İşkence’ye ‘eziyet’ formülü

İHD, TİHV, Tabip Odası, Baro ve Hak İnisiyatifi Kürt illerinde yaşanan işkence vakalarına ilişkin ortak açıklama yaptı.

İşkence’ye ‘eziyet’ formülü

Remzi BUDANCİR

ARTI GERÇEK- Diyarbakır’da İnsan Hakları Derneği (İHD) Şubesi, Türkiye İnsan hakları Vakfı (TİHV) Temsilciliği, Tabip Odası, Baro ve Hak İnisiyatifi Derneği Temsilciliği "26 Haziran, BM İşkence Görenlerle Dayanışma Günü" kapsamında ortak bir açıklama yaptı.

'OHAL BASKI ARACI HALİNE GETİRİLDİ'

Basın açıklamasını TİHV adına Elif Turan okudu. Sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemden, OHAL sürecine yaşanan işkence ve kötü muamele ile ilgili verileri açıklayan Turan, "OHAL’in gerekçesi olarak darbe teşebbüsünde bulunanlar ile mücadele etmek ifade edilmesine karşın, bugün gelinen noktada çıkarılan KHK’lar ile yurttaşlar "haklara sahip olma hakkından" mahrum bırakılmış, yani yurttaş olma hakkından yoksun kılınmıştır. OHAL tüm toplum üzerinden ağır bir baskı aracı haline gelmiştir" dedi.

'KÜRT İLLERİ AÇIK İŞKENCE ALANI HALİNE GETİRİLDİ'

2015 yılından bu yana Kürt illeri başta olmak üzere ülke genelinde yaşanan ihlaller ile ilgili verileri açıklayan Turan, liseli öğrencileri, Muğla’da çıplak bir şekilde yere yatırılan yurttaşları, Şapatan köylüleri ve Şemdinli’de çobanlara yapılan işkence olaylarını hatırlattı. Kürt illerinde işkence vakalarında 2015 Temmuz ayında yeniden başlayan çatışma ortamla artış yaşandığını belirten Turan, "OHAL sürecinde işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarında belirgin bir artış söz konusudur. Resmi gözaltı merkezlerinde, resmi olmayan gözaltı yerlerinde, sokakta, hemen her yerde işkence uygulamaları yaygınlaşmış. 2015 Ağustos’undan bugüne uygulanan uzun süreli sokağa çıkma yasaklarıyla Kürt illeri topyekûn açık işkence alanı haline getirilmiştir. Hapishanelerde tecrit işkencesi devam ederken, tutuklu ve hükümlülere yönelik işkence ve diğer kötü muamele uygulamaları da, ne yazık ki, olağanüstü düzeyde artmıştır" dedi.

İşkence’ye ‘eziyet’ formülü - Resim : 1İHD, TİHV, Tabip Odası, Baro ve Hak İnisiyatifi, işkenceye ilişkin ortak açıklama yaptı

'GÖZALTINA KAYBETME VAKALARI ARTTI'

OHAL sürecinde çok sayıda gözaltında kaybetme olayı yaşandığını belirten Turan, "İHD’nin 30 Mayıs 2017 tarihinde açıkladığı verilere göre çoğu Ankara’da olmak üzere 11 zorla kaçırma ve kaybetme vakası yaşanmıştır. Bu kişilerden 4’ü daha sonra serbest bırakılmış, bu kişilerden biri intihar etmiştir. 2018 yılında da bir zorla kaçırarak kaybetme vakası daha yaşanmıştır. Halen 8 kişinin akıbeti bilinmemektedir. Bu vakaların tamamı BM zorla kaybetmelerle ilgili çalışma grubuna iletilmiştir" ifadelerini kullandı.

'İŞKENCE GÖRENLER BİRDE DAVALIK OLUYOR'

İşkencenin bu kadar aleni ve pervasızca uygulanmasının nedenin OHAL sürecinde çıkartılan kararnamelerden kaynaklı olduğuna dikkat çeken Turan, şunları söyledi: "Bu süreçte işkence yasağına uyulmaması için ortam yaratılmış, işkenceciler teşvik edilerek korunmuştur. OHAL ile başlayan süreçte KHK ile bu durumun yasal güvenceleri pekiştirilmiştir. OHAL KHK’larından 667 ve 668 sayılı KHK’lar başta olmak üzere birçok KHK’da OHAL süresince işlem gerçekleştiren devlet görevlilerinin cezai, hukuki, mali ve idari sorumlulukları olmayacağı düzenlenerek cezasızlık tamamen güvenceye bağlanmış ve her türlü keyfiliğin önü sonuna kadar açılmıştır. 696 sayılı OHAL KHK düzenlemesi ile devletin cezasızlıkla korunan şiddet tekeline siviller de eklenerek suç ortaklığı yaygınlaştırılmaktadır.

İşkence uygulayan kolluk güçlerine, paramiliter ve militer diğer güçlere ve hatta sivillere cesaret veren bu uygulamalara dair Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre; 2016 yılı TCK 94. maddeden yani işkenceden açılan dava sayısı 42 olup daha az bir cezayı düzenleyen eziyet suçundan açılan dava sayısı ise 340’tır. Buna karşılık ‘‘polise mukavemet’’ olarak adlandırılan TCK 265.maddeden açılan karşıt dava sayısı ise 26.195’tir. Bu veriler karşıt dava açılması yönteminin kendisinin, ihlale maruz kalanların işkenceciler aleyhine şikâyette bulunması açısından caydırma/yıldırma yöntemi olarak ne denli sistematik olarak kullanıldığını göstermektedir. Tüm bu konular cezasızlığın işkence ile mücadelede en önemli engel olduğunu ortaya koymaktadır" dedi.

'RESMİ OLMAYAN GÖZALTI YERLERİ VAR'

Turan’ın ardından söz alan Avukat Gulan Kaleli, resmi olmayan gözaltı yerleri ile ilgili bilgi verdi. Resmi olmayan bu gözaltı yerlerinde yapılan işkence vakalarına ulaşmakta sıkıntı yaşadıklarını anlatan Kaleli, şunları söyledi: "Birleşmiş Milletlerin özel raportörü 2017 yılında çok iyi bir karar verdi. Resmi olmayan gözaltı yerlerindeki muamelenin bir işkence olduğunun altını çizdi. Bölgede resmi gözaltı yerlerindeki işkenceler zaten ayyuka çıkmıştı. Ama resmi olmayan gözaltı yerlerindeki işkence vakalarına ulaşmamız çok zor oluyordu. Resmi olmayan gözaltı yerlerindeki uygulamalar ‘Kötü muamele’ olarak tanımlanırken, bu karardan sonra artık haksız yakalamaların ardından resmi olmayan gözaltı yerlerinde yapılan uygulamalar ‘İşkence’ olarak tanımlanıyor.

Özellikle ifadelerde, kişilerin yakalandıktan sonra duvara yüzlerinin döndürülerek arama yapılması, darp edilmesi, akrep içerisine alınarak işkence edilmesine ilişkin muamelelere rastladık. Bu muamelelin koşulsuz bir şekilde işkence olduğunu buradan tekrar ediyoruz. Bu nedenle bölgede ve özellikle Diyarbakır’da ki tüm kurum ve kuruluşlardaki avukat arkadaşlarımıza çağrımızdır. Almış oldukları dosyalarda, rastlamış oldukları işkence vakalarını bize ulaştırsınlar. Biz bu işkence vakalarına karşı suç duyurusunda bulunabilecek, hukuki destek sunabilecek durumdayız."

işkence ohal İHD TİHV Tabip Odası