İçerden ‘mektup’ değil ‘haber’ var

İçerden ‘mektup’ değil ‘haber’ var
Tutuklu olan gazetecilerin avukatları İstanbul’da buluştu. Çıkan tablo: Gazetecilik faaliyetinin gün gün, saat saat cezalandırıldığı bir ülke artık...

Tutuklu olan gazetecilerin avukatları İstanbul’da buluştu. Çıkan tablo: Gazetecilik faaliyetinin gün gün, saat saat cezalandırıldığı bir ülke artık Türkiye.

Candan YILDIZ

İktidar cephesinden sık sık duyarız; ‘Cezaevlerinde sarı basın kartlı gazeteci sayısı şu kadar’ diye. Sarı basın kartı sahibi olup olunmadığının gazetecilik ‘ölçüsü’ olduğu memlekette kriterler daha da ‘millileşirken’ Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun İspanya’da "Türkiye'de haber yazdığı için tutuklu olan tek bir gazeteci yok. Eğer varsa kim olduğunu bilmek isterim' sözleri bizleri şaşırtmıyor.

Bianet Gözlem Raporu’na göre 2016 yılı biterken mahpus gazeteci sayısı 131’di. Bu rakam aylar içinde arttı. 15 Temmuz öncesi ve sonrası gazeteciliğe dönük baskı hız kesmeden sürdü.

Haber yapma, yayma –dağıtma hakkının sistematik engellendiği koşullarda hapishanelerdeki gazetecilerin güncel durumunu gündeme taşımak daha da zorlaştı. DİSK Basın-İş ve  www.hukukpolitik.com.tr zor bir işi kotardı. Basın ve ifade özgürlüğü çerçevesinde; tutuklu olan gazetecilerin avukatlarını İstanbul’da buluşturdu.

AVUKATLAR BİLGİ PAYLAŞTI

"Cezaevinden mektup var" tanımını tam hak etmese de tutuklu gazetecilerin son durumuyla ilgili bilgilerin güncellendiği, hak ihlallerinin paylaşıldığı verimli bir toplantı oldu.

16 tutuklu gazeteci avukatını bir araya getiren toplantıda "son dakika" bilgisini, KHK ile kapatılan Zaman Gazetesi yazarı ve Silivri 9 No’lu da kalan Ali Bulaç’ın avukatı Mehmet Ali Devecioğlu verdi. Salona dönerek " Yeni bir bilgiyi sizlerle paylaşmak isterim, Diyarbakır Savcılığı Bulaç hakkında ‘terör örgütü propagandası’ iddiasıyla yeni bir soruşturma başlatmış" dedi. Durum bu. Gazetecilik faaliyetinin gün gün, saat saat cezalandırıldığı bir ülke artık Türkiye.

‘REİS'İN KADRİNİ BİLMEDİNİZ, ÇEKECEKSİNİZ'

Bazı bilgiler de bizim için yeniydi. Ali Bulaç’a gözaltında ters kelepçe takılıyor.  Polisin "Reisin kadrini bilmediniz, çekeceksiniz" sözleri de cabası… FETÖ/PDY üyeliği ile yargılanan Bulaç 6 aydır tutuklu. İddianamesi çıkmış değil.

"Eski Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı hakkında terör soruşturması açıldığı halde köşe yazılarına devam etmek"le suçlanıyor. Cezaevinde kitap kısıtlaması var, kütüphaneye bağışlamak istediği kitaplar da kabul edilmiyor. İlk zamanlarda avukat görüşleri 20 dakikaya kadar düşmüş. Şimdi normale dönmüş. Ancak avukat görüşlerinde sesli ve görüntülü kayıt sürüyor. Cezaevi görevlisinin de eşlik ettiği görüşmede avukat müvekkiliyle rahat konuşamadığını aktarıyor.

Yine aynı suçlamayla gözaltına alınan; kapatılan Zaman Gazetesi yazarı Şahin Alpay da Ali Bulaç ile aynı zamanda tutuklandı. Onun da iddianamesi hala çıkmış değil. Silivri 9 No’lu da kalıyor. Görüşlerde, telefon görüşmelerinde kısıtlamaları o da yaşıyor. En yeni bilgi, mal varlıklarına el konulan Şahin Alpay ve Ali Bulaç’ın emekli maaşları üzerindeki sınırlama kaldırıldı.

EDİTÖRLERE SİLAH DOĞRULTULDU

Avukat Özcan Kılıç da, 90’larda bombalanan, çalışanları, muhabirleri öldürülen Özgür Gündem’in 16 Ağustos’ta yaşadığı son baskına ilişkin ayrıntılı bilgi verdi. Özel harekât polislerinin de katıldığı baskında gazete editörlerine silah doğrultulduğunu anlattı. Silivri Cezaevi’nde tutuklu olan Özgür Gündem Gazetesi'nin Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya'nın maruz kaldığı zorluklardan söz etti. İngilizce ders kitaplarının, Evrensel ve Cumhuriyet Gazetesi’nin verilmediği günlerden söz etti.

Cumhuriyet Gazetesi avukatlarından Tora Pekin de soruşturma ve tutuklama gerekçelerindeki ahvali iyi anlatan bilgiyi paylaştı. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olmadığı halde, vakıf yönetiminde yer almaktan tutuklanıyor.

Mehmet ve Ahmet Altan kardeşlerin Avukatı Veysel Ok da bilgilerimizi güncelleyen isimlerdendi. "Meclisi bombalayanlarla aynı suçtan, yani darbeyi bire bir yapmakla suçlanıyorlar Altan Kardeşler" diyor avukatı.  Ancak tutuklanmalarıyla ilgili deliller yazıları ve haberler.

‘SUBLİMİNAL MESAJ’ SORULMADI

Avukat Veysel Ok daha çarpıcı bir bilgiyi aktarıyor.  Gözaltı kararında var olan ve mizah konusu olan "Subliminal mesaj" suçlaması savcılık sorgusunda sorulmuyor.

Tutuklu gazeteciler için verilen "tahliye" dilekçeleri ise Sulh Ceza Hakimlikleri’nden ağırlıklı olarak "red" olarak dönüyor. Avukatlar "dilekçelere bakmıyorlar" bile.  Örneğin SEGBİS talebi (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) Sulh Ceza’dan "Tahliye Talebinin Reddine" kararı olarak çıkabiliyor" diyor.

Atilla Taş, Murat Aksoy’un avukatı Ali Deniz Ceylan iddianamenin çıktığını, Taş ve Aksoy’un "üyelikten" yargılanacaklarını aktarıyor. Deliller ise yazıları, Tweet’ler, Retweet’ler ve telif ödemeleri…

YEMEK YOK, KİTAP YOK

24 gün gibi en uzun gözaltı süresini yaşayan Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat’ın avukatlığını yapan Ali Deniz Ceylan, müvekkillerinin evlerinden polis baskınıyla alındığını, verilen yemeklerin kötü olması nedeniyle müvekkillerinin 5-6 kilo vererek gözaltından çıktıklarını söylüyor. İfadesinden ÖDP üyesi olduğunu öğrendiğimiz Birgün Gazetesi çalışanı Mahir Kanaat  FETÖ/PDY’den suçlandığı için görüşlerinde sınırlama yaşıyor. İstediği kitaba ulaşamıyor.  Yani 9 No’lunun meşhur yasakları.

Bugün Gazetesi’ne kayyum olarak atanan Hasan Ölçer’in gazete çalışanlarına yönelik tehdit konuşmasını Periscope’tan yayınlamasıyla bilinen muhabir Cihan Acar da 9 No’lu kalıyor. Gözaltında kaldığı sürede kötü muamele görüyor.  İddianamede "Örgüt üyeliği" suçlamasıyla yargılanan Acar’ın da Tweet paylaşımları, eski bir emniyet müdürüyle yaptığı röportaj, Çağlayan Adliyesi önündeki protestolar da yer alması delil olarak gösteriliyor.

Abdullah Kılıç’ın avukatı Ziya Metehan Arısoy, müvekkilinin gözaltına alınmadan önce adını şimdilerde askıya alınan "Başkentçi" hesabından gördüğünü söylüyor.  FETÖ/PDY Medya Yapılanması İddianamesi’ne göre Kılıç hakkında çalıştığı kurumlardan editör ve muhabirler tanık olarak yer alıyor. "Örgüt üyeliği" iddiasıyla yargılanan Kılıç’ın avukatlarıyla görüşmesinde de ses, görüntü kaydı yapılıyor. Süre kısıtlaması uygulaması da uygulanıyor.

‘ETKİN PİŞMANLIK, TETİKÇİ GAZETECİ’

TRT Muhabiri Seyid Kılıç’ın avukatı da müvekkilinin yaşadığı sağlık sorunundan 2 ay sonra tedavi imkanına kavuşabiliyor. Cezaevi kütüphanesinden bile kitap sınırlamasına maruz kalıyor.

Cemaat şüphesiyle tutuklu olan kimi gazeteciler arasında yine avukatların aktardığına göre "Etkin pişmanlıktan" yararlanmak isteyenler de olmuş. Savcılara düzenli dosya taşıyan "tetikçi" gazeteciler söylentisi de adliye koridorlarında konuşulan bir konu.

Düşünce ve ifade özgürlüğünün yoğun bakımda olduğu Türkiye’de yargı ve infaz süreçlerinin de hali ortada. Avukatların verdiği bilgiler cezaevlerindeki hak ihlallerini resmediyor.  İhlallere karşı ses çıkarmak sağ/sola sıkıştırılmayacak kadar hayati. Bu toplantı mütevazi bir başlangıç…

Öne Çıkanlar