'Kaz Dağları'na sarı öküz adını veriyoruz, eğer bu öküzü verirsek buraların sonu gelecek'

'Kaz Dağları'na sarı öküz adını veriyoruz, eğer bu öküzü verirsek buraların sonu gelecek'
Kazdağları’nda 195 bin ağacın kesilmesine neden olan Kanadalı şirketin Türkiye’ye bırakacağı 172 milyon TL, bir hastanenin kurulmasına bile yetmiyor.

Rıfat DOĞAN 


ARTI GERÇEK-  Çanakkale’nin Merkez İlçesi’ne bağlı Kirazlı Köyü’nde Kanadalı Alamos Gold firmasının altın madeni için başlattığı çalışmada şu ana kadar 195 bin ağaç kesildi. Kazdağları olarak bilinen bölgede devam eden çalışmaya karşı bir hafta önce Su ve Vicdan Nöbeti başladı. 

Su ve Vicdan Nöbeti'ne destek amacıyla dün İstanbul’dan Adalet Nöbeti’nden avukatlar çadır alanını ziyaret etti biz de basın mensupları olarak onlara eşlik ettik. Çadırların kurulduğu alan Balaban Tesisleri adı verilen ve maden sahasının aşağısında kalan bir bölgede kurulmuş durumda. 

Hem ihtiyaçları karşılamak hem de gelen misafirlere yemek için bir Sosyal Market oluşturulmuş. Çadırlarda altın madeninin çevreye vereceği zararlar sayılarla belirtilmiş. Bir anı defteri var, gelen insanlar görüşlerini oraya yazıyor.  

Adalet Nöbeti'nden avukatlarla birlikte maden sahasına çıkıyoruz. Koca bir vadi ve koca bir orman örtüsü yok olmuş durumda. Şantiyede size yanıt verebilecek herhangi bir yetkili ise bulmak mümkün değil. Alan tel çitlerle ayrılmış durumda, çalışmalar ise tüm hızıyla devam ediyor. 

İLK GÜNLERE GÖRE BASININ İLGİSİ DAHA FAZLA

Ziyaretler ilk günlere göre daha fazla. Basının ilgisi de yoğun. Gelen kişiler arasında Barbaros Şansal gibi ünlü isimler de var. 

Nöbet alanı oldukça sıcak bir hava olmasına rağmen gençlerin, kadınların yaşlıların ve çocukların oluşturduğu bir kalabalık ya çadırların altında ya da ağaçların altında gece gündüz demeden bekliyor.

'SUYUMUZ ELİMİZDEN ALINMAYA ÇALIŞILIYOR, ONU KORUMAYA ÇALIŞIYORUZ'

Kızlarıyla birlikte nöbet alanında bulunan ev hanımı Nergül Bayer, "Çocuklarım da nöbette, Hatemsu ve İrem başlattı. Ben de bugün Efe’yi dahil ettim. Biz de babalarıyla hafta sonu geleceğiz" diye konuşuyor. Nöbetin anlamı için "Su ve vicdan demek insanlık demek. Bütün hepimiz için doğada yaşayan hayvanlar hepimiz birbirimize bağlıyız. Ne biz onlardan kopabiliriz ne de biz onlardan kopabiliriz" ifadelerini kullanıyor. Bayer, sözlerini şöyle tamamlıyor: "Atıkhisar Barajı zehir olacak. Sular kirlenecek ve biz sussuz kalacağız. Su hakkı elimizden alınmaya çalışılıyor, onu korumamız lazım." 

KÜÇÜK NÖBETÇİ: SADECE BİZ YAŞAMIYORUZ, HAYVANLAR DA ORMANLARDA YAŞIYOR

Nöbete ilk gününden beri gelen İremnur Bayer kısa sözleriyle her şeyi anlatıyor: "Altın yüzünden ormanın katledilmesi çok saçma bir şey. Sadece biz yaşamıyoruz, hayvanlar da ormanda yaşıyor. Bir ağacın kesilmesi demek dünyanın yarısının yok olması demek." 

Bu yıl mezun olan ve halen iş arayan Hatemsu Bayer de doğa katliamlarında küçük ölçekte düşünmemek gerektiğini belirterek neden nöbette olduklarını şöyle açıklıyor: "Ekosistem bizim çizdiğimiz siyasi sınırlar gibi değil. Burada kesilen bir ağaç kilometrelerce insan yaşamını etkileyebiliyor çünkü su kaynakları kirleniyor. Buna dur demek için buradayız."  

"İLK GÜN 4 ÇADIR VARDI BUGÜN 40 ÇADIR VAR"

Arkadaşlarıyla birlike nöbet alanında kamp kuran Erdem Tomruk da nöbet eyleminin büyüdüğüne işaret ederek "İlk başladığımızda 4 çadır vardı şimdi 40 çadır var. Sivil toplum örgütleri ziyarete geliyor. Bize moral veriyorlar enerji katıyorlar. Dün örneğin motorcu gurubu gelmişti. Bugün Edremit’ten arkadaşlar geldi. İlk bir kaç gün yerel basın yoktu, son günlerde ulusal basın da geldi" diyor.  

"195 bin ağaç kesildi ve kesilmeye devam ediliyor. Bu dağ komple gidecek. Bir dağ da var, onu komple alacaklar. Kesim sürekli devam ediyor. Önce ağaçları tamamen kesecekler ardından dinamitle patlatma işlerine başlayacaklar. O zaman bizi buradan çıkarmaya çalışacaklar" diyen Tomruk "Biz buradayız sonuna kadar" sözleriyle kararlılık mesajı veriyor. 

"KATILIM ÇOK İYİ ZİYARETLER VAR"

İda Dayanışma Derneği ve nöbetin koordinatörlüğünü yürüten Pınar Bilir, nöbete katılımı ve desteği şu sözlerle anlatıyor:

"İnsanların ilgisi kamuoyu yaratmak açısından iyi gidiyor. Katılım çok iyi. Ziyaretler var. Çok fazla gelmek isteyenler var, bunun için tarih veriyorlar. Otobüslerle geleceklerini belirtiyorlar.  Ancak işletme de çalışmalarına devam ediyor. Bir an önce firmanın ayrılmasını ve bu nöbetin güzel bir sonla sonuçlanması için mücadele ediyoruz. Sonuca ulaşana kadar buradayız." 

 

'MADEN PROJESİ İÇİ 5 BİN 200 TON PATLAYICI KULLANILACAK'

Çanakkale’nin su ihtiyacını karşılayan Atıkhisar Barajı havzası içinde kalan altın madeni için 72 milyon ton kazı yapılması planlanıyor. Alandan ayrılmadan önce Çanakkale Belediyesi Başkanı Yardımcısı İrfan Mutluay ile konuşuyoruz. Verdiği bilgilere göre maden projesi için 5 bin 200 ton patlayıcı kullanılacak. Çalışma yapılan alanın özelliklerini anlatan Kutluay şu ifadeleri kullanıyor:

"Biga Yarımadası tüm özellikleriyle birlikte ormanları ve su kaynakları mitolojik değerlere kaynaklık etmiş alanları yüksek tarım verimi olan arazileri tün dünyanın en önemli alanlarından biri. Sadece Türkiye’nin değil." 

'KAZDAĞLARI PARSEL PARSEL RUHSATLANDIRILMIŞ DURUMDA'

Çanakkale uzun süredir termik santrallerle başı belada olan bir il. Mutluay buna da dikkat çekiyor ve "Şimdi böylesine önemli bir alanda 20 yılı aşkın bir süredir özellikle termik santrallerin ve metalik madenlerin faaliyetleri alanı haline gelmiş durumda" diyor. Mutluay termik santrallerden sonra sıranın altın-gümüş maden işletmeciliğine geldiğine değinerek "Bergama ve Ovacık vardı biliyorsunuz, Kazdağları bu altına hücumdan payını aldı ve her noktası ruhsatlandırıldı. Biz buna ruhsat ruhsat parsellenmiş diyoruz." 

'43 TANE METAL MADENCİLİK RUHSATI VAR'

Mutluay, o ruhsatlara ilişkin şu verileri de paylaşıyor:

"Balıkesirle birlikte şu an 30 tane altın madeni verilmiş alan söz konusu. Bunların bir bölümü ÇED sürecini tamamlamak üzereler. Başka metalik maden işletmeleri mevcut. Bununla birlikte 43 tane metal madencilik işletmesinin ruhsatları tamam. Bunun 26 tanesi Çanakkale’de, 17 tanesi Balıkesir’de."

'TESCİLLİ EZİNE PEYNİRİ, KAZDAĞLARI’NDA BESLENENE KEÇİLERDEN ELDE EDİLİYOR'

Mutluay, tesciili Ezine Peyniri’nin de Kazdağları’ndan beslenen keçilerden üretildiğini belirterek 

"Sabah sizden önce çıktım, maden alanının bulunduğu alanın tepesinde keçiler besleniyor. Biz onların beslendiği alanları yok ediyoruz. Bizim 1.5-2 milyar dolarlık bir tarımsal üretimimiz var. Biz kendi tarımsal alanlarımızı yok ediyoruz" diyor. 

TÜRKİYE’YE BİR HASTANE KURULMASINA YETECEK KADAR BİLE PAY BIRAKMAYACAKLAR

Mutluay, firmanın Türkiye’ye bırakacağı payla bir hastane bile kurulamayacağına dikkat çekerek yaptıkları hesaplamayı anlatıyor:

"ÇED raporundan aldığım bilgiyi söylüyorum. Altın cevherin içindeki tenör 0.75 gram/ton yani 1 ton kayaç kazacaklar 0.75 gram altın alacaklar ve bu altın 495 bin ons olacak. 3 milyon 16 bin ons da gümüş olacak. Matematiksel hesaplar yaptık. Türkiye’ye ne kadar pay kalacak? Ki maden yasasına göre işletmeyi burada kurmazlarsa yüzde 2 pay veriyorlar. Biz 4 üzerinden hesapladık. Altı yedi yıl sonra Türkiye’ye bırakacakları pay 172 milyon TL. Yani bir hastanenin yapım bedeli bile değil. Türkiye buradan parasal hiçbir şey almadığı gibi burada yok edilen değerlerin parayla ölçülmesi mümkün değil." 

Mutluay’ın son sözleri de şu oluyor: "Biga Yarımadası ve buraya ‘sarı öküz’ diyoruz, biz bu sarı öküzü verdiğimiz takdirde buraların sonu gelecek ve Kazdağları ile Biga Yarımadası tamamen yok olacak."
 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar