'HDP’li belediyelere atanan kayyumlardan kurtulmadan, üniversitelerdeki kayyumlardan da kurtulamayız'
Boğaziçililer, 'Defelarca dile getirdiğimiz gibi kayyumluk rejimi iktidarın bir taşeronu olarak işlemektedir' dedi.
Yağmur KAYA
ARTI GERÇEK- Boğaziçi Bileşenleri, Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'ne AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından kayyım rektör olarak atanması ve yine Erdoğan tarafından görevden alınmasının ardından "Tüm kayyumlar gidecek" sloganıyla Kadıköy Rıhtım Meydan'da eylem gerçekleştirdi.
Eylemde "Piyonu değil şahı istiyoruz", "Üniversiteler ve belediyelerdeki tüm kayyumlar gidecek" pankartı açılarak sık sık "Üniversiteler bizimdir, bizim kalacak", "Kayyum rektör istemiyoruz", "İstifa yok tek başına ya tüm kayyumlar ya tüm kayyumlar" sloganları atıldı.
'BU DÜZENE UŞAKLIK ETMEK İSTEYEN MELİH BULU'YA BAKSIN'
Açıklamada ilk olarak konuşan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Reha Yıldız, tepeden inme Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin son "Kurbanı" nın bu sefer iradesini saraya teslim eden Melih Bulu olduğunu söyledi. Melih Bulu'nun yönetememe krizi içine düşen iktidar tarafından günah keçisi ilan edildiğini söyleyen Yıldız, "7 ayı aşkın süredir direnen Boğaziçi bileşenlerinin iradesini kıramayan iktidar, çareyi Melih Bulu’yu görevden almakta bulmuş ve tüm bu anti-demokratik sistemin yarattığı bunalımı onun omuzlarına yıkmıştır. Bu düzene uşaklık etmekte ısrar eden kim varsa Melih Bulu'nun akıbetine iyi baksın!" dedi.
"Bir geceyarısı kararnamesiyle gelen Melih Bulu, yine bir geceyarısı kararnamesiyle kızağa çekildi" diyen Yıldız, İstanbul Sözleşmesi'nin iptal edilmesine de dikkat çekti ve "Barış İçin Akademisyenlerin ihracının mesulü olan bu Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinden demokrasi adına herhangi bir kazanım elde edilemeyeceğini çok iyi biliyoruz. HDP’li belediyelere atanan kayyumlardan kurtulmadan, üniversitelerdeki kayyumlardan da kurtulamayacağımızın da bilincindeyiz" diye ekledi.
'ŞİDDETİN VE BASKININ SONA ERECEĞİNE DAİR EMARE YOK'
Yıldız konuşmasının devamını şu sözlerle dile getirdi:
İçinden geçtiğimiz süreçte, 2015’te 'Seni Başkan Yaptırmayacağız' şiarını yükseltenlere karşı başlatılan şiddet ve baskı politikalarının sona ereceğine dair hiçbir emare yok. İradesine kayyum atanan HDP'liler, partilerine açılan kapatma davasıyla ve saldırılarla sindirilmeye çalışılıyor. Üniversitelerin de durumu farklı değil. Ankara Üniversitesi’nde onlarca barış akademisyenini ihraç eden Erkan İbiş yerinde duruyor. Adı FETÖ borsasıyla anılan, 9 Eylül Üniversitesini açık bir hapishaneye çeviren rektör Nükhet Hotar yerinde duruyor. Bir darbe kurumu olan YÖK’ün üniversiteler üzerindeki baskısı devam ediyor. Boğaziçi Üniversitesi’nin üzerindeki abluka da, tüm üniversitelerde olduğu gibi kalkmış değil.
'VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Marmara Üniversitesi’ndeki barış akademisyenlerinin ihracından sorumlu olan Selami Kuran, yine bir kararname oldubittisiyle açılan Boğaziçi Hukuk bölümünün başına geçmiş durumda. Havuz medyasının gediklisi olan Selami Kuran, elbette ki bu gerici rejimin bekçiliğini yapmaktan kolay kolay vazgeçmeyecek. Biz de direnişimizden vazgeçmeyeceğiz!
'SURUÇ'TA KATLEDİLENLER İÇİN ADALET GELMEDİ'
Bugün değişen hiçbir şey yok! Yönetim krizi içinde olan iktidar toplumun tüm kesimleri üzerinde tahakküm kurma isteğinden vazgeçmiş değil. Suruç'ta katledilenler için adalet henüz gelmedi, ve bizler ezilenler ve emekçilerin birleşik-bağımsız mücadelesini örmeden de gelmeyecek!
'CEZAEVLERİNDE BİNLERCE ÖĞRENCİ VAR'
Ankara Garı katliamının sorumluları hesap vermedi. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve tüm siyasi tutsaklar özgürlüğüne kavuşmadı. Cezaevinde halen aralarında okuldaşlarımız olan Adalet Karataştan ve Tahsin Barutçu olmak üzere binlerce öğrenci var. LGBTİ+ların ve kadınların yaşam hakları tehlike altında. Doğa ve emek sömürüsü ülkenin dört bir yaninda hiz kesmeden devam ediyor. Soma davasinin tek tutuklusu, katledilen madencilerin hakkini savunan avukat Selçuk Kozağaçlı’dır.
'KAYYUM DÜZENİN SİYASİ SORUMLUSUYLA HESAPLAŞMAK İSTİYORUZ'
Bu nedenle bizler, bugün sevinecek hiçbir şey olmadığını ve mücadelenin henüz yeni başladığını biliyoruz. Ve artık rejimin basit aparatları, emir kulları olan özel güvenlikle, polisle değil; kayyum düzeninin siyasi sorumlularıyla hesaplaşmak istiyoruz. Siyasi bekalarını HDP’yi kapatmakta, HDP’li belediyelere kayyum atamakta gören gerici-şovenist iktidara karşı mücadele etmek istiyoruz! 12.Cumhurbaşkanı’na yazdığımız mektupta da belirttiğimiz üzere, farkındayız ki "ne Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’nin en önemli kurumu, ne de Melih Bulu’nun kayyum olarak başımıza gelmesi Türkiye’nin en önemli sorunudur." Biz, artık bu ülkede yaşayan herkesin sorunlarına dair söz söylemek, bu sözü ortaklaştırmak ve emekçilerin-ezilenlerin birleşik bağımsız mücadelesine bir tuğla koymak istiyoruz. Bu nedenle yalnızca Boğaziçi’ndekiler değil, tüm kayyumlar gidecek mücadelemize devam edeceğiz, devam edeceğiz, devam edeceğiz!"
GÜNEŞ: KAYYUMLUK REJİMİ İKTİDARIN BİR TAŞERONU OLARAK İŞLİYOR
Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmalar Kulübü adına söz alan Mert Güneş, rektör Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı kararnamesiyle görevden alınmasını bir kazanım olarak görmediklerini söyledi. Güneş, "Öğrendik ki BÜMED Başkanı bazı kayyumlar ile anlaşma çabalarına girişmiş ve hocalar bize hiç haber vermeden bir seçim süreci içine girdiklerini duyurmuş. Çok tanıdık bu hareketin altında yine çok tanıdık bir bahane var: Boğaziçi'nin etik değerleri.
'OKUL İÇİNDEN YAPILACAK ATAMAYI KABUL ETMİYORUZ'
Mehmet Özkan'la yapılan bir anlaşma gibi okul içinden yapılacak bir atamayla işleyecek bir süreci de kabul etmiyoruz; çünkü direnişimizin başında defelarca dile getirdiğimiz gibi kayyumluk rejimi iktidarın bir taşeronu olarak işlemektedir ve LGBTİ+fobik politikaları da kurumlara yaymayı amaçlamaktadır. Biz 1'inci kayyum mehmet özkan'dan öğrendik ki bu mevzu bahis değerler arasında sürekli marjinalize edilen LGBTİ+ların, Kürtlerin, muhalif siyasetlerin yeri yokmuş. Hatırlatıyoruz: O çok istenen 'Boğaziçi değerlerini bilen atanmış rektör' ün ilk icraatı Hande Kader Bursu'nu iptal etmekti ki. Bunun yanında Afrin Olayları sırasında öğrenci yurtlarına yapılan hukuksuz gece yarısı baskınlarına onaylamış, 4 yıl boyunca okuldaki yoğun sivil polis varlığına dair hiçbir adım atmamış, BÜLGBTİ+nınülgbti+ çalışmalarını sürekli sindirmeye/engellemeye çalışmış, etkinliklerimizin ve protestolarımızın polis tehdidi altında gerçekleşmesine alan sağlamıştır. aynı zamanda kulübümüzün kuruluş sürecini usulsüz bir biçimde sürüncemede bırakmıştır.
'BU MÜCADELE, EZİLENLERİN MÜCADELESİNDEN AYRI DEĞİL'
Bu sefer buna izin vermeyeceğiz. Boğaziçi'deki bu mücadele ezilenlerin mücadelesinden ayrı düşünülemez. HDP'li belediyelere atanan kayyumlara, gökkuşağı bayrağı gördüğü anda saldırıya geçen polise, haklı mücadelemizi sindirmek amacıyla aleyhimizde dava açan savcılara ve tüm bunların arkasındaki faşist iktidara karşı savaşan herkesle mücadelemiz ortaktır. boğaziçi bilesenleri unutmamalıdır ki fil dişi kulesinde kapalı kalmak birleşik mücadelemize ihanet sayılacaktır. yine hatırlanmalıdır ki eşitlik, demokrasi, adalet, liyakat gibi kavramları buncasına sahiplenen boğaziçi direnişi mensuplarının bunlara sahip oluduğu ilüzyonuna kapıldığı ilk anda mücadelesini bırakıp fil dişi kulesine hapsolursa yine mehmet özkan zamanında yaşananlar bu sefer daha da ezici bir güçle tekrar yaşanacaktır" dedi.
BULUT: HEP BİRLİKTE MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ
HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut ise yapılan haksızlıkların tüm demokrasi güçlerine olduğunu kaydetti. Birleşik mücadele ile kazanımın elde edileceğini kaydeden Bulut, Bulu’nun gidişinin tüm kayyumlara ders olması gerektiğini söyledi. Bulut, "Belediyelerimizi gasp edenler için de geçerlidir. Hepiniz bu ülkenin faşist tarihini abidesiniz. Hep birlikte mücadele etmeye kazanana kadar devam edeceğiz. Bu sistem sorunun çözene kadar ortak mücadeleyi sürdüreceğiz" diye konuştu.
DAĞ: DİKTATÖRÜN SONU BİRLEŞİK MÜCADELEYLE GELECEK
HDP Milletvekili Dersim Dağ, faşizme karşı daha güçlü ve ortak ses çıkarma zamanı olduğunu kaydetti. Dağ, "Faşizme karşı verilen mücadeleyi büyütelim; özgür, demokratik, eşit yaşamı; gençler, kadınlar, ezilenler olarak birlikte yaratalım. Hiçbir diktatör halka rağmen, gençlere rağmen devam edemeyecek. Bu diktatörün sonu da ortak mücadeleyle gelecek" ifadelerini kullandı.