İYİ Parti'den Memur-Sen'e 'sarı sendika' tepkisi
İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Dervişoğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında; hükümet ve Memur-Sen arasındaki toplu sözleşme görüşmelerini değerlendirdi.
Dervişoğlu, sendikanın istediği zam oranlarını hatırlatarak, yapılan zam oranına "Görüşmeler esnasında neler yaşanmıştır da memurun temsilcisi konumundaki sendika, herhangi bir direnç göstermeden hükümete teslim olmuştur, bunu anlamakta güçlük çekiyoruz" tepkisini gösterdi.
Dervişoğlu, şunları söyledi:
'BU NE RENK BİR SENDİKACILIKTIR'
"Beş müteahhitten hiçbir şeyi esirgemeyen iktidarın, memurlarımız ve emeklilerimiz için reva gördüğü bu zam, hayat pahalılığı altında ezilen vatandaşlarımız için kelimenin tam anlamıyla bir hayal kırıklığıdır. Memur-Sen’in hükümetle masaya oturduğunda taban aylığa 600 lira seyyanen zam, 2022 yılı için yüzde 21, 2023 yılı için de yüzde 17 maaş artışı ve iki yılda yüzde refah payı talebinde bulunduğu bilinen bir gerçektir. Görüşmeler esnasında neler yaşanmıştır da memurun temsilcisi konumundaki sendika, herhangi bir direnç göstermeden hükümete teslim olmuştur, bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. TÜİK’in bile gıda enflasyonu yüzde 25 iken, ki hissedilen enflasyon bunun en az iki katıdır; son üç yılda elektriğe yüzde 22, doğalgaza yüzde 25 zam yapılırken 2021’in yalnızca ilk 8 ayında elektrik zammı yüzde 17, doğalgaz zammı yüzde 12 iken sendikaların görevi hükümetle adeta iş birliği yapıp memurumuzu ezdirmek, emeklimizi, dulu, yetimi ezdirmek olarak kendini göstermiştir. Memuru emekliyi yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum etmek sendikaların görevi değildir. Sarı sendikacılığı bile geride bırakan bu iş birliği ve teslimiyeti doğrusunu isterseniz anlamlandıramıyoruz. Sormak lazımdır, bu ne renk bir sendikacılıktır."
İktidarın dış politikasını da eleştiren Dervişoğlu, göçmen sorununa ilişkin şöyle konuştu:
'BEDELİ MUKABİLİNDE SIĞINMACI'
"Yönetilemeyen bir göç dalgasıyla karşı karşıyayız. Aziz milletimiz merak ediyor; 5 milyon Suriyeli göçmenin ardından, sınırımıza dayanan Afgan göçmenlerin durumu ne olacaktır, millet bunu bilmek istiyor. Bir gün 'Afgan mülteci akını yok' deyip; ertesi gün, 'Yoğun bir Afgan mülteci akınıyla karşı karşıyayız' diyen Sayın Erdoğan’ın bu konudaki sözlerine de güven kalmamıştır. Amerika’da yapılan görüşmelerde ne sözler verildiğini bilmiyoruz. Başka ülkeler ile sessiz sedasız bir pazarlık yapılıp yapılmadığını da maalesef kestiremiyoruz. Ak Parti iktidarına bakarsanız böyle pazarlıkların olmadığını ifade ediyorlar. Ama herkes görüyor ki, bu hükümetin yanlış uygulamaları yüzünden, Türkiye bedeli mukabilinde sığınmacı ithal eden bir ülke konumuna düşürülmüştür. Bu konu, gerçek anlamda bir milli güvenlik sorunudur."
'BU TİYATROYU İZLEMEYECEĞİZ'
"Burada dikkat etmemiz gereken husus şudur; düne kadar göçmenler için 'Ensar-muhacir' benzetmesiyle kapıları sonuna kadar açan Sayın Erdoğan, şimdilerde 'Göç dalgasıyla karşı karşıyayız' diyerek, sınırlarımıza duvar örmekten bahsediyor. Bu kadar göçmen elini kolunu sallayarak girdikten sonra, o duvarların neye yarayacağı ayrı bir tartışma konusudur. Ancak, görünen o ki, Sayın Erdoğan, milletimizin bu konudaki rahatsızlığını nihayet hissetmiştir. Sınıra duvar örerek, bu akınla mücadele eden bir iktidar görüntüsü vermeye kalkışıyor. Biz bu tiyatroyu izlemeyeceğiz. 'Düzensiz göçmenler ve onlarla mücadele eden iktidar' tiyatrosunu yemeyeceğiz. Her şartta ve her platformda, Ak Parti’nin ve Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın, Türkiye’nin karşı karşıya bırakıldığı göçmen sorununun baş sorumlusu olduğu gerçeğini tekrarlayacağız. Göçmenler, sığınmacılar, adına ne derseniz deyin, Türkiye için taşınamaz bir sorundur ve bu sorunun baş müsebbibi Sayın Erdoğan’dır." (ANKA)