Hüseyin Aykol: Günlük gazeteye ihtiyaç vardı Özgür Gündem'i çıkardık, 'Kürt rönesansı' dönemiydi

'Özgür Gündem'in ilk yayın döneminde aralarında Musa Anter’in de bulunduğu 8 muhabir ve yazarı ile 19 dağıtımcısı faili meçhul bir şekilde katledildi.'

Hüseyin Aykol: Günlük gazeteye ihtiyaç vardı Özgür Gündem'i çıkardık, 'Kürt rönesansı' dönemiydi

Binaları bombalanmış, çalışanları katledilmiş Özgür Gündem Gazetesi'ni anlatan gazeteci-yazar Hüseyin Aykol, gazeteyi "Bir yandan büyük bir uyanış ama bir yandan devletin büyük saldırısı altında Özgür Gündem çıktı. Kürt rönesansı dediğimiz bir dönemdi" sözleriyle tanımladı.

Kürt basın yayın tarihinde Türkçe basılan ilk günlük gazete olan Özgür Gündem’in yayın hayatına başlamasının üzerinden 29 yıl geçti. 30 Mayıs 1992’de İstanbul’da yayın hayatına başlayan gazete, ilk baskısında "Egemenlik kayıtsız şartsız DGM’nindir" manşetiyle çıkmıştı. Sayfalarına ve manşetine taşıdığı haberlerle devletin hedefi haline gelen gazetenin büroları yakıldı, yazarları, muhabirleri ve dağıtımcıları ‘faili meçhul’ bırakılan saldırılarla katledildi. 14 Nisan 1994 tarihinde de mahkeme kararıyla kapatıldı.

ÇALIŞANLARINA 147 YIL HAPİS CEZASI VERİLDİ

Özgür Gündem'in ilk yayın döneminde aralarında Musa Anter’in de bulunduğu 8 muhabir ve yazarı ile 19 dağıtımcısı faili meçhul bir şekilde katledildi. Pek çok ofisine ve bürosuna da saldırı düzenlenen Özgür Gündem'in toplam 580 sayısının 486'sı hakkında dava açıldı ve gazete çalışanlarına toplam 147 yıl hapis cezası verildi.

ÇİLLER’İN EMRİYLE BOMBALANDI

Gazetenin İstanbul Kadırga’daki teknik binası, Cağaloğlu'ndaki Merkez Bürosu ve Ankara Bürosu 3 Aralık 1994'te bombalı saldırıya uğradı. Kadırga bürosundaki ulaştırma görevlisi 32 yaşındaki Ersin Yıldız öldü, 23 çalışan yaralandı. Yıllar sonra Tempo Dergisi bombalama emrini dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in verdiğine ilişkin belgeler yayınladı.

Kurucuları arasında yer aldığı Özgür Gündem’in uzun süre eş genel yayın yönetmeliğini yapan Hüseyin Aykol, Özgür Gündem’in üstlendiği misyon ve Özgür Basın geleneğindeki yerine dair değerlendirmelerde bulundu.

Özgür Gündem’den önce 1990 yılında haftalık çıkan Halk Gerçeği gazetesini çıkardıklarını hatırlatan Aykol, o sürece dair şunları söyledi: "Halk Gerçeği şimdiki Yeni Yaşam Gazetesi gibi tabloid boydaydı. Birkaç siyasetten gelen editörler olarak ortak bir gazete çıkardık. Ancak ilk çıkardığımız günden itibaren matbaa sıkıntısı çektik, ilk sayıyı bu nedenle zamanında basamadık. Sonra matbaa olayını çözdük ama baskılar hep devam etti ve kapatıldı."

HAFTALIK 50 BİN TİRAJ

Kapatılan Halk Gerçeği’nin ardından yola yine haftalık çıkardıkları Yeni Ülke Gazetesi ile devam ettiklerini dile getiren Aykol, "Yeni Ülke’nin özellikle Kürdistan’da muhabirleri çoğaldıkça, her köyden her şehirden bize haberler gelmeye başladıkça tirajı sürekli arttı. Öyle bir dönem geldi ki Avrupa’daki okurlarımız da gazeteye ulaşmak istedikleri için Avrupa’da baskısına başladık ve Türkiye ile Avrupa’daki baskısıyla 50 bin tiraja ulaştı. Haftalık çıkan bir gazete olarak bu tiraj çok büyük bir rakam olmasına rağmen halkın haber ihtiyacını karşılamaya yetmiyordu. Günlük gazete ihtiyacından Özgür Gündem’i çıkardık" diye konuştu.

YURTSEVERLERİN PLATFORMU

Özgür Gündem için daha önce günlük gazetelerde yer almış, yönetmiş gazetecileri davet ettiklerini belirten Aykol, "İlk kurucu yayın yönetmenimiz Ahmet Kahraman oldu. Onun tavsiyesiyle bazı günlük gazetelerde çalışmış arkadaşlara iş teklifi yapıldı ve Özgür Gündem böyle başladı. Özgür Gündem, daha sonra bir yayın kuruluyla çıktı. Dahası o günlerde sol kulvarda tek gazete olduğu için solun çeşitli örgütlerinde yer alan çeşitli düşünce insanları, yazarlar, çizerler gazetemize geldi. Bu anlamda Özgür Gündem o dönem solun, yurtsever güçlerin bir platformu haline geldi" dedi.

'KÜRT RÖNESANSI YAŞANIYORDU'

Aykol, servis edilen haberler, kaleme alınan makaleler ve köşe yazıları ile devletin politikalarını bozabilecek bir gazete olarak sahneye çıkmasıyla birlikte ise Özgür Gündem’in devletin dikkatini çekip, hedefi haline geldiğini vurguladı. Birçok arkadaşlarının sırf haber yaptıkları için katledildiklerini belirten Aykol, çalışanlar gibi gazete dağıtımcılarının da saldırıların hedefi olduğunu kaydetti. Aykol, "Özgür Gündem’in başlangıcı böyle oldu. Ancak haftalık gazetenin çok satmaya başlaması ama ona rağmen halkın haber ihtiyacını karşılamaması nedeniyle Özgür Gündem’e geçtiğimiz ortam aynı zamanda ‘Kürt rönesansı’ dediğimiz bir dönemdi. Kürtler, yeni bir parti kuracaklarını deklare ettiler ve o yıllarda Halkın Emek Partisi (HEP) kuruldu. Gazeteler çıkıyor, Kürtçe yayın yapan gazete çıktı, yayın evleri vardı, Kürtler kitaplarını çıkarmaya başladılar. 1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’de bir Kürt rönesansı yaşanmaya başlandı. Bir yandan büyük bir uyanış ama bir yandan devletin büyük saldırısı altında Özgür Gündem çıktı. Bu iki büyük gücün ilk büyük karşılaşmasıydı ve maalesef o günlerde çok kanlı bir karşılaşma oldu" dedi.

‘TÜRK BASINI İZLİYORDU AMA SÖYLENENİ YAZIYORDU'

Kürt sorununa dair izlenen çözümsüzlük politikası doğrultusunda o dönem bölge illerinde olup bitenlerin Türk basını tarafından da bilindiğini belirten Aykol, "İzliyorlardı ama devletin ya da oradaki karakol ve ordu komutanının söylediği gibi yazıyorlardı. Bizde ise gerçek şekliyle yazılıyordu. O nedenle onların gazeteciliğini, yalanlarını deşifre etmiş olduk. Gazeteler, sahibi ya da yayın yönetmeni nasıl istiyorsa öyle çıkar. Ama bizde biraz daha demokratik çıkıyor. Gerçek gazetecilik ve haber anlamında onları zorlamaya başladık. Onlar da bir şekilde bizim girdiğimiz konulara girmek zorunda kaldılar" ifadelerini kullandı.

'GERÇEK HABERİ GETİRDİK’

Özgür Gündem’in ikinci yılında Gurbetelli Ersöz’ün yayın yönetmeni olduğunu da hatırlatan Aykol, "Pek adı anılmaz ama ilk gerçek anlamda kadın yayın yönetmenidir Türkiye tarihinde. Osmanlı’da sadece kadınların çıkardığı bir gazete falan var ama Gurbetelli Ersöz, Türkiye’deki günlük gazetelerde yayın yönetmenliğini yapan ilk kadındı. Daha sonra eş genel yayın yönetmenliğine geçtik" diye ekledi.

Yaptıkları yayıncılık ile Türkiye’ye gerçek haberi getirdiklerini ifade eden Aykol, şöyle devam etti: "Demokratik bir ortamda gazete yapılabileceğini ve Kürt sorununu gerçekten konuşularak tartışılarak çözülebileceğini gösterdik. Bu yüzden gazetelerimiz hep kapatıldı, baskı altında kaldı ama biz sonuna kadar devam ettirmeye çalıştık. Diğer yandan Özgür Gündem olarak günlük gazete çıkarma konusunda sol-sosyalist çevrelere de örnek olduk."

‘TEK BAŞINA KURTULMAK YOK’

Aykol, Özgür Basın geleneği içerisinde yer alan gazetecilere tavsiyelerde de bulundu. Aykol, "Bulunduğunuz yer hayatınızı idame etmek için çok zor ama çok onurlu bir yer. Gerçekten de çocuklarına, torunlarına bırakabilecekleri en güzel anıları burada biriktiriyorlar. Bir de bütün baskılara zorbalıklara, uğradıkları haksızlıklara baktıktan sonra şunu düşünmeliler; öyle tek başına kurtulmak yok ya hep beraber halklar olarak kurtulacağız ya da bunların idaresi sürdükçe hepimiz baskı göreceğiz ve ekonomik olarak zorlanacağız. Bu güzel bir yaşam biçimi ve kavgadır. Bu yorgunluklar arasında bunu fark edemiyor olabilirsiniz ama başınızın dik olması bile hayatınızın içinde ‘ben şöyle bir çamura batmadım, şöyle bir rezillik içinde olmadım’ diye güzel bir anı olacaktır. O anlamda da Özgür Gündem’in günlük bir gazete olarak başlangıcı ve bu ülkeye bıraktığı miras budur" diye vurguladı. (MA / Zemo Ağgöz)

özgür gündem Hüseyin