'Kaçırılma vakaları 90’ların benzeri'
Diyarbakır'da son zamanlarda kimliği belirsiz ve uzunlu namlulu silahlı kişi veya kişiler tarafından sivil yurttaşların kaçırılması dikkat çekiyor.
Diyarbakır'da son zamanlarda kimliği belirsiz ve uzunlu namlulu silahlı kişi veya kişiler tarafından sivil yurttaşların kaçırılması dikkat çekiyor. Urfa'dan Diyarbakır'a 18 Temmuz’da özel aracıyla gelirken Pirinçlik Karakolu'na 2 kilometre mesafede aracı bulunan ve daha sonra yüzü maskeli kişiler tarafından kaçırıldığı ortaya çıkan Diyarbakırlı iş insanı Kamil Açar, 2 gün sonra evine gelmişti. Mezopotamya Ajans'nın haberine göre, yine Diyarbakır'da kendisini polis olarak tanıtan şahıslarca alıkonulup darp edildiğini, ölümle ve ailesinin yok edilmesiyle tehdit edildiğini iddia eden Ç.M., kendisinin de iş insanı Kamil Açar gibi Pirinçlik Jandarma Karakolu civarında serbest bırakıldığını belirtmişti.
İLGİLİ HABER: DİYARBAKIR'DA BİR ALIKONULMA İDDİASI DAHA
Kaçırılma olaylarının peş peşe yaşanmasına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Başkanı avukat Abdullah Zeytun değerlendirmelerde bulundu.
"KAÇIRILMLARIN OLUŞ ŞEKLİ 90’LARIN BENZERİ"
Söz konusu kaçırılmaların oluş şeklinin 90’lı yıllarda yaşanan olaylarla benzer olduğuna dikkat çeken Zeytun, "Başvuruculardan elde ettiğimiz bilgilere göre, 90’lı yılların paramiliter güçlerinin eylemlerine benziyor. Bu güçler, şu an ne derece etkin onu bilemiyoruz" dedi.
Bu tür olaylara ilişkin daha önce de derneklerine çok sayıda başvurunun olduğunu kaydeden Zeytun, şöyle devam etti: "Özellikle kendilerini kamu görevlisi polisler olarak tanıtan kişilerce gazeteden, üniversiteden, işyerinden yasa dışı bir şekilde alınıp zırhlı araçta sorgulanıp bırakıldığı konusunda başvurular geliyordu. Geçmişte Kürdistan coğrafyasının tanık olduğu bu olayların yeniden görülmeye başlanması, hukuki güvenliğin olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla, temel hak ve özgürlüklerin hukukla güvence altına alınmaması, böyle vakaların olmasını doğuruyor.
"DEĞİŞİM SADECE İSİMDE"
Olağanüstü Hal’in (OHAL) kalıcı hale getirilerek valilere verilen yeni yetkileri içeren kanunun Meclis’te kabul edilmesine de dikkat çeken Zeytun, şu değerlendirmeyi yaptı: "Yapılan sadece bir isim değişikliği. Bu isim değişikliğiyle bir şeyin değişmediğini görüyoruz. Meclis’te kabul edilip resmi gazete de yayınlanan 25 maddelik yasa paketi, insan haklarının korunmasından ziyade OHAL’de uygulanan devletin güvenlik politikasını koruyan bir paket. Vatandaşı koruyan bir düzenlemeden ziyade, devleti koruyan bir düzenleme. Gözaltı süresinin 12 güne uzatılacağından, toplantı ve gösterinin valinin keyfi görüşüne göre değerlendirilebileceğinden, belli yerlere 15 güne varan giriş çıkışların izin yetkisinin valilere verilmiş olduğundan bahseden bir yasal düzenleme. Vatandaş böyle bir düzenlemeyle kendini hukuki bir anlamda güvencede ve rahat hissedemez."
"CEZASIZLIK KOLLUĞU CESARETLENDİRİYOR"
"Kolluğu güçlendirici bir düzenleme Meclis’ten geçtikten sonra zaten var olan ve siyasi iktidardan güç alan bir kolluk (korucular) daha öncesinden de hukuka aykırı fiil ve eylemlerde bulunabiliyordu" diyen Zeytun, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunu OHAL döneminde cezaevlerinden tutalım da sokakta müdahale eden kolluğa kadar genişletebiliriz. Bu cesaretle zaten kolluk kendisinin yargılanamayacağını, her türlü hukuki denetimden yoksun olduğunu bildiği için en ufak bir problemde bile silahına sarılabilir. OHAL döneminde genişletilen yetkilerle kolluk güçleri şu an Kürt illerinde görev yapıyor. Bu anlamıyla dosyasını takip ettiğimiz işkence, çocuklara, mahpuslara dönük ihlalleri ve derneğimize yapılan başvurular bize şunu gösterdi: siyasi iktidardan güç alan kolluk, pervasızca bu yetkisini kullanıyor. Hakkında etkin bir soruşturmanın açılmayacağı bilincinde ve bunun verdiği özgüvenle rahat hareket ediyor."
"HUKUKİ DESTEK SUNMAYA HAZIRIZ"
Olası benzer durumlarda yurttaşların derneklerine başvurmaları yönünde çağrıda bulunan Zeytun, "Bu durumlarla karşılaşan vatandaşlarımız kendilerini güvencesiz hissetmesinler. Biz, dernek olarak bu durumlarla karşılaşanlara hukuki destek sunmaya hazırız. Kendisini kolluk gücü olarak tanıtan kişilerce ve yasadışı bir şekilde yapılan gözaltılar kişinin öncelikle yaşama hakkını sonra da kişi güvenliği ve özgürlüğünden mahrum ediyor. Bu düzenlemeler karşısında vatandaşın yaşanan yasadışı herhangi bir güç karşısında hak arayışını ve sesini yükseltebileceği bir zemin yaratılmak zorunda. Bizim talebimiz de vatandaşın her ne koşulda olursa olsun gelip bizden destek almak istemesidir. Biz bu konuda her zaman hazırız" dedi. ( HABER MERKEZİ)