'İstanbul'da 60 bin koronavirüs hastası olduğu tahmin ediliyor'

Çok sayıda ölümün kayıtlara 'Bulaşıcı hastalık' olarak geçtiğine dikkat çeken Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, kullanılan tanı yönteminin ancak 100 hastadan en fazla 60'ını gösterdiğini söyledi

'İstanbul'da 60 bin koronavirüs hastası olduğu tahmin ediliyor'

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının Türkiye'deki yoğunluk merkezinin İstanbul olduğu artık iddialardan öte bilinen bir gerçek. Aralarında Haseki ve İstanbul Eğitim ve Araştırma hastanelerinin de bulunduğu 6 merkezde salgın testinin yapıldığı kentte, her geçen gün can kaybı ve vaka sayısında ciddi artışlar yaşanıyor. Ancak, resmi kurumların güncel verileri paylaşmamasından kaynaklı can kaybı ve vaka sayısının ne kadar olduğu bilinmiyor. Bu durum verilerin gizlendiğine dair tartışmaları da güçlendiriyor.

YAŞAMINI YİTİRENLER TEST SONUCU GELDİĞİNDE EKLENİYOR

Tedavi altındayken yaşamını yitirenlerin herhangi bir teste tabi tutulmadığını belirten sağlık görevlileri, test sonucunun ölümden sonra geldiğini ve sonradan rakamlara eklendiğini belirtiyor.

Mezopotamya Ajansı'ndan Erdoğan Alayumat'a konuşan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, İstanbul'daki durum hakkında, hükümetin ve yerel yönetimlerin aldığı önlemleri, sokağa çıkma yasağı ve salgına karşı verilen mücadeleye ilişkin bilgiler verdi.

'İstanbul'da 60 bin koronavirüs hastası olduğu tahmin ediliyor' - Resim : 1
İ.Ü Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan

İŞÇİLERİN YOĞUN OLDUĞU VE SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARINA AZ UYULAN İLÇELER

Covid-19 salgınının Türkiye'deki merkezinin İstanbul olduğu bilgilerine katıldığını belirten Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, bu durumun sosyal medyaya sızan kayıtlarda da görüldüğü gibi işçilerin yoğun ve sokağa çıkma yasaklarına daha az uyulduğu ilçelerde daha ciddi olduğunu belirtti:

"Tıpkı New York gibi yurtdışı ile çok yoğun ilişkisi olan böyle bir metropol kenttin bu salgından en çok etkileneceği tahmin edilebilir bir şeydir. Salgının durdurulması için okulların kapanması, toplantıların yasaklanması ve sonra sokağa çıkma yasakları gibi önlemler alınmış ve bunların iyi etkileri kısmen görülmüş olsa da, birçok ülkede olduğu gibi enfeksiyonun yayılma potansiyelinin erkenden ortaya konulamaması bir zaaf oluşturmuştur. Daha erken dönemde çok sayıda test yapıp İstanbul’daki kümelenme görülebilseydi sadece İstanbul veya diğer bazı kentlerde alınabilecek radikal kapanma kararları çok daha etkili olabilirdi. Hala radikal bir kararın alınmamış olması buna karşın kısmen kapanmaların devam etmesi salgının yavaşlamasına, ama daha uzun sürmesine yol açabilir. Sosyal medyaya sızan bazı kayıtlarda da görüldüğü gibi işçilerin yoğun ve sokağa çıkma yasaklarının daha az uyulduğu ilçelerde sorun daha ciddi durumdadır."

'İSTANBUL'DA 60 BİN CİVARINDA KORONAVİRÜS HASTASI OLDUĞU TAHMİN EDİLİYOR'

Nisan ortasından önce İstanbul'da testi negatif veya pozitif olan 60 bin civarında koronavirüs hastası olduğunun tahmin edildiğini belirten Prof. Dr. Kılıçaslan, Buna ilişkin verilerini de şöyle açıklıyor:

"İstanbul’daki defin kayıtlarında 2018, 2019 yılları ve 2020 Mart ortasına kadar ölüm belgesinin hiçbirinde ölüm şekli olarak 'Bulaşıcı Hastalık (Doğal Ölüm)' yazılmamış. 2020 Mart ortasından bu yana bini aşkın belgede ölüm şekli 'Bulaşıcı Hastalık' kaydına rastlanılmıştır. Kaba bir hesapla Nisan ortasından önce İstanbul’da testi negatif veya pozitif olan 60 bin civarında korona hastası olduğu tahmin ediliyor. Her yıl kış aylarında gerek diğer virüslere gerekse bakterilere bağlı enfeksiyonlar nedeniyle yaşlı, kronik akciğer veya kalp hastası olan kişilerin ölüm riskleri artmakta ve bu ölüm istatistiklerinde de görülmektedir. Fakat İstanbul’da 2020 yılı önceki yıllarla karşılaştırıldığında aynı tarihler içinde ölümlerde anlamlı bir artış olduğu görmekteyiz ve bunların ölüm nedeni olarak da ya mevcut eski hastalıkların ismi, ya da salgından önceki defin kayıtlarında olmayan "bulaşıcı hastalık" gibi tanılar görünmektedir. Hata paylarını da dışlayarak bu ölümlerin büyük bir kısmının mevcut salgınla ilişkili olduğu kabul edilebilir."

'KULLANDIĞIMIZ TANI YÖNTEMİ ANCAK 11 HASTADAN EN FAZLA 60'INI BELİRLİYOR'

Kamuoyunda oluşan vaka ve ölümlerin gizlendiği iddialarını da değerlendiren Prof. Dr. Kılıçaslan, Covid-19 testi negatif olsa da bu klinik tablo ile ölen vakaların defin kağıtlarına yeni tip koronacivirüs (Covid-19) yerine 'Bulaşıcı Hastalık' yazıldığı için verileri tartışmalı hale getirdiğini söyledi. Nedeni ise, kullanılan tanı yönteminin ancak 100 hastadan en fazla 60'ını göstermesi olduğuna dikkat çekti:

"Sağlık Bakanlığı'nın gerek hasta gerekse ölüm verilerinde koronavirüs tanısı, sadece Covid-19 testi pozitif ise konulmaktadır. Klinik ve radyolojik olarak Covid-19 denip hastanede veya evde Covid-19 tedavisine alınan çok sayıda hasta bu kapsama girmemektedir. Bakanlık, hekimlerin bu tanılarına dayanarak tüm ilaçları bu hastalara da sağlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü 'Olası Covid-19' tanısı ile bunların da sayılmasını istemektedir.

'KULLANDIĞIMIZ TANI YÖNTEMİ ANCAK 100 HASTADAN 60'INI GÖSTERİYOR'

Yine, Covid-19 testi negatif olsa da bu klinik tablo ile ölen vakaların defin kağıtlarında da Covid-19 değil 'Bulaşıcı Hastalık' yazılmaktadır. Bu nedenle veriler tartışmalı hale gelmektedir. Örneğin son olarak New York'ta bu ölümlerin de sayılması ile toplam ölüm sayısı önemli derecede artmıştır. Bu yapılmak zorunda çünkü kullandığımız tanı yöntemi ancak 100 hastadan en fazla 60’ını gösterebilmektedir."

2 HAFTALIK BİR TAM KAPANMA ŞART

Hafta sonları için ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının salgına karşı fayda sağladığını ancak yeterli olmadığını belirten Prof. Dr Kılıçaslan Bilim Kurulu'ndaki birçok kişinin 2 haftalık bir tam kapanma önerdiğini söyledi:

"Hafta sonu uygulanan bu önlem tabi ki bir fayda sağlayabilir ama yeterli değil. Birçok bilim insanı en az 2 haftalık tam kapanma istemektedir. Bu salgınla mücadelede teması azaltmak temel bir önlem. Bilim kurulundaki birçok kişi gibi bu konuda 2 haftalık bir tam kapanma, yani zorunlu olanlar dışında sokağa çıkma yasağı önermekteyiz. Hükümet muhtemel ekonomik yük nedeniyle bunu uygulamamaktadır."

'VERİ EKSİKLİĞİ SALGININ NE KADAR SÜRECEĞİNİ ÖNGÖRMEMİZİ ENGELLİYOR'

Verilerin eksikliği yüzünden salgının ne kadar süreceğine ilişkin bir öngörü yapmanın çok zor olduğunu belirten İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, bazı bilim insanlarının sorunların belirli derecelerde 2024'e kadar sürebileceğini söylediklerine dikkat çekiyor:

Bu konuda kesin söz söyleyebilmek için veriler eksik. Çünkü şimdiye kadar toplumun ne kadarı enfeksiyonu geçirdi, bu enfeksiyondan sonra gerçek bir bağışıklık oluşuyor mu, virüsün olası mutasyonlarının etkisi ne olabilir, şimdiki salgında oluşan bağışıklık gelecek ataklarda da etkili olacak mı? Bunlar bilinmiyor. Ama genel kanı yaz aylarında önemli azalmayı takiben sonbaharda şimdiki gibi olmasa da salgının yeni bir yükseliş yaşayacağı konusunda hemfikir. Bazı bilim insanları sorunların belirli derecelerde 2024’e kadar sürebileceğini söylemektedirler. (HABER MERKEZİ)

Türkiye İstanbul Salgın karantina koronavirüs COVID-19