IŞİD'in videoları 10 Ekim Katliamı Davası dosyasına girmişti: 'Görüntüler, devletin IŞİD'e sunduğu olanakları gösteriyor'
Artı Gerçek - 10 Ekim Katliamı Davası’nda avukatların ısrarına ve taleplerine rağmen dosyaya yedi yıl sonra giren deliller, 103 kişinin öldüğü Ankara Gar Katliamı’nın nasıl örgütlendiğini ortaya çıkardı. 10 Ekim Katliamı Davası avukatlarından Eylem Sarıoğlu, infaz ve eğitim görüntülerinin dosyaya yedi yıl sonra eklenmesine ve davaya etkisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
'YENİ DELİLLER AVUKATLARIN ISRARI SONUCU AÇIĞA ÇIKTI'
Mezopotamya Ajansı'na konuşan Sarıoğlu, dosyada başından bu yana tüm delilleri ve gerçek sorumluları açığa çıkaracak bir yargılamanın yürütülmediğine işaret etti. Dosyaya eklenen yeni delillerin avukatların ısrarı sonucu açığa çıktığını belirten Sarıoğlu, “Göstermelik bir yargılamanın yapılması yanlıştır. 7 yıldır sunduğumuz talepler büyük oranda reddediliyor. Son zamanlarda tüm taleplerimiz reddediliyor. Çünkü yargılamanın sınırlı sanıklarla, hiçbir delil toplanmadan, araştırma yapılmadan, iddianamenin önümüze koyduğu sınırlılıkla yürütülmesi isteniyor. Dosyaya yeni delillerin kazandırılıyor olmasının sebebi bu” dedi.
‘GÖRÜNTÜ DEVLETİN IŞİD’E SUNDUĞU OLANAKLARI GÖSTERİYOR’
Ahmet Güneş ile ilgili görüntülerin daha önce fotoğraflar halinde dosyada bulunduğunu belirten Sarıoğlu, Güneş’in ve Yasin Durmaz’ın kamplardaki pozisyonunun bilindiğini belirterek şunları kaydetti:
“Görüntünün dosyaya video olarak eklenmesi geldiğimiz aşamanın vahametini ortaya koyuyor. Bu da devletin IŞİD militanlarına, onların nasıl bu kadar rahat hareket etmesine olanak sağlandığını gösteriyor. İnfaz işlediği görüntüler olmasına rağmen Güneş’in 6 buçuk ay yattıktan sonra cezaevinden elini kolunu sallayarak çıktığını, IŞİD'i daha da örgütlemek, Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkileri kurmak bakımından nasıl bir pozisyon aldığını gördükçe öfkemiz artıyor. Ancak, IŞİD’ın örgütlenmesi ve katliamın gerçekleşmesi bakımından yargısından emniyetine, istihbaratından belediyelerine kadar devletin sorumluluğunu, tüm olanaklarıyla bu katliamın gerçekleşmesine olanak sunduğunu gördükçe mücadele hırsımız da artıyor.”
'DEVLET VE KURUMLARI, SORUMLULARIN AÇIĞA ÇIKMAMASI İÇİN DİRENÇ GÖSTERİYOR'
Yargılamada, zamanaşımı süresi sonrasında dosyayı kapatma çabasının olduğunun altını çizen Sarıoğlu, mahkemede devlet kurumlarının sorumluluğunu açığa çıkaracak bir yaklaşım olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
“Devletin kendisi ve kurumları sorumluların açığa çıkmaması için direnç gösteriyorlar. ‘103 kişi öldü ama şu kadar kişiye de ömür boyu hapis cezaları verdik. Daha ne istiyorsunuz’ yaklaşımı var. Biz daha ne istiyoruz? Biz Güneş’i serbest bırakan yargı mekanizmalarının, orada oturan kişilerin cezalandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Ahmet Güneş’in, infaz görüntüleri olduğu, IŞİD’e askeri eğitim verdiği, Antep’te, Elazığ’da, bölgede IŞİD adına faaliyet yürüttüğüne ilişkin tespitler varken, MİT’ten ‘bir terör örgütüyle ilişkisi yoktur’ yazısıyla serbest bırakılıyor. Biz bunların da yargılanmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz. Antep Emniyeti, Valilik, yapmadıkları işlemlere dair hesap vermeyecek mi? Emniyet’in, istihbaratın göndermesi gereken belgeler, katliama dair Mülkiye Müfettişleri tarafından hazırlanan raporun gönderilmemesi bize devletin kamu sorumluluğuna girmek istemediğini, bir kişi dahi yargılamayacaklarını, sorumluluklarının açığa çıkmaması için de direnç gösterdiğini, yargının da buna uygun hareket ettiğini gösteriyor."
‘İNSANLIĞA KARŞI SUÇ KAPSAMINDA GÜÇLÜ DELİL SUNUYOR’
Görüntülerin yargılamanın seyrini değiştirmesi gerektiğini söyleyen Sarıoğlu, “Biz, ‘Sizin toplamadığınız deliller bu katliamdaki sorumluları açığa çıkaracak deliller’ diyoruz. Birçok gerekçemiz olmasına rağmen mahkemenin taleplerimizi reddettiğini görüyoruz. Mahkeme yargılamaya bakış açısını değiştirmediği müddetçe biz dosyaya ne kazandırırsak kazandıralım pratik tutumun değişeceğini düşünmüyoruz. Bu görüntüler, insanlığa karşı suç kapsamında yapılan bir yargılamada -Erman Ekinci bu kapsamda yargılanıyor- çok güçlü bir delil oluşturuyor. Oradaki infaz görüntüsü, niye insanlığa karşı suç kapsamında bir yargılamanın tüm sanıklar bakımından yürütülmesi gerektiğini ortaya koyan bir delil. Biz bu görüntülere rağmen işlem yapmayanlar, Ahmet Güneş’i serbest bırakan kamu görevlileri ile ilgili suç duyurularımızı yapmaya devam edeceğiz. Mahkeme kanalıyla çözemediğimiz sorunlarımızı, karşılık bulmayan taleplerimizi ayrı ayrı suç duyurularıyla çözmeye çalışacağız” diye konuştu.
‘CEZASIZLIKLA SONUÇLANMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ’
Sarıoğlu, Suruç Katliamı, Amed mitingine yönelik saldırı dosyası ve diğer tüm katliam dosyalarında aynı tutumla karşı karşıya olduklarını belirterek, şunları kaydetti: “Kamunun sorumluluğunu açığa çıkarabilecek belgelere ulaşmamız istenmiyor. Tanıkları sorgularken bile, bunu açığa çıkaracak bir soru sorduğumuzda mahkeme heyeti sorularımıza dahi müdahale ediyor. Ana dosyada bulunan tutuklu sanıklarla ilgili karar çıktı. Biz o kararı da AYM'ye taşıdık. Bu kamunun sorumluluğu bakımından da adil yargılanma hakkı, yaşam hakkının ihlali bakımından da gerekçeli taleplerimizle bir başvuru yaptık. AYM’nin kararı bu anlamda önemli ama buradan IŞİD’e yaklaşım ve IŞİD’in örgütlenmesine gösterilen müsemma ve sunulan olanaklara dair bir karar alabilirsek, Türkiye’deki IŞİD davalarını, yanı sıra tüm katliam davalarını etkileyecek bir bakış açısına getirecektir. Tüm katliam dosyalarında bir cezasızlık politikası var. Biz bu dosyanın da cezasızlıkla sonuçlanmasını müsaade etmeyeceğiz. Bu yargılamayı sonuna kadar bu bakış açısıyla sürdürmeye devam edeceğiz.”
NE OLMUŞTU?
IŞİD’in 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda 103 kişinin ölmesine neden olan bombalı saldırılarına ilişkin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davanın dosyasına, firari sanık Ahmet Güneş ile ilgili yeni belgeler girmişti. Güneş’in IŞİD'de çatışırken çekilmiş görüntülerinin yanı sıra, bir kişiyi infaz etmesine ilişkin görüntüsü de yer almıştı. Dosyaya firari IŞİD’lilerle ilgili başka videolar da girmişti.
Dosyaya giren görüntülerin ardından mahkeme ile MİT'in yazışmaları da ortaya çıkmıştı. Yazışmalarda mahkemenin MİT'e "IŞİD terör örgütü mü?" diye yazdığı öğrenilmişti. MİT ise 'terör örgütü mensubu listelerinde adlarının geçip geçmediğine dair bilgiye ulaşamadığını' söylemişti. (HABER MERKEZİ)
10 Ekim Katliamı davası: Dosyaya IŞİD'in infaz ve eğitim videoları girdi