HDK, TİHV ve İHD: Mültecilere yönelik saldırılar kabul edilemez
Artı Gerçek - Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Türkiye'nin çeşitli kentlerinde Suriyeli göçmenlere yönelik 30 Haziran'da Kayseri'de başlayan ırkçı saldırıların genel göçmenlere karşı yayıldığına dikkat çekti.
Açıklamada, bölgede yaşanan göç dalgasının, emperyalist kuşatmanın bir sonucu olarak halklara karşı yapılan pogrom girişimi olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca, "1955 yılında başkaca bir yalanın üzerine kurulan Rum ve Ermenilerin mülklerinin gasp edilmesine benzer görüntüler bu anlamıyla tesadüf değildir. Suriye’deki vahşi savaşın tarafı olan Türk devleti, cihatçı çetelerle kol kola girerek, bir başka ülkenin topraklarında var olmakta bir beis görmeyerek, ülke halkının vergileriyle bu çeteleri besleyerek ve Suriye’de yer alan pek çok halka cihatçı çeteler aracılığıyla yaşatılan işkencenin müsebbibi olarak sorumludur."
‘SALDIRILAR KABUL EDİLEMEZ’
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ise yaptığı yazılı açıklamada, Kayseri’de başlayıp başka illere de yayılan mültecileri hedef alan ırkçı saldırıların kontrolsüz bırakılmasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Komşumuzla sırf komşumuz olduğu için bir arada yaşama ilkesini hayata geçirmeyi beceremediğimizde, fail ya da mağdur, hep beraber kör bir şiddetin nesnesi olacağız. Sokağın hıncının kontrol edilmemesi, saldırganlığın neredeyse serbest bırakılması, aslında ülkede artık yerleşik hale gelen yapısal şiddetin bir tezahürüdür. Bu nedenle sığınmacılara yönelik bu kabul edilemez şiddeti değil de yalnızca iktidarın politikalarının yanlışlığını tartışmayı tercih eden bir muhalefet dili de toplumsal bir aradalığın tesisine değil, dışlama ve damgalama pratiklerinin güçlenmesine su taşımaktadır.”
‘İKTİDAR SORUMLUDUR’
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin açıklamasında, mültecilere yönelik saldırıların kabul edilemez olduğu ifade edildi. Açıklamada şunlar kaydedildi: “Hükümet bu vahim gelişmelerden siyasi olarak sorumludur. 13 yıldır daha da belirginleşen pragmatist göç siyaseti, sosyal destekten ve hukuki korumadan mahrum bırakılan, ağır sömürü çarkına sürülen mültecileri mağdur etmektedir. Kayseri, Konya gibi sanayi kentlerini ucuz ve güvencesiz göçmen emeği üzerinden vahşi bir emek pazarı yarışına sokan ve ‘Anadolu Kaplanları’ olarak bilinen muhafazakâr patron örgütleri, bu pragmatist göç siyasetinin önemli bir parçasıdır ve olayların bu hale gelmesinde sorumlulukları vardır.” (MA)