İstanbul Baro Başkan adayı Saraç: İktidar önce AYM kararlarını uygulasın, sonra anayasa tartışması yapsın’

İstanbul Baro Başkan adayı Saraç: İktidar önce AYM kararlarını uygulasın, sonra anayasa tartışması yapsın’
İstanbul Baro Başkanı ve adayı Filiz Saraç, HÜDA PAR'ın anayasanın ilk 4 maddesini tartışmaya açan çıkışını ‘hadsizlik’ olarak değerlendirdi: İktidar anayasa değişikliğinde sabıkalıdır. Önce AYM kararlarını uygulasın, sonra anayasa tartışması yapsın

Müzeyyen YÜCE


İSTANBUL - Yaklaşık 63 bin avukatın kayıtlı olduğu İstanbul Barosu, bu hafta sonu yapılacak genel kurulla yeni başkanını belirleyecek. Haliç Kongre Merkezi’nde 19-20 Ekim tarihlerinde yapılacak olan seçimde başkan adaylar ilk gün vaatlerini anlatacak, mevcut yönetimin 2 yıl boyunca ortaya koyduğu faaliyet raporları görüşülecek. İkinci gün ise avukatlar yeni yönetimi seçmek için sandık başına gidecek.

11 BAŞKAN ADAYI VAR

İstanbul Barosu’nda bu dönem başkanlık yarışı 11 aday arasında geçecek. Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adına seçime iki aday girecek. Mevcut Baro Başkanı ve adayı Filiz Saraç ile mevcut Baro Başkanı Yardımcısı Ali Gürbüz aynı grup ismiyle ancak iki farklı listeyle seçime girecek. Değişim İçin Avukat Grubu’nun adayı ise Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu oldu. Avukat Hakları Grubu adına ise seçimlere Turgay Bilge girecek.

Önce İlke Çağ Yükseliş Hareketi Grubu’ndan aday olan isim ise 2022 seçimlerinde ikinci olan Hasan Kılıç oldu. Önce Avukatlar Grubu çatısı altında başkan adaylığını açıklayan Elif Görgülü ise seçime kısa zaman kala Kılıç’ı destekleyerek adaylıktan çekildi. Değişim İçin Güçlü Baro adına ise adaylığını açıklayan isim Mert-Er Karagülle. Avukat Türkan Kara ise 2022 yılından sonra bir kez daha Genç Hukuk Hareketi Grubu’nun başkan adayı olarak açıklandı. Bağımsız Avukatlar Grubu adına Abdülhalim Yılmaz aday gösterilirken, İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu ise yeniden Hakan Çatak’ı aday gösterdi. Adaylar arasında seçimlere bağımsız giren Yasin Şen ve Metin Uraçin de var. Seçim öncesi başkan adayları ile konuştuk. Bugün Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adına adaylığını açıklayan mevcut baro başkanı Filiz Saraç seçim sürecini, vaatlerini ve yargı sistemine ilişkin sorunları anlattı.

‘ÜLKEDE YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE YARGIYA GÜVEN KALMADI’

- İstanbul Barosu’nun 146 yıllık tarihinde ilk kadın başkan seçildiniz ve bir dönemdir baro başkanlığı görevini yürütüyorsunuz. Öncelikle şunu sormak istiyorum; Türkiye’de hali hazırda neredeyse her alanda çok ciddi bir adalet, yargılama ve hukuk sorunu var. Bağımsız yargının ortadan kalktığı bir dönemde İstanbul Barosu gibi dünyanın en büyük barosu olma özelliği taşıyan bir kurum ‘yargı bağımsızlığı’ ve ‘adaletin sağlanması’ hususunda nasıl bir misyon üstlendi. Karar vericiler üzerinde bir baskı unsuru olabildi mi?

"İstanbul Barosu gücünü üyesi olan avukatlardan ve tarihsel olarak hep doğru yerde durmasından almaktadır. Bu gücü ise sesi duyulmayanların sesine, adalet arayanların sesine çevirmeye çalışmıştır. Bunun sonucu olarak siyasal iktidar baroların bölünmesi ile başlattığı süreci baroların bütçesinin elinden alınması çalışmasıyla adli yardım bütçesi adaletsizliği ile sürdürmeye çalıştı. Buradan da anlaşılıyor ki, İstanbul Barosu, siyasal iktidarın cezasızlık, adaletsizlik ve hukuk devletinden uzaklaşması çizgisine karşı duran en önemli dirençlerden biridir. Bu sebeple iktidar tarafından güçsüzleştirilmeye çalışılmaktadır. Evet, ülkemizde sorun hukuk devletinden uzaklaşılmasıdır. Bugün yargı bağımsızlığı ve yargıya güven kalmamıştır. Yargının daha da bağımlı hale geldiği ve yargı makamlarının önemli konularda mevcut iktidardan bağımsız karar veremediği örneklerle dolu ve yargıya güveni temelinden sarsan, hukuk devletini derinden yaralayan, tutukluluğun gözdağı, cezalandırma ve baskı aracı olarak kullanıldığı dönemlerden geçiyoruz."

hedefimiz-etkin-baro-guclu-avukat-1078414-5.jpg
Filiz Saraç

‘AYM KARARLARI UYGULANMALI, CAN ATALAY DERHAL SERBEST BIRAKILMALI’

- Mesela TİP Milletvekili Can Atalay, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hâlâ tahliye edilmiş değil. Kendisi de aynı zamanda İstanbul Barosu üyesi. Bu örneği bir önceki soruyla değerlendirdiğimizde ne dersiniz?

"Ülkemizde temel hak ihlalleri artarak devam etmektedir. Yargılamalardaki temel hak ihlalleri konusunda karar veren Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının uygulanmaması, yargı sistemine ve hukuk devletine büyük zarar vermiştir. İstanbul Barosu kanuni düzenleme, düzenleyici işlem ya da açılan, açılmayan davalarla ilgili gerekli açıklama ve eylemliliği göstermiştir. Kuşkusuz siyasal iktidar 22 yıldır iktidarda olmanın gücüyle hukuksuzluğu kurumsallaştırdı. Dolayısıyla baskı sürekli artmakta, ancak biz de buna karşı mücadelemizi bıkmadan devam ettirmekte kararlıyız. AYM, Resmî Gazete’de yayımlanan kararı ile Yargıtay Dairesi’nin uymama kararı veremeyeceğini belirterek, Hatay’ın seçilmiş Milletvekili, meslektaşımız Can Atalay’ın kesin bir mahkûmiyet kararı olmadığı halde milletvekilliğinin düşürülmesinin geçersizliğini tespit etti. AYM kararı sadece Anayasa’ya aykırılığı tespit etmemiştir."

"AYM kararlarını tanımamazlığın TBMM çatısı altında yaşanıyor olması ile devletin temel niteliklerinden hukuk devletinin tahribinin en ağır örneklerinden birinin tespitini yapmıştır. Anayasa madde 153’e göre, “Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme, yargı organlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” AYM’nin ‘Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde’ olduğuna ilişkin kararı uygulanmalı, Can Atalay serbest bırakılmalıdır! Baromuz Atalay’ın özgürlüğüne kavuşması için yoğun bir eylemlilik sürecinde bulunmuştur. Çok sayıda basın açıklaması yaptık ve Atalay’ın seçilmiş bir milletvekili olarak yasama faaliyetlerine derhal katılmasının önündeki engellerin kaldırılmasını istedik. 2023’ün temmuz ayında Yargıtay’ın tahliye istemini red kararı sonrası Can Atalay’ı tutuklu bulunduğu Marmara (Silivri) Cezaevi’nde ziyaret ettim."

‘SİYASİ İKTİDAR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE SABIKALIDIR’

- Özellikle son dönemde ‘yeni anayasa’ tartışmaları yapılıyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un Anayasa'nın 3. maddesiyle ilgili, "Devletin ülkesi olmaz. Devletin milleti olmaz" açıklaması ve sonrasında İstanbul Barosu’nun bir açıklaması var. Tüm bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var mı?

"Şunu başta vurgulamak isterim: Anayasanın ilk dört maddesi tartışılamaz. Ülkemiz, üniter bir ülke ve laik bir hukuk devletidir. Çok küçük hesaplar yapılarak Meclis’e sokulan bir parti yeni anayasa tartışması üzerinden değiştirilemez maddeleri hedefe koymuştur. Onların üniterlikten ve laiklikten rahatsız oldukları açıktır. Bu hadsizliktir! Diğer soruya gelince; mevcut iktidar daha önce de Anayasa değişiklikleri yaptı. Her değişiklikte “darbe anayasasından kurtulma” iddiasında bulundular. Hepsinde toplumun gündemini değiştirme ve daha sonra da topluma bedel ödettirilen bir sürecin yaşandığını gördük. 12 Eylül 2010 referandumuyla yapılan değişiklikle yargı bağımsızlığı kaldırılmış, 16 Nisan 2017 referandumuyla da yetki tek kişide toplanmıştır. Siyasi iktidar Anayasa değişikliği sabıkalı bir iktidardır."

‘İKTİDAR ÖNCE ANAYASANIN GEREĞİ OLAN AYM KARARLARINI UYGULASIN’

"Öte yandan Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) tarafıdır. AİHS’de temel haklar düzenlenmiştir. Anayasa’daki temel haklar da AİHS’deki hakları kapsamaktadır. Bu nedenledir ki, Anayasayı bu özgürlükleri kısıtlama aracı olarak ya da kendine göre yorumlatabilmek amacıyla yapamazsınız. Anayasa tartışmalarının, tek adam rejiminin olduğu bir sistemde, Anayasayı kendisine göre, kendisine oy getirecek şekilde düzenleyebilmek amacıyla yapıldığı hususunda ciddi kaygıları herkes yaşamaktadır. Siyasal iktidar önce mevcut Anayasa’nın bir gereği olarak Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına uymalıdır, değişiklik tartışmasını ise sonra başlatsın."

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇEKİLME KARARI ŞİDDET FAİLLERİNİ CESARETLENDİRDİ’

- Türkiye'de son dönemde kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet, taviz ve cinayet haberleri gündemin ilk sıralarında yer alıyor. Suçluların cezasız kaldığı eleştirileri sıkça yapılıyor. Kadın cinayetleri neden önlenemiyor?

"İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart 2021 tarihinde çekilme kararı verilmesi kadına yönelik şiddetle mücadelede ciddi bir geriye gidişe neden olmuş ve şiddet uygulayanları cesaretlendirmiştir. İstanbul Sözleşmesi’ndeki şiddetle mücadele için çizilen yol haritası benimsenerek, devletin şiddetle mücadele politikaları üretmesi ve uygulaması gerekmektedir. Siyasi iktidar, kadını ikincil konumda tutan politikalar ürettiği sürece kadına yönelik şiddet önlenemez, aksine şiddeti körükler ve cesaretlendirir. Kadına yönelen şiddetin engellenebilmesi toplumda bilinçaltına yerleşmiş cinsiyet ayrımcı bakış açısının yok edilmesi ile mümkündür. Toplumun en küçük birimi olan aileden başlayarak tüm toplum kesimlerine, devlet kurum ve kuruluşlarına, özel ve tüzel tüm yapı ve kuruluşlara yönelik sistemli ve evrensel ilkeler ile uyumlu şekilde oluşturulacak eğitim-öğretim ve yayın materyalleri ile desteklenecek köklü bir toplumsal cinsiyet eşitliği politikası geliştirilmelidir."

sarac.jpg

‘ADLİ YARDIM BAŞVURULARININ ÇOĞUNLUĞUNU KADINLAR OLUŞTURUYOR’

- Tam bu noktada İstanbul Barosu neler yapıyor?

"Ağır şiddet vakalarında ve kamusal alanda meydana gelen kadınlara yönelik her türlü şiddet vakalarının yargılamalarında, İstanbul Barosu Başkanlığı olarak davaya katılma talebinde bulunuyoruz, yakından takip ediyoruz. Kadınların adalete erişiminde ve şiddetle mücadelede en önemli engelinin kadın yoksulluğu olduğu bilinen bir gerçektir. İstanbul Barosu Adli Yardım Bürosu’na avukat talebi ile yapılan başvurularda; talep sahiplerinin çoğunluğunun kadın olması ülkemizde yaşanan kadın yoksulluğunun da bir göstergesidir. Bu nedenle Adli Yardım Bürolarından ücretsiz avukat atamaları, kadına yönelik şiddet davalarında oldukça önemli ve gerekli bir destek mekanizmasıdır. Adli Yardım birimlerimizde şiddeti önlemeye yönelik tedbir kararı alınmasında maddi durumunun kötü olup olmamasına bakmaksızın mağdura ücretsiz avukat ataması yapıyoruz. Yoksul kadınların adalet erişimi için adli yardım büromuza yapmış oldukları hak arama başvurularında hukuki destek verilmesi taleplerinde yine kendilerine ücretsiz avukat ataması yapıyoruz."

‘BAROYA SAHİP OLMAK DEĞİL SAHİP ÇIKMAK ANLAYIŞIYLA HAREKET EDİYORUZ’

- Neler yaptınız geride kalan sürede? Yeni dönemde tekrar seçilmeniz durumunda öne çıkaracağınız başlıklar neler?

"Göreve geldiğimizden bu yana birçok çalışma yaptık. İcra Sorunları Çözüm Kurulu oluşturduk. İstanbul Çağlayan Adliyesi başta olmak üzere tüm adliyelerdeki icra sorunları büyük ölçüde çözüldü. Baronet üzerinden dosya çıkarma taleplerinin gönderilmesi ve taramanın hızlandırılması ile dosya çıkarma sorununu ortadan kaldırdık. Dolandırıcılıkta adı kullanılan avukatlara yönelik Çözüm Kurulu kurduk. 2014’ten beri Baroya gelen tüm bu konudaki yakınmaları topladık. Toplam 233 meslektaşın isminin kullanıldığını tespit ettik. Başsavcılarla görüştük, dosyalar her adliyede tek başsavcı vekilinde toplandı ve bu sayede yapılan operasyonlarda birçok çete çökertildi. Çalışmalar ve açılan davayı takibimiz sürüyor.
Adliyeler arası Baro servisleri için ilk kez ihale 2023 yılında yapıldı ve 2024 yılında ihale uygulamasına devam edildi. Bu sayede Baronun personel giderinden sonra en büyük gider kalemi olan adliyeler arası servis hizmetinde şeffaflık sağlandı, tasarruf edildi. Adliyeler arası Baro servisleri bu sayede olumsuz ekonomik koşullara rağmen devam ettirildi. Adli yardım hizmetinin genişlemesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile anlaşma yapıldı. İBB Meclis kararı ve Baromuzla yapılan protokol ile meslektaşlarımızın Bakanlık tarafından 19 aydır ödemesi yapılmayan vekalet ücretlerinin ödenmesi sağlanmıştır. Baroya sahip olmak değil sahip çıkmak anlayışıyla hareket ediyoruz. Bir bölümünü özetleyebildiğim bu çalışmaları devam ettirmek, başladığımız çalışmaları neticelendirmek amacındayız. Mesleğimiz ve meslektaşımızı öncelik alan faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Aynı zamanda ülkemiz için, toplum için, kadınlar ve çocuklar için, doğa ve tüm canlılar için mücadelemizi sürdüreceğiz. Sesi kısılmak istenenlerin sesi olmaya devam edeceğiz.

‘AVUKATA ŞİDDET, YURTTAŞIN SAVUNMA HAKKINA DA SALDIRIDIR’

- Türkiye’de neredeyse her alanda yaşanan şiddet avukatları tehdit ediyor. Bu soruna ilişkin nasıl bir değerlendirme yapabiliriz? Ve tabii çözüm önerisi olarak ne sunarsınız?

"Avukata şiddet, yurttaşın savunma hakkına da saldırıdır. Meslektaşlarımız görevlerini yaparken şiddete maruz kalıyor. Saldırı, siyasi iktidarca kullanılan haksız söylemler avukatlara şiddeti arttırıyor. En büyük sorun avukatla müvekkilin özdeşleştirilmesi. Avukatlar temel savunma hakkının korunması için görev yapıyor. Avukata sıkılan kurşun vatandaşın temel hakkına sıkılmıştır. Avukatsız savunma isteyen anlayışa karşı, mesleğimizin ve meslektaşlarımızın sorunlarına, yaşanılan olumsuzluklara karşı verdiğimiz mücadeleyi daha da büyütmeliyiz. Mesleğin sorunlarına çözüm getirilmesi ve saygın yerinin korunması ve hatta artırabilmesi şiddeti önleyici olacaktır. Bu anlamda görev ve sorumluluk öncelikle siyasi iktidarındır."

‘GRUBUMUZUN BİRDEN FAZLA LİSTEYLE SEÇİME GİRMESİ KAZANMAMIZI ETKİLEMEYECEK’

- Baro seçimleri aday belirleme sürecinde bazı anlaşmazlıklar yaşandı ve sonrasında da devam etti. Ali Gürbüz de baro başkanlığına aday. Bu durum sizce oyları etkiler mi? Hali hazırda 11 adaylı bir seçim sürecine gideceksiniz. Bol adaylı bu yarışı nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Daha önceki süreçte grubun genç avukatlardan uzaklaşmasına sebep olan anlayışı ve kurumsal olmayan alışkanlıkları değiştirdik. Bundan rahatsızlık duyanlar yönetim kurulumuzdan bir aday çıkardılar. Şu ana kadar baroda her kademede görev yapan, bütün görevlerine önseçimle gelen ve 12 yıl aradan sonra grubumuza 2022 yılında tekrar önseçimi getirerek aday olan Baro Başkanı olarak, gruptaki önseçim süreçlerinin grup ilkelerine aykırı olarak yürütülmesine yaptığım çağrı ile grubumuzun büyük çoğunluğu izin vermemiştir."

"14 Eylül 2024 tarihinde Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu (Önce İlke ÇAG) olarak ön seçimimizi yaparak kurullarımızı belirledik. Önce İlke ÇAG başkan adaylığı ile kuruluşundaki ilkelere bağlılıkla ve o heyecanla seçim çalışmalarını sürdürmektedir. Daha önce de 2010 ve 2012 yıllarında Önce İlke ÇAG iki liste olarak seçimlere girmiştir. 2018, 2021 ve 2022 seçimlerinde ise Önce İlke ÇAG ve Önce İlke ÇAG Yükseliş olarak yine iki ayrı liste girmiştir. Aynı zamanda 90’lı yıllarda Çağdaş Avukatlar Grubu da üç baro seçimine iki ayrı liste ile katılmıştır. Dolayısıyla Önce İlke ÇAG olarak birden fazla listenin baro seçimlerine girmesi mümkündür. Bu durum başkan adayı olduğum grubun kazanmasını etkilemeyecektir."

Öne Çıkanlar