Hukukçular istismar davasını değerlendirdi: Organize ve zincirleme suç

Hukukçular istismar davasını değerlendirdi: Organize ve zincirleme suç
Hiranur Vakfı’nda H.K.G’nin altı yaşından itibaren istismara maruz kalması ile ilgili dava sürecini hukukçular Artı Gerçek'e değerlendirdi. Yaşananlar "organize suç" olarak niteleyen hukukçular davanın zincirleme suç hükümlerine girdiğine dikkat çekti.

Yağmur KAYA


İSTANBUL - İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G’nin altı yaşından itibaren maruz kaldığı cinsel istismar davası ile ilgili toplumun farklı kesimlerinden ve siyasilerden peş peşe açıklamalar geldi. Peki davanın hukuki boyutu ne?

Davayı Artı Gerçek'e değerlendiren Avukat Selin Nakipoğlu, davanın çocukların cinsel istismarını düzenleyen Türk Ceza Yasası 103'üncü maddeden açıldığına ve iddianamede hürriyeti tahdit suçlamasının yer aldığına dikkat çekti.

27 yıldan aşağı hapis cezası öngörülmeyen bir iddianame ile karşı karşıya olduğumuzu belirten Nakipoğlu, dava kapsamında zanlıların tutuklanması gerektiğini de savundu:

“Bu kadar ağır yaptırımı olan bir suçla karşı karşıyayız fakat tutuklu yok. Şimdi tutuklamak katolog ceza olduğu için Türk Ceza Kanunu 103'te bu kişilerin tutuklu olması gerekiyor. Tutuklanmamalarının hukuku gerekçesini bilmiyoruz. Ayrıca güç odaklı olan tarikatlarla ilişkili bir soruşturma var. Bir çok anayasal maddesinin ihlal edildiğini anlıyoruz; Kız çocuğu okula gönderilmemiş, eğitim hakkı elinden alınmış. Bu münferit değil, sistematik bir şiddete uğradığı çok açık burada. Yani şu anda tarikat yapılanması içerisinde başka çocukların da aynı şiddete maruz kaldığını tahmin edebiliyoruz.”

'ORGANİZE SUÇ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ'

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nin davaya müdahil olacağına dair açıklamasının da yeterli olmadığını belirten Nakipoğlu şöyle konuştu:

“Suçların işlenmeye devam etme fikrini acaba araştırıyorlar mı? Kamuoyuna bu konuda bilgi verilmesi lazım. Şu an sizinle konuştuğumuz zaman başkan çocuklar bunlara maruz kalıyor mu? Bunun Timur Soykan'ın haberinden açıkça anlıyoruz. Bunun organize bir suç olduğunu anlıyoruz”

Avukat Selin Nakipoğlu

'SUÇ SİLSİLESİNDEN BAHSEDİYORUZ'

Çocuğa yönelik istismarın sadece ceza kanununda da değil Türkiye'nin de imzacısı olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Lanzorette düzenlenmesi gibi uluslararası anlaşmalarda da yer aldığını hatırlatan Nakipoğlu, eğitim hakkının elinden alınması gibi diğer istismar iddialarının da soruşturulması gerektiğini söyledi:

“Biz şimdi bu tür dosyalarda faillerin tutuksuz yargılayarak ya da soruşturmaya ilişkin ve diğer hususlara ilişkin -okula göndermemek gibi pek çok husus, ihlal var. Sadece cinsel istismar değil. Eğitim hakkının elinden alınması da bir istismar. Suç silsilesinden bahsediyoruz aslında. Peki buna dair genişletilen bir soruşturma var mı? Biz bu dosyaya tarafız diyerek kenara çekilmek gibi bir lüksünüz yok.”

MAĞDUR ÇOCUK 12 YAŞINDAN KÜÇÜKSE FAİLE CEZA ARTIRILIR

İstanbul Barosu Çocuk Hakları üyesi Avukat Kardelen Yarlı, çocuğun istismar olayı gerçekleştiğinde 6 yaşında olmasının cezayı arttırıcı bir etken olduğunun altını çizdi:

"Çocuğun 6 yaşında olması cezayı artırıcı bir neden. Çünkü çocuğun cinsel istismarı suçundan madde diyor ki, 'Eğer mağdur olan çocuk 12 yaşını doldurmadıysa faile ceza artırılır.'

'ZİNCİRLEME SUÇ HÜKÜMLERİN GİRİYOR'

Çocuğun sonradan istismarcısı ile evlenmek zorunda kalmış olmasının ve çok uzun yıllar bu kişiyle birlikte yaşamaya devam etmiş olmasının da hafifletici bir neden olmadığının altını çizen Yarlı yaşananların 'zincirleme suç hükmüne girdiğini söyledi:

“En başından itibaren çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve sonrasında da bu eylemin devam etmesi aslında bir zincirleme suç hükümlerine götürüyor. Bu kişiler tek bir kereden değil birden fazla bunu yaptığı için alacağı ceza hem çocuğun yaşı küçük olduğu için daha fazla olacak hem eylemin birden fazla gerçekleştiği için zincirleme suç hükümleri uygulanacak. Kaldı ki bu durumlarda mağdurun zaten çok söz hakkı olmadığından mağdur 17 yaşına geldiğinde ailenin de izniyle ki burada zaten ailenin bu işin önünü açmış ailenin de ayrıca mutlaka yargılanması gerekiyor.”

İstanbul Barosu Çocuk Hakları üyesi Avukat Kardelen Yarlı


'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN ÖNEMİ ORTAYA ÇIKTI'

Kardelen Yarlı ortaya çıkan bu davanın İstanbul Sözleşmesi'nin önemini de bir kez daha öne çıkardığını vurguladı:

“İstanbul Sözleşmesi için bazı kesimler bu sözleşmenin aileyi yıktığını iddia etti. Biz zaten sağlıklı, içinde şiddet ve suç barındırmayan ailelere karşı değiliz. Biz tam da bu örnekteki gibi ailelere karşıyız. Yani çocukların istismar edildiği, suça itildiği, insanların birbirine şiddet gösterdiği, çocukların mağdur edildiği ailelere karşıyız. İstanbul Sözleşmesi'nin savunan hukukçuların, uzmanların karşı olduğu şey aile kavramı değil; sağlıksız aile kavramı. Tam da bu örnekteki gibi. O yüzden İstanbul Sözleşmesi çok önemli. İstanbul Sözleşmesi yaşatılıyor olsaydı ve uygulanıyor olsaydı biz bu örneklerle belki yine karşılaşacaktık ama bu kadar karşılaşmayacaktık.”

Öne Çıkanlar