'İtibarı sıfırlanmış bir yönetim var, Erdoğan'ın tek çıkış yolu Biden'ın desteğini almak'
ARTI GERÇEK- Gazeteci Koray Düzgören Sedat Peker'in açıklamalarından sonra Erdoğan'ın ve Saray yönetiminin köşeye sıkıştığını ifade etti. Düzgören, " İtibarı sıfırlanmış bir yönetim var. 14 Haziran NATO toplantısında garip bir durum söz konusu olacak. Şu an Erdoğan'ın tek çıkış yolu Biden'ın desteğini almak, başka çaresi yok. Çünkü ekonomik olarak tükenmişlik var, devletin kasaları tamamen boşaldı ve ayakta kalmak için ekonomik destek gerekli" dedi.
Artı Gerçek yazarı Koray Düzgören, suç örgütü lideri Sedat Peker'in bugün yayınlanan sekizinci videosundaki iddialar ile ilgili Artı TV'de yayınlanan Aris Nalcı ile Haber Aktüel programında açıklamalarda bulundu.
'ŞU AN İTİBARI SIFIRLANMIŞ BİR YÖNETİM VAR'
Sedat Peker'in açıklamalarından sonra AKP iktidarının itibarının sıfırlandığını ifade eden Düzgören şöyle konuştu:
"Peker'in anlattıkları bizim ve bizim gibi meseleye yakından ilgili ve gerçeğin ortaya çıkması için çalışan gazetecilerin şimdiye kadar ortaya koyduğu ve bilinen şeyler. Kamuoyunun çok büyük bir bölümü bilmiyor olup biteni. Peker'in açıklamaları bunu sağlıyor. Saray'ın ileriye sürdüğü şu hikaye vardı, 'Biz Türkiye'yi öyle bir noktaya getirdik ki biz eskiden hep tehdit edilen parmak sallanan bir ükeydik ama şimdi biz o parmak sallayan noktaya geldik'. Peker'in açıklamalarından sonra da şu gerçek ortaya çıktı, bu iktidara herkesin parmak sallayabileceği bir ortam oluştu. Şu an itibarı sıfırlanmış bir yönetim var. 14 Haziran NATO toplantısında garip bir durum söz konusu olacak. Bütün foyaları ve kirli ilişkileri meydana çıkmış ve bu ilişkileri bir suç örgütü lideri tarafından ortaya çıkmış, reddedilememiş iddialara sahip olan bir iktidar NATO'nun diğer liderleri yan yana gelecek. Türkiye'yi yönetenlerin şu an geldiği nokta bu. Herkesin parmak salladığı, herkesin kirli ilişkiler içindeki bir iktidar gözüyle baktığı bir yönetim var. Rus yöneticiler kısa bir süre önce 'Siz kendi işinize bakın, Kırım ve Ukrayna meselesine burnunuzu sokmayın. Yoksa biz de sizin kirli ilişkilerinizi konuşuruz' dediler. Bu çok ağır bir itham ve yönetenler bu itham karşısında sesini çıkartamadılar. Bu kirli ilişkilerin Suriye savaşındaki rolü, silah kaçakçılığı, uyuşturucu, yasadışı ticaret aslında bütün dünya tarafından biliniyordu. Bizim gibi gazetecilerinm uluslararası medyanın değişik alanlarında yapılan açıklamalar ve bunların yanı sıra büyük devletlerin istihbarat örgütlerinin çok yakından bildiği meselelerdi bunlar. Şimdi iyice ortaya çıktı."
'MUTLAKA HESAP VERMEK ZORUNDA KALACAKLAR'
Peker'in yedinci videosunda açıkladığı uyuşturucu sevkiyatının silah ticareti kadar önemli bir konu olduğunu söyleyen Düzgören sözlerine şöyle devam etti:
"Az önce Can Dündar'da söyledi iyice köşeye sıkışmış durumdalar. Türkiye'de getirilen tek adam düzeni böyle bir sonuca yol açıyor. Şimdi Cumhurbaşkanı asla, 'benim haberim yoktur' diyemiyor. Bu rejimin esası ne? 'Her şeyden haberdar olan ve her şeye karar veren bir rejim kurduk' diyor. Dolayısıyla olup biten her şeyin bilgisi Saray'dan kaynaklanıyor. Aslına bakılırsa Peker'in yedinci videosunda uyuşturucu kaçakçılığı, Kolombiya'dan Türkiye'ye yapılan kokain sevkiyatı bilgileri yer alıyordu. O kaçakçılık rotasının bir kolunun da Suriye'deki Lazkiye Limanı'na geldiğini söylemişti. Artık mesele Lazkiye Limanı'na geldikten sonra tabiki Suriye'ye giriş yapılması normaldi. Uyuşturucu ve silah daima yan yana gider bu tür kirli ilişkilerde. Uyuşturucu satarak silah temin edilir. Dolayısıyla belki onu da önümüzdeki videolarda tamamlayacaktır. Bu videoda daha çok silah kaçakçılığı tarafına değindi. Bilinen şeyleri açıklamış oldu. Türkiye'yi yöentenler ve Saray yönetimi tam köşeye sıkışmış vaziyette. Bunun altından kalkamazlar gibi geliyor bana. Mutlaka hesap vermek zorunda kalacaklardır"
'BİDEN'LA GÖRÜŞMENİN SONUCU FİYASKO OLABİLİR'
14 Haziran'da Brüksel'de gerçekleşecek NATO toplantısında AKP iktidarının işinin zor olduğunu ifade eden Düzgören, Erdoğan'ın çıkış yolunun da Biden'ın desteğini almak olduğunu söyledi. Düzgören sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu an Erdoğan'ın tek çıkış yolu Biden'ın desteğini almak. Başka çaresi yok, çünkü ekonomik olarak tükenmişlik var, devletin kasaları tamamen boşaldı ve ayakta kalmak için ekonomik destek gerekli. Tabi Biden'ın desteğini almak uluslararsı finans çevrelerinin de desteğini almak anlamını taşıyor o yüzden çok önemli. Onun için bu 'yeni düzen' vs. kendisine göre Biden'a sunacağı teklifler bu. Ama götüreceği bir şey yok. ABD, Dışişleri Bakanı'nı Türkiye'ye göndermedi Ortadoğu'ya gitti ama Türkiye'ye gelmedi, yardımcısını gönderdi. Yardımcısı da mesajlarla geldi, 'Bizim daha önce söylediğimiz şeyler insan hakları, s-400'ler gibi konularda atacağı adımları bekliyoruz, o adımları atmadan Brüksel'e NATO toplantısına gelmeyin' demek istedi. Arada da 14-15 günlük bir zaman var. Bu iktidar bu kadar kısa sürede bu adımları atabilir mi kuşkuluyum. Büyük önem verdikleri Biden'la görüşmenin sonucunun fiyasko olma ihtimali büyük. Bir kaç gün önce HaberTürk'teki açık oturumda Soylu'nun lafa başlarken söylediği var, '15 Temmuz darbesini ABD yaptı' diyor. Böyle bir kamburla, açıklamayla Brüksel'e gidebilir mi, giderse ne olur bilmiyorum. Soylu'da şu an Erdoğan'ın sırtında büyük bir yük. Desteğini beyan etti ama bu destek nereye kadar devma eder. Hele Peker'in açıklamalarından sonra her şey olabilir diye düşünüyorum."
KÜRT VE ALEVİ SORUNU
Kürt medyasının ve Kürt politikacıların bahsi geçen iddiaları sürekli dile getirdiğini söyleyen Düzgören sözlerini şöyle tamamladı:
"Yalnız bu konularda Kürtlerin hakkını yememek lazım. Kürtler ve Kürt medyası bu iddiaları hep dile getirdiler. Hem siyasi alanda hem de medyada dile getirildi. Benim esas üzüldüğüm nokta şu; Peker, Kürt ve Alevi sorununa değindi. Yol gösterici, akıl verici şeyler söyledi. Oysa bu konuların bir mafya şefi tarafından, suç örgütü lideri tarafından değil de Türkiye'nin akil insanları tarafından bu meseleyi enine boyuna dile getiren, barıştan, demokrasiden yana çözüm önerileriyle birlikte dile getiren insanların bunları söyleyebilmesi, böyle bir ortamın olması gerekirdi. Üzücü olan taraf da bu. Kürt, Alevi sorunu ve Türkiyenin çözülmemiş bir yığın sorununu dile getirtecek insanlar ortada yok. Ağzını açan herhangi bir suçlamayla hapse tıkılıyor. Türkiye'nin esas içinde bulunduğu vahim durum budur bence.
'BABACAN VE DAVUTOĞLU BİLDİKLERİNİ SÖYLEMEK ZORUNDA'
Meral Akşener'e yapılan saldırı bir muhalefet liderine yapılmış bir saldırıdır. Daha önce Kılıçdaroğlu'na da yapıldı. buna karşı muhalefet sadece açıklamaa yapmakla yetindi. İlla sokağa çıkıp gösteri yapmak değil, barışçıl davranışlarla kesin tepki koymak gerekiyor. Bir takım insanların artık konuşma zamanı geldi. O süreler içinde görev yapan ve şu an parti kurup muhalefet cephesinde olduklarını söyleyen Babacan ve Davutoğlu'nun bildiklerini söylemek zorunda. Söylemezlerse muhalefet paritsi olamazlar. Kimse onları dinlemeyecektir. "