iptal etmesi gerekir.”

YASANIN 63 GÜNLÜK BİLANÇOSU

Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi’nden Burcu Yağcı da yasada yer alan ucu açık maddelerin bu süreçte hayvanların keyfi şekilde katledilmesine yol açtığını söyledi.

burcuyagci.jpg

Düzenlemeden cesaret alan kişi ve kurumların doğrudan veya dolaylı şekilde hayvanları katlettiğini kaydeden Yağcı, yasanın 63 günlük bilançosunun tespit edilebilen 60 ölüm olduğunu söyledi.

Yasanın her kadar kötü de olsa ‘hayvanların hangi şartlarda uyutulacağı’nın belirlenmiş olduğunu, ancak bazı ucu açık ifadeler nedeniyle keyfi şekilde katliamlar yapıldığını belirten Yağcı, “Hukuk da bu aşamada oldukça yavaş işliyor. Bu süreçte tespit edilen bazı ölümlerin sorumlusu olan belediyeler için personellere soruşturma izni dahi verilmiyor. Kişiler veya kurumlar “yasa bize yetki verdi’ diyerek bu eylemleri gerçekleştiriyor. Bu konuların hukuki takipçiliğini yapıyoruz ancak AYM’nin vereceği karar hayvanlar için ‘hayati’ önem taşıyor. Zira yasa yürürlükte kaldığı sürece ortada hayvan kalmayacak. Bu yüzden 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü kapsamında bugün AYM önünden ‘yasayı geri çek’ diye sesleneceğiz” diye konuştu.

‘BU SÜREÇTE BELKİ YÜZLERCE BELKİ DE BİNLERCE HAYVAN KATLEDİLDİ’

Söz konusu yasa gündeme geldiği ilk günden bu yana birçok kentte eylemler düzenleyen Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi’nden Ersin Tek de 4 Ekim Hayvanları Hakları Günü’nde Türkiye’de yasa destekli hayvan katliamlarını konuşuyor olmanın üzücü olduğuna dikkat çekti.

ersintek.jpg

Hayvanlar için katliamdan ve tecritten başka bir anlamı olmadığını ifade ettiği yasanın yürürlüğe girdiği günden bu yana “Ülkece şiddete, vahşete, katliama maruz bırakılıyoruz. Her gün ama her gün hayvanlara yönelik şiddet, istismar ve katliam haberleri alıyoruz” diyen Tek, yasayı uygulamayacağını açıklayan CHP’li belediyelerin dahi sokak hayvanlarını barınaklara toplamayı sürdürdüğünü söyledi.

Bu süreçte çok sayıda hayvana yönelik şiddet ve katliam vakalarının yaşandığına vurgu yapan Tek, bir o kadar da tespit edilemeyen vakalar olduğunu belirterek,
“Ne yazık ki özellikle Anadolu’da, taşrada haberimiz bile olmayan olaylar olabileceğini biliyoruz. Yasa tam olarak uygulanmaya başlanmadan bile pek çok cinayet ve katliam haberi aldık. Belki yüzlerce belki binlerce hayvanın bu süreçte öldürüldüğünü düşünüyoruz” dedi.

‘TOPLUMUN AYM’DEN BEKLENTİSİ KANLI YASAYI İPTAL ETMESİ’

AKP’nin hayata geçirdiği yasanın hayvanlara şiddet vakalarını artırmakla birlikte şiddet eğilimli kişileri de ‘cinayet’ için cesaretlendirdiğini ifade eden Tek’e göre ortaya çıkan tablo oldukça tehlikeli.

Hayvanların yaşam hakkını tartışmaya açan, cinayeti çözüm olarak sunan bu yasanın nefret kültürünü de sistematikleştirdiğini kaydeden Tek, şöyle konuştu:

“Yasa geçtikten sonra pek çok yerde hayvanların “kimliği belirsiz kişilerce” zehirlendiğini, hatta hayvan katillerinden birinin “devlet yasa çıkardı, artık hayvanları öldürmek serbest” deyişini unutmamak gerekiyor. Hayvanlara yönelik bu şiddet vakaları tekil, istisnai vakalar değil. Tıpkı kadın cinayetleri gibi hayvana yönelik şiddet de sistematik bir sorun. Dolayısıyla hayvan nefreti de hayvan cinayetleri de politik. Hayvan cinayetlerini suç olarak tanımlamak yerine cesaretlendiren ve devlet eliyle kitlesel hale getirmeyi amaçlayan bir yasayı da bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Toplumsal muhalefetin de etkisiyle yasa henüz tam anlamıyla uygulanamıyor ancak yasanın derhal geri çekilmesi gerekli. Yasanın iptalini görüşecek Anayasa Mahkemesi’nden bu toplumun beklentisi de bir an önce bu kanlı yasayı iptal etmesi.”

Öne Çıkanlar