İzmir'de, yürürlüğe giren 'Hayvan katliamı yasası' protesto edildi
Artı Gerçek- İzmir'de Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan Hayvanların Korunması Hakkında Uygulama Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesine karşı İzmir Barosu üyesi avukatlar ve İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları eylem yaptı. İzmir Barosu binası önünde toplanan grup basın açıklamasında bulunarak Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerinden Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne yürüdü.
Baro binası önünde yapılan açıklamada İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, "Bu hafta insan hakları haftası. 10 Aralık İnsan Hakları Günü Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen bir gün. Ama tabii biz bu hak ihlalleri içerisinde daha önce yasal düzenlemeyle birçok şey farklı boyutlara taşınmışken bir de uygulama yönetmeliğini bugün Resmi Gazete'de yayımladılar. Hak ihlallerinin son derece yoğun yaşandığı ülkemizde doğada yaşayan tüm canlıların yaşam haklarının varlığını bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum. İnsan sadece tek başına yaşayan, tek başına gülen, ağlayan bir varlık değil. Doğasıyla, yaşayan tüm canlılarıyla, toprağıyla, suyuyla, havasıyla bütün bileşenleriyle bir arada yaşayan ve bir arada olmak zorunda olan bir yaşam biçimini tercih eder insanlar. O yüzden bu uygulama yönetmeliğiyle ilgili olarak söyleyeceklerimiz var" dedi.
'İKTİDAR BİR KEZ DAHA ÖLDÜRMEKTEN YANA OLMAYI SEÇMİŞTİR'
Yılmaz, açıklamlarının ardından ise İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu tarafından hazırlanan ortak basın açıklaması metnini okudu. "Tek bir hayvanı ellerinize teslim etmeyeceğiz" başlıklı açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:
"Hayvanları Koruma Kanununa Dair Uygulama Yönetmeliği 13 Aralık 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Meclisten geçtiği günden itibaren ülkeyi büyük bir şiddet sarmalına sürükleyen 7527 sayılı Yasa, bu uygulama yönetmeliği ile kan kokan satır aralarını derinleştirmekten başka bir şey ifade etmemektedir. Türlü algı operasyonu ve siyasi hesaplaşma emelleriyle hayvanlar ve insanların binlerce yıllık birlikte yaşama kültürünü bir günde alaşağı eden iktidar, sokaklardan yükselen sese yine kulağını kapatmış ve bir kez daha yaşamdan değil öldürmekten yana olmayı seçmiştir. Yeni uygulama yönetmeliğine göre; doğal yaşam alanı, ‘yerel yönetimlerce kurulmuş tesis’ olarak tanımlanmıştır.
Soruyoruz. Hangi doğal yaşam alanı tel örgülerden ve gri betonlardan oluşur? 41. Maddeye göre; ‘yasaklı ırk’ tabir edilen köpeklerin belediyelerce katledilmesi zorunlu kılınmakta. Soruyoruz. Nefes alan, hisleri, duyguları olan bir canlı türü hangi vicdana, etik ilkelere ve gerekçelere dayanılarak ‘yasak’ ilan edilerek katli ferman verilmekte? 7. maddeye göre; Atıf yapılan Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi ile belediye meclisinden alınabilecek kararla köpeklerin topyekun katline işaret edilmekte. Soruyoruz: Siyasi iktidar, bugüne kadar hangi sözleşme ve yasayı çözüm üretmek için uygulamıştır? Aynı yönetmelik; vatandaşın bakım evlerinden köpek yuvalanması için Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki yönetim planını ve bu doğrultuda bağımsız bölümde köpek bulundurabileceğine dair yöneticiden temin edilen izin belgesi şartı koymakta. Soruyoruz. Amaç, iddia edildiği gibi bir kısırlaştırma ve yuvalama seferberliği başlatmaksa vatandaşa fiili yasak koyarak yüz binlerce köpeğin yuva şansını elinden almak ne anlama gelmektedir?"
'YÖNETMELİĞİN İPTALİ İÇİN DANIŞTAY'A DAVAMIZI AÇACAĞIZ'
"Bizler; yıllardır hayvanların ve insanların güven içinde birlikte yaşayacağı sokakları nasıl inşa edeceğimizi tane tane anlatmamıza, vicdani, etik, barışçıl çözümlerimizi sıralamamıza; sesimizi yaşatmaktan yana yükseltmemize rağmen katilleri cezasızlık politikalarıyla ödüllendirenler, kısırlaştırma yapmayanlar, sokaklarda açlıkla, insan şiddetiyle mücadele eden hayvanların feryatlarına kulaklarını tıkayanlar halk sağlığını bahane ederek başka bir seçeneğin kalmadığını söylemektedir. Oysa bu yasa ve uygulama yönetmeliği ‘’kamu güvenliğini ve sağlığını’’ kan ve şiddet kokan düzenlemeleriyle bizzat tehdit etmektedir. Katletmenin yasalaştığı bir ülkede hiç kimse güvende olamaz. Daha önce söylediğimiz gibi, yasa çıkmadan önce buradaydık: Sokaklarda, adliyelerde, duruşma salonlarında… Yasa çıktıktan sonra da sözümüzü ilk günkü inancımızla, yaşatmaktan yana olmanın verdiği dirençle söylemeye devam ettik.
Anayasa Mahkemesi’nden hukukun ve vicdanın gereğini artık yerine getirmesini ve kendilerine sunmuş olduğumuz görüşü de dikkate alarak yasayı bir an önce iptal etmesini istedik. Uygulama yönetmeliği dikkate alındığında Anayasa Mahkemesi’nin bu yasayı derhal iptal etmesini bekliyoruz. Yine yönetmeliğin iptali için gelecek hafta Danıştay’a davamızı açacağız. Danıştay’dan ilk talebimiz bu yönetmeliğin derhal yürütmesinin durdurulmasıdır. Şimdi aynı inançla yineliyoruz; İzmir Barosu olarak hayvanlar için mücadele etmeye devam edeceğimizi bildiriyoruz. Hayvanların seslerine ses olabilmek için herkesi mücadelemize ortak olmaya ve dayanışmaya davet ediyoruz. Tek bir hayvanı ellerinize teslim etmeyeceğiz." (ANKA)