KESK: Laik, demokratik bir Cumhuriyet ekmek ve su kadar ihtiyacımızdır
Türkiye Cumhuriyeti'nin 97. yıl dönümünde açıklama yapan kamu emekçileri siyasi ve ekonomik krizin yaşandığını belirterek laik ve demokratik bir ülkede yaşamanın aciliyetini vurguladı.
ARTI GERÇEK- Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK), Türkiye Cumhuriyeti’nin 97 yılı nedeniyle yazılı bir açıklama yayınladı. Emperyalizme karşı tüm halkların mücadelesi ile Cumhuriyet’in kurulduğunu bbelirten KESK buna karşılık hala demokratik bir yapıya kavuşmadığını ifade etti.
Günümüzde AKP ve MHP ittifakının politikaları ile birlikte siyasi ve ekonomik kriz yaşandığını kaydeden KESK, "İktidar bloku hem Cumhur’un en üst iradesini temsil eden parlamentoyu işlevsiz hale getirirken hem de muhalif belediyelere kayyum atayarak yerelin iradesini ayaklar altına almaya devam etmektedir" dedi.
Cumhuriyet’in AKP hükümetleri boyunca tekçi, gerici ve otoriter bir yapıya bürünerek, parlementonun işlevsiz hale getirildiğinin kaydedildiği açıklamada, "Bugün içerisinde yaşadığımız cumhuriyet neredeyse fiilen ortadan kaldırılmıştır" ifadesi kullanıldı.
"Cumhur’a rağmen cumhur için" anlayışının 97 yıldır egemen olduğunu söyleyen KESK, "Kendisini "Cumhur İttifakı" olarak adlandıran AKP+MHP ittifakının ve işbirlikçilerinin cumhurun iradesini hiçe sayan, onu yoksullaştıran, yoksunlaştıran işsiz bırakarak kuru ekmeğe mahkûm eden politikaları bu anlayışın son örneğidir" tespitinde bulundu.
‘KAZANIMLAR BİRER BİRER ORTADAN KALDIRILDI’
Kapitalist sisteme dayanan egemenlik ilişkisinin demokratik bir cumhuriyetin oluşması önünde engel oluşturduğunu ifade eden KESK, "AKP iktidarı döneminde, bırakalım Cumhuriyetin demokratikleştirilmesini, mevcut kazanımlar birer birer ortadan kaldırılmış, gericiliğe ve tekçiliğe dayalı bir yönetim anlayışı hâkim hale getirilmiştir. Dinin tek mezhep üzerinden kontrolüne dayalı olan ve bu nedenle de uygulanması sorunlu olan laiklik ilkesi bugün tekçiliğin bir tezahürü olan tek mezhep-tek inanca dayalı zihniyetin kendini Türk- İslamcı bir devlet olarak kurumsallaştırmak istemesiyle sistematik bir saldırı ile karşı karşıyadır" dedi.
Yapılan açıklamada farklı dil, inanç, kültür ve etnik yapıdan halkların Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde yer almasına rağmen günümüzde birbirlerine karşı düşmanlaştırılmaya çalışıldığı ve Türkiye’nin Ortadoğu, Kafkaslar ve Akdeniz havzasında AKP marifetiyle emperyalist ve yayılmacı politika izlediği, "Tek adam rejiminin meşruiyet krizinin derinleşmesi, yerel seçimlerde alınan yenilgi, ekonomik kriz ve toplumsal desteğin giderek erimesi karşısında içeriye yönelik konsolidasyon hedefi de taşımaktadır"sözleriyle tamamlandı.
‘TAŞERON CUMHURİYETİ BİZLERE DAYATILMAYA ÇALIŞILIYOR’
Kayyım politikaları, gözaltı ve tutuklamalara ek olarak gösteri ve toplanma özgürlüğüne yönelik engellerin toplumsal gerginlik ve milliyetçiliği yükselterek sorunların barışçıl çözümünü zorlaştırdığını söyleyen KESK 97. Yıl için şu ifadeleri kullandı:
Bugün Cumhuriyet sadece siyasal bir kriz ile değil ekonomik krizle de karşı karşıya gelmiştir. Pandemi sürecinde de gelir adaletsizliği, emeğin güvencesizleştirilmesi, ücretlerin düşürülmesi, işten çıkarmalar ve sosyal hakların gasp edilmesiyle emekçi sınıfların yaşamını doğrudan etkileyen bölüşüm sorunu giderek daha da ağırlaşmıştır. Tüm emekçilerin, çalışma koşulları esnekleştirilip iş güvenceleri ellerinden alınarak taşeronlara teslim/ güvencesizliğe terk edildiği ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin aslen taşeron cumhuriyetine dönüştürüldüğü bir süreç bizlere dayatılmaya çalışılmaktadır.
Tüm yurttaşların parasız, eşit, nitelikli, erişilebilir ve anadilinde kamu hizmeti alma hakkını yok sayan düzenlemelere her gün bir yenisi eklenmektedir. Toplumsal yaşam siyasal İslam’ın referansları temel alınarak cinsiyetçi, piyasacı, gerici ve otoriter biçimde dizayn edilmeye çalışılmaktadır. AKP iktidarı döneminde kamu kaynakları halkın kullanımına değil, yandaş sermayeye aktarılmış, Kentsel dönüşüm’ ve "kamulaştırma" adı altında "dev" yıkım projeleri, orman alanlarının imara açılması, su varlıklarını ticarileştirilmesi, toprakların metalaştırılması yaygınlaşmış, halklarımız emekçiler nefes alamaz hale getirilmitir.
İktidar bloku hem Cumhur’un en üst iradesini temsil eden parlamentoyu işlevsiz hale getirirken hem de muhalif belediyelere kayyum atayarak yerelin iradesini ayaklar altına almaya devam etmektedir.
Emekçilerin örgütlenme özgürlüğünü, grevli toplu sözleşme hakkını teminat altına alan uluslararası sözleşme ve anlaşmalar bir yana mevcut anayasa ve yasalar bile yok sayılarak emekçiler sefalet koşullarında yaşamaya itilmekte ve gelecekleri çalınmaktadır.
‘CUMHURİYETİN DEMOKRATİKLEŞMESİ DAHA DA YAKICI BİR İHTİYAÇ’
Cumhuriyetin 97. yılında AKP ve tek adamın politikalarıyla gittikçe anti-demokratikleşen ülkemizin, cumhuriyetin demokratikleşmesi daha da yakıcı bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bunun için görüntüyü kurtarmaya, imaj tazelemeye yönelik geçici tedaviler değil; tek adam rejimine son veren, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, laik yeni bir toplumsal sözleşmeyi esas alan anayasa derhal gündeme alınmalıdır.
Emek mücadelesi ile demokrasi mücadelesi arasındaki kopmaz bağları gören, gücünü fiili ve meşru mücadeleden alan kamu emekçilerinin örgütü KESK, gerçek anlamda demokratik bir cumhuriyetin ancak emekçilerin mücadelesiyle kurulacağının bilinciyle üzerinde oluşturulan tüm baskılara rağmen başta bu ülkenin kamu emekçileri olmak üzere tüm halkın hak ettiği, özlemini duyduğu bir ülkeye ve dünyaya kavuşacakları günü yakınlaştırma mücadelesinden asla taviz vermeyecektir. Halkların, emekçilerin, işçilerin kendi haklarındaki kararların öznesi olacağı bir cumhuriyet idealini savunmaya devam edecektir.
KESK, başta emeğin hakkı, sendikal özgürlükler olmak üzere ülkemizin tam bağımsızlıkçı, eşitlikçi, özgürlükçü, halkçı, laik, barıştan yana, hukuku üstün tutan demokratik bir cumhuriyette yaşamak için mücadeleyi kararlılıkla sürdürecektir.