Kadınlar, her alanda hak ihlali yaşıyor

İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, 'OHAL’de kadın haklarına yönelik İhlaller / Kadınların Dayanışma Ağları' başlıklı bir panel düzenlendi.

Kadınlar, her alanda hak ihlali yaşıyor

Bahar KILIÇGEDİK

ARTI GERÇEK - İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, "OHAL’de kadın haklarına yönelik İhlaller / Kadınların Dayanışma Ağları" başlıklı bir panel düzenlendi. İHD Diyarbakır Şubesi Toplantı Salonu’nda gerçekleşen panele Özgürlükçü Hukukçular Platformunda avukat Gülşen Özbek, Barış İçin Kadın Girişimi Üyesi Işılsu Erdoğan, eğitimci Dilek Adlan konuşmacı olarak katıldı.

‘ÇÖKERTME PLANI’ UYGULAMAYA SOKULDU

Panelde kadınların sokağa çıkma yasakları ve 15 Temmuz darbe girişimi ardından uygulanan OHAL sürecinde yaşadıkları ele alındı. Sokağa çıkma yasağı döneminde yaşanılanlara ve tanık oldukları süreci Özgürlükçü Hukukçular Platformunda avukat Gülşen Özbek anlattı. 2014 yılında hazırlanan "Çökertme Planı"nın sokağa çıkma yasağı ve OHAL sürecinde bir bir uygulamaya konulduğunu söyleyen Özbek, "Son iki yıldır, Kürt kentlerinde ve Türkiye genelinde ‘Çökertme Planı’nın uygulamalarını yaşadık. Bu nedenle ‘Çökertme Planı’nı ele almadan yaşananları kriminal olarak ele alırsak eksik kalır. Kentlerin ablukaya alınacağı, nasıl göçertileceği, yayın organlarının nasıl kapatılacağı, demokratik siyasetin, muhalif kesimin nasıl susturulacağına dair, ayrıntısıyla hazırlanmış devamında Kürt kentlerinde genelinde Türkiye’de nasıl uygulandığını gördük. Planın kendisi insanlığa karşı işlenmiş suçların belgesi olarak değerlendirilmeli" diye konuştu.

Özellikle son iki yıldır kadınlara yönelik ağır hak ihlalleri yaşandığını söyleyen Özbek, sokakta, evde, cezaevlerinde ve siyaset alanında yaşanan ihlalleri sıraladı: " Muş’un Varto ilçesinde çıplak fotoğrafı ile basına sızdırılan Ekin Van’ın öldürülmesi olayının tesadüf olmadığı görüşündeyim. Kadın kimliğine yönelik olarak yapılan bu saldırı olayında güvenlik güçleri, ölü olarak ele geçirdiklerini söylese de savcı ile yaptığımız görüşmede ‘Üzerinde bomba olabilirdi ve patlatabilirdi’ demesi canlı olarak ele geçtiğinin bir kanıtıydı. Ancak Ekin Van’ın öldürülmesi olayı ile ilgili yürütülen soruşturmada bir netice sağlanmadı.

Kadınlar, her alanda hak ihlali yaşıyor - Resim : 1

DEVLET, KAÇ SİVİLİN YAŞAMINI YİTİRDİĞİNİ AÇIKLAMADI

Bunun yanı sıra sokağa çıkma yasağı ve çatışmalı süreçte kadınlar yönünden çok sayıda yaşam hakkı ihlalleri yaşandı. Bu süreçte kaç sivilin yaşamını yitirdiği devlet yetkilileri tarafından hiçbir zaman açıklanmadı. STK’lar tarafından yapılan açıklamalarda en az 328 kişinin yaşamını yitirdiği bunlardan 70’inin kadın olduğunu öğrendik. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı ve çatışmanın yaşanmadığı yerde Melek Alp Aydın, çocukları ile yemek yediği sofrada evine top mermisi isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Ne yazık ki öldürenler hakkında değil, ‘ olurda deliller yok edilir’ diye top mermisini saklayıp, sonrasında savcılığa teslim eden vatandaşlar hakkında tutuklama ve hapis cezaları verildi. Bu olayda da tek bir polis ya da asker tutuklanıp ifadesi alınmadı.

ÖLDÜRENLER DEĞİL, ÖLDÜRÜLENLER SORUŞTURULDU

Şırnak’ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasağında 17 yaşındaki Zeynep Taşkın kuşağında çocuğu ile kurşunlandı, yardımlarına koşan kayınvalidesi Maşallah Edin’de yaşamını yitirdi. Bu konuda da herhangi bir soruşturma yürütülmedi. Yasaklar döneminde Şırnak’ın Silopi ilçesinde öldürülen Demokratik Bölgeler Partisi üyesi Sevi Demir olayında kolluk ‘Evde örgüt mensupları tespit ettik ve kurşunladık’ diyor. Sevi Demir’i öldürenler soruşturulmazken, öldürülen Demir, ‘örgüt üyesi’ olabilir diye soruşturuluyor. Kadınlar katledildi ancak öldürenlerin yargılanmadığı bir süreçle karşı karşıyayız."

KADINLAR EVLERİNDE KENDİLERİNİ GÜVENDE HİSSETMİYOR

Kadınların barınma ve mülkiyet haklarının da ihlal edildiğini belirten Özbek, "Cizre’de, Yüksekova, Sur’da yıkımlar yapıldı. Devlet kaç evin yıkıldığı konusunda bir açıklama yapmadı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği tarafından açıklanan raporda, 2 bin 863 yapının hasar görmesi ile bunca kadın evsiz barksız kaldı. Ellerinde beyaz bayraklarla evlerini terk eden kadınlar, yaşadıkları yerlere geldiklerinde ise evlerinin yıkımları ile karşı karşıya kaldılar. Evler polisler tarafından karargah olarak kullanıldı, eşyaları yakıldı. Evlerine gittiklerinde iç çamaşırlarının etrafa saçıldığını gördü" diyerek bir çok kadının olayın üzerinden bir yıldan fazla süre geçmesine karşın evlerinde güvende olmadıkları duygusu yaşadıklarını söyledi.

KADINLAR SİYASETTEN UZAKLAŞTIRILMA SÜRECİNİ YAŞADI

Yaşam, mülkiyet, barınma sağlık alanının yanı sıra kadınların siyaset alanından da uzaklaştırıldığını belirten Özbek, "15 Temmuz sonrası yaşanan OHAL sürecinde Türkiye genelinde kadının siyasetten dışlanması söz konusu oldu. Demokratik Bölgeler Partisi’ne bağlı 103 belediyeye kayyum atandı. Atanan her kayyumla, kadın eril zihniyete devredildi. DBP’nin tutuklanan 89 belediye eşbaşkanından 27’si kadındı. Kadının örgütlenme hakkının ihlal edildiği bir süreçteyiz. DBP ve HDP kadın eşbaşkanları, KHK ile kapatılan KJA derneği üyesi bir çok kadın tutuklu yargılanıyor. Kadınlar bu dönemde örgütlü yaşamdan koparma, siyasetten uzaklaştırma sürecini yaşadı" dedi.

CEZAEVİNDE ‘ŞORT GİYMESİ UYGUN DEĞİL’ DİYE VERİLMİYOR

Cezaevindeki tutuklu ve hükümlü kadınlarla yaptıkları görüşmeleri ve yaşanan sorunları da dile getiren Özbek," 2015 öncesine göre kadın tutuklu-hükümlü sayısının 3 kat arttı. 7 bin 894 kadın cezaevinde, 528 çocuk anneleri ile cezaevinde yaşamak zorunda kalıyor. Cezaevinde kadınlar neler yaşıyor. Kadın tutsaklarla yapmış olduğumuz görüşmelerde tuvaletlerde bile kadınların kamera ile gözetlendiği belirtildi. Sağlık alanında da ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Kadınsal rahatsızlarından dolayı hastaneye gittiklerinde muayene asker gözetiminde yapılıyor. Tacizlerle karşı karşıya kaldıklarını ifade ediyorlar. Cezaevinde haftalık telefon görüşme haklarını kullandıkların da bile iç çamaşırlarına kadar aranmaları söz konusu. Tarsus Cezaevinde kadınlara gönderilen kıyafetler giyilmesi uygun ya da değil diye denetim yapılıyor. ‘Şort giymesi uygun değil’ diye kadınlara şort verilmiyor. Devletin ‘namus algısı’ cezaevlerinde kendisini göstermeye başladı" diye konuştu.

Yaşanılanların ‘Çökertme Planı’nın sonucu olduğunu ifade eden avukat Özbek, sokağa çıkma yasakları, yıkımlar ve hak ihlallerine dair yaptıkları başvurulara yetkili mercilerin, "Gerekli, ölçülü bir tedbirin sonucu olduğu" şeklinde cevap verdiğini belirtti.

Eğitimci Dilek Adlan ise KHK ile mesleğinden ihraç olma sürecini ve eğitimciler olarak yaşadıkları psikolojiyi anlattı. Kadınların elde ettikleri kazanımların elinden alındığını, kadınlar aleyhine bir süreç yaşandığını belirtti.

DEĞER KAYBI YAŞIYORUZ

Savaşın gündelik hayata etkisi, OHAL’de değer yitimi konularına değinen Barış İçin Kadın Girişimi Üyesi Işılsu Erdoğan,"Ölene saygının tamamen gittiği bir dönemdeyiz. Bölgede 1990 yıllarından beri kayıpların, failleri, cenazeleri aranıyor. Sokağa çıkma yasağı döneminde Taybet İnan’ın sokakta günlerce cenazesinin kalması, Cemile’nin cenazesinin buzlukta beklemesiyle değer yitimi bunlarla daha üst seviyeye geldi. 15 Temmuz da ‘Hainler mezarlığı’, Newroz’da öldürülen Kemal Kurkut’un cenazesinin verilmemesi bu değerler yitiminin net göstergesi" diye örnekler verdi.

İKTİDARIN DİLİ SOKAKTA

Gündelik hayatta kadınların karşılaştığı sorunlara da değinen Erdoğan, "Cinnet geçirme haberleri, kadınların minibüste, otobüste karşılaştığı şiddet. ‘Hamilesin ne işin var sokak’ gibi söylemler yani iktidarın dili sokaktaki erkekte… Şiddete uğrayan kadınların uğrayacakları adresler kapatıldı. 12 saat boyunca sığınma evine girmek için bekleyen kadınlar var. Kaç kadının şiddete uğradığını dernekler üzerinde biliyorduk. O dernekler de kapatıldığı için artık veri bile toplayamıyoruz. Kadınlar, yalnızlaşma ve yöntemsizleşme ile karşı karşıya" dedi.

SIRADANLAŞTIRDIĞINIZ KÖTÜLÜĞÜN PARÇASI OLMAYACAĞIZ

İHD Kadın Komisyonu üyesi Hatice Demir ise kadınlar olarak yaşanılanlara karşı mücadele verebilmek için bir araya geldiklerini belirterek, "15 Temmuz öncesinde bölgede fiilen bir OHAL uygulanıyordu. 15 Temmuz’dan sonra ise bu durum ülke geneline yayıldı. OHAL ile birlikte insanlar ülke genelinde müthiş bir dram yaşadılar. Hukukun işlemediği, askıya alındığı, insanların yaşadıkları hak ihlalleri karşısında nereye başvuracaklarını bilemediği bir dönem yaşıyoruz. Bu haliyle hepimiz ne yapabiliriz diye düşünmeye başladık. İnsanları yaşadıkları hak ihlalleri karşısında, bir başvuru yapsalar bile bunun işe yaramadığını düşünüyor. Diyarbakır İHD Şubesi olarak böyle bir dönemde biz kadınlar bir araya gelip, konuşmaya ihtiyacımız olduğunu düşündük. Bir sürü hak ihlali yaşanıyor. Kötü muameleye uğrayan, işkence gören kadınlar, işlerinden olanlar var. Bütün bunlara rağmen pes etmeyen köşesine çekilmeyen biz kadınlar mücadeleye devam ediyoruz, pes etmedik diye bir aradayız. Siz kötülüğü bu kadar sıradanlaştırıyorsunuz, biz sizin sıradanlaştırdığınız bu kötülüğün parçası olmayacağız demek için buradayız" dedi. (Diyarbakır)

KADINLAR Bahar Kılıçgedik